Bênamus Kürtler...

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Kiralık Kürtleri, bugün Kürt coğrafyası boyunca kullanıyorlar: Tetikçi, istihbaratçı ve talancı... Meyve bahçesi ağaçlarını, ormanı kesme işinden sonra cephelere de sevke başladılar. 

Tansu Çiller “zır cahiller” halkasının en kavi üyesiydi. Cahil, korkusuz ve utanmazdır. Kendisi bekçisi olduğu yeri soyan çıktı. Avucuna aldığı ülkenin paralarını çiftliğe, yalıya, Amerika’da otele, lüks eve dönüştürdü. Soyulan ülkenin tarihini, coğrafyasını hiç bilmiyor, sosyolojisinden de temelden habersizdi. “Behra Wanê”yi (Van Gölü) Harran Ovası’nda sanıyordu. Kürtleri, başka bir diyarlardan gelmiş işgalci biliyordu.

Ama Mevlevi derviş misali ortalıkta eteklerini savurarak geziyor, başkaldıran Kürtler için, “ya bitecek, ya bitecek” diyordu. Zaptiye başı Meral Akşener de, sarkık bıyıklı, seçme pavyon bekçileri gibi iri kıyım, polis kılıklı bir takım garip adamlar arasına sıkışıp fotoğraf çektirdikten sonra, efendisinden bir esinti olarak, “onları yakında bitireceğiz” diyerek, gazetecilere gülümsüyordu.

Günün Paşası Çerkez Hulusi’den daha acar görünüşlü Çeçen Doğan Güreş, “Tansu hanım şak diye emrediyor, ben tak yerine getiriyorum” diyor, sonra acarlığı noktalıyordu:

“Bu kış, teröristleri bitereceğiz!..”

Oysa, tarihlerinin başlangıcından beri Kürtleri bitiriyordu, bu cahil cühela güruh. Bu onlar için Şeyh Said’in davasını “bitirme”nin ilanıydı. Atatürk, basını aracılığıyla “Kürt davası Ağrı Dağı’na gömülüdür” diyordu. Seid Rıza’nın idamından sonra “çıban kökünden temizlenmiştir” dedi.  

Ama, Kürtler bir halktı. Her halk gibi onun da esaretten kurtuluş umudunu yüreğinde besleyip büyüttüğünü, önderini bulduğunda da başını kaldırdığını bilmiyordu, cahil.

Onun için elindeki barutu, çocuk katlinde son atımına kadar kullandıktan sonra, “bitirdik” diye sevindiler.

Özal döneminde Kürt’ü Kürt’e kırdırmak için Hamidiyecilerin, düşük profilli kiralıklarından korucular yarattılar. Kürt’ü Kürt’e kırdırarak, Kürdistan sevdasını bitirmeye çalıştı.

Süleyman Demirel, “öldüre öldüre bitireceğiz” diyordu.

Ama entrikaları sonuçsuz kaldı.

Buna rağmen günün İslamo Faşistleri yollarında yürümeye devam etti.

Birileri “Pexas” gelen Tayyip’in kulağına “sen bizzat Osmanlı’nın ruhusun” diye fısıldamış, olan beynini de çalkalamış, şevke getirip ortalığa salmıştı.

Osmanlının, “Akıncılar” adında bir haydut çetesi vardı. Düşman belledikleri topraklara sızıp talan, hırsızlık yapıyor, büyütüp asker (Yeniçeri) yetiştirilmek üzere çocuk kaçırıyorlardı.

Recep’in ustası Erbakan, Akıncılığa hayrandı. O nedenle “Akıncılar” diye bir gençlik teşkilatı da vardı. Tayyip, bu teşkilattan gelmeydi.

Osmanlı Akıncılarından mı esinlenme bilmiyorum. Özal, Demirel ikilisinin cumhurbaşkanlığı döneminde örgütlendiler bunlar. Sonra söz dinlemez hale gelince, bir zamanlar Yeniçerilere yapıldığı gibi baskınla liderleri öldürüldü. Kalanlar tutuklandı. Kiralıklar darmadağın edildi, yani.

Ama İslamo Faşist günlerde, bunlar hapisten çıkarıldılar. Onlara bir de Kürt partisi kurdurdular. Bu parti yöneticileri, sık sık Tayyip tarafından kabul edilip ağırlandı. Sonra dış görevle Hewlêr’e gönderdiler. Orada partinin şubesi kuruldu. Oralarda, Hizbullahçılar parti rozetli olarak işe koyuldular.

Bir süre sonra, suikast, cinayet haberleri gelmeye başladı.

Osmanlı türü işgal ve talancılık için, Hizbullah’ın Hewlêr’de (Güney Kürdistan) üslenmesi yeterli değildi. Yayılma için kiralık Araplara da ihtiyaç vardı. Rojavalı Kürtler tarafından yenilgiye uğratılmış, dağılma noktasına gelmiş kafa kesen İslamcı haydutlar (IŞİD) bu süreçte daha kıymete bindi. Onlardan bir ordu kurdular.

Tabii ki ordunun bir Kürt ayağı da vardı. Selahaddin Tugayı, Roj Peşmerge gibi...

Hizbullah’ın gizli hançer olarak kullanılması bir yana, bunlar Kürt’ün Kürt ile savaşı imajında kullanılacaklardı. İslamo Faşizmin bir şey yaptığı yoktu. Kürtler birbiriyle savaşıyordu, işte...

Tayyip diktatörlüğü 6-8 Ekim’de de Hizbullah’ı Kürtler üstüne sürmüş, sonra “görüyorsunuz işte, Kürt Kürtle savaşıyor” demişti.

Sonra, artık işgal altında olan Güney Kürdistan’a bir hançer daha sokuldu. Korucu taburlarını aktarmaya başladılar.  

Onlar düşmana hizmet servis eden yerlilerle bağ kurmada da kullanıldı, kullanılıyor. Uşak ruhluların buluşmasıdır bu.

Kiralık Kürtleri, bugün Kürt coğrafyası boyunca kullanıyorlar: Tetikçi, istihbaratçı ve talancı...

Meyve bahçesi ağaçlarını, ormanı kesme işinden sonra cephelere de sevke başladılar.  

Bütün bunlar Kürtlerin zaafı değildir, elbette. Kürdistan bütün parçalarıyla, en az 50 milyonluk insan kitlesi demektir. İçlerinde açı, yoksulu, beş para için canını verecek çıplağı da var. Ayrıca her halkta olduğu gibi Kürtlerin de “benamusu, behisyetî” vardır, olacaktır.

Lakin, bunlarla mücadele de yadsınmamalı. O da başka bir yazının konusu...

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.