Başûr'daki öğrenciler destek bekliyor
Dosya Haberleri —
- Güney Kürdistan’da öğrenci eylemlerini 7 yıldır ödenmeyen burslar, kötü barınma koşulları, hayat pahalılığı, siyasi çürüme ve yozlaşma, buna karşılık yöneticilerin kayıtsızlığı gibi sebepler ortaya çıkardı.
ZANAV XWEYRAV/CEMAL SARI
Güney Kürdistan, geçtiğimiz aylarda günlerce öğrenci protestoları yaşandı. Öğrenciler ekonomik ve sosyal haklar talepleriyle meydanlara çıktıktan sonra, Güney Hükümeti’nin sert müdahalesiyle karşılaştılar. Saldırı sonrasında kitleselleşen eylemler, Güney Kürdistan’ın neredeyse tamamında hükümet karşıtı protestolara dönüştü. Öğrencilerin eylemlerini 7 yıldır ödenmeyen burslar, kötü barınma koşulları, hayat pahalılığı, siyasi çürüme ve yozlaşma, buna karşılık yöneticilerin kayıtsızlığı gibi sebepler ortaya çıkardı.
2014 dönüm noktası
2014’te IŞİD’in işgal girişimi sonrası, PKK’nin de Güney Kürdistan’daki kimi alanlara konuşlanarak sınırları koruması ve devamında siyasi süreç olağanüstü bir şekilde devam etti. IŞİD’le yaşanan savaşla birlikte görünür hale gelen ekonomik kriz, sonrasında Güney Kürdistan partileri arasındaki çekişmeler, yolsuzluk ve yönetici elitlerin kontrolsüz zenginleşmeleriyle toplum içerisinde yaşanan uçurum sayesinde kriz daha da derinleşti. Ancak Güney hükümeti, Mesud Barzani döneminde yapılan referandum ve sonrasında Kerkük’ün kaybıyla yaşanan süreçte pompalanan milliyetçilikle toplumsal tepkiyi sönümlemenin yollarını buldu. Gelinen noktada, Güney’de Türkiye ve İran’ın askeri-istihbari faaliyetleri artık görünür bir şekilde yaşanıyor. KDP’nin, PKK’yle olan savaşta Türkiye’nin yanında konumlanması, artık milliyetçilikle toplumsal, ekonomik ve siyasi krizlere yönelik tepkileri etkisiz kılmasına olanak sunmuyor.
İktidar halkın bütçesini çalıyor
Tüm bu sebeplerle, Güney Kürdistan’daki krizlerin son halkası olarak öğrenci protestoları ayrı ve önemli bir yerde duruyor. Güney Kürdistan’daki siyasi süreci yakından takip eden bağımsız gazeteci Shaswar Mame’ye göre “2014’ten beri öğrencilerin bursları ödenmiyor. O dönem IŞİD’le savaş vardı. Ekonomik kriz yaşanıyordu. Bu sebepten bursları kestiler. Öğrenciler şu an bursların tekrar ödenmesini talep ediyorlar ve hükümetin bursları ödeyebileceği inancındalar. Çünkü çok fazla yolsuzluk var. Halkın bütçesi iktidar sahibi aileler tarafından çalınıyor” diyor.
Mame’nin aktarımına göre, “Öğrenciler hak talepleri için geniş çaplı bir şekilde meydanlara indiler. Süleymaniye, Ranya, Halepçe, Germiyan, Hewlêr, Zaxo gibi üniversitelerde gösteriler düzenlediler. Sivil bir şekilde haklarını talep ettiler. Ama ne yazık ki hükümet gösterileri bastırmak için çok vahşi bir şekilde onlara şiddet uyguladı. Silahlı güçlerle karşılarına çıktılar. Şehirleri militarize ettiler. 700’e yakın kişi, Hewlêr ve Süleymaniye’de KDP-YNK güçleri tarafından gözaltına alındı” diyor.
Öğrenciler destek bekliyor
Hewler yönetimine karşı protesto gösterilerine katılan öğrenciler sosyal medyayı aktif bir şekilde kullanıyorlar. Sosyal medya mecraları üzerinden yaptıkları görüntülü ve sesli yayınlarda Kürdistan’ın diğer parçalarındaki Kürtlere ve dünyaya eylemlerine destek verilmesi için seslendiler. Yayınlanan videolarda Güney Kürdistan’daki kolluk gücünün öğrencilerin eylemlerini bastırmak için ağır silahlar eşliğinde şehirlere indikleri de görüldü. Bu durum, Güney Kürdistan Hükümeti’nin olası bir toplumsal hareketliliği de ne kadar ciddiye aldığını ve aynı ciddiyetle bastırmaya kararlı olduğunun da bir göstergesi. Daha önceki eylemlerde kolluk gücünün ateş açması sonucu can kayıpları yaşandı. Öğrenci eylemlerinde de gerçek mermilerin kullanılmasından çekinilmediği görüldü. Ayrıca geçmişteki örneklerde olduğu gibi gazetecilerin haberleri aktarmaları engellendi, eylemci öğrencilerden kaçırılanlar oldu.
KDP-YNK’nin zulüm ve baskıları
Güney Kürdistan’da yaşanan krizlerin yarattığı toplumsal öfke aynı zamanda gelecekteki belirsizlikle de ilgili. Gençler geleceğe dair bir umutlarının olmadığını aktarıyorlar. Barzani ve Talabani ailelerinin mensuplarının, KDP ve YNK içerisinde kümelenen kimi çıkar gruplarının ülkedeki maddi kaynaklara önemli oranda el koymaları sonucu yaşanan yoksulluk, Güney Kürdistan toplumunu umutsuzluğa itiyor. Mame’ye göre, “Siyasal, ekonomik, adli problemler ve yolsuzluğun artması, KDP-YNK’nin zulüm ve baskıları yine bu eylemlerin kapsamında. Öğrenciler aynı zamanda bunlara da direniyorlar. Güney Kürdistan’da köklü bir değişiklik istiyorlar. Hükümetin değişmesini ve orada yaşayan yurttaşlar için onurlu bir yaşam istiyorlar.”
Öğrenciler gelecek göremiyor
Belarus-Polonya sınırında yaşanan trajedi de, Güney Kürdistan’daki krizlerin yarattığı belirsizlikle ilgili. Güney hükümetinin içerisinde bulunduğu yozlaşma ve çürüme, tepki yaratsa da bu tepkiye yönelik gösterilen tavır bir değişimin olmayacağına inandırıyor. Bu sebeple de Kürdistan’ı terk etmek birinci öncelik haline geliyor. Mame’ye göre, “Öğrenci protestoları Güney Kürdistan’daki genel problemlerin dışa vurulduğu eylemlerden biridir. Seçimlerde de bu görüldü. Yurttaşların çoğu iki iktidar partisine oy vermedi. Yurttaşların bir bölümü bu tarz problemlerden ötürü göç etmek zorunda kaldı. Göç oranları eskiye göre arttı. Bütün bunlar gösteriyor ki yurttaşların genel olarak, öğrenciler de dahil ki; -öğrenciler toplumun çok önemli bir parçasıdır- sabırları tükenmiş durumda. Artık bu hükümetle idare edebilecek durumda değiller. Hayat şartları oldukça kötü. Öğrenciler mezun olduktan sonra iş bulamıyorlar. İş kurmak gibi bir şansları da yok. Bu sebeplerden işsiz kalıyorlar. Onlar da kendi ülkelerinde kendilerine ait bir gelecek göremiyorlar.”
Mame’nin aktarımlarına ek olarak, Türk devletinin Güney Kürdistan’daki saldırıları sonucu işgal edilen bölgelerde yaşayan insanların da göç etmek için Avrupa’ya hareketlendikleri biliniyor. Bu durum, Güney Kürdistan’ın Türk devleti ve KDP-YNK eliyle insansızlaştırılması amacına da hizmet ediyor. Belarus-Polonya Sınırı’nda yaşananların yanında, geçtiğimiz hafta Fransa’dan İngiltere’ye göç etmek isteyen çoğu Kürt 31 Kürt kişi Manş Denizi’nde boğularak yaşamını yitirdi.
Eylemler nasıl yankı uyandırdı?
Güney Kürdistan’daki öğrenci eylemleri taleplerine ulaşmakta henüz istenilen sonucu alamasa da, eylemler toplumun geniş kesimlerinde yankı uyandırdı. KDP ve YNK yöneticileri, Mesrur Barzani eylemleri görmezden gelirken, Irak Cumhurbaşkanı Berhem Salih yayınladığı açıklamayla uyarılarda bulundu: “Süleymaniye’deki gerilim talihsiz ve kabul edilemez. Öğrenciler için barışçıl gösteri yapmak anayasal bir haktır. Kamu güvenliğini bozmak ve sivillere yönelik şiddeti kınıyorum. Güvenlik güçlerinin görevi göstericileri ve kamu güvenliğini korumaktır. Hepimiz sivil barışı ve kamu malını korumak ve halkın güvenliğini sağlamak için çalışmalıyız” sözleriyle değerlendirdi.
Öğrenci eylemleri siyasi hareketler, din alimleri, akademisyenler ve öğretmenler başta olmak üzere geniş kesimlerden destek buldu. Tevgera Azadî Eş Genel Başkanı Tara Hisên, yaptığı açıklamayla öğrencilerin taleplerinin meşru olduğunu ve yerine getirilmesi gerektiğini deklare etti.
PKK’ye yaklaşım aynı
Güney Kürdistan’daki belirsizlik devam ediyor ve kısa vadede çözüm üretilmesi zor görünüyor. Türk devletinin artan faaliyetleri Güney hükümetini kukla rejim haline getirdiği gibi, yönetim de çeşitli çıkarlar çerçevesinde bu durumu kabul ediyor. Kürtlere yönelik savaş siyaseti, Türkiye’de yaşanan krizi derinleştirdiği gibi, savaşın uzandığı diğer bir saha olarak Güney Kürdistan’a da yansımaları oluyor ve halk da bundan nasibini alıyor. AKP ve KDP’nin birbirine benzeyen birçok yönüyle birlikte, Kürt topluluğuna dönük yaklaşımı ve onun özgürlük mücadelesini yürüten PKK’yi tasfiye etme planı her iki coğrafyanın insanlarının da hayatını karartmaya devam ediyor.