Barzan köyü ve Yahudiler
Forum Haberleri —
- Kürt Yahudilere dair bir başka tarihsel kayıt Samuel Barzani (öl. 1630) ve kızı Asenath’a dairdir. Güney Kurdistan’ın Barzan adlı köyünde dünyaya gelen Samuel, Barzani soyadını yaşadığı yerleşim biriminden alır.
Kurdistanî Yahudiler-7
SOYDAN AKAY
f) Kürt Yahudilere dair bir başka tarihsel kayıt Samuel Barzani (öl. 1630) ve kızı Asenath’a dairdir. Güney Kurdistan’ın Barzan adlı köyünde dünyaya gelen Samuel, Barzani soyadını yaşadığı yerleşim biriminden alır. Yahudi bir Haham olan Samuel Barzani Musul’da musevi okulunu yaptırır. Kurdistan’daki özerk konumlarını eğitimden ticarete kadar geliştiren Yahudilerin Musul’da kendilerine bağlı hapishane inşa ettikleri de öne sürülmektedir.
Samuel’in erkek çocuğu olmadığı için kızı Asenath’a İbranice’yi, Tevrat’ı ve Kabala’yı öğretir. Onu yeğeni Haham Jacob’la evlendirir. Zamanla babası ve eşi ölünce Asenath eğitimli bir Kürt Yahudisi olarak Musul’daki okulun başına geçer. Sadece eğitimle yetinmeyerek Yahudi topluluğu için bir takım vakıf örgütlenmelerine giderek bağış toplar, dayanışma ağını geliştirir. Kabala felsefesine dair düşünce üreten Asenath şiir yazmaya da başlar. Bu özellikleri sayesinde Yahudi toplumu içinde saygın bir yer edinir. O yüzden de ilk kadın Haham ve kadın Talmud alimi ünvanlarını kazanır.
Soyadları “Barzani” olan bu aileden yola çıkılarak tüm Barzanilerin Yahudi olduğu öne sürülmüşse de bu tespit gerçeği yansıtmamaktadır. Bu yorum aslında 1856 tarihli bir Osmanlı belgesindeki Sallum Barzani’ye de dayandırılmaktadır. Bu belgeye göre Sallum Barzani Musul’dan Selanik’e gidiyor, oradan da Kudüs’e sürgün ediliyor. Olay Osmanlı Yahudileri olan Sabetaycıları çağrıştırmaktadır. Haliyle Kürt Yahudisi Barzaniler ile Müslüman Kürt Barzanilerin birbirleriyle olan ilişkileri aynı köy ya da kasabada yaşamış olmalarından ileri gelmektedir. Müslüman Barzaniler siyonist İsrail devletinin kuruluşundan sonra özel bir önem kazanırlar. Hem ikinci bir İsrail olarak kapitalist modernitenin bölgedeki hegemonyasının inşası, hem de İsrail’in güvenliği açısından gerekli olan Kürt devletçiği için görevlendirilmişlerdir. Bu görevleri kapsamında Kürtler içinde halk özgürlük eğilimini engellemek de esastır. Bu anlamda siyonistliklerinden kuşku duyulamaz. Bu husus aktüelleşen boyutuyla son bölümde ele alınmayı hak etmektedir.
g) Kürtleşen Yahudilerin durumu 19. yüzyılın ortaları ve 20. yüzyılın başlarından itibaren gittikçe görünürlük kazanacaktır. Bu dönemlerde Zaxo, Erbil, Amediye, Kerkük ve Musul’da yoğunlaşmaya başlarlar. Amediye’deki Yahudiler 1830’lardan itibaren kör Muhammed Paşa’nın baskıları sonucu Zaxo’ya yerleşirler. Batılı güçlerin misyonerlik çalışmaları ve kışkırtmaları bazı alanlarda baskılara yol açmaktadır. Kürt Yahudiler Sion’a gitmek yerine bir Kürt şehri olan Zaxo’yu Kudüs’leri olarak görüp Kurdistan’ı terk etmezler. 1812’lerden itibaren Kudüs’e sınırlı düzeyde göçler yaşanır. Bunlar ekonomik gerekçelere dayanır. Osmanlı’nın yıkılmasıyla birlikte 1920-1926 arası köyler düzeyinde de göçler yaşanır. 1930’da küçük bir grup benzer gerekçelerle Kudüs’e gidip bekledikleri koşulları görmeyince Kurdistan’a geri dönerler. Aslında 20. yüzyıl ile birlikte Siyonist Kongre’nin bir siyonist devlet kurma projesi kapsamında dünyanın bir çok yerinde Yahudilerin vaad edilen topraklara teşvikleri sağlanır. Varlıklı aileler mevcut konumlarını kaybetmek istememektedir.
1933’te Nazilerin Almanya’da iktidar olmasıyla pratikleşen antisemitik program Ortadoğu’daki islamcı Yahudi düşmanlarını harekete geçirir. Müslüman kardeşlerin müttefiki olan Kudüs büyük müftüsü el-Huseyni 1930’lardan itibaren Nazilerle görüşerek Yahudilere dönük soykırım planlarının aynı biçimde Ortadoğu’da da gerçekleştirilmesi için destek ve onay isterler. Hitler, el-Huseyni ile yaptığı görüşmede rahat olmalarını söyleyerek “Yahudiler sizindir” der. (6) Nazilere sempati duyan bu kesimler Yahudilere karşı Irak’ta operasyona başlarlar. Buradaki Yahudiler Babil sürgününden kalanlar olup İbraniceyi bırakarak Araplaşan ama eğitim, ibadet, ticaret gibi alanlarda güçlü Musevi örgütlenmesine sahip varlıklı Yahudilerdir. 1942 başında Bağdat’ta Yahudilere karşı Arapçada “Yahudi Soykırımı” anlamına gelen “Farhud” gerçekleştirilir. Yahudiler kadın, çocuk, yaşlı denilmeden katledilir, tecavüze uğrar, kutsalları ve malları talan edilerek el konulur. Kurdistan Yahudileri bu durumdan habersizce yaşamlarını idame etmektedirler.
1948’de Filistin topraklarında İsrail devletinin kurulmasıyla birlikte soykırım propagandasını da arkalarına alan siyonistler dünyanın dört bir yanından Yahudileri gruplar halinde vaad edilen topraklara taşımaya başlarlar. Provakatif saldırılar olmasına rağmen Irak ve Kürt Yahudileri yaşadıkları yerleri terk etmek yerine protesto gösterileri düzenlerler. Ancak İsrail’li ajanlar Irak ve Kürt Yahudileri arasında yaptıkları propaganda ve örgütlemeyle “Ezra” ve “Nehemya” kod adlarıyla Yahudileri toplu göç operasyonlarıyla uçaklarla Kudüs’e taşımaya başlarlar. Ezra ve Nehemya kutsal kitapta isimleri geçen iki Yahudi önder olup Babil sürgünlerindendirler. Babil sürgünlerini 5. yüzyılda Kudüs’e götüren bu iki önder kişiliğe atfen operasyon gerçekleştirilmektedir. Ama Ezra ve Nehemya’nın rolünü, beklenen mesih misyonunu artık İsrail ulus-devleti üstlenecektir. Tanrı Yahweh modern bir mesih olarak yeryüzüne inmiş, melekler yerine de uçakları kullanmaktadır. Tarih boyunca hep devletsiz ve topraksız yaşamış, trajedilere uğramış, yeryüzüne dağılmış bu tek ulus sürgünlerde farklı etnik özellikler kazanarak geri dönüyordu. Avrupa Yahudileri, Afgan, Sabetaist, Karaim, Afrika ve Kürt Yahudileri gibi çok sayıda isim almışlardı. 1948’de çoğu Avrupa’daki soykırımdan kurtulmuş olan Yahudilerden oluşan 100 bin kişi yeni topraklara taşınmıştı. 1951’de 2700 yıldır Kurdistan’da yaşamış 25 bin Kürt Yahudisi Kudüs’e taşınır. Ne ilginçtir ki bu Dağlı Yahudiler Kudüs’ün dağlık bölgelerine yerleştirilirler.