Bir yolun açılması gerekiyordu

Ferhan Türk
- Dörtler’i anlatan koğuş arkadaşlarından Ferhan Türk, “Bir yolun açılması gerekiyordu. Dörtler de o yolu açtı, öncülük etti. Onara ancak hayran olunur. Eylemleri büyük bir aydınlanma getirdi" dedi.
Dörtler ile birlikte Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nde tutulan siyasetçi Ferhan Türk, bedellerin ve emeklerin boşa gitmediğini söyledi.
12 Eylül döneminde işkence, kötü muamele, cinayet ve idamlarla gündeme gelen Diyarbakır 5 No'lu Cezaevi'nde 17 Mayıs 1982'de bedenlerini ateşe vererek, tarihe “Dörtler” olarak geçen Ferhat Kurtay, Eşref Anyık, Mahmut Zengin ve Necmi Öner’in eylemlerinin üzerinden 43 yıl geçti. 17 Mayıs’ı 18 Mayıs’a bağlayan gece üzerine isimlerini yazdıkları bir kibrit kutusundaki kibritlerle bedenlerini ateşe veren Dörtler, geride şu notu bırakmıştı: “Bu eylem mutlaka halka ulaştırılmalı. Eylem, Mazlum arkadaşın eyleminin devamıdır. Bizler Mazlum’un ardıllarıyız, eylem doğru anlaşılmalı. İhanet, teslimiyet ve baskılara karşı konulan bir eylemdir.”
Dörtler ile birlikte Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nde tutulan siyasetçi Ferhan Türk, MA'ya konuştu. Ferhat Kurtay’ı cezaevinden önce dönemin Türkiye Elektrik Kurumu’nda (TEK) müdür olmasından dolayı tanıdığını belirten Türk, o dönemde herkes tarafından sevilen Kurtay’ı “Dört dörtlük bir insan” olarak nitelendirdi. Kurtay’ın hiç umulmayan köylerde dahi insanları örgütleyebildiğini dile getiren Türk, “Ferhat yönünü nereye verse yaklaşımı, tavırlarıyla sevgi topluyordu. Bizim de siyasetle ilgimiz vardı ama babamızdan ve köye gelen imamlardan kaynaklı KDP’ye yakındık. Sonrasında Apocularla tanıştık. Yaklaşımları, oturup kalkmaları sempati topluyordu. Geleceğe dönük inandırıcı geliyorlardı ve öncülük yapabilecekleri inancıyla herkesin gönlünde yer alıyorlardı. Ben de buna inananlardan biriydim” dedi.
Önce Hayri ile Mazlum'un koğuşu
Köylerinde yaşanan bir çatışmada üç arkadaşları ve üç askerin de hayatını kaybetmesi sonucu bir grupla gözaltına alındığını söyleyen Türk, askeriyenin banyosuna konulduklarını ve yanındaki arkadaşının aldığı darbeler sonucu yaşamını yitirdiğini belirtti. Götürüldüğü cezaevinde ilk olarak PKK’nin öncü kadrolarından Hayri Durmuş ve Mazlum Doğan’ın bulunduğu koğuşa konulduğunu ifade eden Türk, “Hayri de Ferhat gibi yumuşak bir insandı. Hayri de beni severdi. Sonra birlikte 5 Nolu’ya gönderildik. Cezaevindeyken askeri darbe oldu. Başta baskı yoktu ama sonrasında baskılar başladı ve Hayri Durmuş ile Mazlum Doğan yanımızdan alındı" diye konuştu.
Ferhat ile aynı hücrede
Ferhat Kurtay ile birlikte hücreye konulduklarını kaydeden Türk, o dönemi şöyle özetledi: "Esat Oktay gelmişti artık. Her taraf artık terördü. Kendisini ‘Allah’ ilan etmişti. Kimseyi tanımıyordu. Her şey onun elindeydi. Bizler de elimizden geldiği kadar direniyorduk. Mazlum Doğan’ın şehadetini mahkemeye gidince duyduk. Ferhat da mahkemede öğrenmişti Mazlum’un eylemini.
Mazlum'un eyleminden sonra
Geldiğinde bir eylem yapılması gerektiğini söylüyordu. Ferhat eylem öncesinde ‘nasıl bir karşılık verilebilir’ diye sorduğunda koğuştaki ranzaların bir yere toplanıp, ateşe verilip tek tek kendimizi içine atmak dışında bir şey yapamayacağımızı söyledim. Gerçekten de direnmenin bundan başka bir yolu yoktu. Akşamında bizi toplayıp birbirimizi sevmemiz gerektiğini, baskının sonsuza kadar sürmeyeceğini, birbirimize sahip çıkmamızı söyledi ama böyle bir eylem yapacaklarını ima dahi etmediler.”
Onlara ancak hayran olunur
Mazlum Doğan’ın eyleminden birçok kişinin mesaj aldığına dikkat çeken Türk, şöyle devam etti: “Bir yolun açılması gerekiyordu. Dörtler de o yolu açtı. Öncülük ettiler. Nasıl ki Mazlum Doğan 3 kibrit çöpüyle bir yol açtı, onların eylemi de Kürtlerin üzerindeki karanlığı aydınlattı. Alevler arasında slogan da atıyorlardı, yani cesaretle açıklanamayacak bir şekilde. Dört kişi, aynı anda kendisini ateşe veriyor. Dört kişi bir araya gelecek, el ele tutuşacak ve büyük bir inançla oturup böyle bir karar alacak. Öyle bir dönemde böyle bir eylem ortaya koyan insanlara ancak hayran olunur. Onların eylemi büyük bir aydınlanma getirdi. Böyle insanlar ortaya çıktığında insan cesaret de alıyor.”
Boşa gitmediğini görüyorlardır
PKK’yi büyüten, bugünlere taşıyanın verilen bedellerin yanı sıra başta Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’ndeki direniş olduğuna dikkat çeken Türk, şöyle devam etti: “O direniş büyük bir örnek oldu. İnsanlara güven verdi. Geldiğimiz noktada da devlet, ‘bugün bitiyor, yarın bitiyor’ derken, 50 yıl oldu. Kürtlerin varlığını kabul ettirdi. Bitmedi ve bugün Başkan Öcalan, Devlet Bahçeli’nin çağrısına cevap verdi. Zorluklar çıkarılmasına rağmen kongre gerçekleştirildi ve kararlar alınıp çağrıya uyuldu. Herkes Başkanın ağırlığını bir kez daha gördü. Teslimiyet olmadığını, kardeşlik ve barış içinde bir araya gelinebileceğini gösterdi. O arkadaşlarımız bugün bizleri izliyorsa bedellerinin, emeklerinin boşa gitmediğini söylüyor olacaktır. Miraslarını taşıyanların olduğunu görüyorlardır.” MÊRDÎN
* * *
Hayalleri hayat buluyor
Diyarbakır 5 Nolu Cezaevinde 17 Mayıs 1982'de bedenlerini ateşe veren Ferhat Kurtay, Necmi Öner, Eşref Anyık ve Mahmut Zengin, Mêrdîn’in Qoser (Kızıltepe) ilçesinde anıldı. Kurtay’ın mezarı başında gerçekleştirilen anmaya ailesi, siyasi parti temsilcileri ile Dörtler’in cezaevi arkadaşları katıldı. MEBYA-DER Eşbaşkanı Salih Kuday, hayallerinin hayat bulduğunu söyledi. DEM Parti Milletvekili Kamuran Tanhan ise “Bugün kendi dilimizde konuşabiliyor, kendi dilimizde mücadele verebiliyorsak şehitlerimiz sayesindedir” dedi. Dörtler’in koğuş arkadaşı Mahmut Barık da Dörtler için yazdığı “Name Ferhat ji jiyan re” isimli şiiri okudu.