Bu din değil!
Ahmet KAHRAMAN yazdı —
- 'Allahuekber' diye diye çocuklara ve kadınlara tecavüze koşuyor haydutlar. Türk'ün İslamcılığı 1920’lerden beri ırkçıdır. Türk ırkçıları, çoğu Müslüman Kürtleri kesiyor, yurtlarını gasp ve talan ediyor...
- Haydutlar İslamı'nın, Ortadoğu’da düşman Müslüman başı kestiği günlerdeyiz. Türk ordusunun askerleri ile müttefikleri DAİŞ ve Nusra Cephesi'nin, kesik insan başlarıyla kameralara gülümsediği utanç günlerindeyiz.
Din, insan yüreği, insan yüreğinden giderek toplumsal ruh ve bedene akan büyülü ışıksa bunlarınki din değil. Kılıç zoruyla zapt (fetih) ve baş eğdirmedir. Nitekim yıllar önce Türklerin ölüm dayatmasıyla din değiştirmek zorunda kalanlar, bugün geri dönüyor.
İslam'ın iktidar için yol olarak görülmesi, Peygamber hayattayken açıldı. İktidarı ele alma entrikaları yüzünden, cenazesi günlerce yerde kaldı. Halifeler dönemi, iktidar savaşlarının “parmağa geçirilen yüzük“ hileleri, kılıçların ucuna geçirilen Kur'an sayfası entrikaları ve birbirini izleyen suikastlar zinciridir. Daha sonraki süreçte zincirin halkalarına kanlı sahneler, katliamlar eklendi.
İslam'ın dünü yerinde dursun, bugün de tek bir İslam yoktur. Malezya'dan Türk devletine kadar coğrafik özelliklere, rejimlerin yapısına, diktatörlüklerin çıkarına ve gücün meşrebine uygun İslami uygulamalar var. Haydutlar İslamı'nın, Ortadoğu’da düşman Müslüman başı kestiği günlerdeyiz. Türk ordusunun askerleri ile müttefikleri DAİŞ ve Nusra Cephesi'nin, kesik insan başlarıyla kameralara gülümsediği utanç günlerindeyiz. 'Allahuekber' diye diye çocuklara ve kadınlara tecavüze koşuyor haydutlar. Türk ırkçıları, çoğu Müslüman Kürtleri kesiyor, yurtlarını gasp ve talan ediyor...
Oysa tüm dinler, ırkçılığı reddedip günaha girme olarak mahkum ediyor. Bu, Türk-İslamcı için geçerli değildir. 'Türk'ün İslam'ı, 1920’lerden beri ırkçıdır. “Kelime -i şehadet“le dönen, dönekleşerek kendi olmaktan çıkan Hristiyanları, Türk defterine geçirerek kurdukları devlet için gerekli nüfusu denkleştirdiler. Dönekleşmeyenleri öldürülerek, sürerek yok ettiler. Günün en vahşi Türk ırkçıları, en son döneklerdir. En son İslam'a geçenler, yani Ponts'un çocukları. Bu durum, kitap konusudur. Bunu da geçelim.
Evrensel açıdan bunların İslam'ı, din değildir, çünkü din ırk ayırımı yapmaz. Renkler ve soylar bileşkesidir, evrensel dinler. Bunlar, İslam'ı çoğunluğu Müslüman Kürtleri yok etmede motivasyon unsuru olarak kulanıyor. İmamları, 40 yıldır camilerde, gasp edilmiş özgürlükleri peşinden koşan Kürtleri kahrediyor ve yok olmaları için dualar okuyor.
Türk ordusu, baştan başa Kürt ülkesini zaptetmenin kapısını açmak için Rojava seferine çıktığında, tekmil camilerde sela okundu. Bu sesi Kürtler dinledi. Irkçılığa bakın siz, din memurları, ordunun ardında duaya durdu. Ha, alanına girdiğim için sütun komşum sevgili Hafız Ahmet Turhallı beni bağışlasın ama Kürtlerin İslam'ı ile bunların İslam'ı arasında hiçbir benzerlik yok; asla bağ/bağlantı olmadı.
Kürtler bir halktır. Türedi, devşirme değildir. Zengin bir geçmişe, öz kültürlerine sahipler. Bunlar diniyse devşirmeciliğin, her türlü aldatma, kandırma ve dolandırma oyunlarıyla yüklüdür. Siyasette ve kişisel kazançta dolandırma, kandırma yoludur. Türk siyaset esnafı, 50 yıldır din pazarlıyor. AKP, kadın saçının, başının ticaretini yapıyor, bunla iktidarını sürdürüyor. Cennet ve şehitlik vaadiyle gücünü koruyor.
Herkes, kendi gücü oranında dinden geçiniyor. Mahalleli din tacirleri, evde kalmış genç kızları, çocuğu olmayan kadınları dolandırıp göbeklerine şekiller çizerek para alageliyor. Üstüne ek olarak, içlerine kaçmış cini çıkarmak için ırza geçiyorlar. Bu yoldan giderek tarikatını kuranlar, holdingleşti. Devleti arkalarına aldılar. Kararlara ortak oldular. Yıllar önce, bugünkü faşist Türk diktatörlüğünün ortaklarından Menzil tarikatının Adıyaman'daki merkezini gözlemiştim. Aşağıda dev bir çorba kazanı kaynıyordu. Oradan müritlere, tas tas çorba dağıtılıyor, ama kazanda hiç azalma olmuyordu. Müritlere göre “bu bereket“, bugünkülerin babası Şeyh Reşit Erol’un bir mucizesiydi. Oysa kazan, bir boruyla yukarıya bağlıydı. Oradan aşağıya sürekli olarak çorba boca ediliyordu. Bu tarikat, bugün devlet gücünden beslenen en büyük holdinglerden biridir...
Tarikat yuvaları, kuran kursları, yurtlar, medyaya yansıdığı kadarıyla gördüğümüz üzere, birer tecavüz yuvası. Bebek yaştaki çocuklara tecavüz ediyorlar. Bugün Türk medyasında bile konu olan rezilliğin odağındaki İsmail Ağa tarikatının şaklabanı Cübbeli Ahmet, karısıyla İtalya sahillerinde “Sky“ yarışına çıkıyor, dönüşte ihaleler kovalıyor, ek olarak cehennemde yanmayan kefen, terlik pazarlıyordu. Öteki mahalleli din taciri, evde kalmış kızların, çocuğu olmayan kadınların göbeğine şekiller çizip para alıyor, bir de üstüne, bedenlerine kaçmış cinleri çıkarmak için zahmet edip tecavüz ediyordu.
İsmail Ağa tarikatı, 6 yaşındaki çocuğu telli duvaklı olarak bir zebellahın yatağına koyuyor, vahşet ifşa olunca da “dinimizi yıpratıyorlar“ diye feryat ediyordu.
Kürtler, her şeye rağmen bunlar gibi olmamak için uzun zaman direndi. Halife Ömer'in komutanı Halid bin Velid’e yenildiler. Halid bin Velid, Kurdistan'da taş üstünde taş bırakmadı. Savaşta oğlu öldürüldüğü için sadece Amed‘de 70 bin kişi kılıçtan geçirildi.
Her neyse, Kürtler zorbalıklara rağmen kadim inançları Zerdüştlüğü terk etmediler. “Erd û Ezman kutsalını“ başları üstünde tuttular. Bu kavram, bugün de Müslüman (Sünni), Alevi ve Êzîdî Kürtlerin ortak üstün değeridir. İnsan üstün varlık, toprağın verdikleriyse tanrısal nimettir. Zerdüştlük'le bağlantılı olarak Kürtlerin İslam'ı, baş kesen, gaspa çıkan barbarlıktan uzaktır. Vicdan ve merhamet timsalidir.
Kadının köle gibi bir alet olarak kulanıldığı ve “ekilmesi gereken tarla“ olarak görüldüğü bir yerde, Kürtlerde kadın hep saygın bir varlıktı. Onlar bugünkü gibi, barbarlara karşı savaşan erkeklerle omuzdaş, sonrasında ailenin temeliydi.
Kısacası günümüzde yer yüzünde tek bir İslam yok. Rejimlere, coğrafyalara göre, gücü ele geçirenlerin meşrebine uygun İslamlar var. Haydutların İslam'ı Ortadoğu’da törensellikle insan kesiyor, 'Allahuekber' diye diye tecavüzden tecavüze koşuyor. Türk ırkçılığı, İslam diye diye Kürt soyunu kurutmaya çıkıyor, yurtlarını gasp ediyor. Ne diyeyim ki...
