Çaresizlik içinde çırpındık

Kadın Haberleri —

Fedia El Mustafa ve hayatını kaybeden çocukları

Fedia El Mustafa ve hayatını kaybeden çocukları

  • Depremde 4 çocuğunu kaybeden Fedia El Mustafa: "Sesleniyorum, bağırıyorum, ses yok. 'Ayşe, Mehmet, Emir, Yusuf neredesiniz' diye bağırıyorum. Çırpındık bu çaresizlik içinde. Üzerlerindeki molozları kaldırdığımızda dördünün de cansız bedeniyle karşılaştık." 

YILMAZ KAYA / ADIYAMAN

Mereş merkezli depremde birçok kent merkezinde ancak üç gün sonra arama-kurtarma çalışmalarına başlayan devlet, belde ve köylere ise haftalar sonra ulaşabildi. Yurttaşlar, enkaz altından cenazeleri kendileri çıkardı ve defnetti. Köylere ulaşan ilk ekipler ise Amed, Mêrdîn(Mardin), Batman, Mersin gibi kentlerden gelen gönüllülerdi. Kendi kaderine terk edilen köylerden biri de 72 kişinin yaşamını yitirdiği Semsûr’un (Adıyaman) Balyan beldesine bağlı Karaçalı köyü. Köydeki evlerin tamamına yakını yıkılmış. Depremin şiddeti öyle fazla hissedilmişki, otomobiller ve traktörler bıçakla kesilir gibi ikiye bölünmüş halde enkazların yanında duruyor.  

4 çocuğunu kaybetti

Eşi ile 7 yıl önce Mersin'de tanışıp evlendiğini, iki yıl önce de köye gelip fıstık yetiştiriciliğine başladıklarını belirten Suriyeli Fedia El Mustafa de bu köydeki depremzedelerden. deprem anında engelli 6 yaşındaki Mehmet, 4 yaşındaki Ayşe, 3 yaşındaki Yusuf ve 1,5 yaşındaki Emir'in ayrı odada uyuduğunu, hem eşi ile kendisinin hem de çocuklarının enkaz altında kaldığını söyledi. 

Dam çökmüş gökyüzü görünüyordu

"Evimiz toprak damlı idi. Depremin ilk anında yandaki çocukların odasına koşmak istedik. Ancak ev çöktü" diyen anne Fedia El Mustafa, o an yaşadıklarını şöyle anlattı: "Biz yaralanmamıştık. Üzerimize düşen direk ve toprağı attıktan sonra çocukların odasına doğru gitmeye çalıştım. Toprak dam ve duvarlar üzerlerine düşmüştü. Gökyüzü görünüyordu. Hava hem soğuk hem de ara ara yağmur yağıyordu. Elektrik yoktu. Eşimle birlikte elimizle toprağı kazarak onları çıkarmaya çalıştık. Ancak bir şey yapamıyorduk. Yardıma gelecek kimse de yoktu. Herkes kendi yakınını enkazdan canlı kurtarmaya çalışıyordu."

Hepsi de uyuyor gibiydiler

Bir yandan ağlayarak yardım istediğini, bir yandan da toprağı elleriyle eşeleyerek kazmaya çalıştıklarını kaydeden anne, "Sesleniyorum, bağırıyorum ses yok. 'Ayşe, Mehmet, Emir, Yusuf neredesiniz' diye bağırıyorum. Çırpındık bu çaresizlik içinde. Ama hiçbir şey yapamadık iki gün boyunca. En sonunda üzerlerindeki molozları kaldırdığımızda dördünün de cansız bedeniyle karşılaştık. Hepsi de uyuyor gibiydiler. Belki de depremden hiç haberleri olmadı. Uykuda öldüler. Hiç seslerini duymadık bile" diye konuştu.

Çocuklarım benim arkadaşlarım gibiydi

Ölen en büyük oğlu Mehmet'in engelli olduğunu belirten Fedia El Mustafa, "Mehmet'i Adıyaman'da özel bir okula gönderiyorduk. Hafta sonları köye geliyordu. O zaman dünyalar benim oluyordu. Okul sayesinde yeni yeni konuşmaya başlıyordu. Çocuklarım hepsi canım, ciğerimdi. Bir gün dahi incitmedim onları. Benim bu ülkede ne annem ne babam ne kardeşim var. Hiç kimsem yok. Çocuklarım benim arkadaşlarım gibiydi. Onlarla oynar, onlarla dertleşir, onlarla gülerdim. Onlardan geriye kalan bir elbise bile yok. Sadece telefonla çektiğim görüntüleri duruyor. Onlara bakıp bakıp ağlıyorum. Nasıl dayanacağım bilemiyorum" dedi. 

Kürt ve Alevi oldukları için kurtarmaya gelmediler

Köye devlet tarafından hiçbir yardım gelmediğini, sığındıkları çadırın bile eşinin bir arkadaşı tarafından Mersin'den gönderildiğini aktaran Fedia, "Köye ulaşan ilk ekipler gönüllülerdi. Bizlere battaniye, su, yiyecek ve temizlik malzemeleri getirdiler. Devlet hiç yoktu. Ben kendim Suriyeliyim, Arap’ım. Her şeyi gördüm. Buralardakiler Kürt ve Alevi olduğu için kurtarmaya gelmediler, yardım göndermediler. Ben bunlara tanığım" dedi. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.