Türkiye’nin krizi iktidarın seçimi

Sezai TEMELLİ yazdı —

  • Kürt meselesi adeta tüm kriz kümesinin ortak açıklayıcısı niteliğinde bir kavrama dönüşmüş durumda. Bu meseleye bağlı gelişen sorunlar diğer tüm sorunların yeniden üretilmesine neden olurken, çözümsüzlüğün de merkezini oluşturuyor.

Türkiye tartışmasız bir kriz ülkesidir. Süreklileşmiş siyasi ve ekonomik krizle boğuşan bir ülke olmasının dışında kriz üreten bir ülke olma özelliğiyle de tanımlayacağımız bir ülkedir. Çoklu kriz meselesinin temelinde de aslında bu özellik yatıyor. Ülkenin yaşadığı krizler bir yanıyla yapısal sorunlardan kaynaklanmakta bir yanıyla da bu yapısal sorunların kesintisiz üretiminden. Bu kriz dinamiğinin neden böyle bir gelişim sergilediği sorusunun yanıtı kuşkusuz Türkiye kapitalizminin ve ulus devlet yapılanmasının kodlarında saklı. Bu yapılanmanın bir kriz girdabına dönüşmüş olmasının en temel nedeni de kuşkusuz Kürt meselesi.

Kürt meselesi adeta tüm kriz kümesinin ortak açıklayıcısı niteliğinde bir kavrama dönüşmüş durumda. Bu meseleye bağlı gelişen sorunlar diğer tüm sorunların yeniden üretilmesine neden olurken, çözümsüzlüğün de merkezini oluşturuyor. Kriz ülkesi bu meseleye çözümsüzlük ekseninde yaklaştığı için de kriz üretmeye devam ediyor. Tam bir kısır döngü. Bu döngüye tabi kılınmış akılların yarattığı kâbusun bedeline de tüm Türkiye ve bölge halkları katlanıyor.

Savaş yeni boyutlarıyla sürerken ekonomik kriz de günlük yaşamı adeta bir savaş alanına çevirmiş durumda. Bu savaş siyaseti aslında çözümsüzlüğün üretildiği zemin. Savaşta ısrar, çözümsüzlükte ısrar kriz ülkesinin kendisini var etme gerekçesi. Bunun için tüm ekonomik ve siyasi enerjisini seferber etmiş olan iktidar ülkeyi çoklu kriz girdabına mahkûm etmeye devam ediyor.

Krizin sürdürülebilirliğini sağlayan en önemli mekanizmalardan biri de kuşkusuz seçimler. Seçimli otoriter rejim savaşla ayakta kalabilirken savaşın sürdürülebilmesi de seçim sonuçlarına bağlı olarak gelişiyor. Mayıs seçimleri savaş karşıtı ve Kürt meselesinin çözümü ekseninde bir muhalefeti ortaya çıkaramadığı için iktidarın zaman kazanmasına bir kez daha vesile olmuştur. Şimdi yerel seçimler geliyor. Kriz ülkesinin iktidarı yerel seçimlerde bir kez daha savaşı ve çözümsüzlüğü sandığa taşıyacaktır.

Şimdiden bu eksende çalışmalara başlayan, Irak’tan İran’a, Suriye’den Rusya’ya, NATO’dan AB’ne küresel zeminde savaşı sürdürülebilmek adına siyasi ve ekonomik tüm manevraları devreye sokan iktidar, içeride de toplumu enflasyon cenderesine almış durumda. Yerel seçimlere kadar zaman kazanma peşinde olan iktidarın popülist politikaları toplumun aklını karıştırmaya yöneliktir.

Muhalefet şimdiden iktidarın seçimine bir kez daha teşne olma yolunda. Türkiye bir kriz ülkesidir derken bunun bir nedeninin de muhalefet olduğunu, muhalefet kaynaklı bir kriz üretiminin de olduğunu belirtmek gerekir. Toplumsal muhalefetin bugün sıkıştığı aralık ücret pazarlıkları olurken, siyasi muhalefet de aday yarıştırmaya takılıp kalmış durumda. İktidarın seçim gündemi muhalefet tarafından satın alınmış durumda…

İktidarın bu oyununu bozacak olan yegâne güç yine siyasette ve mücadelede gizlidir. Muhalif siyasetin bugün yeniden toplumun özgürlüğü adına hareket etmesi ve bir seçenek yaratabilmesi esas meseleye odaklanmasıyla mümkün. Muhalif siyasetin esas meseleden kaçma hali sistemin döngüsüne hizmet etmekten başka bir işe yaramaz. Bu döngüyü kıracak olan ilk adım savaş karşıtı mücadeledir. Tecridin kırılması, Öcalan’ın özgürlüğü, savaşın sonlanması, silahların susması, Kürt meselesinde demokratik çözüm için müzakerenin çok boyutlu ve katılımlı bir süreç içinde gerçekleşmesi muhalif siyasetin öncelikli gündemi olmak zorunda.

Tüm muhalif siyasi dinamiklerin bu sürece katılımını sağlamak, birleşik bir mücadeleyi bu köhne sistem karşısında yükseltmek gerekiyor. Savaşa seyirci kalarak, tecridi hissetmeyerek, ekonomik krizin yıkımını görmezden gelerek seçim odaklı bir siyasetin kriz döngüsünü sonlandırmasını beklemek başta Kürt halkı olmak üzere toplumun tüm kesimlerini yok saymaktır. Yeni bir siyasi güzergâh için direnişi büyütmek, mücadeleyi örgütlemek zamanıdır. Seçimleri mücadelenin önüne koyarak değil, arkasına bağlayarak yol almalıyız…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.