Çakma fatihlerin el öpme mevsimidir!..

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Dinci ve ırkçı AKP rejiminin Osmanlı ütopyası üzerinde inşa ettiği Türk tipi Emperyalizm’in şıngır mıngır sınırlar ötesine yelken açması, görkemli ve tüyler ürperticiydi.

Osmanlı tuğ ve flamalarıyla, kiralık katiller ve hırsızlar oligarşisi Irak-Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) kara bayrağı, yan yana harelendi. Osmanlı temalı, ibrişim püsküllü Türk bayrakları rüzgarlandı.

Arkada davul dümbelekler çalınıyor, Osmanlı’nın mehter kösleri vuruluyor, kara yün destesi bıyıklı mehteranın “Allah Allah“ nidalarıyla, IŞİD’çilerin talan, tecavüz ve hırsızlık seferlerinde haykırdıkları “Allahu ekber“ naraları, birbirine karışarak uğurlanıyordu.

Yalnız Türk elleri değil, memur imamlar Kürdistan’ın tekmil camilerinde de, yol boylarınca rêz olmuş askerleri Kürtleri öldürme moduna sokmak için, Kur’an’ın “Fetih“ suresi okunuyor, bu davudi seda dışarıya verilip insanlar ölüme, öldürmeye hazırlıyorlardı.

Kur’an suresinin sedası susunca, küffar ellerine seferi haber veren selalar, başlıyordu minare hoparlörlerinden. “Müslüman Kürt kardeş“, şimdiki halde, gavur, küffardı yani...

Gülmeyin, aynısı ile vaki; kimi Kürtler de, imamlara uyarak ülke ve halkını yok etmeye çıkmış, belki de köyü, evini de ateşe verip varını, yoğunu talan edecek, yakını olan kadınların onuruna saldırdıktan sonra, onların ölü bedenlerini çırılçıplak yol kenarına atacak barbarın başarısı için dua ediyor, sonunda ise amin diyordu. Böylesine beyinsel ve onursal bir körlük ile çürümüşlüktü yani...

Kürdistana ferman günüydü.

Tanklar ve toplar Kürtlere ayarlı, füzeler ateşlemeye hazır, uçaklar, helikopter ve katil droneler, sivrisinek sürüsü gibi havada vızır vızırdı. Daha sonra, Fethullahçılıktan yerlerde sürüklenecek Generaller (Mesela Boşnak Adem Hududi ve tecavüzcülükten yargılanmış Musa Çitil) cephe hatında öldürmeye hazırdı.

Bir avuç aydın, kalem adamı ve sanatçı hariç, Türk kamuoyu vicdanı ise ölüydü. Parti farkını, ideolojik aykırılığı, din-iman uyuşmazlığını unutmuş, Kürtlere karşı bir ve beraber olmuşlardı.

Kimsecik, “katiller, hırsız ve talancılar, onları öldürmeyin, onlar bu toprakların yerlisi“ demiyordu. Tersine, fırsat bu fırsattır diye düşünen komşu, 6-8 Ekim’deki gibi Kürt’ü boğazlamaya hamle ediyordu. Kürt‘ün ked-u emeği ve ödediği vergi ile askerlik yapması kimsenin umrunda değildi.

Faşist rejimin muhalifi gibi yapan parti liderleri, can alma hamlesinin en hızlarıydı. Ağızlarına taze kan değmiş kurtlar seğirtiyor, askerlere destek için el sallıyorlardı.

Ve Kürtlerin mışk veya Mışko Ahmet dedikleri Tatar Ahmet övünüyordu:

“Sabaha karşı, saat tam 03’te orduya taarruz emri verdim.“

Görgüsüz, cahil-cühelanın Emperyalist haliydi, bu. Emperyalizmin ilk kolay hedefi, içerde kuşatmaya alınmış, Kürt şehirleriydi. Aylar boyu yıkım ve katliamla süren bu kuşatma ve daha sonra Rojava, Güney Kürdistan işgalinde, Kürdistan‘ın çocukları, ülkelerini, halkı, halkının onuru ve ırzını ölesiye savundular. Ama güç dengesi başka yerdeydi: Türk rejimi, resmen Rusya ve ABD’nin (Trump yönetimi), kasık bitiydi. Onlardan besleniyor, ölümcül vuruşlar için, onların izniyle hava sahasını kullanıyordu.

Garip değil, IŞİD ile savaşta görünen Rusya ve Amerika, Kürtlerle savaşta onlara yardım ediyordu. Efrîn‘i, Girê Spî ve Serêkaniyi Rusya ve ABD sundu IŞİD ile ortağı TC’ye...

Milyonlarca Rojavalı, onların bağışı yüzünden bugün, yurduna uzaktan bakan mültecidir. Birleşmiş Milletler raporlarında hikaye edildiği üzere, buralarda artık Osmanlıcılık adı altında, bir haydutluk düzeni kuruludur.

Ancak, kendini emperyalist güce erişmiş sanan “kasık biti“, artık zor durumda. Çünkü koruyucusu Trump’ı kaybetti.

Libya’da, Karabağ’da ona göz yuman Batı, şimdi TC’yi cezalandırmak için kapısında. Rusya onu tetikçi, koçbaşı gibi kullanıp kenara atıldı. Oysa, Karabağ’da söz sahibi olacağını ummuştu.

Ayrıca bugün, artık dün değildir. Dün, Trump yer yüzündeki küçük ya da büyük bütün diktatörlerin koruyucu meleği olan ABD Başkanıydı. O bugün artık, deli muamelesiyle yerlerde tekmeleniyor.

Onun gidişiyle, Orta Çağ usulu Emperyalistlik onmaya çıkan TC, zıhsız, çıplak ve yalnız kaldı. Bizim kuşağın gençlik espirisiyle, Tarzan zor durumda şimdi.

Avrupa, donanmayı tehdit silahı olarak kullanıp Akdeniz’de yaptıklarını cezalandırmak yolunda. Libya’dan kovuluyor.

TC, onun için bugün, dün “hepiniz Nazisiniz“ diyerek saldırdığı Avrupa Birliğine bugün, çakma Kasımpaşa kabadayısı gibi iki büklüm yaltaklanıyor. “Hata yaptım, elini ver öpim abi“ dercesine, bağlılık bildiriminde bulunuyor. Avrupa değerlerini yüceltiyor.

 Hakaret ettiği Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un gönlünü almak için, aracılar kullanıyor. Bir aracılar heyeti de dün, “darbeci, katil“ dediği Mısır Devlet Başkanı Sisi’nin kapısında. Suudi Arabistan’la arayı düzeltmek için, Katar emirini kullanıyor.

Amerika’nın yeni seçilen Başkanı Biden’e ulaşmak için, bir aydır kapısında bekliyor Recep Tayyip...

Kısacası, çakma fatihlerin yaltaklanıp el, etek öpme, yaltaklanma taklaları atma mevsimidir. Manzara çok eğlenceli. Seyreyleyin!..

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.