Büyük konferansa güçlü hedeflerle gitmeliyiz

Sezai TEMELLİ yazdı —

  • Süreç tartışmasız zorludur. Bu zorlukları aşabilmek  paradigmal aklımıza güvenmekten geçiyor.
  • Gerçek ve anlamlı özeleştirimizi tecridi kırarak, savaşı durdurarak ve özgürlükçü bir siyaseti yerellerden inşa ederek verebiliriz.

Yeşil Sol Parti, Büyük Konferansa gidiyor. Konferansımız Büyük Kongre öncesi yeni dönemin yol haritasının belirlenmesi adına ciddi önem taşıyor. Geride bıraktığımız HDP Konferansları kuruluş programını esas alarak dönemsel stratejik kararlara imza atmıştı. Bu konferansımızda da hem geçmişin özeleştirisi ışığında eksiklikleri giderme hem de önümüzdeki dönemin stratejik hattını belirleme adına önemli bir buluşmayı gerçekleştireceğiz.

Türkiye siyasetinde her zaman demokrasi ve barış mücadelesi adına kritik bir rol oynayan partimiz hem Türkiye açısından hem de bölge açısından ortaya koymuş olduğu Üçüncü Yol stratejisi ile statükoya karşı yeni bir siyaset anlayışını var etmiştir. Partimiz büyük iddiasını her koşulda koruyarak yoluna devam ediyor. Üçüncü Yol stratejisiyle yeni siyaseti inşa ve statükoya karşı mücadele etmeyi büyük ve güçlü hedefleri öncelikli amaç olarak belirleyen geleneğimiz zorlu bir sürece hazırlanmaktadır.

Süreç tartışmasız zorludur. Bu zorlukları aşabilmek her şeyden önce paradigmal aklımıza güvenmekten, fikri mücadeleyi güçlendirmekten ve bu fikri toplumsal ve siyasi alanda örgütlemekten geçiyor. Düzenin girdaplarında kaybolmadan, fikri anlayışımıza dair şüpheye düşmeden bu ısrarı sürdürmek zorundayız. Özü oluşturan fikriyattır, bundan uzaklaşmanın nasıl olumsuz sonuçlara neden olduğunu geçmişte fazlasıyla deneyimledik. Biçim ise örgütsel hayatımızdır. Örgütsel hayatımızın zaafları fikriyat ile yeterince yoğrulmayan bir yapı sorunundan kaynaklanmaktadır. Çizgi ise mücadeledir. Öz, biçim ve çizgi üzerine çok daha fazla düşünmeli ve bütünlüklü bir hat içinde yeni siyasetimizi inşa etmeliyiz.

Paradigmal aklımıza uygun bir örgütsellik ve bu örgütsellik içinden üretilen siyaset ve güçlü bir mücadele programını önümüzdeki dönem mutlaka ortaya çıkarmalıyız. Bugün kriz sarmalından çıkamayan hâkim siyaset düzeni savaş ve katlanılamaz sömürü mekanizmalarıyla sürdürmeye çalışıyor. Muhalefeti ve iktidarıyla statükonun bekçileri Kürt meselesine yaklaşımdaki ortaklaşmalarıyla aslında düzenin bekası adına krizi olağanlaştırmaya devam ediyorlar.

Bizi farklı kılan Kürt meselesinin çözümü konusundaki siyasetimizdir. Bizi farklı kılan savaş karşıtı mücadelemizdir. Bizi farklı kılan kadın özgürlükçü ve eşitlikçi anlayışımızdır. Bizi farklı kılan ekolojik siyaset yaklaşımımızdır. Bizi farklı kılan sınıf mücadelemizdir. Radikal demokrasi zemininde buluşturduğumuz mücadele alanlarının topyekûn bir demokratikleşme programı olduğunu biliyoruz. Bu programın dayandığı temel ilkelerde taviz vermez bir anlayışla yol almak bu süreçte artık kritik belirleyici bir özelliğe sahip olacaktır.

Küresel ve bölgesel siyasetin önümüzdeki dönem gelişimi kuşkusuz yoğun bir çatışma iklimi içinde olacaktır. Bugünkü iktidarın ısrarla ve uzun süredir kışkırttığı çatışma ve çözümsüzlük politikasının karşısında demokratik çözümü savunmak belki de birinci öncelikli ödev olarak bizi bekliyor. Tecridin oynadığı kritik rol de buradan okunmak zorundadır. Öcalan’a karşı uygulanan mutlak tecridin sonlanması ve Öcalan’ın özgürlüğünün sağlanması küresel ve bölgesel siyaset üstünde önemli sonuçlar yaratacağı gibi Türkiye’de statükonun sonlanması ve yeni bir sürecin başlaması adına belirleyici olacaktır. Tecridi sonlandırmadan yol alınamadığı artık herkes tarafından biliniyor. Hala İmralı’yı görmeden siyaset yapma sevdalıları olabilir. Ama bilinmelidir ki bu anlayış biçime zarar verdiği kadar Öz’e de zarar vermekte ve mücadele çizgimizi zaafa uğratmaktadır.

Diğer taraftan Şengal’i, Musul’u, Rojava’yı siyaset gündemine almayan, savaşa karşı güçlü bir siyaseti üretemeyen bir anlayışla hiçbir başarının yakalanması da mümkün değil. Yayılmacı politikalar ve devletin politikleşmiş askeri-diplomatik stratejisine karşı toplumun tüm kesimlerini mutlaka savaş karşıtlığında buluşturmak zorundayız. Sömürüye ve sömürgeciliğe aynı politik düzlem içinde karşı çıkmak zorundayız. Bu denli kritik ve kapsamlı bir programı üretmek konferansımızın önceliği olmak zorundadır. Gerçek ve anlamlı özeleştirimizi tecridi kırarak, savaşı durdurarak ve özgürlükçü bir siyaseti yerellerden inşa ederek verebiliriz. Şimdi bu anlayışla yola düşme zamanıdır. Geçmişin hatalarını tekrar ederek değil, yeniden radikal demokratik bir hamleyi hayata geçirerek var olabiliriz…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.