Deniz Piyadeleri artık Los Angeles’ta

Toplum/Yaşam Haberleri —

Los Angeles protesto/ foto:AFP

Los Angeles protesto/ foto:AFP

  • Amaç korku salmak, direnci kırmak ve yalnızca Los Angeles’a değil, bu süreci izleyen her şehre açık bir mesaj göndermektir: Direnişin bedeli olur.

Çeviren: TİJDA YAĞMUR

Mecazi anlamda değil. Tatbikat için de değil. Gerçekten, fiziksel olarak oradalar. Federal komuta altında, büyük bir Amerikan kentinde, ayakları yere basıyor. Bu, pek çok insanın asla gerçekleşmeyeceğini savunduğu bir andı. Ve artık gerçekleşmiş durumda. Bu, artık sadece göçmenlikle ya da sığınak şehirlerle ilgili bir mesele değil. Bu, Amerikalılara “kurumlarımız çok kutsal, çok sağlam, çok köklü; bir adam bile onları sarsamaz” diyerek yıllarca aşılanan inanç sisteminin çöküşüyle ilgili.

O inanç artık yok.

Hâlâ buna tutunanlar varsa, Los Angeles gibi bir şehirde muharip birliklerin varlığı bu tartışmayı sona erdirmeli. Artık gerçekle yüzleşmenin zamanı geldi.

Yıllar boyunca “burada asla olmaz” diyenler, demokratik ilerlemeyi engelledi. Normların korunacağına, mahkemelerin müdahale edeceğine, seçimlerin gereken düzeltmeyi sağlayacağına inandılar.

Bu inanç, her ne kadar teselli edici olsa da, bugün elimizde kalan tabloya bakıldığında bir zafiyet haline gelmiş durumda. Şu an tanık olduğumuz şey, işte bu yanlış güvenin sonucudur. Eğer onları uygulayacak siyasi irade yoksa, yasaların bir anlamı yok. Eğer taraflardan biri onlara uymayı reddediyorsa, normların hiçbir değeri yok.

Anayasa bir “emniyet supabı” değildir. Sadece bir çerçevedir. Anayasa, dışarıdan bir işgale karşı değil; içeriden sistemi kendi çıkarı için kullanan, iktidar hırsıyla hareket eden liderlere karşı savunulmalıdır.

Güç gösterisi

Deniz piyadeleri sivilleri denetlemek için eğitilmez. Onlar düşmanı etkisiz hale getirmek üzere eğitilir. Los Angeles’taki varlıkları, bir politika anlaşmazlığını yönetmekle ilgili değil. Bu, yürütme yetkisini sorgulama cesareti gösteren bir şehre karşı federal otoritenin baskınlığını dayatma meselesidir.

Bu konuşlandırma —özellikle İsyan Yasası'nın devreye sokulma tehdidiyle birlikte— bir güç gösterisidir. Amaç korku salmak, direnci kırmak ve yalnızca Los Angeles’a değil, bu süreci izleyen her şehre açık bir mesaj göndermektir: Direnişin bedeli olur.

Yine de bu açık tırmanış karşısında hâlâ tereddüt edenler var. Görüntüleri izliyor, söylemleri duyuyor, içlerini kemiren huzursuzluğu hissediyorlar ama yine de geri dönebileceğimize inanıyorlar.

Birinin müdahale edeceğine… Kurumların bir noktada devreye girip yönü düzelteceğine… Dünün en kötü gün olduğuna…

Oysa tarih başka şeyler söylüyor. Otokratik bir güç denetimsizce genişlemeye başladığında geri çekilmez. Sınırları zorlar, sonra da yeniden çizer.

Bugün deniz piyadeleri Los Angeles’ta. Yarın Seattle’da olabilirler. Chicago’da. Philadelphia’da. Gerekçe değişebilir. Ama sonuç değişmez. Her yeni konuşlandırma, federal gücün her yeni şovu, sivil alanlarda askeri varlığı biraz daha normalleştirir. Her “bu gerçek olamaz” hissi, bu düzenin daha da kök salmasına zemin hazırlar. 

Sistemsel çöküş her zaman patlamayla ya da darbeyle başlamaz. Bazen sessizlikle başlar. Tereddütle. Olan biteni kabullenememekle. Ve çoğu zaman, insanlar olup biteni kabul ettiğinde, artık geri dönüş için çok geçtir. 

İşte bu yüzden Los Angeles’taki gelişmeler, Kaliforniya sınırlarının çok ötesinde bir anlam taşıyor. Bu yalnızca yerel bir kriz değil. Bu, ülkenin artık "buna inanmak istemiyorum" diyemeyeceği bir eşiğe geldiği an. Bu, inkarın bittiği yer. Hâlâ demokrasinin ayakta olduğuna inanıyorsanız, kendinize şu soruyu sorun: Onun hangi parçası gerçekten dokunulmadan kaldı?

Bu artık “ne olabilir” meselesi değil. Bu, çoktan olmuş şeylerle ilgili. Bu ana verilecek tek bir doğru yanıt yok. Ama bir şey kesin: Artık başkasının gelip müdahale etmesini beklemek diye bir seçenek kalmadı. Gerçek demokrasi için verilen mücadele, önce gerçeği görmekle başlar.

Sistemin kendi kendini kurtaracağı hayalinden kopmak gerekir. Los Angeles’taki deniz piyadeleri bir kırılma değil, bir sonuçtur. Yıllardır biriken, gözardı edilen, küçümsenen tehlikenin teyididir. Amerikan otoriterliği artık bir ihtimal değil — fiilen işler hâlde. Ve gelecekteki her direniş, bu gerçekle yüzleşmeden başlayamaz.

Çünkü bir kez gördüğünüzde, artık görmezden gelemezsiniz. Bir kez “evet, burada da olabilir”i anladığınızda — ki zaten oluyor — umut etmeyi bırakabilir, beklemeyi bırakabilir, hazırlanmaya başlayabilirsiniz.

Hep birlikte bedelini ödüyoruz

 İnkâra ayıracak vaktimiz yok. Önümüzde yalnızca çıplak gerçek var. Ve yapılması gereken işler. Koordineli bir direnişle, zor kararlarla değil. 

Arası yok. İnkârın yeni biçimi ise, sosyal medyada sergilenen tepkisel, yüzeysel öfke. Los Angeles’a deniz piyadeleri gönderilince, insanlar sosyal medyada “askerler yeminlerini hatırlasın” çağrılarıyla ortalığı doldurdu. Sanki orduya Anayasa’yı çiğnemesi emredilmiş gibi davranıyor, otoriterliği durdurma sorumluluğunu üniforma giyenlere yüklüyorlar.

Bu sadece yanlış değil. Aynı zamanda korkakça. Çünkü deniz piyadeleri yeminlerini ihlal etmedi. Yasal yetkiyle  konuşlandırıldılar. Bu yetkinin ahlaki veya siyasi geçerliliği ayrı bir tartışma olabilir. Ama hukuk açısından bakıldığında, ordu mevcut yasalar çerçevesinde, komuta zinciri içinde hareket ediyor.

Peki o hâlde insanlar “direnin” dediğinde aslında neyi istiyor? Bir askeri darbe mi? Askerî mahkemelerle, hatta belki çok daha ağır sonuçlarla karşı karşıya kalacak bir itaatsizlik mi? Bu direniş değil. Bu, suçluyu başka yerde aramaktır.

Gerçek sorunun üzerini örtmektir: Otoriter niyetlerini yıllardır açıkça belli eden bir adamın yükselişini engellemeyen sivil toplumun başarısızlığıdır bu.

Bu gidişatın asıl sorumluları üniforma giymiyor. Bu düzeni mümkün kılan seçmenlerdir. Göz yuman siyasetçilerdir. Sessiz kalan kurumlar, susan medyadır. Ve yıllarca “burada olmaz” diyerek, uyarıda bulunanlara alayla yaklaşan Amerikalılardır.

Hesap mı istiyorsunuz? Önce aynaya bakın. Bu kriz, orduyu aşan bir aşırılık yüzünden değil, sivil ilgisizlik ve inkâr sayesinde gerçekleşti. Oyalandınız. Şimdi hep birlikte bedelini ödüyoruz.

Kaynak: https://absafcknlutely.substack.com

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.