Almanya’da Faşizm lanetlenirken İran ve Türk devleti

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Sabah İran’da, şafak vakti asılan dört Kürt gencinin idam haberiyle uyandık. İran’da sıraya konmuş idamlık Kürtler. Gerektikçe asıyorlar. Gerekçe de gündeme göre değişiyor.

Geçmişte Hitler belasını yaşayan Almanya halkı, siyasi partilerin ortak çağrısı üzerine, günlerden beri “Yeni Naziler“in yükselişine karşı ayakta. İnsanlar meydanlarda...

Şehir ve kasaba meydanlarından göğe akan haykırışlar, çığlık çığlık göğe akıyor. Ne güzel, insan oğlu ve kızı insanlığına sahip çıkıyor. “Yer yüzü sahipsiz değil“ çığlıkları boylum boylum...

Bir de, İslamo faşist rejimler var bu dünyada. Bu dünyada borazan sesli Tiranların dudak kıpırdatması da değil, bakışı, kaş çatıp gevşetmeleri de ölüm emridir.

En ucuz şey ölümdür, bu coğrafyada. İnsan hayatının değeri, bir kurşunun fiyatıyla orantılıdır, Kurdistan‘da. Bir kurşuna hedef olmak “fıtrattan“dır.  

Türk ırkçıları, sokaklarda başını ezerek (linç ederek) canı alınacak Kürt arıyorlar.

Ve bu sabah, İslamo faşizmin İran ayağının dört gencecik Kürt’ü şafak vakti asarak idam ettiği haberiyle uyandık.

Bu coğrafyada, çıkarlar gereği terkedilmiş, “yalnız bırakılmış“ insan ve halkların kaderidir bu. Nereden geleceği bilinmeyen ölüme açık, halklardan başlıcasıdır Kürtler. Hayalleri, aşkları yarıda kesilen, gülmesi çok görülen...

Kadim çağlarda da, günümüz İran ve Türk devletinde olduğu gibi, emirler yasaydı. Gücün sevmediği her kişi veya halk kesim gününü bekleyen kurbanlık gibiydi. Emirle suçlu ilan edilen insan, etrafa korku (terör) salma unsuru olarak, meydanlarda toplanan kalabalıkların gözü önünde mızraklanarak, kılıç darbesiyle başı uçurularak, aç aslanların, timsahların önüne atılarak yok ediliyordu.

Günümüzün kimi İslamik diktatörlüklerde kadınlar ve erkekler hala meydanlarda toplanan kalabalıklarca taşlanarak, idam ediliyorlar. Kadınlar kırbaçlanarak yerde kanatılıyor, dünya seyrediyor.

Türklerin koruma çemberindeki IŞİD törensellikle insan boğazlıyor...

Sabah İran’da, şafak vakti asılan dört Kürt gencinin idam haberiyle uyandık. İranda sıraya konmuş idamlık Kürtler. Gerektikçe asıyorlar. Gerekçe de gündeme göre değişiyor. Bir hafta önce de Muhammed Kubadlu adındaki genci asmışlardı. Onun suçu Mahsa Jina Amini’nin polisçe öldürülmesini protesto etmekti.  

İran’daki dört Kürt genci, Türklerin 1970 ve 1980’lerde sıram sıram astığı gençlerle yaşıt.

Türk gençleri, generallerin ortadan kaldırdığı Anayasayı ihlalden idam edilmişlerdi.

Kürt dörtler, İsrail’e casusluk yapmaktan suçlu bulunmuş. Birinin adı Wefa Azerbar’dı. Öteki üçü Muhsin Mazlum, Pijman Fethi ve Muhammed Feramerizi.

İran yasalarına göre, onların ceza iptali için yüksek yargıya baş vurma hakkı vardı. Ama ölüm kararı verenler, bunu gereksiz bulmuş, konjonktürel gereklilik olarak acele ile asmışlardı.

Ancak, “Allah adına” ülkeye çökmüş mollalar, oldukça “alicenap”tı. Dörtlerin ölmeden yakınlarıyla görüşmesine izin vermişlerdi. Pijman Fethi’nin görüşmedeki vasiyeti açıklandı. Fethi şöyle demişti:

“İdam edileceğiz. Ancak bu, gururlu bir ölüm. Sizden yas tutmamanızı, siyah giymemenizi ve cesur olmanızı rica ediyorum.“

Türklerin devletinde de hukuk ve adalet, en az İran’dakinin ayarındadır. Anayasa hükümleri diktatörün ruh halleriyle uyumlu işliyor. Reis havasında değilse eğer, Anayasa hükümleri zaten “yok hükmünde“dir. Atanmış yargıçlar, Reis’in meydan nutuklarına göre karar kesiyorlar. Yani karar meydanlarda açıklanıyor, sonra yazılı hale geliyor. Türk tipi adaletin hükmü böyle...

Binlerce Kürt esir ve ama çoğu neden tutulduklarını da bilmiyor.

Kürt lider Selahattin Demirtaş dört duvar arasında. Ama ona hala uygun bir suç bulamadılar. Parlamentoda olması gereken Milletvekili Atalay, Reis ve adaleti öyle istedi diye içeride…

Başa dönersek, vicdanların Almanya, Almanya’dan da giderek Avrupa boyunca faşizme karşı ayaklanması, elbette paha biçilmez değerdedir.  

Ama dünya, bir birleşik kaptır artık. Bir yerde zulum varsa en başta Avrupa ve Amerika’ya vuruyor dalgaları. Zulümden kaçıp göç yollarına düşen insanlar, bu ülkelerin sınırlarına yığılıyorlar.

Onlar da son zamanlarda sınırlara tel örgü çekme ve polis yığma ile karşı önlem aldılar. Oysa kalıcı çözüm başka yerde.

Çıkar dünyası bu ya,  İslamo faşist rejimler şu ya da bu şekilde Batı tarafından besleniyorlar. Batı ittifakında yer alıyorlar. Kalıcı önlem bu halleri kesmektir, sınıra tel örmek değil...

İran 50 yıla yakın zamandan beri insan kıyıyor. İdamların önü var arkası yok. Zindan işletmeciliği yapıyorlar. Ama petrol akışı sözkonusu olunca, insanlık suçluları ak-pak oluyor.  

Türk devleti, Kürt kırım ve yıkımı tüm bölgeye yaydı.  Ama soykırıma göz yumuluyor, çığlıklara kulaklar tıkanıyor. Ama çıkarlar bozulmasın...

Tamam çıkar dünyasında anlaşılır bir durumdur bu.

Ama  Batı’yı tehdit eden, İslamo faşizmin deposudur Türk devleti. Bu durumu bütün dünya biliyor. En başta IŞİD, tüm İslamo faşist çetelerin üssü burada. Hatta, Avrupa onları tutması için, Türklere para veriyor.  

Ama terörist bunlar. Timsaha benziyorlar. Dur demekle durmuyorlar. IŞİD, en son İstanbul’da Santa Maria İtalya kilisesini basıp cinayet işledi. Katillerden bir Tacikistanlı, ikisi Rus...

Ek olarak ülke Balkanlar ve Kafkas mafyasının yuvası, Türk devleti.

Demem o ki, yükselen Nazizmi mahkum etmek insanca. Ama size de zarar veren İslamo faşizme kör bakmak, karşısında dilsiz durmak neden?

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.