Argaios'tan Kurdistan'a uzanan bir tiyatro yolcusu

Dosya Haberleri —

Muharrem Aral

Muharrem Aral

  • Muharrem Aral, 1980-1990 arasında 40 tiyatro oyunu yazar. Her biri 150-200 sayfayı bulur. O ve arkadaşları 1983'te Almanya'da HUNERKOM’u kurar. HUNERKOM ile birlikte müzik, tiyatro, halk dansları ve resim dallarında sayısız üretim açığa çıkar. Bu çalışmalar Kurdistan halkına büyük moral verir.

FİRAZ BARAN / KÖLN

Antik çağın yazarlarından Solinus, Kapadokyalıları anlatırken şöyle der: "Onlar Argaios dağını kutsuyor. Hatta Tanrı'nın Argaios dağında oturduğuna inanıyor." Argaios dağı günümüzde Erciyes olarak bilinen dağdır. Bu dağ Kayseri'dedir. Muharrem Aral, 15 Mayıs 1947'de Argaios dağının eteklerinde yer alan Hacılar köyünde doğar. Aral'ın anlattığına göre, bu köy 800 yıl önce kuruluyor. Şöyle diyor: "Çocukken yaşlılar bize şöyle anlatıyordu: Yedi aile 800 yıl önce Kurdistan'dan göç ediyor. Hatta Yedi Kuyular var. Her bir aile bir kuyunun başına yerleşiyor." Köy, günümüzde Türk olarak biliniyor. Ancak, enteresan olan şu: Aral'ın annesinin babası "Kürt Muharrem" olarak tanınıyor. Muharrem Aral'a da o dedesinin adı veriliyor. Yaşlıların anlattığı bir diğer söylence de şu: "Köy geçmişte Alevi'dir. Zamanla Sünnileşiyor. Hacılar köyü yüzyıllardır Sünni'dir."

Hacılar Köyü

Acaba Kurdistan için on yılda 8 bin sayfa tiyatro oyunu yazan Muharrem Aral nasıl bir coğrafyada yetişti? Aral, Hacılar köyünü şöyle anlatıyor: "Resmi olarak köy statüsündeydi ama nüfusu çoktu. Ben çocukken 20 bin nüfusu vardı. Sonra kasaba ve kaza oldu. Erciyes Dağı'nın eteklerindedir. Dağlık bir yer. Çok güzel, temiz bir havası var. Bahçeleriyle tanınır. Dut, erik, kayısı, elma, armut, kiraz yetişir. Yine başka bir yerde görmediğim girabulu isminde bir meyvemiz de vardı. Yaz sonunda topluyorsun. Kırmızı kırmızı ve salkım biçiminde oluyor. Suyun içine koyuyorsun ve kışın çıkarıp yiyorsun. Hasta olanlar, başı ağrıyanlar girabulu için gelirdi. Anam da çok cömert biriydi. Onlara verirdi. Faydasını da görüyorlardı. Suyun aktığı yerde yetişirdi. Yemesi çok hoş bir meyvedir. Ağaç değil, kamış gibi dal biçiminde yetişiyordu."

Erciyes'i 2 kez tırmandım

Muharrem Aral iki defa Erciyes Dağı'nın zirvesine tırmanıyor. Biri 1969'da, diğeri de 1970'te. "Erciyes yaz-kış karı olan bir dağ. Dev buzulları var. Ben yazın çıktım" diyor. Zirveye gidiş-gelişin dört gün sürdüğünü anlatan Aral, şu bilgiyi veriyor: "En az 6-7 arkadaş vardık. Zirvede bazen kayalar yuvarlanıyor, buzullar düşüyor. O nedenle dikkat edilmezse insan yaşamını kaybedebilir. Zirvede bir kutu vardı. Kutunun içinde de kalem ve defter vardı. Ben şöyle yazdım: 'Buraya çıkan delidir.' Deftere çok kişi yazmıştı. Avrupa'dan gelen dağcılar da yazmıştı."

Her evin bir kuyusu var

Hacılar köyünde sarnıçlara benzer kuyuların yapılması bir kültür. Hemen her ev kendisine bir kuyu yapıyor. Derinliği 8-10 metre, çapı 15-20 metre ve ağzı da yaklaşık 1 metre olan kuyular... Bu kuyular insan eliyle açılıyor ve betonlanıyor. Sonra üzerine hayvan ve insan düşmesin diye bir ağızlık da yerleştiriliyor. Aral şu bilgiyi aktarıyor: "Kışın çok kar yağar. Önce karı kuyuya atarız. Sonra yazın Erciyes'in karı eriyor ve su geliyor. O su ile her aile kuyusunu doldurur. O suyu yazın içiyorsun. Ayrıca ağaçları suluyor ve çamaşır yıkıyorsun. Su yazın da serin kalıyor. Mesela yazın bir torbaya et koyuyorsun ve kuyuya indiriyorsun. Su onu koruyor."

Aral, Hacılar köyüne Kasım ortasında kar yağmaya başladığını ve Aralık ayında da devam ettiğini anlatıyor. Ama karın en yoğun düştüğü aylar Ocak ve Şubat. Yüksek yerlerde 1.5, 2 metre kar oluşuyor. Kar aylarca yerden kalkmıyor. O soğuk aylarda kısmen odun, daha çok kömür yakarak ısınıyorlar.

Hüseyin İnan'la tanışıyoruz

6 Mayıs 1972'de idam edilen Hüseyin İnan da Kayserili. Aral ve İnan aynı yaştalar ve tanışıyorlar. Aral, ilkokul ve ortaokulu Hacılar'da, liseyi de Kayseri Lisesi'nde okuyor. 1967 senesinde de Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'nin Tiyatro Bölümü'ne kaydoluyor. 1971-1972 döneminde üniversiteden mezun oluyor. Hüseyin İnan ile tanışmasını şöyle anlatıyor: "Üniversitenin ilk yıllarında Kayseri'de bir dernek açıldı. O derneğe gençler geliyordu. Orada tanıştık. Sohbetlerimiz oluyordu. Görüşmelerimiz Ankara'da da sürdü. Hatta şöyle bir anımız var. Onlar bildiri basmak için bir basım makinası almak istiyordu. Kendisi yasal nedenlerle alamıyordu, benim adıma aldık. Kayseri'ye götürdüler. Bildiri basıyorlardı. Bu makina bir baskında devletin eline geçiyor. 'Bu kimindir' diye araştırıyorlar. Beni buldular. 'Benimdi ama ben kullanmıyorum' dedim ve geçiştirdik. Anlattığım bu olay ta Dev-Genç'in olduğu süreçti. Henüz THKO kurulmamıştı."

Hüseyin Kayseri Kürtlerindendir

THKO, Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu isimli örgütün kısa adı. Bu örgütün ideolojik lideri Hüseyin İnan, askeri lideri de Deniz Gezmiş'ti. Türkiye ve Kuzey Kurdistan'da sosyalist bir rejim hedefiyle kurulmuştu. Bu vesileyle şu bilgiyi de verelim: Hüseyin İnan Kayseri Sarız Kürtlerindendir. Aral, şöyle diyor: "Hüseyin İnan, Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan'ın yakalanması, idam kararının verilmesi ve idamı bizi müthiş etkiledi. İdam kararının mahkemede verildiği gün Ankara'daydım. Veteriner Fakültesi'nin bir salonunda televizyon vardı. Yüzlerce insan oturduk ve izledik."

Kemal Pir ile anılar

Muharrem Aral Ankara'da Kurdistan Devrimi'nin önder kadrolarından Kemal Pir'i de tanıyor. "Hep bizim okuldaydı. Çok atılgan, girişken ve sevilen biriydi" diyen Aral, şu anısını anlatıyor: "Birgün faşistlerin okula saldıracağı söylendi. 15-20 arkadaş silahlarını çıkardılar ve pencerelerin önünü tuttular. Bir saldırı olsa engelleyeceklerdi. Onlardan biri Kemal Pir'di. Onu tanıyordum ama ilişkilerim yoktu. Aslında iki yıl sınıfta kalsaydım, arkadaşlarla kesin Ankara'da buluşurdum. 1972'de okulu bitirdim. O dönem henüz grup başlamamıştı."

Stalin Bıyıklı

1968-1980 arasında Türkiye'deki üniversiteler solcularla sağcıların kavgalarına sahne oldu. Bazı okullar solcuların, bazıları da sağcıların denetimindedir. Aral, 1971'de Ankara'da Atatürk Öğrenci Yurdu'nda kalıyor. Orası faşistlerin eline geçiyor. Bu nedenle bir gün oraya gizlice gidiyor. Amacı eşyalarını çıkarmak... Fakat sağcılar onu yakalıyor ve işkence yapıyor. Aral, o günü şöyle anlatıyor: "Gel gel' dediler, 'Sen kara listenin en başındasın.' Bana 'Stalin Bıyıklı' diye hitap ediyorlardı. Bıyıklarım büyük ya biraz. Bıyığımın bir tarafını kestiler. Ağzım yüzüm kan içinde kaldı. 20-30 kişi toplanmışlardı. Beni yemekhanenin yanındaki mahzene götürdüler. Orada işkence yaptılar. Korkunç saldırıyorlardı. 5-6 ay kendime gelemedim. Hatta bazıları, 'Bunu öldürelim, bir çukura atalım' demişti. Dışarı çıkınca bir arkadaş beni gördü. 'Karakola gidelim, şikayet edelim' dedi. Gittik. Bana şöyle dediler: 'Sana bunu yapanları takip et. Bize haber ver.' Baktım geçiştiriyorlar. Oradan berbere gittim. Bıyığımın diğer tarafını da kestim. Sonra arkadaş beni Hukuk Öğrenci Yurdu'na götürdü. Mahir Çayan'ın kaldığı odaymış. Orada yattım ama Mahir o gün gelmedi. Göremedim."

Muharrem Aral'a 50 yıl önceki üniversite gençliğini kısaca nasıl tarif edersin diye sorduğumda şu yanıtı veriyor: "Kahramanca direnen, kendini feda edecek gençler vardı."

Tiyatro oyunlarına başlıyor

Muharrem Aral, 1972'de okulu bitirince memleketi Kayseri'ye dönüyor ve Anadolu Sanat Tiyatrosu'nu kuruyorlar. Altı kişiden oluşan bu grup sanatsal çalışmalara başlıyor. Önce Kayseri'deki ilkokullarda çocuklar için oynuyorlar. Bayağı etkili de oluyor. "Düzenbaz" isimli bir oyunu canlandırıyorlar. Hayvan figürleriyle oynadıkları bu oyunu çocuklar çok seviyor. 15 okulda gösteri yapıyorlar. Ardından bir turne düzenliyorlar. TÖB-DER'in organizesiyle Dêrsim, Hatay, İstanbul, İskenderun, Erzincan, Ankara ve Malatya'da sahneye çıkıyorlar.

Aral bu turnede Gogol'un "Bir Delinin Hatıra Defteri" isimli tek kişilik tiyatro oyununu oynuyor. Ve oyunu ülke koşullarına uyarlıyor. Yani sistemi, devleti, onun vurucu gücü askeri eleştiriyor. Böyle olunca göze batıyor ve üzerinde baskılar gelişmeye başlıyor.

1973'te Ankara Şereflikoçhisar'da oyun bitiminde tutuklanıyor. Korkunç bir dayak yiyor. 50 yıl geçmesine rağmen Aral, "Halen ayaklarımda-dizlerimde izleri var" diyor.

Delil Doğan izlemeye geldi

Şereflikoçhisar'da 10 gün hapiste kalıyor. Gördüğü işkence basına ve Parlamento'ya yansıyor. Aral, o dönemi şöyle anlatıyor: "CHP milletvekilleri oraya gelip polise baskı kuracaklardı. Ama bizim niteliğimizi öğrendikleri zaman basın ve milletvekilleri konuyu kapattı. Sonra ben bırakılınca mahkeme DGM'ye devredildi. 1974 sonlarında karar verilmiş. 2 yıl hapis ve 4 ay da Uşak'a sürgün."

Muharrem Aral diğer şehirlerde de gözaltı ve baskılarla karşılaşıyor. Ayrıca hakkında yeni davalar da açılıyor. Dêrsim'de yaşadıklarını örnek veriyor ve şöyle diyor: "Dêrsim'deki oyunda salon doluydu. Daha sonraları duyduğuma göre, Delil Doğan arkadaş da o oyunu izlemeye gelmiş. Devrimci mücadelenin geliştiği yıllar. Salonda slogan atıyorlardı. Polis çıldırdı. Oyundan sonra otele gittim. Yattım. Sabah Elazığ tarafına geçeceğim. Geldiler beni aldılar ve karakola götürdüler. İsmini bilmiyorum ama Emniyet Müdürü geldi. Anamdan başladı, anamdan bitirdi. 'Bu devlet sana ne yaptı' dedi. Bir Delinin Hatıra Defteri'ni oynamıştım. Ben şöyle dedim: 'Bu yabancı bir yazarın oyunudur. Olay Rusya'da geçiyor. O sistemi eleştiriyor.' O da, 'Ulan' dedi, 'Sen polisi eleştiriyorsun. Polis İngiltere'de de polistir, Rusya'da da.' Devrimci bir sanat eserinin sergilenmesini istemiyorlardı. Kendilerinde sorun olduğu için üstüne alınıyordu."

Sürgün

Muharrem Aral dört yıl tiyatro eğitimi alır. Bu sanatı öğrenir ve alternatif-devrimci sanat yapmayı tercih eder. Ancak öğrendiklerini toplumla paylaşmasına izin verilmez. Türk devlet onun oyunlarına ancak bir yıl tahammül gösterir. 1974 sonunda 2 yıl hapis cezası verilir. Önce yurt dışına çıkmak istemez. 1.5 yılı aşken bir süre gizlenerek yaşar. Aranıyordur. Ve 1976 Temmuz ayında Almanya'nın Berlin kentine gelir. Burada iki yıl Siemens fabrikasında çalışır. Ardından devrimci arayışlara girer. 1978'de PKK'nin Hilvan ve Siverek'te yürüttüğü mücadele ilgisini çeker. O dönem Almanya'da parmakla sayılacak kadar az PKK taraftarı vardır. Onlarla tanışır ve Kurdistan mücadelesinin içinde yer alır. 1980 yılında ise kültür-sanat çalışmalarına başlar. Tekrardan kalemi eline alıp skeçler-tiyatrolar yazmaya başlar. 1980'de Avrupa'da kurulan ilk Kürt derneklerinin ve 1982'de Serxwebûn gazetesinin kuruluşuna tanıklık eder. 1983'te Hunerkom'un kurucularından biri olur.

PKK'li devrimciler...

68 Kuşağı'ndan bir devrimci, Muharrem Aral… Kurdistan Devrimi'ni tercih etmesinin nedenini şöyle açıklıyor: "12 Eylül 1981'i hatırlıyorum. O gün bir yürüyüş yapıldı. Partizan 30 bin taraftarıyla yürüdü. Diğer örgütler de büyük sayılara sahipti. PKK taraftarı olarak biz sadece 300 kişiydik. PSK gibi Kürt örgütleri de sayı olarak bizden çok daha fazla ve örgütlüydü. Ancak tüm bu örgütler ülkeye dönüp mücadele etme fikri geliştireceklerine, mültecileşmeyi yaşadılar. PKK ise ülkeye dönmeyi ve mücadeleyi esas alıyordu. Kendi kadrolarını Avrupa'ya çıkarmadı. Yaşam biçimi olarak da PKK'li devrimciler inandırıcı ve çekiciydi."

***

40 tiyatro oyunu

Muharrem Aral, 1980-1990 arasında 40 tiyatro oyunu yazar. Her biri 150-200 sayfayı bulur. O ve arkadaşları 1983'te Almanya'da Komeleya Hunermendên Welatparezên Kurdistan (HUNERKOM)'ı kurar. Hunerkom ile birlikte müzik, tiyatro, halk dansları ve resim dallarında sayısız üretime geçtiler. Bu çalışmalar Kurdistan halkına büyük moral aşılar ve Kurdistan'da büyük bedellerle verilen mücadeleyi 80'li yıllarda halk içinde tanıttır. Muharrem Aral, bu çalışmaların merkezinde yer alır. Bu konuda büyük bir emek ve çabanın sahibi olur. Yazdığı oyunlardan bazılarının isimleri şöyle: Newroz, Çember, Aşitî'nin Feryadı, Nûjîn, Sokrates, Gerilla, Kaynağa Dönüş, İhanet ve Direniş, Kelle Avcıları, Sürgün.

Newroz oyunu Mazlum Doğan'ın anısına yazılır. Onun direnişi ve şahadeti canlandırılır. Bu oyunda Mazlum Doğan'ı şehit sanatçı Ozan Sefkan canlandırır. Gerilla isimli oyunda ise gerillanın direnişi, halkla ilişkisi ve toplumda yarattığı etkiler dile getirilir. Bu oyunlarda ulusal kurtuluş bilinci, ihanete karşı direniş, sömürgecilerin özel savaş yöntemleri canlandırılır. Kaynağa Dönüş oyununda ise Avrupa'da yaşayan Kurdistan toplumu canlandırılır. Sürgün isimli oyun ise Enfal Soykırımı ve ardından başlayan göçü işler. Oyunda Bakûrê Kurdistan'a gelenlerin kamplardaki zor koşulları sahnelenir. Aral, tiyatro çalışmasında başta Amele olmak üzere Ozan Serdar, Ozan Şemdin, Rıfat, Xanê Agal, Beşir, Xemgîn Bîrhat, Seyîdxan gibi sanatçıların yer aldığını, figüran olarak da çok sayıda Kurdistanlı yurtseverin oynadığını aktarıyor.

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.