Barzani’nin bayrağı ve forsu...  

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Diktatör Recep Erdoğan, dünyanın gözünün içine baka baka Türk ırkçılığına biat edip soyunu inkar etmeyen, kardeşinin kiralık katili olmayı kabullenmeyen yer yüzündeki tüm Kürtlere "terörist" diyor.

İttihatçıların başı Talat Paşa’yı öldüren Solomon Tehliryan adındaki Ermeni genç, "insan değil, bir katili vurdum" diyerek masumiyetini savunmuş, aklanarak mahkemeden çıkmıştı.

Doğru, Ermeniler herhangi bir suç, kabahat işledikler için değil, sadece Ermeni oldukları için soykırıma uğradılar. Sonra dünyanın tanıklığı altında Karadeniz Rumları ve Asurilere sıra geldi.

İttihatçıların "B" takımı, aynı ezberle yani Kürt oldukları için Kürtlere dadandılar. Sanıldığı gibi her zaman katile "katil" denemiyor. Katil eğer kullanılışlı ise en hafif katkı dahi görmezden gelinmiyor ve ardında duruluyor.

Türk ırkçıları aldıkları destekle insanlık suçu işleyip, kanlı bir mirası sürdürüyorlar.

Diktatör Recep Erdoğan, dünyanın gözünün içine baka baka Türk ırkçılığına biat edip soyunu inkar etmeyen, kardeşinin kiralık katili olmayı kabullenmeyen yer yüzündeki tüm Kürtlere "terörist" diyor.

Onun deyimi ile Iraklı, Rojavalı, Şengalli ve bombardımandan kaçıp Birleşmiş Milletler gözetiminde Irak’daki Mexmur çölüne yerleşen Kürtler "terörist"tir.

Aynı Recep Erdoğan "son teröriste kadar, hepsini öldürüreceğiz" diyerek, tek suçu Kürt olmaktan ibaret bir halkın katlini dünyaya ilan ediyordu.

Geçen hafta, bir kere daha kurtlar gibi gece karanlığına karışıp Rojava’yı, Mexmur ve  Şengal’i uykudayken bombalayıp can alıyor, yeni viraneler yaratıyordu.

Dünyanın adaletine bakıp insanlığını seveyim ki Hitler ırkçılığına dur demekle övünenler, dönüp "katil sen de dur" diyemiyordu.

Tersine, kazanç varsa eğer katile sırt çıkıp destek oluyor. Mesela Serêkaniyê’yi, Gırê Spî ve Efrîn’i, tepsi içinde o ve ortağı IŞİD’e sunuyorlardı.

Oysa kimin elinin kimin cebinde olduğunun meçhul olduğu bu kirli alış-veriş dünyasında, IŞİD’e ülke ve hayatlar armağan edenler güya IŞİD’le savaşmak için oradaydı.

Öte yandan Kürt tarihi, en azından "insanlık havarileri"nin tarihi kadar kirliydi. Geçmişi bırakalım, bugün tarih günün sefalet ve rezaletlerini tek tek kaydediyor.

Bugün kendi halkını soymakla meşgul olanlar, yarının tarihine geçmekte olan ihanetlerini nasıl savunup, neyle açıklayacaklar bilmiyorum.

Bu onların sorunu, biz şu hikayeye bakalım:

Türk hava gücü, geçen hafta bir gece yarısı sadece Kürtler yaşıyor diye Şengal’i, Mexmur’u, Rojava’nın iki ayrı bölgesini uzun uzun bombaladı.

Kürtler ertesi gün yas bile tutmaya vakit bulamamış, katledilmiş canlarını toprağa vermekle meşgulken, Barzani ailesinden Neçîrvan Barzani Ankara’ya çağrıldı. Gidişi gizli, dönüşü de sessizceydi.

Meraklıları, Erdoğan fotoğraflı açıklamasıyla böyle bir olayın yaşandığından haberdar  olabildiler. Erdoğan Sarayının yayımladığı fotoğrafta Neçîrvan Barzani hiç bir şeydi.

Oysa o bayrağı, ordusu, adliyesi, polis teşkilatıyla dört başı bayındır, bir devletin başı, Irak Kürdistan Bölgesi başkanıydı. Yani devlet başkanı...

Bir süre önce Ankarya gelen vali konumundaki bir Arap emiri ayaklarının altına halılar serilip, top atışları ve askeri geçit törenleriyle karşılanmıştı. Neçîrvan Barzani için hiç bir şey yoktu.

Türk savunma bakanı Hulusi Akar’ın bir süre önce sarf ettiği sözüyle, onun ülkesi yani "Irak Kürdistanı yok"tu. O nedenle her şey bu yokluğa uygun cereyan ediyordu.

Ön kapı dururken arka kapıdan mı içeriye alındı, onu da bilmiyorum. Ama servis edilen fotoğrafta Erdoğan Türk bayrağı ve Cumhurbaşkanı forsu arasında duruyordu. Barzani’nin altına bir sandalye verildi mi, o da belirsiz ancak iki yanı ve arkası çıplaktı. Ne bir Kürdistan bayrağı ve ne de onun başkanlık forsu...

Neçîrvan Barzani forsu ve bayrağından çıplak, duvarın dibinde ayakta dururken, "senin var da hani ya benim bayrağım, forsum?" diyen bir hali de yoktu.

Ey insani onur, nerdesin sen?

Kimse neden çağrıldığını, Erdoğan’ın neler istediğini duymadı Neçîrvan Barzani’nin ağzından. Kendisi zaten dışarıya kapalı bir dünyada yaşıyordu. Kim takar ki, kamuoyunu...

Ailenin Amerika'nın turistik beldesi Miami’de emlaka yatırılmış milyon dolarları da gizlilik içinde orada yatıyordu.

Bilen bilir neçîrvan Kürtçede avcı demektir. Erdoğan onun "Kürt avcılığından memnun"du.

Nitekim Erdoğan, iki gün sonra Ukrayna dönüşü bir gazetecinin Barzanilerin "terörle mücadeleye katkılarını" anımsatması üzerine şöyle diyordu:

"Şu anda, özellikle Irak’ta ve Irak’ın kuzeyinde Barzanilerin duruşu çok farklı. Bu duruşu Türkiye ile dayanışma içinde yürütüyor. PKK terör örgütüne karşı farklı bir duruşları var. Bu farklı duruşlarını da her geçen gün ispat ediyorlar. Bu gelişte (Neçîrvan Barzani) yaptığımız görüşmelerde de ben kendisinde bunu özellikle gördüm ve anlaşılan o ki (Irak) Cumhurbaşkanlığı seçimiyle birlikte Irak’ta yeni bir süreç başlayacak."

Erdoğan böyle diyor.

Hey, hani ya "Birakujî" yoktu. Ne haller bu böyle? Yeminli Kürt düşmanı Türk ırkçıları, yani Erdoğan, Bahçeli, Soylu ve Akar saflarında Kürtlerle savaşmanın adı ne?

Kürt düşmanlarından methiye almanın adını siz söyler misiniz ey şerefli adam?

Ve bilin: Özgürlüklerin evrensel tarih her şeyi kaydediyor. Yarın, kim nasıl ve ne yüzle insan karşısına çıkabilecek, onu bilemiyorum. Siz tarihin "ayağa kalk” demesinden sıyrılabileceğinizi mi sanıyorsunuz?

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.