Ben kızımdan razıyım

Dosya Haberleri —

Geyik Oran

Geyik Oran

Besê Hozat'ın annesi Geyik Oran ile 1938 Dersim Tertelesi'nden kurtulmasından kızı Besê'ye uzanan Kürt hikayesini konuştuk

  • Besê isminin, Kürt ve Alevi toplumunun hafızasında silinmez bir izi var. Öyle bir iz ki ismi kuşaktan kuşağa geçti, Kürt kadınlarının simge ismi oldu. Bazı isimler sadece isimdir, bazıları ise bir isimden fazlasıdır. Tarihtir, direniştir, hayallerin taşıyıcısı ve kederin hatırlatıcısıdır. Bu özellikleri ona o ismi taşıyanın büyük hikayesi verir. Besê ismi işte böyle bir isim. 
  • Geyik anne, Besê'nin görüntüsünü telefonda izliyor. Telefonu defalarca öpüyor... "Ben kızımdan razıyım" diyor. Anne, can alıcı bir soru soruyor: "Peki ya kızım silah bırakırsa kendini nasıl koruyacak?… Benim yüreğim nasıl sızlıyorsa bütün annelerin sızlıyor. Geceleri uyumuyor barış için dua ediyorum."

GÜLCAN DERELİ

Besê isminin, Kürt ve Alevi toplumunun hafızasında silinmez bir izi var. Öyle bir iz ki ismi kuşaktan kuşağa geçti, çoğaldı, Kürt kadınlarının simge ismi oldu. Bazı isimler sadece isimdir, bazıları ise hikayeleri ile bir isimden fazlasıdır. Tarihtir, direniştir, hayallerin taşıyıcısı ve kederin hatırlatıcısıdır. Unutmamanın adıdır! Bu özellikleri ona o ismi taşıyanın büyük hikayesi verir. Besê ismi işte böyle bir isimdir. Terteleye karşı Dersim'in ve Kürt kadınlarının medari iftiharı... O günkü Besê'den bugünkü Besê'ye uzanan bu zinciri takip edince Kürt sorununun ana kaynaklarına ulaşırsınız. Yine o günkü Besê ile bugünkü Besê'nin kesişen hikayesine de şahit olursunuz...    

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın Barış ve Demokratik Toplum manifestosuna 30 kişilik bir gerilla grubu, simgesel anlamı güçlü olan bir silah yakma töreni ile karşılık verdi. Bu törenin öncülüğünü Besê Hozat yaptı. Biz de kuşaktan kuşağa uzanan bu ismin arkasında yatan hikayeyi dinlemek için yola koyulduk... 

 

 

Hafıza diri

Besê Hozat'ın annesi Geyik Oran ile görüşmek üzere Dersim Hozat'tayım. Daha önce birçok kez Dersim'e, Mazgirt'e, Munzur'a gitmiştim ancak Hozat'a ilk kez gidiyordum. Her gittiğimde çarpıldığım bir tabiata sahip olan bu kent tüm kırım politikalarına meydan okuyan bir heybete sahip. Elazığ'dan Hozat dolmuşuna bindim, Feribotla Pertek'e geçtikten sonra karayoluyla Hozat'a geçtim. Hemen Hozat'ın girişinde bir kontrol noktası göze çarpıyor. Her yerde olduğu gibi burada da en güzel yerlere devletin yerleştiğini görmek mümkün. Dolmuşta herkes birbiriyle sohbet ediyor, birbirini tanımayan insanlar sohbet ettikçe ya akraba çıkıyor, ya ortak tanıdık ya da aynı köyden çıkıyor. Yol üstünde herkes bir bir indi, bir ben kaldım. Artık son duraktayım. Ana caddesi çarşı olarak geçiyor, sağlı sollu çay bahçeleri ve kafelerin yanı sıra küçük esnaflarla dolu. Nereye kafanızı çevirseniz o heybetli dağlara çarpıyor gözleriniz. Birçok yerde Seyit Rıza'nın büyük fotoğrafları gözüme ilişiyor. Bu direnişe büyük bir bağlılığın işareti olsa gerek. Hafıza diri...

 

 

Evin kapısından içeri girdiğimde Geyik anne beni karşılıyor. Çok sıcak bir karşılama oluyor. Uzun uzun sarılıyor, başımdan öpüyor, sonra oturup sohbete başlıyoruz. 92 yaşındaki Geyik annenin yaşlılığın vermiş olduğu sağlık sorunları var. Uzun süre ayakta duramıyor, yürürken bastonsuz yürüyemiyor. Ama yine de oldukça iyi görünüyor. 

Benim yalnız olmama içleniyor. Hal hatır soruyor, soruyorum... Aile fertlerinin yardımıyla iletişim kuruyoruz. Çünkü ben Kirmanckî (Zazaki) bilmiyorum. Anne Kirmancki konuşuyor, o konuştukça aile fertleri de tercüme ediyor. "Kızım sen nasıl yalnız geldin. Kendini sakın" diyor. Aile fertleri annenin benim için kaygılandığını anlatıyor. Bir yandan da anneye gazeteci olduğum için alışkın olduğumu anlatıp onu rahatlatıyor. 

İsmimi babam koydu

Röportaja başlıyoruz. Öncelikle annenin ismiyle ilgili olan tartışmaları konuşuyoruz. Anne, "Kardelen köyünde doğdum. İsmim Geyik, babam koydu" diyor. Dersim'de Geyik kutsaldır ve çok sevilir. Geyikler dokunulmazdır, onlara zarar veren günah işler. Çok tartışıldığı gibi annenin adı Xezal değil Geyik'dir. Kürt kadınlarına eski zamanlarda verilen bir isimdir. 

 

 

Cesur ve başarılıydı

Anne sonra kızı Besê Hozat'ın çocukluğunu anlatmaya başlıyor: "Benim kızım çok bilgiliydi, çok zekiydi, çok cesurdu. O zaman Türktaner Köyü'nde mektebe gidiyordu. Biz Akpınar köyünde oturuyorduk. Çok başarılıydı. Bilgi yarışmasında birinci olmuştu. Öğretmenleri onu çok seviyordu. Kızım başarılı diye ona sürekli çiçek veriyorlardı. Sonra vali de bilgi yarışmasında birinci oldu diye kızıma hediye vermişti. Bu çocuk kimin diye sormuş. O zaman hocası Zeynel Yeter’di. O da Akpınar köyünde oturuyor demiş. Demiş kiminse bu çocuğu okutalım. Ailesi verirse ben okutayım demiş. Öğretmeni de onlar fakir bir ailedir ama babası kesinlikle kabul etmez demiş. Öğretmenleri de biz çocuğu okutacağız bize verin dediler babası vermedi. İlkokulu bitirdikten sonra Kayseri’de okudu orada da okul birincisi oldu. Sınavlara girdi iki sınavı da kazandı ama hemşireliği istemedi. Ben Tıp okuyacağım dedi. Ondan sonra okulu bırakmış gerillaya katılmış."

Çok titizdi

Anne evladından bahsettikçe duygusallaşıyor. Onun hasret dolu yüreğini yormak istemiyorum. Bir süre sessiz kalıyoruz. O sırada anne konuşmaya başlıyor. Aile fertleri de tercüme ediyor; "Günahtır... Yemek yesin, dinlensin, elini yüzünü yıkasın" dediğini anlatıyor. Aç değildim ancak anneyi ikna etmek mümkün değildi. Aile fertleri o sıra bir şeyler hazırladı. Tabi aç olmadığım için biraz onu rahatlatmak için yedim. Ama anne ikna olmadı. Sonra tekrar yerim diyerek ikna edebildik. Anne, "Evde erkek yok çekinme kızım, rahat ol ev senin" dedi. O sırada sözü kızına getirdi anne: "Hülya çok titizdi. Her şeyi yemezdi. Öyle çok zayıftı. Yemek yerken de çok az yiyordu. En çok da aşure çorbasını seviyordu." Bazen okula giderken bir şey yemediğini, o yüzden de aç kalmasın diye abisinin, ablasının çantasına gizlice harçlık koyduğunu anlatıyor.

 

 

Ben kızımdan razıyım

Elazığ'a geldiğimde çok sıcaktı. Esen hava bile sıcak esiyordu. Hozat Elazığ'a göre biraz daha serin. Ancak yaşlı insanların bedeni hassas. Geyik annenin de öyle, biraz üşüyor. Bacaklarını şalıyla örtüyor, çorabının üzerinde bir patik var. Ellerini ise birbirine kavuşturmuş ovuşturuyor, bir yandan da sürekli dua ediyor. Dua ettiğini anlıyorum. Bir süre sonra tekrar röportaja dönüyoruz. Geyik anne, Besê Hozat'ın videosunu aile fertlerinden birinin cep telefonundan izliyor. O sırada kızını görünce telefonu eline alıp dakikalarca öpüyor. 30 yılı aşkın süredir çocuğunu görmediği için özlemini telefona sarılarak gidermeye çalışıyor. Anne, "Barış olursa kızım için kurban keseceğim, oruç tutacağım. İnşallah barış olur. Peki ya kızım silah bırakırsa kendini nasıl koruyacak?.. Kızımı rahat bırakacaklar mı, ben inanmıyorum, inşallah barış olursa rahat bırakırlar. Görene kadar kızımın hayatta olduğuna inanmıyordum. Onun yeri hep ayrıdır. Ben kızımdan razıyım" diyor.

Her anne de benim gibi...

Barışı herkes için istediğini söyleyen anne, şöyle devam ediyor: "Bütün aileler bizim gibi, gençlerimiz hep dağda, taşta kaldı. Hepsi bizim çocuklarımız. Her anne de benim gibi... Benim yüreğim nasıl sızlıyorsa bütün annelerin de yüreği sızlıyor. Hepsi bizim evladımız, hepsi bizim yoldaşımız... Ciğerimiz yandı. Bir kızımı da vurdular. Adı Nuray’dı. (Berçem) O ikiz doğdu. Nuray'ın ikizi erkektir. O hayatta. Nuray'ı Çiçekli köyünde vurmuşlar. Teşhis için gittik, altı kızdı, üç oğlandı ama içlerinde kızım yoktu. Ciğerimizi yaktılar. Vah vah... Onun cenazesini de bulamadık. Annelerin hepsi benim gibi, binlerce anne var. Hepsi çocuklarına kavuşsun. Ben çok dua ediyorum. Siz de dua edin. Geceleri uyumuyor dua ediyorum. Allah önce bütün insanlara yardım etsin, sonra da bana etsin. Bir an önce barış olsun."

 

 

Meşe ağaçlarında saklandık

Geyik anne 38 Dersim Soykırımı olduğunda daha 5 yaşlarındadır. Soykırımdan babası sayesinde meşe ağaçlarının içinde saklanarak kurtulduklarını anlatıyor: "38'de bütün akrabalarımızı öldürdüler. 38’de ben küçüktüm babam bekçiydi, babam beni sırtına aldı, bizi meşe ağaçlarının olduğu yere götürdü. Çok aç kaldık, susuz kaldık. Meşe ağaçlarının içinde biz çok saklandık. Bayağı saklandık. Sonra bir emir geldi soykırım durdu dediler. Sonra bizi topladılar sürgüne yollayacağız dediler. O zaman soykırım bitmişti emir çıkmıştı, sonra bütün o topladıkları milleti serbest bıraktılar. O zaman köyümüze gittik, babam bir tosunu kurban olarak kesti."

Samanlığa kapatıp yaktılar

O sırada Besê Hozat'ın babasının tüm akrabalarının soykırıma maruz kaldığını aile fertleri anlatıyor: "Babam o zaman evliymiş, eşi ve bir çocuğu varmış. Babamın eşini, bebeğini ve köydeki bütün çocukları, kadınları, gençleri bir samanlığa kapatıp ateşe vermişler. Hamile kadınların karınlarını yarıyorlar, süngülerini üstüne koyup sallıyorlarmış. Dedemizi de vurmuşlar. Babam hepsini görmüş. Katliamdan kaçmış, mağaralarda saklanmış. Babam hep soykırımı anlatırdı. Babam çok sonra annemle evlenmiş. Biz on kardeşiz. Babam çok iyi bir insandı. Yaşı vardı. Çocuklarına gülden ağır tek bir söz kullanmadı. Nuray'ın vefatını öğrendiğinde; 'Benim kekliğimi mi vurdular' demişti. Zaten ondan 3 ay sonra o da yaşamını yitirdi. 20 yıldan fazla oldu."

Sabahın ilk ışıklarıyla ayakta

Geyik anneye 17 yıldır büyük kızı bakıyor. Yemeğinden temizliğine her ihtiyacını büyük abla gideriyor. Annenin çok titiz, çok çalışkan olduğunu ve tembel insan sevmediğini anlatıyor aile fertleri. Röportaj bitince anne gitmeme izin vermiyor. Yanında kalmamı istiyor, rahatsız etmek istemedim ancak kalmak da istedim. Anneyle birlikte kaldık. İki göz odalı evde kalıyor Geyik anne. Geç yatmasına rağmen sabahın ilk ışıklarında kalktı. Birlikte kahvaltı ettik. Artık gitme vaktim geldi. Çünkü araçlar sadece sabah 9'da gidiyor, akşam da belli bir saatte dönüyor. Tek araç var. Yola koyulma vakti geldi. 

Geyik anne bana eski zaman bilge kadınlarını hatırlattı. Yüreği ve kalbiyle gerçeği görenlerden. Kürt kadın kültürünün derin bilgisiyle konuştu, dua etti, dilek diledi...  

İnsan karşısında kendini mahcup hissediyor. Ne kadar yemek yesem de içi bir türlü rahat etmedi. Ayrılana kadar aç gitti diye hayıflandı. Anne yüreği işte. Dualarıyla yolcu etti beni. En çok da barış için, Besêler için, düşen binlerce evladı için, anısı için, dağlar için dua etti...

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.