Amed tiyatro ile buluşuyor

Kültür/Sanat Haberleri —

.

.

  • Amed Şehir Tiyatrosu 20-30 Ekim tarihlerinde gerçekleştireceği festivale hazırlanıyor. Festival organizatörlerinden Berfin Emektar, “Bu festivalde izleyeceğimiz birçok yeni oyun var. Böylece bu sezonun Kürt tiyatrosu açısından verimli bir sezon olacağını söyleyebiliriz” dedi.

MİHEME PORGEBOL

Kürt sanatı, tüm baskı ve yasaklamalara rağmen üretimini sürdürüyor. Amed Tiyatro Festivali de bu bağlamda en önemli organizasyonlardan biri. Bu yıl sekizincisi düzenlenecek olan festival, Kürdistan’daki doğa kıyımına karşı “Va Cûdî, Va Ye Ev Ax!” şiarıyla 20-30 Ekim tarihleri arasında yapılacak. 
Festival kapsamında Kürdistan’ın tüm parçalarından, Türkiye’den ve Avrupa’dan oyun gösterimlerinin yanı sıra tiyatronun temel meselelerine dair seminerler de gerçekleştirilecek. Yalnızca alternatif tiyatro gruplarının yer alacağı festival kapsamında 13 Kürtçe ve 5 Türkçe olmak üzere toplam 18 oyun seyirciyle buluşacak. 
8. Amed Tiyatro Festivali’nin şiarı ve kapsamına dair bilgi veren Amed Şehir Tiyatrosu sanatçısı ve festival organizatörlerinden Berfin Emektar, “Bu festivalde izleyeceğimiz birçok yeni oyun var. Böylece bu sezonun Kürt tiyatrosu açısından verimli bir sezon olacağını söyleyebiliriz” diyor. Biz de festivalin kapsamını, programını ve önemini Berfin Emektar’la konuştuk.

Bu yılki festivalin şiarını “Va Cûdî, Va Ye Ev Ax!” olarak duyurdunuz. Bu tercihin sebebi ne?
Biz bu yıl hem Wan festivalinde hem Amed festivalinde Arjen Arî’nin şiirlerinden birer parça kullandık. Bunu biraz da aramızdan ayrılışının 10. yılında Arjen Arî’yi yad etmek için tercih ettik. Tabii ki bu parçaları seçerken festivallerimizin bu yılki teması ve içeriğine denk olmasını istedik. Festivalimizin şiarını da bu sebeple “Va Cûdî, Va Ye Ev Ax!” olarak belirledik. Bunu Kurdistan’daki doğa katliamına karşı bir şiar olarak belirledik. Son yıllarda her şeye düşman olan, her şeye kötülük yapan bir anlayışla karşı karşıyayız. Doğaya, kadına, sanata ve daha birçok şeye kötülük yapan bir anlayış bu. Biz de bu yılki festival sloganımızla Cûdî’deki ağaç kıyımına karşı mücadeleye bir selam göndermek istedik. 

Festival programını nasıl ve hangi kıstaslara göre belirliyorsunuz?
Elbette biz her festivalimizde geniş kapsamlı bir festival yapmayı hedefliyoruz. Bu festivallerin Kürt tiyatrosunu geliştirip önünü açan festivaller olmasına özen gösteriyoruz. Bu yüzden Kürt tiyatrosu adına üretim yapan tüm grup ve sanatçıları dahil etmek istiyoruz programlarımıza ancak bazen şartlar ve imkanlar bunu yapmaya olanak sağlamıyor. Bilindiği gibi bu yıl festivalin sekizincisi düzenleniyor. Daha önce, belediyeler halktayken, Amed Büyükşehir Belediyesi bünyesinde 4 festival düzenlemiştik. Son 4 festivali de Amed Şehir Tiyatrosu olarak, yani özel bir tiyatro olarak yapıyoruz. Bu yüzden yapmak istediğimiz ancak olanaklarımızın el vermediği şeyler de oluyor. Program belirlenirken kimi grup ve oyunları da estetik kaygılarla elemek zorunda kalıyoruz. Bu durumda performansın kalitesi ve niteliğine bakıp elemeler yapılıyor. 
Dediğim gibi ekonomik gerekçelerden ötürü sınırlı sayıda grup dahil etmek zorunda kalıyoruz ve elemeye gidiyoruz. Oyunların videolarını istiyoruz. Gelen videoları izleyip değerlendirmeler sonucu programda yer alacak oyunları belirlemeye çalışıyoruz. Bu yıl festival kapsamında Rojhilat’tan bir oyun, Başûr’dan da iki oyun gösterilecek.
Şunu da söylemek isterim biz programa mümkün olduğunca o yıl çıkan yeni ürünleri dahil etmeye çalışıyoruz. Bu yılki programda birçok yeni oyun olması bizim için de sevindirici bir şey. Oyunların her biri izlemeye değer. Bu aynı zamanda Kürt tiyatrosunun üretim performansını da gösteriyor.

Önceki yıllarda programda yer alamayan kimi grup ve sanatçıların gönül koyduğunu biliyoruz. Doğrusunu söylemek gerekirse çoğu zaman ben de hak veriyorum böylesi eleştirilere. Bu sene de benzer şeyler yaşadınız mı?
Festival programına Kürdistan’da ve Türkiye metropollerinde tiyatro yapan bütün grupları dahil etmeye çalıştık. Bunu yaparken tek amacımız Kürt tiyatrosuna güç katmak, daha da ileriye taşınması için önünü açmak. Zaten tiyatro toplulukları için de festivaller bu açıdan önemlidir. Elbette ki bizim festivallerimizde ödüller, seremoniler yok. Sadece her oyunun seyirci karşısına çıkabilmesini değerli görüyoruz biz. Bu yüzden de bütün ekipleri kendi gücümüz oranında dahil etmeye çalışıyoruz. Özellikle de yeni işleri Amed izleyicisiyle buluşturmaya özen gösteriyoruz. Yeni oyunu hazır olan herkesi festivale dahil etmeye çalıştık.
Elbette ki türlü sebeplerden ötürü gözden kaçırdıklarımız olmuştur. Bize gönül koyanlar olabiliyor. “Bizden isteseydiniz biz de oyun çalışırdık” diyenler de oluyor. Bu festival için de böyle söyleyen ekipler oldu ama biz “festival için oyun yapmış” olmayı doğru bulmuyor ve böyle bir çağrıyla çıkmıyoruz. Biz tiyatroda istikrarı da önemsiyoruz. Oyunların festival için yapılmasını istemiyoruz. Festival yapılırken kimlerin oyunu varsa onları dahil etmeye çalışıyoruz. O yüzden bu festivalde izleyeceğimiz birçok yeni oyun var. Böylece bu sezonun Kürt tiyatrosu açısından verimli bir sezon olacağını da söyleyebiliriz. Festival istikrarla Kürt tiyatrosu yapan, her yıl oyun çalışıp çıkaran herkese açık bir festival. Dediğim gibi estetik kaygılar ve oyunun niteliğini de önemsiyoruz çünkü seyircimize haksızlık yapmak istemiyoruz. 

Bunca baskıya ve kısıtlı imkana rağmen böyle geniş kapsamlı ve 10 gün süren bir festival yapmak size güçlü hissettiriyor mu?
Geldiğimiz aşamada Kürt sanatına bu kadar baskı, yasak ve engelleme olmasına rağmen bunları yapabildiğimiz için kendimizi elbette güçlü hissediyoruz. Çok klişe gibi geliyor bu ifade ama biz gücümüzü halktan alıyoruz. Çünkü tiyatroda seyirci çok önemli bir şey. Seyirciye, seyircinin katılımına, seyircinin Kürt tiyatrosunun festivallerine sahip çıkacağına güvenerek bu festivali yapıyoruz. Bu festival ödenekli bir festival değil, kendi gücümüz ve seyirci desteğimizle yaptığımız bir festival. Dayanışmayla üreten, ilerleyen ve festivaller yapan bir kurum elbette kendini güçlü hisseder. 

Halihazırda Amed’de süren bir festival daha var: Sur Kültür Yolu Festivali. Günlerdir insanlar bu festivale karşı tepkilerini dile getiriyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Şu an devam eden Sur Kültür Yolu Festivali’ni bir kentin, bir coğrafyanın kültürel mirasını asimile etmenin bir aracı olarak görüyoruz. Hepimizin hafızasında yer eden şeylerden dolayı bu festivalin ne anlama geldiğini iyi biliyoruz. Çeşitli kavramlar, tepeden inme programlar, kentin hiçbir dinamiği ve sivil toplumunun dahil edilmediği festivaller bizim açımızdan tamamen asimilasyon ve yok etmeyi, toplumun hafızasını silmeyi ifade ediyor. Sur Kültür Yolu Festivali de bizim açımızdan böyledir. Tabii ki sözün içine bir de “Sur” girdiğinde, yakın tarihte yaşanan acıların halkta yarattığı etkileri düşündüğümüzde bu gibi festivalleri asla kabul ve tasvip edemeyiz. Bunu bu kentin bir sanatçısı olarak söylüyorum: Herhangi bir yerde Sur’daki gibi onca acı yaşanmış ve onca kayıp verilmişse önce ağıt yakılır, önce yas tutulur.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.