Amed’e gitmiş olman edepsizliğindendir

Cihan EREN yazdı —

  • "…Edepli olmanın birinci şartı, bir ortama davetle icabet etmektir. Amed’lilerin en az yüzde sekseni Erdoğan’ı Amed’e davet etmediğine göre, Amed’e gitmiş olması, kelimenin tam manasıyla Erdoğan'ın edepsizliği olmuştur."

 

Kürtlere yaklaşımı ölçü alarak Türkleri sınıflandırırsak, üç tür kişilikle karşılaşırız:

Birinci kesim halkların kardeşliği diyenlerdir; Kürt halkının varlığını kabul eden, inkar ve imhasına karşı çıkan, Kürtlere karşı kendini sorumlu gören, tarih, kültür, kimlik ve kişilik olarak Türk ve demokrat olanlardır.

İkincisi, nesebi karışık, çoğu da egemen olan türdür;  bunlar Kürt düşmanıdır. Bunların kimlik sorunları, ruhsal bunalımları vardır. Bu sınıf Türkler, Kürt yoktur diyerek, Türk olmuştur. Kürtler, ‘biz varız’ dedikçe bunlar da, ‘siz misiniz Kürt var diyen’ diyerek, Kürtlere saldırmıştır. Gerçekten de Kürt düşmanı Türk egemen aklının sınırı bu kadardır. Bu güruh akılsızlıklarına, akıl bulmak için koca koca yalanlar uydurmuştur. Çünkü, kendilerine yeni nesep bulmuş, ad koymuş bu adamların, Ortadoğu'nun en eski etnik kimliği ve kadim kültürüne sahip bir halkı inkar etmesi, büyük bir yalan uydurmadan olamazdı. Bu nedenle Kürt düşmanı Türklerde, Türklükleri ve dinleri de dahil hemen her şeyleri, yalandır. Bunlar yalanla yaşar, yalan içinde ölüp giderler.

Üçüncü gurup Türklerse fukara takımıdır; sayıları havaya, siyasi propagandaya göre değişen çoğu ‘mevali’ bu fukaralar, malum yalanla aldatılanlardır.

Türklüğe, Kürtlerle ilişki gözünden bakınca, aldatan ve aldananların sayıca çok olduğu görülür. Yalan, önce tarih, kültür, sosyoloji kullanılarak, Kürtlerin neden ve nasıl Türk oldukları ile başlatılmıştır. “Bilimsel” yalan istenen sonuçları vermeyince, AKP ile birlikte din kullanarak söylenmeye başlanmıştır. Dine dayalı yalandaki temel amaç, hem Kürt inkarının hem de Kürtlere yapılan zulmün ‘üstünü örtmek’tir. Dinci milliyetçi Türk egemenleri, Kürtlere, ‘aslında var olabilirsiniz ama gerçekte yoksunuz’ yani ‘düşünmezseniz yoksunuz’ diyenlerdir. Bunlar ‘Kürt kardeşlerimiz’ derken, Kürtlerin biyolojik olarak Türk olduğunu anlatmak isteyen kafatasçılardır.

Erdoğan geçen Cuma Amed’e gitti. Gösteriş Cumasını kıldıktan sonra, seri yalan söyleme seansına geçti. Böylece ne kadar zorda olduğunu göstermiş oldu.

Peygamber bir hadisinde, ‘Kıyamet Cuma günü kopacak’ demiştir. Yalan, hile, fitne, edepsizlik gibi gayri ahlakiliğin artmasını da kıyametin alametlerinden saymıştır. Tüm dünyada kopar mı bilinmez ama, Erdoğan’ın Amed turu, Türkiye'de kıyamet borusunun üflenmekte olduğunu göstermiştir.

Erdoğan ve ekibi için namaz kılma şartları olmadığı halde Amed’de hileyle namaz kıldı.

Erdoğan ikinci türden bir Türk olduğu için, Kürtler hakkında yalan üstüne yalan söyleme faslına geçti. Mesela, PKK’nin küçük yaştaki kız çocukları dağa çıkardığını söyledi. Kandil’in Kürtleri düşünmediğini, Kürtlere zarar verdiğini de üstüne ekledi. Önünden yazı aktıkça o sıraladı.

Bir kere Kürt özgürlük hareketi hakkında iddia ettikleri doğru olsaydı, kendisi Amed’e gelmez, elli derece sıcaklıkta o kadar çok konuşmaz, bunca zahmete katlanmazdı.

İkinci tür Türklerin, Kürt düşmanlığı öyle bir noktaya varmış ki, yalanları, kendilerini yalanlamaya başlamıştır. Erdoğan’da yalanlarıyla bizzat oracıkta kendini yalanladı. Örneğin çok fazla çözüm süreci deyip durdu. Kendince çözüm süreci üzerinden Bahçeli’ye mesaj göndermeye kalktı. ‘Bir taşla iki kuş vurabilir miyim’ hesabıyla HDP’yi de suçladı.

Bir kere çözüm süreci denilen şey, HDP ile değil Kürt halk önderi ile görüşme, Kürt özgürlük hareketiyle de paylaşma şeklinde yürütülen, oyun içinde oyun olan bir plandı. HDP sadece kolaylaştırıcı olmaya çalışmıştı. Yani yalanıyla kendini yalanladı. Çünkü ‘İmralı ve Kandil’ demiş olsaydı, muhalefet zorlar, Bahçeli kendisini ‘terk ederdi.’ HDP’ye iftira atarak, bir şey kazanabilir miyim kafasıyla konuştu ve ağzıyla kendini yalanladı. Bu yolla Kürtlere küfretti. Kürtler arasına fitne sokmaya çalıştı.

Bol bol ‘Allah, inşallah, Rabbim, dua, nasip, hak, adalet, kardeşlik, özgürlük’ demeyi de ihmal etmedi. Üstelik, Kürtçe hutbe verdi diye içinde seksen yaşında Kürt seydaların da olduğu 24 din alimi gözaltındayken tüm bunları söyledi. Ve bu sözlerini Cuma namazından dakikalar sonra sarf edebildi. Yetinmedi Kürt özgürlük hareketi mensuplarına ‘edep’ dersi vermeye yeltendi.

Bir kere edepli olmanın birinci şartı, bir ortama davetle icabet etmektir. Amed’lilerin en az yüzde sekseni Erdoğan’ı Amed’e davet etmediğine göre, Amed’e gitmiş olması, kelimenin tam manasıyla Erdoğan'ın edepsizliği olmuştur. Zaten edep sahiplerine ancak edepsizin biri, edep dersi vermeye cesaret edebilir.

Edep, nefsin ve dilin eğitilmesini de şart koşar. İslam alimlerinden bn Kuteybe ‘Edebul-küttâb’ adlı eserinde, kişinin dilini edeplendirmeden önce, nefsini edeplendirmesi, ahlakını güzelleştirmesi gerektiğini söylemiş. Ve “nefsin edeplendirilmesi iffet, hilim,* sabır, gerçeğe saygı, vakar, merhamet gibi erdemlerle mümkündür” şeklinde de eklemiş.

Burada sayılmış erdemlerden sadece ‘gerçeğe saygı’yı ele alalım. Sadece beş on dakikalık konuşmasında bile bir ton yalan söyleyen biri, ‘gerçeğe saygı’lı olabilir mi? Gerçeğe saygı edeptense, edepli hiç kimse bu kişinin gerçeğe saygılı olduğunu söyleyemez. Peki söyledikleri ve yaptıklarıyla edepsizliği alelade biri, edebi kişilikte olması zorunlu bir özellik sayan Kürt özgürlük hareketi mensuplarına ‘edepsizler’ derse, aslında kendisi hakkında ne demiş olur? Tabi ki İbn Kuteybe’nin nefsin edebi için olması gerekir dediği erdemlerden hiçbirine sahip değilim demiş olur. O zaman Erdoğan Amed’de konuşunca sadece ‘edepsizin biriyim’ dememiştir. Aynı zamanda kendi ağzıyla kendisi hakkında şunları da söylemiştir; ’İffetten mahrum, Hilimden paysız, Sabırdan nasipsiz, Gerçeğe saygısız, Vakardan bihaber, Merhamet tanımaz biriyim.’ Bu kelimelerin kavramsal anlamını İslam kültürü içindeki manalarıyla anlayın. Söz konusu Erdoğan olduğu için de zıt anlamlarına bakın. Orada karşılaşacağınız çerçevenin Erdoğan ve adamları olduğunu gözünüzle göreceksiniz…

*hilm: Yumuşak davranışlı, ahlaklı ve merhametli.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.