Amor: Sürece dâhil olmaya hazırız
Dünya Haberleri —

Nacho Sanchez Amor
- AP Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor, PKK’nin 12’nci Kongresi’nde aldığı kararların “büyük bir umut” verdiğini söyledi ve ekledi: “AP’nin sürece dâhil edilmesi faydalı olur. Bu, tarihi fırsattır. Avrupa Birliği olarak, bu süreçte yer almamız istenirse, buna hazırız.”
Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor, Türk devletinin AB'ye tam üyelik hedefinden uzaklaştığını, mevcut sistemin 'Rus modeline' benzediğini değindi. Amor, Euronews Türkçe'ye verdiği röportajda, Türk devletinin AB üyelik sürecinin 15 Temmuz “darbe girişiminin” ardından çıkarılan olağanüstü hal (OHAL) yasalarının kalıcı hale gelmesi nedeniyle durduğunu ifade ediyor.
Öncelikle kayyumlara değinen Amor, bunun “gülünç” olduğunu söyledi ve ekledi: "Devleti darbeden korumak için çıkarıldığı söylenen bu yasalar, darbe ile ilgisi olmayan kişilere karşı da kullanılmaya başlandı. Seçimle gelen başkanlar, seçim kaybeden partinin atadığı görevlilerle değiştiriliyor. Bu, dışarıda açıklanması çok zor bir durum. Bu nedenlerle AB'ye katılım süreci donduruldu.” Öte yandan, Türkiye’nin dış politika konularında AB ile uyum oranının yüzde 5’e kadar düştüğünü hatırlatan Amor, “Bu tarihsel olarak en düşük seviye” dedi.
Rus modeli gibi
Türkiye'nin mevcuttaki uygulamalarla AB üyelik hedefinden uzaklaştığına değinen Amor, ülkedeki sistemi "Rusya modeline" benzetti: "AK Parti'nin Türk toplumuna sunduğu toplum modeli, Rus modeline benziyor. Bir tek adam yönetimi, seçimler, az ya da çok muhafazakârlık, seçimlerden sonra da denge denetimi eksikliği, düşük parlamento fiiliyatı, medya özgürlüğün olmaması ve her türlü eleştiriye baskı..."
Türkiye’de son yıllarda sıkça dile getirilen “askeri gücümüz üyelik yolunu açar” yönündeki söylemleri sert biçimde eleştiren Amor, bu yaklaşımın hem Avrupa değerleriyle hem de üyelik kriterleriyle bağdaşmadığını net şekilde ifade etti. Üyelik sürecinin stratejik çıkarlarla değil, demokratik reformlarla ilerleyebileceğini ekledi.
Mayıs 2025'te yayımlanan son Türkiye raporuna değinen Amor, “Eğer Türkiye her şeyi düzgün bir şekilde yaparsa ve katılım sürecini ilerletirse, sürecin sonunda bir tür kültürel ve dini kimlik vetosu ortaya çıkamaz. Eğer Müslüman çoğunluklu bir ülkenin AB üyesi olamayacağı düşünülüyorsa, bu en başta söylenmeliydi. Ama üyelik teklif ettiyseniz ve ülke gereklerini yerine getirirse, sürecin sonunda dini ya da demografik nedenlerle veto edemezsiniz” dedi.
Büyük bir umut
Kürdistan İşçi Partisi’nin (PKK) 12 Mayıs’ta silahlı mücadeleyi sonlandırması kararına değinen Amor, karardan memnuniyet duyduklarını söyledi: "Terörle mücadele yasası PKK’yi hedef alıyor ama öğrenciler, belediye başkanları, gazeteciler gibi birçok kesime karşı kullanılıyor. Öcalan’ın çağrısını ve PKK'nin silah bırakma kararını olumlu görüyorum. PKK’nin silah bırakması büyük bir umut. Belki yeni bir barış süreci doğabilir. Eğer barış süreci olacaksa, terörle mücadele yasasının profili tamamen değişmeli.”
AP, sürece dâhil olmalı
Amor, AB olarak talep olması durumunda bu konuda Türkiye’ye yardım etmeye hazır olduklarını söyledi. Medya Haber TV’den Erem Kansoy’a konuşan Amor, “Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinin durumu ve demokratik standartlar, PKK çevresinde olup bitenlerle ve Kürt meselesinin çözümüne dair yeni umutla çok yakından bağlantılı. Bu, harika bir haber. Bu ülkede yeni bir umut yaratıyor. Ve bu umut boşa harcanmamalı. Bu, tarihi fırsat ve yürütülmesi gereken bir süreçtir” dedi.
AP’nin sürece dâhil olması gerektiğinin altını çizen Amor, “Tam olarak nasıl olacağını bilmiyorum ama kamuoyu nezdinde meşruiyet kazanmak açısından, tüm parlamentonun (Avrupa Parlamentosu) bir şekilde sürece dâhil edilmesi faydalı olur. Elbette görüşmeler gizli ve muhtemelen kamuya açık olmadan yürütülecektir, fakat yine de parlamentoyu sürece dâhil etme fikri bir şekilde ortaya konmalıdır” şeklinde konuştu.
Öncelikli mesele barıştır
DEM Parti’nin süreci çok iyi yönettiğini ifade eden Amor, şunları söyledi: “Ülkede neredeyse tüm siyasi partilerle görüşmüş olmaları da çok önemli, çünkü herkes onların kilit bir rolde olduğunu biliyor. Asıl mesele barış sürecidir. Lütfen bu meseleyi AB’ye aday olup olmama gibi anayasa reformuyla karıştırmayalım. Bu ikincil bir konudur. Asıl mesele, Türkiye’de Kürtlerin katılımı, varlığı ve hakları konusundaki tarihi sorunu çözme koşullarını yaratmaktır. Bu süreci başka daha önemsiz amaçlar için kullanmak fayda sağlamayacaktır. Avrupa Birliği olarak, bu süreçte yer almamız istenirse, buna hazırız.” HABER MERKEZİ