Ana dilimiz kırmızı çizgimizdir

Barış Anneleri meclis komisyonunda
- Komisyonun Kürtçe konuşmalarını engellediği Barış Anneleri'nden Sultan Bozkurt, "Bizim ana dilimiz kırmızı çizgimizdir, kimse engelleyemez" dedi.
Kürtçe konuşma talebinin engellenmesinin, sürecin özüne ve barış arayışının temel felsefesine tamamen aykırı olduğunu belirten Sultan Bozkurt, bu kadar zulme, haksızlığa rağmen hala barış dediklerini söyledi. "Çocuklarımız öldü başkasının çocukları ölmesin" dediklerini belirten Bozkurt, devletin artık adım atması gerektiğini vurguladı.
Barış ve Demokratik Toplum Süreci kapsamında Meclis'te kurulan ve çalışmalarını sürdüren Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 20 Ağustos'ta Cumartesi Anneleri ve Barış Anneleri'ni dinledi. Barış Anneleri'nin Kürtçe konuşması ise Komisyon Başkanı Numan Kurtulmuş tarafından Meclis iç tüzüğü gerekçe gösterilerek engellendi. Komisyon toplantısında yer alan annelerden biri de aynı zamanda kimliğindeki "Türkiye" adıyla gündem olan Barış Annesi Sultan Bozkurt (80). Sultan Bozkurt, Mêrdîn'in Qoser (Kızıltepe) ilçesine bağlı Xurs köyünden 1994'te devlet baskısıyla zorla göçertildi. Önce İzmir'e ardından 30 yıldır yaşamını sürdürdüğü İstanbul'a göç eden Sultan Bozkurt, 18 yaşına kadar kendi adına bir kimliği dahi olamadı. Evlendikten sonra nüfus cüzdanına sahip olan Sultan Bozkurt, biri erkek ikisi kız üç çocuk annesi.
28 yıllık barış mücadelesi
İlk olarak 1994'te Halkın Demokrasi Partisi'nde (HADEP) siyasi çalışmalara başlayan, bu çalışmayı Marmara Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği'nde (MATUHAY-DER) sürdüren, şimdi ise kurulan Barış Anneleri İnisiyatifi'nde yer alan Sultan Bozkurt, 28 yıldır barış mücadelesi veriyor. Kızı Newroz Bozkurt 24 Ocak 1999'dan beri tutsak olan ve halen Sincan Kadın Kapalı Cezaevi'nde tutulan Sultan Bozkurt, yıllardır barış mücadelesi veren bir anne olarak Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı'nın çok değerli bulduğunu belirtti. Sultan Bozkurt, "Bir barış annesi olarak yıllardır barış mücadelesi yürüyoruz. Fikrimiz, zikrimiz yaşamımız onurlu bir barışın, yaşamın inşa edilmesidir" dedi.
Büyük umutla yola çıktık
Barış Anneleri olarak Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu toplantısına geçtiğimiz hafta katıldıklarını hatırlatan Sultan Bozkurt, "Büyük bir umutla yola çıktık. Yol boyunca 50 yıllık bir mücadelenin geldiği evreyi, çekilen acılar, yakılan yıkılan köylerimiz, kaybedilen insanlarımız ve yıllardır esaret altında olan Sayın Öcalan'ın barış konusundaki mücadelesini düşündüm. Yüzyıllık bir mücadeleyi bize verilen 10 dakikaya nasıl sığdıracağımı düşündüm. Çekilen acılardan dolayı içimiz acıyla dolu olsa da barışa olan inancımızı koruyarak gittik. Meclis'e ilk vardığımız andan itibaren barış ikliminin hissettik. Daha öncede Meclis'e gitmiştik fakat ilk kez Meclis'te barış için kurulan bir komisyonda yer aldık. Bu bize tarihi anların yaşandığı bu sürece dahil olmanın sevincini hissettirdi" diye konuştu.
Umudumuz kırılarak döndük
Büyük bir umutla gittikleri komisyonda ana dillerini konuşmalarının engellenmesinin kendisinde yarattığı duyguyu anlatan Sultan Bozkurt, şöyle devam etti: "Büyük bir umutla gittiğimiz Meclis'te umudumuz kırılarak geldik. Barış Anneleri olarak Meclis'e gittiğimizde kendi ana dilimiz olan Kürtçeyle kendimizi ifade edeceğimizi söylemiştik. Tercüman verileceği belirtilmiş fakat tercüman verilmedi. Biz kayıp yakınlarıyla birlikte komisyona alındık. Önce kayıp yakınları dinlendi. Ardından bize söz verildi. Biz orada dilimiz olan Kürtçede kendimizi daha iyi ifade edeceğimizi dile getirdik. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, 'Konuşabilirsiniz fakat kayıtlara geçmeyecek' dedi. Bu bizim umutlarımızı kırsa da kayıtlara geçmesi için taleplerimizi Türkçe dile getirmek zorunda kaldık. Kürt sorununun çözümünün konuşulduğu Meclis'te kendi dilimizde kendimizi ifade etmemiz engellendi ve Türkçe konuşmaya zorlandık. Bunu protesto edebilirdik fakat etmedik; çünkü sürece zarar gelmesini istemiyoruz. Kürtçe ile konuşma talebimizin engellenmesi, sürecin özüne ve barış arayışının temel felsefesine tamamen aykırıdır Bu aynı zamanda anayasa ve insan haklarında da aykırıdır. Bizim ana dilimiz kırmızı çizgimizdir."
Hakaret dili bırakılmalı
Savaş dilinin sürecin ruhuna ters olduğunu ve bunun terk edilmesi gerektiğini dile getiren Sultan Bozkurt, şunları söyledi: "Birçok siyasetçi ve medya organı hala bu savaş dilini değiştirmemiş. Hala 'terörist ve terörist başı' kavramları kullanılıyor. Biz bunları kendimize yapılan hakaret olarak değerlendiriyoruz. Bize yapılan bu kadar zulme, haksızlığa rağmen hala barış diyoruz. Biz, 'Kendi çocuklarımız öldü başkasının çocukları ölmesin' diyoruz. Biz bütün dillere saygı duyuyorsak kendi dilimize de saygı duyulmasını bekliyoruz."
Devlet artık adım atmalı
Komisyon çalışmalarının yavaş ilerlediğini dile getiren Sultan Bozkurt, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Abdullah Öcalan'ın Meclis'te konuşması yönündeki sözlerini hatırlatarak, "Sürecin ilerlemesini sağlayacaksa Bahçeli'nin dediği gibi Sayın Öcalan Meclis'e gelip konuşsun, neden gelmiyor? Bunun gereklileri yerine getirilmiyor. Devletin artık adım atması gerekiyor. İlk adım olarak cezaevlerindeki siyasi hasta tutsakların infazlarının kaldırılması ve serbest bırakılması gerekiyor. Bunun anayasayla güvenceye alınması gerekiyor, çünkü bugün çocuklarımızı bırakıp yarın tutuklamalarını asla kabul etmiyoruz" şeklende konuştu.
Nasıl sağlıklı ilerleyecek?
Kürt sorunun çözümü konusunda Rêber Apo'nun rolüne işaret eden Sultan Bozkurt, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sayın Öcalan, komisyonda dinlenmeli görüşlerini özgürce ifade etmelidir. Davanın asıl sahibi Sayın Öcalan'dır; barış da müzakere de onunla yapılmalı. Barış elçisi Sayın Öcalan'la yasal düzlemde bir görüşme olmaza süreç nasıl sağlıklı ilerleyecek? Bir diğer talebimiz ise anayasanın değiştirilmesidir. Düşman hukukundan biran önce vazgeçilmesi lazım. Demokrasi, eşitlik, sosyalizm ve insan hakları barışla özdeş şeylerdir. Bunlardan biri olmadığında diğeri eksik kalır. Bu nedenle barışın sağlanması aynı zamanda eşitlik, demokrasi ve insan hakları hayata geçirilmesidir. Bu konuda Önderliğimize güveniyoruz." İSTANBUL













