Bir ayda 260 idam
Dünya Haberleri —

İran idam / foto:AFP
- İran rejimi, Kasım ayında 35’i Kürt ve 43’ü Lor olmak üzere 260 kişiyi idam etti. İdam vakaları son bir yılda yüzde 106 artarak, son 20 yılın en yüksek aylık verileri olarak kayıtlara geçti.
- Son 11 ayda ise ülke genelinde en az 176 kadın katledildi, 136 kadın tutuklandı, 45 kadın idam edildi. Hengaw, bu veriler ile kadına yönelik baskı ve şiddetin kritik bir seviyeye ulaştığı konusunda uyarıyor.
İran’da rejimin Kasım ayında halka yönelik gözaltı, tutuklama, baskı ve idam politikaları sürdü. Sistematik baskıların yoğunlaştırıldığı alan ise cezaevleri oldu. Rejim, Kasım ayında farklı cezaevlerinden en az 260 mahkumu idam etti. Bu veriler, 2024 yılının Kasım ayına kıyasla en az 134 vaka artışına, yani yüzde 106’lık bir artışa tekabül ediyor. Ayrıca son yirmi yılda kaydedilen en yüksel aylık idam oranın olarak öne çıkıyor.
Hengaw İnsan Hakları Örgütü’nün doğrulayıp kayıt altına aldığı verilere göre, idam edilen 257 kişinin kimlik bilgileri doğrulandı, 3 kişinin kimlikleri ise inceleniyor. Kasım ayında aynı zamanda Mitra Zamani, Kobra Rezaei, Qomri Abbaszadeh, Meşhedli Mahin Rahimi, Zahra Mirghafari, Zahra Khan-Babaei, Shawkat Veysi ve Mina Sadoughi adlı kadınlar da idam edildi.
İdam ediyor, halktan saklıyor
Rejim, suçlarının üzerini örtbas etmek için gerçekleri saklamaya devam ediyor. 260 idam vakasından sadece ikisini resmi olarak duyurdu. Bu da yüzde 1’den az bir orana denk geliyor. Dört kişi de aile ve avukatlarına haber verilmeden veya son görüşme hakkı tanınmadan gizlice idam edildi.
Tüm halklar rejimin hedefi olurken, bu ay da en çok Lorlar ve Kürtler idam edildi. 43 Lor ve 35 Kürdün yaşam hakkı elinden alındı. Ekim ayında da 37 Kürt ve 24 Lor idam edilmişti. Hengaw’ın verilerine göre mahkumların etnik dağılımı şöyle: Lor mahkumlar 43 vaka, Kürt mahkumlar 35 vaka, Türk mahkumlar 22 vaka, Arap mahkumlar 13 vaka, Gilak mahkumlar 12 vaka, Beluç mahkumlar 6 vaka, Tat mahkumlar 2 vaka, Türkmen mahkumlar 1 vaka, Afgan mahkumlar 5 vaka ve Fars mahkumlar 76 vaka.
Mahkumların çoğunluğu Razavi Horasan eyaletindeki cezaevlerinde idam edilirken, Loristan ve Huzistan’da bu sıralamayı takip etti. Rapora göre, Razavi Horasan’da 23, Loristan’da 21, Huzistan’da 19, İsfahan’da 14 ve diğer eyaletlerde 180’den fazla kişi idam edildi.
Katliamları meşrulaştırıyor
Cezaevlerinde insan hakları ihlalleri sürerken, dışarıda da başta kadınlar olmak üzere hiç kimsenin can güvenliği yok. 2025 yılının başından 25 Kasım’a kadar ülke genelinde en az 176 kadın katledildi, 136 kadın tutuklandı, 45 kadın idam edildi ve 2 kadına idam cezası verildi. Hengaw, bu verilerin kadına yönelik baskı ve şiddetin kritik bir seviyeye ulaştığı konusunda uyarıyor. Örneğin; kadınların en az 25’i “namus” adı altında katledilirken, rejim medyası 92 cinayeti “aile içi anlaşmazlık” olarak duyurdu. Rejimin bu tür kavramları kullanması suçu “normalleştirmenin” yanı sıra meşrulaştırıyor.
Hengaw'un bulgularına göre, en az 11 kadın evlilik teklifini reddettiği ve 9’u boşanmak istediği için katledilirken, erkekler zorla evlendirilen 10 çocuğu katletti. 27 kadın başkent Tahran’a, 14’ü Kirmanşan’da, Razavi Horasan ve Urmiye’de ise 26’sı katledildi. Rejimin, katliamların istatistiklerini sakladığını vurgulayan Hengaw, bazı bölgelerde çoğu vakanın kendilerine bildirilmediğine dolayısıyla sayının artabileceğine işaret etti. 2024 yılında 191 kadın cinayetini belgelediklerini hatırlattı.
Kadın idamları yüzde 87,5 arttı
Kadınlar cezaevlerine de hedef. 11 ayda 45 kadın idam edildi; bu veriler geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 87,5'lik bir artışa denk geliyor. Uluslararası istatistikler, İran'ı kadın idamlarının en fazla olduğu ülkeler arasında gösteriyor. Yargı çocuk yaşta evlilik, aile içi şiddet veya uzun süreli sömürüye maruz kalan kadınları korumakta sürekli olarak başarısız oluyor. Kendilerini savunan kadınlar ise sıklıkla idam veya "kısas"a çarptırılıyor.
Yargı, kadınların maruz bırakıldığı koşulları göz önünde bulundurarak değerlendirme yapmıyor. Uyuşturucu ve hırsızlık gibi suçlarda erkeklerin kadınları suç işlemeye zorladığını veya kadınların güvenli olmayan evlerinden kaçmaya çalışırken meşru savunma yapması dikkate alınmıyor. Bu da kadın haklarının sistematik olarak ihlal edildiğini ve kadınların içinde bulundukları koşulları hiçe sayan bir yargı sisteminin yürütüldüğünü gösteriyor.
136 kadın da 11 aydan kısa bir sürede tutuklandı. En az 43 Bahai kadın aktivist kadın ile 36 Kürt kadının tutuklanması bu iki halka yönelik sistematik baskıları göz önüne seriyor. 9 Gilak, 6 Lor, 2 Arap ve 2 Türk kadın da tutuklandı. Ayrıca tutuklanan Kürt kadınlardan üçü çocuk.
Hengaw, rejimin kadınları yalnızca temel haklarından mahrum bırakmakla kalmayıp, aynı zamanda aktivizmlerini de suç saydığını belirtiyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğini savunan veya ayrımcı yasalara karşı çıkan kadınlar, güvenlik güçleri tarafından sürekli hedef alınıyor ve kamusal katılımları devlet ideolojisine bir tehdit olarak görülüyor. En az 65 kadın aktiviste hapis, kırbaçlama ve idam cezaları verildi. Kadınlardan Nasimeh Eslamazahi ve Zahra Shahbaz Tabari idam cezasına çarptırıldı. HABER MERKEZİ
* * *
Cafer Panahi’ye hapis cezası
İran, Cannes Altın Palmiye ödüllü yönetmen Cafer Penahi’yi “devlete karşı propaganda faaliyetleri” yürüttüğü iddiasıyla bir yıl hapis cezasına ve yurt dışı yasağına çarptırdı.
Penahi’nin avukatı Mustafa Nili, AFP’ye yaptığı açıklamada cezanın iki yıllık yurt dışı çıkış yasağı ve yönetmenin her türlü siyasi ya da sosyal gruba üyeliğinin yasaklanmasını da içerdiğini söyledi. Nili, ayrıca karara itiraz edeceklerini belirtti.
65 yaşındaki muhalif yönetmen, bu yıl Cannes’da Altın Palmiye kazanarak büyük bir başarıya imza atmıştı. 'It Was Just An Accident' adlı filmiyle aldığı bu ödül, 1997’de Abbas Kiyarüstemi'nin “Kirazın Tadı” isimli filminden bu yana bir İranlı yönetmenin kazandığı ilk Altın Palmiye oldu.
Penahi, son filmini çekmeden hemen önce tutuklanmış, ardından açlık grevine başladıktan sonra serbest bırakılmıştı. 2003’ten bu yana baskıcı İran makamlarıyla birçok kez karşı karşıya gelen yönetmen, iki kez hapse girdi, “devlete karşı propaganda” suçlamasıyla film yapması yasaklandı. 2022-2023 döneminde, arkadaşı ve yönetmen Muhammed Resulof’un tutuklanmasını protesto ettiği için yedi ay cezaevinde kaldı.
Tüm baskılara rağmen film üretmeye devam eden Penahi; This Is Not a Film, No Bears ve 2015 Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı kazanan Taxi Tehran gibi filmleriyle tanınıyor. Penahi, It Was Just an Accident filmini tanıtmak için bulunduğu ABD’de etkinliklere katılıyor ve dün gece Gotham Ödüllerinde En İyi Senaryo, En İyi Yönetmen ve En İyi Uluslararası Film olmak üzere üç ödül birden aldı. İlk ödülünü (En İyi Senaryo dalında) alırken Penahi sahnede, “Bu ödülün onurunu İran’da ve dünyanın her yerinde, sessizlik içinde, destek görmeden ve zaman zaman sahip oldukları her şeyi riske atarak yalnızca hakikate ve insanlığa olan inançlarıyla kamerayı çalışır halde tutan bağımsız sinemacılara adamak istiyorum” demişti. “It Was Just An Accident”, yaklaşan Oscar Ödülleri’nde Uluslararası Uzun Metraj Film kategorisinde Fransa’nın adayı. TAHRAN















