Diyanet'ten maaş almak haramzade olmaktır

Cihan EREN yazdı —

  • İnkarcılar cemevini kültür evi, Alevi Pîrlerini de Dede yapıp, Ali Erbaş’ın hizmetine vererek bir kez daha Alevi katliamı yapmayı planlamıştır.
  • Erdoğan'ın Alevilere son saldırısı, Aleviler içinde Hızır Paşaların, Rayberlerin olabileceğini akla getiriyor.
  • Bu planın Alevileri CHP’ye yönlendirme gayesi de vardır.

Son günlerde AKP-MHP faşist rejiminin Alevi cemxanelerini kültür evi olarak tanıyacağı, Alevi dedelerine de maaş bağlayacağı konuşulmaya başlandı.

Pir Sultan’ın köpeklerinin bile sofrasından yemediği iktidar ve İslamcıların bugün Alevileri tanımlamaya yeltenmesi, Aleviliğe biçim vermeye kalkışması, Aleviler açısından tam olarak “sorgu-dar” konusudur.

Öyle anlaşılıyor ki AKP-MHP rejimi, cenaze halindeyken bile Alevileri kullanabileceğini düşünüyor. AKP-MHP rejimi Alevilerin dağınık, pasif olduğunu var saymıştır. Hukuka bağlı bir iktidar olduğunu, Alevileri istismar ederek göstermeye çalışıyor.

AKP-MHP, çeteciliğinin üstünü Alevilere seslenerek örtmeye çalışıyor. Alevilerin tüm bunları görmesi gerekiyor.

Yeni Rayberler mi?

Erdoğan'ın Alevilere son saldırısı, Aleviler içinde Hızır Paşaların, Rayberlerin olabileceğini akla getiriyor. AKP-MHP, kendilerine teşne olmuş bu üç beş Hınzır’ı, Rayber’i kullanarak, Alevileri kendi kirli ilişkileri içine çekebileceğini düşünüyor.

Anlaşıldığı kadarıyla AKP ve MHP, saldırılarını örgütlediği az sayıdaki bu haramzadelere dayandırıyor. Bunlar on kişi bile olsalar, propaganda gücüyle çokmuş gibi gösteriliyor. Aleviler aldatılmaya, kamuoyu da yanıltılmaya çalışılıyor.

Silah kaçakçıları, eroin tüccarları, para vurguncuları, fuhuş çeteleri, cinayet, gasp ve linç suçları için eğitilmiş kişi ve guruplarla fotoğrafı olan Süleyman Soylu ile poz vermiş Alevilerin olabileceği görülüyor.

AKP-MHP’nin gündeme taşıdığı mesele, İmam Hüseyin’den Ebu Müslüm’e, Baba Tahir’den Baba İlyaslara, Pîr Hacı Bektaş Veli’den Pîr Sultan’a, Seyit Rıza ve Alîşêrlere gelmiş bir inancı, geleneği hak ve hakikat yolunu kirletme saldırısıdır.

Kuşkusuz ki Aleviler içinde, bu yapılanın inançlarına, kültürel değerlerine saldırı olduğunu idrak edebilecek tecrübe ve birikime sahip çok sayıda can ve yol önderi vardır.

Dolayısıyla Aleviler, iktidar İslam'ın en yoz, en yalancı ve katil içtihadı olan Türk İslam sentezci kafaların kendileri hakkında konuşmasını hakaret ve saldırı kabul edecek kadar itikat sahibi olduğunu gösterecektir.

Aleviler, Erdoğan'ın bakanlarıyla toplantıdan sonra gündeme getirdiği konunun, Osmanlının Pîr Sultan’a, Kemalistlerin Seyit Rıza’ya teklifinin güncellenmiş hali olduğunu bilecek durumdadır ve bu bakış açısıyla ele alıp tavır koyduklarında, özgür ve eşit yurttaşlık yanında inançlarını özgürce yaşayacak demokratik kazanımı elde edeceklerini de biliyorlar.

Asıl üzerinde durulması gereken

Ancak bu saldırı akla şu soruyu da getirebilmelidir; Aleviliği, AKP-MHP gibi dinci ve faşist bir çetenin gündemine sokmak, bu çete yapısının Alevilik ve Aleviler hakkında konuşacak bir ortamı yaratmak neden ve nasıl oluştu? Asıl üzerinde düşünülmesi, ders çıkarılması gereken de budur.

Bu yapılmazsa, MHP’li faşistlerin köpek kafası işareti yapıp, AKP gibi münafıkların da temel sloganı olan “bismillah ya Allah Allah-u ekber” bağırtılarıyla Alevileri katlettiği unutulur. Dersim ve Koçgirî unutulur! Maraş unutulur! Çorum unutulur! Sivas unutulur! Gazi unutulur!

İnkarcılar cemevini kültür evi, Alevi Pîrlerini de Dede yapıp, Ali Erbaş’ın hizmetine vererek bir kez daha Alevi katliamı yapmayı planlamıştır. Hem de ruhsal, inançsal bir katliam yapmayı planlamıştır. Bu planın Alevileri CHP’ye yönlendirme gayesi de vardır.

CHP bu oyunun içindedir

Dolayısıyla içinden geçtiğimiz süreçte Alevilerin, AKP-MHP kadar, CHP adı altında kendilerine belediyeler üzerinden cilalanarak yeniden sunulan laik Türk milliyetçi faşist söyleme karşı da uyanık olması çok önemlidir.

Çünkü tekçi inkarcı devlet, CHP denilen çizgisiyle, cumhuriyet tarihi boyunca Alevilere ‘laiklik postunda Osmanlı şeriatını sundu.’ Bu siyasetin Alevilere verdiği zarar ortadır.

Son altı yıldaki baskı ve saldırılar Aleviler içinde korkuya ve kurumlarında da pasifliğe yol açmış görünüyor. Haramzadelerin sayısı az olsa da, Alevilerin pasifliği bu küçük gurupları çok gösterecek bir zemin yaratmıştır.

Haramzadeler de bu zemini kullanarak ‘Alevi temsilcisi’ adı altında boy göstermeye başlayınca, Erdoğan ve Bahçeli için malum son saldırıyı yapma fırsatı doğmuştur.

Böylece; devlet dışı inanç olan Alevilik, devlet içine, hem de diyanet üzerinden alınarak bitirme hesabı yapılmıştır.

Yüzünde nur olan Alevi Pirleri dedeleştirilip Ali Erbaş’a ve sarıklı memurlarına benzetilebileceği düşünülmüştür. Böylece Aleviler içinde Pir yerine ısrarla kimin neden dede dediği de anlaşılmıştır.

İbadethanelere devlet karışmasın diyen Alevilerin, ibadethaneleri devlet dairesi yapılabilir denilmiştir.

Bu saldırıyla aynı zamanda ‘Alevilik ayrı bir inanç ve kimlik değil, Türk İslam sentezinin bir koludur’ denilmiştir. 

‘Cemevlerine ibadethane değil, kültür evi statüsü verilebilir’ denilmesi bunu göstermektedir. 

Talipleriyle gönül bağı, sevgi ve saygı ilişkisi içinde olup, hakullah ile hizmet eden Pir ve mürşitler, dedeleştirilip, diyanete memur derekesine düşürülerek, Yezitlere muhtaç edilmek istenmektedir.

Düşkünlere karşı mücadele edilmelidir

Alevilere dönük saldırılara karşı en doğru tutum ve bu saldırıları püskürtme mücadelesi, Alevilerin kendilerini dara çekmesiyle olur.

Çünkü bu yol “her ne arar isen kendinde ara” diyen bir inançtır. Bu inanç, oyunlarına gelse de boyun eğmeyerek zalimleri kahredenlerin yoludur. “Bir olmak Pir olmaktır” desturu, bu saldırıyı yenecek yoldur.

“MHP’nin, AKP’nin ve Ergenekoncuların sofrasında yiyenler Alevi olamaz” tespitini yüksek sesle dilendirmek, o sofraya oturanları teşhir etmek de bu saldırıyı boşa çıkarmada yararlı olabilir.

Konuya nereden bakılırsa bakılsın, AKP-MHP’nin ortak girişimi olduğu aşikar olan son girişim, her şeyden önce Alevilere saldırıdır. Yolunu süren itikat sahibi Alevi canları bölme girişimidir.

Bu saldırı aynı zamanda Erdoğan-Bahçeli tarzı Aleviliği ve Alevileri inkar etmektir. Türk İslam sentezi içine çekerek bitirmektir.

Ezcümle son yaşananlar, en başta Alevi Pirlerini, aydınlarını ve sanatçılarını, inançlarına ve değerlerine sahip çıkan canları mücadeleye çağrı olarak anlaşılmayı gerektiriyor. Kurum yöneticilerini de kendilerini sorgulamaya davet ediyor.

Türkiye'de tarihsel değeri büyük olacak demokratik değişim ve dönüşüm süreci yaşanıyorken, Aleviler kendilerine dönük bu saldırıyı da püskürteceklerdir. Çünkü Alevi olmanın asgari şartı, bu saldırıyı püskürtmekten geçmektedir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.