Ateş Alpar bienal yolcusu

Kültür/Sanat Haberleri —

Ateş Alpar

Ateş Alpar

  • Hasankeyf’in sular altında kalışını ve bölgedeki eko-yıkıcılığı gözler önüne seren 'Taş Kabuk Sessiz' isimli fotoğraflarıyla bilinen Nisêbinli sanatçı Ateş Alpar, bu yıl da 20. Mediterranea Genç Sanatçılar Bienali'ne katılıyor. 

BJCEM ve ŠKUC Derneği işbirliğiyle düzenlenen 20. Mediterranea, bu yıl Avrupa-Akdeniz bölgesinden yaklaşık 90 genç sanatçıyı bir araya getiriyor. 

Küratörlüğünü Tia Čiček ve Misal Adnan Yıldız’ın üstlendiği Bienal’in “Bizim Kolektif Sınırlarımız” alt başlığındaki bu edisyonu, 31 Mayıs-30 Haziran tarihleri arasında iki şehre yayılarak Nova Gorica (Slovenya) ve Gorizia'da (İtalya) çeşitli mekanlarına yerleşiyor. Bienalin bağlığı olan “SINIRSIZ!”; fiziksel, politik ve sanal sınırlara odaklanıyor. Sergi, kişisel ve kolektif hikâyeleri, anlatıları, kentsel ve kırsal, doğal ve yapay mitleri yansıtarak, çevremizle ve birbirimizle bağlar kurarak kolektif bir araya gelmenin yollarını araştırıyor.

Sanat Okur'un haberine göre; Avrupa ve Akdeniz’deki kültür kurumları, şehirler ve bağımsız kuruluşlardan oluşan 42 üyesiyle BJCEM’in Türkiye partneri olan Sabancı Üniversitesi Kasa Galeri, her bienalde olduğu gibi bu edisyonda da Türkiye’den davet edilen sanatçıları destekliyor. Ateş Alpar ve Eda Sütunç’un üretimleri bienale gitmeden önce 30 Nisan – 23 Mayıs tarihleri arasında Kasa Galeri’de izleyiciyle buluşuyor.

 

 

Hasankeyf’in sular altında kalışı

Ateş Alpar, sınırlar, güvenlik araçları, kültürel tahribat ve kimlik akışkanlığı konularını merkeze alarak; video, performans, ses, fotoğraf ve mekâna özgü yerleştirmeler gibi geniş bir üretim yelpazesiyle çalışıyor. 2020 tarihli “Taş Kabuk Sessiz” isimli fotoğrafları ile bienale katılan sanatçı, Hasankeyf’in sular altında kalışını ve bölgedeki eko-yıkıcılığı gözler önüne seren bu çalışmasında toplumsal ve kültürel yok edilişi içine alan bir güncel eko-sanat örneği ortaya çıkarıyor. Fotoğraflarla kayıt altına alınan görüntüler zaman içindeki dönüşümlerin doğanın ve kültürün örgütlü bir şekilde yok edilişini belgelerken, zaman ve mekân, yaşam ve ölüm, iktidar ve karşı duruş kavramlarına işaret ediyor.

27 yaşındaki Nisêbîn doğumlu sanatcı Alpar, birçok ulusal ve uluslararası sergide yer aldı. Görüntüleri gerçek ve metaforik anlamıyla ayrıntılı ve titiz bir şekilde izleyiciye aktaran Ateş Alpar sınır, güvenlik araçları, kültürel tahribat, kimlik akışkanlığı gibi konuları merkeze alarak video, performans, ses, fotoğraf ve mekâna özgü yerleştirmeler olmak üzere geniş bir üretim yelpazesiyle çalışıyor. Sanat pratiğinin temelinde tarihin muğlaklığı ve bellek kavramı merkezi bir rol oynuyor. Alpar’ın çalışmaları yıllara yayılan uzun soluklu projelerden oluşuyor. Üzerinde çalıştığı temaları zamana yayan Alpar, gözlemlerini farklı zaman dilimlerinde geçtiği güzergâhlardan edindiği deneyimlerden süzerek aktarıyor. Müşterek düşünme pratiklerini de üretim sürecine dahil eden sanatçı deneyimlerini kamusallaştırıyor; diyalogları teşvik ediyor. Tarihi parçalara ayıran ve yeniden birleştiren detaycı yaklaşımı geçmiş-şimdi-gelecek arasında köprü kurulmasına; toplumsal ve kültürel değişim süreçlerinin zikzaklı izlerinin takip edilmesine olanak sağlıyor; karşı-hafıza ve karşı-arşivin inşasına zemin hazırlıyor. 

 

Kinship Care Community, Eda Sütunç

 

Anneliği yeniden hayal ediyor

Eda Sütunç, 2023 tarihli “Kinship Care Community in New York” isimli fotoğraf serisi ile bienale katılıyor. Spekülatif bir bakış açısıyla besleyici kolektiviteleri, duyarlılıkları ve beceriklilikleri bir araya getiren ve devam eden proje, iklim değişikliğine bağlı habitat kaybı nedeniyle nesli tükenmekte olan hayvanların azalan popülasyonlarını geri kazanmak için yapay gebelik kavramını araştırıyor. Sanatçı ayrıca Kasa Galeri’de 3 ve 17 Mayıs tarihlerinde sergi alanında etkileşimli bir performans gerçekleştiriyor. “Kolektif Bakım ve Sevgi Üzerine Katılımcı Bir Ritüel” isimli performans, anneliği bireysel, biyolojik ve yalnızca kadınlıkla sınırlı bir deneyim olarak değil; kolektif, geçici ve ekosistemler arası bir bakım yapısı olarak yeniden hayal ediyor. Performans, katılımcılara hem bireysel izlerini bırakabilecekleri hem de kolektif bir deneyimin parçası olabilecekleri bir alan sunarken ziyaretçilerin yalnızca izleyici değil, aktif birer taşıyıcı, tanık ve üretici olabilecekleri bir yapıyla şekilleniyor.

Eda Sütunç, lisans eğitimini Koç Üniversitesi’nde tamamladıktan sonra School of the Art Institute of Chicago’da yüksek lisans derecesini dekanlık bursu ile aldı. Performans, heykel, video ve sesi bir araya getirerek çalışan Sütunç, bireysel deneyimlerin, kültürel mirasın ve ekolojik dönüşümlerin kesişiminde spekülatif kurgular üretiyor. Banff Center Canada ve School of Visual Arts New York’ta rezidans programlarına katıldı. Eserleri Almanya, Kanada, Kore, Hollanda, İtalya, Birleşik Krallık, Sırbistan, Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri’nde sergilendi. İSTANBUL

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.