Bunun adı katliamdır!

Dosya Haberleri —

6 Şubat depremi/foto:AFP-Hatay

6 Şubat depremi/foto:AFP-Hatay

Deprem uzmanı Doç. Dr. Savaş Karabulut:

  • 7.4 ile 7.8 arasında bir deprem meydana geldi. ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi 7.8 veriyor, Türkiye ilk önce 7.4 verdi daha sonra 7.7 olarak revize etti. Hissedilen şiddet 9-10 civarında oldu. Yıkım ve ölüm göründen çok daha fazla.
  • Binlerce kişi neden enkaz altında kaldı? Sorusunu sormak yerine neden şeffaf bilgi akışının sağlanmadığını sormak gerek. Ya yöneticilere doğru bilgi akışı sağlanmıyor ya da yöneticiler söylemiyor. Ben bu depremde on binlerce kişinin hayatını kaybedeceğini düşünüyorum.
  • Bu deprem İstanbul’da olsaydı. Şu anda biz yüz binlerce kişinin yaşamını yitirdiğini, enkaz altında kaldığını konuşuyor olurduk. Her yerde söylüyorum; her depremde yaşanan ölümler aslında katliamdır. Çünkü siz büyük deprem olacağını biliyorsanız ve bildiğiniz halde önlem almıyorsanız bunun adı katliamdır.   

ERDOĞAN ALAYUMAT/İSTANBUL

Deprem bölgesi olan ve birçok fay hattının bulunduğu Kurdistan  ve Türkiye’de bugüne kadar çok sayıda yıkıcı deprem yaşanırken, alınmayan önlemler yıkımı ve can kayıplarını arttırıyor. Maraş depremi boyut olarak coğrafyada yaşanan en büyük 3'üncü deprem olarak kayıtlara geçti. Devlet, diğer depremlerde olduğu bu deprem de sadece izlemekle yetiniyor.

Özgür Politika'nın sorularını yanıtlayan Deprem Uzmanı Doç. Dr. Savaş Karabulut, depremin göz göre göre geldiğini belirterek, “Bunun adı katliamdır’’ dedi. 

10 ayrı kentte bir deprem yaşandı. Binlerce insan yaşamını yitirdi, onbinlerin üzerinde insan yaralandı ve bir o kadarı enkaz altında. Sizce bu depremi tetikleyen unsurlar nelerdi?

7.4 ile 7.8 arasında bir deprem meydana geldi. ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi (USGS) 7.8 veriyor, Türkiye ilk önce 7.4 verdi daha sonra 7.7 olarak revize etti. Depremin büyüklüğü ve süresi çok fazla. 1-1.5 dakika gibi bir zaman aralığı. Ayrıca depremin ivmesi çok yüksek, 2 bin santimetrekare. Maraş Pazarcık üzerine bir süredir çalışıyorum ve ben bu kadar yüksek ivme değerleri görmedim. İvme ne kadar yüksekse yapımıza vuracak kuvvet de o kadar yüksek olur. Hatay ve Pazarcık şu anda tamamen yıkılmış durumda olabilir. Depremin Doğu Anadolu Fay Hattı üzerinde olduğunu ve yaklaşık olarak 200 kilometrelik bir fay hattının kırıldığını düşünüyorum. Maraş, Malatya, Adıyaman, Hatay her yere dağılmış durumda hissedilen şiddet 9-10 civarında olmuş.

Normalde Doğu Anadolu Bölgesi’nde 24 Ocak 2020 yılında meydana gelen depremden sonra benim ve diğer birçok uzmanın deprem beklediği alanlar vardı. Hazar segmenti, Çelikhan-Gölbaşı segmenti, Gölbaşı ile Türkoğlu arasındaki bölge, Pazarcık ile Islahiye arasındaki bölgeden Ölüdeniz Fay Hattı’na kadar alanda deprem olacağını sürekli dile getirdik. Kandilli Rasthanesi’nin paylaştığı bilgilere baktığımızda, kırıklar Malatya’da başlayıp Ölüdeniz Fay Hattı’na kadar devam ediyor. Şu anda Türkoğlu ve Gölbaşı segmentleri kırılmış durumda. Her ikisi de kırıldığı için yaklaşık 235 kilometrelik bir fay hattına karşılık geliyor. Bu bölgelerde bir deprem olacağını herkes söyledi ve biz bu depreme de hazırlıksız yakalandık.

Doğu Anadolu Fay Hattı ve Kuzey Anadolu Fay hattı transforms hattında ve bu hatlarda enerji transferleri olur. Zaten şu anda da küçük küçük kırılmalar meydana geliyor ve bu durum diğer fayları da tetikleyebilir. Bu durum bir gün de olabilir, iki gün de olabilir, bir ay da olabilir. Hazırlıklı olmak zorundayız.

Doç. Dr. Savaş Karabulut

Uzmanların tüm uyarılarına rağmen bu deprem de görüldü ki iktidar hiçbir uyarıyı dikkate almıyor. Her yeni deprem bir başka depremin habercisi. Bütün uyarılara rağmen neden önlemler alınmıyor?

Bu yönetenlerin basiretsizliği. Şunu hep söyledim Doğu Anadolu’da deprem olacağını  yüzlerce uzman defalarca dile getirdi. 1971 yılında Bingöl’de meydana gelen deprem Doğu Anadolu fayının ilk depremi olarak kayıtlara geçti. Daha sonra 24 Ocak 2020’de Doğanyol depremini yaşadık bu deprem Doğu Anadolu fay hattının ikinci depremi olarak kayıtlara geçti. Bingöl depreminden sonra Doğu Anadolu fayı üzerinde akademik çalışmalar yapılmaya başlandı. Özellikle 2020 yılında yaşanan Doğanyol depreminden sonra Doğu Anadolu fay hattının enerjisinin bir kısmını Kuzey Doğu'ya, bir kısmını da Güney Batı'ya transfer ettiği araştırmalar ile ortaya çıktı. Doğanyol depreminden sonra güney batıya yaklaşık olarak 3 barlık enerji transferi oldu ve bu bilimsel makaleler de yayınlandı. Bu şu demek bölgede olası bir depremin süresini öne çekti. Doğu Anadolu fay hattının nasıl çalıştığına dair net bilgimiz yoktu ama depremler biz öğretiyor. Sabah 04.17’de olan 7.8 büyüklüğündeki deprem yaklaşık 80 saniye sürdü. Bu deprem den 9 saat sonra 7.5 büyüklüğündeki deprem ise bu depremden bağımsız olarak başka bir depremi tetikledi. 7.8 şiddetinde olan depremde bir fay değil birkaç fay kırıldı. Bu bölgede yeni depremlerin habercisi olduğunu söyleyebiliriz.

Türkiye’de AFAD tarafından yakın bir zamanda deprem tatbikatı yapıldı. İktidar ülke çapında yapılan bu tatbikatla ile günlerce övündü. Ancak eskiden öngörülemeyen deprem felaketleri günümüzde öngörülebiliyor. Bu öngörüler dikkate alınmış olsaydı, örneğin Maraş depremi olmadan üç gün önce Türkiye uyarılmıştı. Bu uyarılar dikkate alınmış olsaydı bugün yaşanan can kayıpları bu kadar olur muydu?

Bu sorunuza şöyle cevap vereyim; normalde birisi sizi telefonla arayıp “Ben sizi öldüreceğim” derse ortadan bir sıkıntı vardır. Ya da başına bir tehlike gelecek ama siz bu tehlikenin ne olduğunu biliyorsunuz ne yaparsınız önleminizi alırsınız. Bu anlamda yakın zamanda tatbikat yapıldığı halde enkaz altında çıkarılan insan sayısı ile övünüyoruz. Binlerce kişi neden enkaz altında kaldı? Sorusunu sormak yerine neden şeffaf bilgi akışının sağlanmadığını sormak gerek. Ya yöneticilere doğru bilgi akışı sağlanmıyor ya da yöneticiler söylemiyor. Şeffaf bilgi akışında bir sorun var; bu da bize sürece doğru müdahale edemememize neden oluyor. Bu deprem aynı zamanda ulaşım sıkıntısını da öğretti. Ben bu depremde on binlerce kişinin hayatını kaybedeceğini düşünüyorum. Çünkü yıkılan 5 binada her binadan bir kişi hayatını kaybetse 5 bin kişi eder. Dolayısıyla yıkım göründen çok daha fazla ve ölüm sayısı çok daha fazla olduğunu söyleyebilirim.

Şu anda içinde mühendis ve diğer uzmanlarında bulunduğu heyetlerin bölgelere gidip hasar tespiti yapması gerekir. Çünkü insanlar ilk önce kendi ve sevdiklerinin canlarını kurtarmaya bakıyor. Daha sonra alın teriyle kazandıkları evlerinde kalan eşyalarını kurtarmaya çalışıyor.

Her depremde bu hasarlı yapılar yıkılır. İki farklı 7 büyüklüğünde olan depremden sonra bölgede bulunan yapıların çoğunda ağır ve orta hasar oluşmuş durumda. Havalimanının pistlerinin çatladığı bilgisi paylaşılıyor. Bu uçakla yardım gelemeyecek demek. Şu an tren raylarının durumunu bilmiyoruz. Kamu binalarının durumunu bilmiyoruz. Yıkılan yapıların yıkılma şekline bakıyorum, gelen fotoğraflardan bunların hiçbiri denetlenmemiş yapılar. 2018 öncesi tasarlanan yapıların hiçbirinin depreme uygun tasarlanmadığını düşünüyorum. Halkın kesinlikle yapılara girmemesini öneriyorum. İnsanlar toplanma alanlarına yönlendirilmeli. Arama kurtarma ve yardım ekipleri bir an önce bu bölgelere ulaşmalı. Kamu alanları, bir an önce barınma alanları olarak açılmalı. Birçok bölgede yangın çıktığı bilgileri geliyor. Doğal gaz patlamaları gerçekleştiği bilgileri paylaşılıyor. Deprem 7.8 büyüklüğünde olmuşsa 7 büyüklüğüne kadar bir artçıları olabilir.

foto: AFP/Amed

Türkiye bir deprem kuşağı olmasına rağmen iktidarın hiçbir önlemin almadığını görebiliyoruz. Sizde az önce bütün ihmaller zincirini sıraladınız. Peki ne önerirsiniz nasıl önlemler alınması gerek?

Şimdi yakın zamanda tatbikat yapıldı. Ne oldu evlerin içindeki eşyalar sabit ilk anlarda evde güvenli bir alanda sarsıntının geçmesi beklendi. Daha sonra toplanma alanlarına geçildi. Burada güvenli alanlara geçildi. Güvenli alanlar neresi: camiler, okullar, adliye binaları. Fakat biz bugün hastaneler, polis evleri, camiler ve diğer kamu binalarının yıkıldığını gördük. Bu ülkede devlet kendi söküğünü dikemiyor. İlgili bakanlıkların binaları yıkılıyorsa burada bir soru işareti vardır. İlk önce o bakanlar soruşturulmalıdır.

Toplanma alanlarının durumu belirsiz. Deprem bölgelerinde AFAD gitti çadır kurdu çadırda insanlar kalıyor mu belli değil insanlar enkaz başlarında bekliyorlar. Toplanma alanları var mı belli değil. Barınma alanı yok, su yok, yeterli beslenme yok, patlamalar ve yangınlar meydana geldi bu ayrı bir sorun. Isıtma sorunu var hava soğuk, karanlık aydınlatma sorunu var, iktidarın yere göğe sığdıramadığı tüneller çöktü, bu iktidarın ihaleler ile yaptırıp denetlemediği köprüler ve yollar çöktü.

Alınması gereken önlemler bütün depremlerde net. Biz önlemleri depremlerden önce alacağız. Depremden sonra afet konutları yaparak -kaldı ki onu da beceremiyoruz. Deprem bölgelerindeki hasarın maliyetini bilmiyoruz. Türkiye’de Doğal Afet Sigortaları Kurumunun  (DASK) kasasında sadece 20 milyon dolar para var. Ancak oluşan hasarın ne kadar olduğu belirsiz. Bu yüzden alınan önlemler belli. İçişleri Bakanlığı ve AFAD tarafından yapılan toplantılarda alınan eylem planları uygulansaydı, ya da daha önce depreme karşı önlem adı altında yapılan toplantılarda alınan eylem kararları uygulansaydı, ya da daha önce akademik çalışmalarda odaların önerileri dikkate alınsaydı biz bu sonuçları yaşamazdık.

Bölgedeki nüfus yoğunluğu çok az. Bu depremin aynısı İstanbul’da olsaydı. Şu anda biz yüz binlerce kişinin yaşamını yitirdiğini, enkaz altında kaldığını konuşuyor olurduk. En büyük şansımız Doğu Anadolu bölgesindeki insanların işsizlik ve ekonomik sebeplerden kaynaklı büyük şehirlere göç etmiş olması. Ben her yerde söylüyorum her depremde yaşanan ölümler aslında bir katliamdır. Çünkü siz büyük deprem olacağını biliyorsanız ve bildiğiniz halde önlem almıyorsanız bunun adı katliamdır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.