Çok dilli evlerde büyüyen bebeklerin beyin yapıları farklı

Doğan Barış ABBASOĞLU Haberleri —

  • Bilim insanları iki dilin konuşulduğu bir evde yaşayan bebeklerin henüz dört aylıkken farklı bir beyin yapısına sahip olduğunu tespit etti.

Cambridge Üniversitesinden Borja Blanco’nun başında olduğu bir ekip sadece İspanyolca konuşulan evlerde büyüyen 31 bebek ile İspanyolca ve Baskça konuşulan evlerde büyüyen 26 bebeğin Antoine de Saint-Exupéry'nin Küçük Prens'inin İspanyolca kayıtlarına nasıl tepki verdiklerini karşılaştırdı.

Ekip, bebeklerin beyinlerini, beynin hangi bölgelerinin aktive olduğunu göstermek için beyindeki kan akışındaki değişiklikleri ölçen fonksiyonel yakın kızılötesi spektroskopi adı verilen bir görüntüleme tekniğiyle izledi.

Sadece İspanyolca konuşan bebeklerde kayıtlar, konuşmanın işlenmesinde rol oynadığı bilinen sol frontal ve temporal lob bölgelerinde aktivite ortaya çıkardı. İki dile maruz kalan bebeklerde, kayıtlar benzer şekilde bu bölgelerde tepkiler uyandırdı, ancak bunlar daha büyük ve daha genişti.

Araştırmacılar iki dilli bir ortamda büyüyen bebeklerde sesleri işleyen beyin mekanizmalarının tek dilli ortamda büyüyenlere göre daha farklı olduğunu tespit etti. Sonuçlara göre iki veya daha fazla dil öğrenmenin sinirsel temelleri yaşamın çok erken dönemlerinde oluşuyor. Bu dönemde oluşan bağlar öğrenme kapasitesini de etkiliyor.

Başka bir araştırmada elde edilen sonuçlar ise tek dil konuşulan evlerde büyüyen bebeklerin 6 aylıkken farklı dilleri ayırt edebildiklerini ancak bu yeteneği 11 aylıkken kaybettiklerini gösteriyor. Yani bebekler büyüdükleri zaman yeni dilleri sadece anlayamadıkları farklı sesler olarak algılıyor. Buna karşın çok dilli evlerde büyüyen bebekler ise yeni diller ve yeni sesler konusundaki yeteneklerini ilerleyen dönemlere taşıyor.

Dikkatlerini odaklama konusunda çok dilli bebekler başarılı oluyor

Araştırmalar, iki dilli çocukların sadece bir dil konuşan çocuklara kıyasla kısa vadede bilgiyi tutan, işleyen ve güncelleyen daha iyi bir çalışma belleğine sahip olduğunu gösteriyor. İki dilli çocuklar ayrıca tek dilli çocuklara kıyasla daha iyi yönetici işlev becerileri, özellikle esnek düşünme, dikkatlerini odaklama ve dikkat dağıtıcı unsurları filtreleme becerileri gösteriyor. Hatta bir çalışma, çift dil öğrenenlerin tek dilli akranlarına kıyasla başkalarının bakış açılarını daha iyi görebildiklerini ortaya koyuyor.

Konuşurken ve dinlerken kullandığımız beyin bölgeleri, iki dillilerde sadece bir dil konuşanlara göre daha gelişmiş olduğunu görüyoruz.  Dürtü kontrolü ve odaklanma gibi bize gelişmiş bilişsel yetenekler kazandıran beyin yapıları, iki dille çalışarak iyi bir eğitim alır. Aynı durum hafıza ve dikkatimizi yönlendirme becerisi için de geçerli.

Uzmanlar ikinci dilin beş yaşından önce öğrenilmesinin büyük fayda sağladığını ifade ediyor. Beyin ağının oluşmaya devam ettiği ve deneyimlerimizden sürekli olarak etkilendiği bu yıllarda, iki dil için bir ağ kurmayı mümkün kılıyor.

Araştırmacılar küçük yaşlardan itibaren iki dil öğrenmenin herhangi bir olumsuz etkisine rastlamadı.

 

* * *

İki dilli bebeklerin avantajları

1. Dikkat Sistemleri: York Üniversitesi'nde yakın zamanda yapılan bir araştırmaya göre, iki dilli ortamlarda yetişen bebekler daha iyi dikkat kontrolüne sahip. Araştırma sonuçlarında göz hareketi görevi testleri sırasında, düzenli olarak iki farklı dil duyan bebekler tek dilli akranlarına göre değişiklikleri daha iyi takip edebildiği ve bunlara uyum sağlayabildiği görüldü.

2. Tanıma Hafızası: Odaklanmanın yanı sıra, iki dile maruz kalan bebeklerin tek dilli çocuklara kıyasla tanıma hafızası yeteneklerinin de geliştiği görülmektedir. Bu tür bir bilişsel yetenek, çocuğunuza nesneleri, insanları, olayları veya daha önce gördüğü veya etkileşimde bulunduğu herhangi bir şeyi tanıma şansı verir.

3. Dinleme: Amerikan Konuşma-Dil-İşitme Derneği'ne (ASHA) göre, iki dilli ortamlarda yetişen (veya birden fazla dil öğrenen) küçük çocuklar daha iyi dinleme becerilerine sahip olabilir. 2017 yılında yapılan bir araştırma, 20 aylıkken yeni yürümeye başlayan çocukların sadece dinleyerek farklı dillerdeki kelimeler arasında ayrım yapabildiğini ortaya koymuştur.

4. Kelimeleri Kategorize Etme: İki dilli bebeğinizin büyüdükçe ve geliştikçe yararlanabileceği bir başka fayda da kelimeleri kategorize etme yeteneğidir. Bu yetenek, çocuğunuzun etrafındaki dünyayı daha iyi anlamasını ve işlemesini sağlar.

5. Perspektif Alma: Empati her çocuğun ihtiyaç duyduğu bir şeydir, ancak geliştirilmesi her zaman kolay değildir. Çocuğunuz büyüyen bir benlik duygusu oluşturdukça, kendi varlığını başkalarına referansla görmeye başlayacaktır. İki Dillilik dergisinde yayınlanan bir araştırma: Language and Cognition'da yayınlanan bir araştırma, halihazırda iki dilli olan üç ve dört yaşındaki çocukların, başkalarının bakış açılarını almayı gerektiren görevlerde daha başarılı olduklarını ortaya koymuştur.

6. Bağlantılar Oluşturma: İki dilli olmak, çocuğun ikinci dili aracılığıyla anlamlı bağlantılar kurmasını sağlar. Bu, çocuğun gelişmekte olan sosyal repertuarını genişletir ve farklı kültürlerden aile ve arkadaşlarla ilişki kurmanın bir yolunu sağlar.

7. Problem Çözme: Deneysel Çocuk Psikolojisi Dergisi'nde yayınlanan bir çalışma, iki dilli küçük çocukların bilişsel esnekliğe ve gelişmiş dikkat yeteneklerine sahip olabileceğini ortaya koymuştur. Bu alanlardaki beceri gelişimi, problem çözme yeteneklerinin artmasına yol açabilir. Çocuğunuz büyüdükçe ve okul yıllarına geçtikçe, problem çözme sürekli kullanacakları bir beceridir.

 

* * *

İki dillilik ve beyin sağlığı

Birçok araştırma iki dil bilen insanların ileri yaşlarda aralarında Alzheimer’ın da bulunduğu bunama hastalıklarına daha dirençli olduğunu gösteriyor.

Araştırmacılar, gençliklerinde her gün iki dil konuşan kişilerin yaşamlarının ilerleyen dönemlerinde hafıza testlerinde daha yüksek puan aldığını tespit etti.

Yüzlerce yaşlı hastayı inceleyen Almanya'daki araştırmacılar, genç yaşlardan itibaren her gün iki dil kullandığını bildirenlerin öğrenme, hafıza, dil ve özdenetim testlerinde sadece bir dil konuşan hastalara göre daha yüksek puan aldığını tespit etti.

Neurobiology of Aging dergisinde yayınlanan bulgular, iki dilliliğin yaşlılarda bunama ve bilişsel gerilemeye karşı koruma sağladığını öne süren yirmi yıllık çalışmalara katkıda bulunuyor.

Sinirbilimciler, iki dilli insanların iki dil arasında akıcı bir şekilde geçiş yapmaları nedeniyle, daha sonra demansı geciktirmeye yardımcı olan çoklu görev, duyguları yönetme ve kendini kontrol etme gibi diğer becerilerde de benzer stratejileri kullanabileceklerini varsaymaktadır.

Yeni çalışmada yaşları 59 ila 76 arasında değişen 746 kişi test edildi. Gönüllülerin yaklaşık yüzde 40'ının hafıza sorunu yoktu, diğerleri ise hafıza kliniklerinde yatan ve kafa karışıklığı ya da hafıza kaybı yaşayan hastalardı.

Araştırma sonucunda 13-30 yaşları arasında veya 30-65 yaşları arasında her gün ikinci bir dil kullandığını bildiren gönüllülerin dil, hafıza, odaklanma, dikkat ve karar verme becerileri puanları, bu yaşlarda iki dilli olmayanlara kıyasla daha yüksekti.

 

* * *

Solunabilir nanopartiküllerden akciğer ilaçları

Antibiyotikleri akciğerlerin derinliklerine salmak üzere tasarlanan nanopartiküllerin, kronik obstrüktif akciğer hastalığına çare olabileceği düşünülüyor.

Çin’de bir grup bilim insanı tarafından yapılan araştırmaya göre solunabilir nanopartiküllerle akciğerlere ilaç verilmesi, kronik obstrüktif akciğer hastalığının (KOAH) tedavisine yardımcı olabilir. Yapılan deneylerde KOAH belirtilerini taşıyan farelerde, nanopartiküllerin kullanıldığı tedaviler akciğer fonksiyonlarını iyileştirdi ve iltihaplanmayı azalttı.

KOAH, akciğerlerin hava yollarının giderek daralmasına ve sertleşmesine neden olarak hava akışını engeller ve mukusun temizlenmesini önler. Sonuç olarak, mukus akciğerlerde birikerek hastalığı daha da kötüleştiren bakterileri hapseder, hatta onlara bir korunma alanı sağlar. Bu tabaka hastalıkların tedavilerini de zorlaştırır.

Nanopartikül tedavileri farelerde başarılı oldu

Çin'deki Soochow Üniversitesi'nden Junliang Zhu’nun başında olduğu bir ekip, akciğerlerin derinliklerine ilaç iletmek için mukusa nüfuz edebilen solunabilir nanopartiküller geliştirdi.

Araştırmacılar içi boş nanopartikülleri, seftazidim adı verilen bir antibiyotikle doldurdukları gözenekli silikadan yaptı. Nanopartikülleri çevreleyen bir kabuk, gözenekleri kapatarak antibiyotik sızıntısını önledi.

Bu tedavi yöntemi fareler üzerinde denendi ve olumlu sonuçlara ulaştı. Ortalama olarak, nanopartiküllerle tedavi edilen farelerin akciğerlerinde, sadece antibiyotik verilenlere kıyasla yaklaşık yüzde 98 daha az zararlı bakteriye rastlandı. Farelerin kanlarındaki karbondiyoksit oranı da daha düşüktü ve bu da daha iyi akciğer fonksiyonuna işaret ediyordu.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.