Çeteci cumhuriyette kaos ve Kürtler

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Demem o ki; Kürtlerin, çeteci cumhuriyetin kaosunda yeri yok. Ne halleri varsa aralarında görüp hesaplaşsınlar, çünkü gelen her yeni, hemen ardından elini Kürt kanına daldırıyor.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, 'Türk adaleti'nce tartılıp hukuk cinayetiyle saf dışı edilme kararını herkes biliyor. Buna şaşanlar var ama yanlış. Şaşırmamak gerek, çünkü bu durum, Türk'e has Türk adaletinin marifeti deği. Atatürk‘ün, 'ilke ve inkılapları' doğrultusundaki çark, böyle başlayıp geliyor.

Şöyle diyeyim: I. Dünya Savaşı galipleri, Osmanlı postundan 24 ayrı devlet çıkardı. TC, bunlardan biriydi. Hazır devleti, yardım paketleriyle bir ekibe teslim ettiler. Bu devlet, 'demokratik bir işletme' olarak yoluna devam edecekti ama olmadı. 'Tek adam'ın emir ve komutasındaki 'çete devleti'nin ötesine geçemedi. Türk adaleti de, bu işleyişi koruyan terör giyotini oldu. Atatürk, var olan adliyeye ek olarak, düşmanlarıyla savaşmak üzere, Hristiyan dünyasının çöplüğe gömdüğü Engizisyon taklidi, özel İstiklal Mahkemeleri'ni kurdu.  Bu mahkemelerle önce, 'sen bu topraklarda doğmadın, yurttaş değilsin, dolayısıyla bize baş olamazsın' diyenleri biçti. Kurdistan’daki terör kasırgası boyunca, önce oğulları, ardından birazî û xarzîleri astı. O arada Türkler için 'Üç Aliler adaleti' faaliyet halindeydi. Önlerine çıkanın boynuna 'asılsın' yaftası takıyorlardı. Türk faşist yazarları 'Türkçü' suçlamasıyla darağacının gölgesinde dolaştırdılar. Selanikli Mustafa postundan Atatürk çıkaran Kazım Karabekir, boynunu kurtardı, ama İttihatçıların Maliye Nazırı Cavit Bey, Albay Ayıcı Arif ve niceleri o kadar şanslı değildi.

Türk ırkçısı İsmet İnönü de kendisine karşı örgütlenen ırkçıları 'Türk adaletininin terazisi'yle tartıp tırpanladı. Bayar-Menderes ikilisi, yargıyı özel sopa haline getirdi. İnönü’ye güçleri yetmedi ama hapishaneleri muhalif gazetecilerle doldurttular. Politikacı rakip Osman Bölükbaşı’yı tutuklattılar. Ona oy veren Kırşehir'i, kasabaya dönüştürdüler.

Adaletleri, 27 Mayıs darbesiyle kendilerine döndü. Bugünkü Ortaçağın ilk harcını koyan Süleyman Demirel, Türk'e has adaleti, terör rüzgarlarına dönüştürdü. Ordu ile iş birliği halinde üniversite öğrencilerini astırdı.

Türk adaleti, sonraki süreçte kapanın elinde kaldı. Yanmış yıkılmış, katledilenlerin kanıyla sulanmış Kurdistan’ın tepesinde, Demokles'in kılıcı olarak sallandı.

20 yıl önce de Recep T. Erdoğan’ın eline geçti. Kurduğu rejim bir talan çarkıydı. Sonsuz nimetlere sahip İstanbul dükalığı, sarıklı ve kravatlı tacirlerin yağmasından kurtarıldı; seçimle başına Ekrem İmamoğlu getirildi. Son yaşanan, 'Türk adaleti' eliyle bu hazineye sahip olma hamlesiydi. Olay, nimetlere hücum yolunda, kanlı kaos düzeninde rejim bekçilerinin bir iç çekişmesi, çatışmasıdır.

Kürtler açısından, muhalefet denilen İmamoğlu canibi ile Recep Erdoğan cephesi arasında pek fark yoktur. Sadece, onlar da saldırıya hedef olunca, 'demokrasiye darbe var' diye bağırmaya başladı. Oysa onlar da bu rejimin bekçileridir. Zaten hiçbir zaman demokrasi yaşanmadı. Bırakın demokrasiyi, cumhuriyet de olamadı. Darbecilik mi? O zorbalık hep vardı. Atatürk'ten beri tekrarlana geliyor. Recep'in darbesi, savcılarca yolsuzluktan aranan Bilal'i yanına alıp İstanbul/Tarabya sırtlarında, 'gücünüz varsa gelin ve tutuklayın' dediği an gerçekleşmiş, dizginleri ele almıştı. Kendi yolsuzluğunu kendi eliyle aklamasıyla da pekişmişti.

 Ceylanpınar'da arkadaşları tarafından öldürülen iki polis cinayetini, Kürtlere mal edip genel kırım saldırısı başlatması, Kurdistan'a karşı darbenin zirvesiydi. Ondan sonra hırsızlık ve hırsızlık ürünü dolar balyalarını gözden kaçırmak için genel hukuk ve evrensel ahlakı ayaklar altına aldı. 10 Kürt şehrini kuşatıp genç kuşağın 'kürtaj misali' bir kırım yaptırdı. Katliam ve kırımları, Kürtlerin seçilmiş önderleri Selahattin Demirtaş ve arkadaşlarının evlerinden hapishanelere sürüklenmesi, Kurdistan belediye yönetimlerinin gasbı ve talanı izledi.

Kurdistan yanıp yıkılırken, binlerce Kürt hapishanelerde toplanırken, bugün İmamoğlu etrafından toplanan muhalefet, ırkçı naralarla 'en iyi faşist benim' gösterisindeydi. İnsanlık ölü; hak, hukuk ve adalet yoktu. Bu vahşet günleri ve daha sonra Kürt halkının akrabaları üstüne (Rojava) soykırım seferleri düzenlenirken, bugün 6’lı Masa'da muhaliflik oynayan “Toledo Ahmet“ başbakanlık koltuğundaydı. Masanın Meral Akşener'i, eski bir kanlı ve 10 yaşındaki çocuğun ırzına geçen korucuların savunucusuydu. Erbakan’ın mahdumu ve CHP’nın ne mal olduğunu söylemeye gerek yok.

Demem o ki; Kürtlerin, çeteci cumhuriyetin kaosunda yeri yok. Ne halleri varsa aralarında görüp hesaplaşsınlar, çünkü gelen her yeni, hemen ardından elini Kürt kanına daldırıyor.

Öte yandan Kürtlerin dünü, yanılgı ve yan tutan hatalarla doludur. Bir zamanlar, İnönü CHP’sine karşı, CHP’nin B takımı olan Bayar-Menderes ikilisinin yanında yer aldılar. Onları oylarıyla iktidara taşıdılar. Ödül beklerken, zulüm gördüler. Sonra, ehveni şer diye Süleyman Demirel’e destek verdiler. Demirel, bir süre sonra onların üstüne komando birlikleri sürdü. Kadın, erkek ve çocuklara toplu yat-kalk yaptırdı. Onlara hayvan dışkısı yedirme işkencesi yaptırdı. 'Ne ezen, ne ezilen gerçek demokrasi' naraları atarak destek gören Ecevit’in Genelkurmay Başkanı Kenan Evren, Kürt nasıl öldürülür tatbikatına başladı. Zindan işkencelerini saymıyorum. Anlatmak istiyorum ki; Kürtler, bugüne dek rejim bekçilerine verdikleri desteğe karşılık kıyım, kıyam ve kara kötülükten başka bir şey görmedi.

Bu deneyimlerden sonra kötülükleri hemen unutan ve katiline aşık olan avanak balık hafızalı olmadıklarını haykırarak, yollarını ayırdı. Kendi çocuklarının ve önderlerinin yer aldığı partilere destek ve oy verdiler.

Hadi! Ulusal onurunu, varlığını kırıntıya satan şorbeci (çorbacı), Amedlilerin sözüyle tirşikçî Kürt, sen de uyan! Kürt'ün varlığı için direnen kardeşlerine katıl! Yine sözüm sanadır, tirşikçî: Biraz Yahudileri örnek al. Onlar, darmadağınık hallerine rağmen 2 bin 500 sene direndi ve sonunda başardı. Ermeniler de öyle... Oysa sen, onların başladığı yere oranla çok güçlüsün. Örgütlü ve çok şeye sahipsin. Kimse, hatta halkın için değil, onurun için dik dur! Soyunun katiline 'pale' (ırgat) olma!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.