Devlet suçlarıyla yüzleşmeli

Seferi Yılmaz
- Devletin 20 yıl önce suçüstü yakalandığı bombalı saldırının hedefindeki Umut Kitabevi’nin sahibi Seferi Yılmaz, “Bu süreçte devletin ilk adımı faili meçhuller ve yaptıkları suçlarla yüzleşmek olmalı” dedi.
Colemêrg’in Şemzînan (Şemdinli) ilçesinde bulunan Umut Kitabevi’ne dönük 9 Kasım 2005'te gerçekleştirilen bombalı saldırının üzerinden 20 yıl geçti, AYM’ye yapılan başvurudan yaklaşık üç yıldır bir sonuç çıkmadı.
Halkın faillerini suçüstü yakaladığı olaya dair açılan ve 20 yıl boyunca mahkeme mahkeme gezdirilen dava cezasızlıkla sonuçlandı. Dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt tarafından “tanırım iyi çocuklardır” denilen sanık astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile itirafçı Veysel Ateş, 20 Aralık 2021'de görülen duruşmada beraat etti. Üç isim hakkında verilen beraat kararı 28 Şubat 2023’te Yargıtay tarafından onandı. Umut Kitabevi Sahibi Seferi Yılmaz, Barış ve Demokratik Toplum Süreci'ndeki en önemli meselelerinden birinin yüzleşme olması gerektiğini ifade ederek, “Sürecin ilerlemesi için bu önemli davaların hakikatle sonuçlanması ve hakikatlerin ortaya çıkarılması gerekiyor” dedi.
Dosya, AYM'de bekliyor
Umut Kitabevi Davası’nın Türkiye tarihi açısından önemli bir dava olduğunu ifade eden Yılmaz, şunları hatırlattı: “9 Kasım 2005’te kitabevi bombalandı. Halkın desteği ile bu çete suçüstü yakalandı. Yargının bağımsız olmadığını biliyorduk ama dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan faillerin ortaya çıkaracağını söyledi. Ankara’ya dönünce bunu unuttular. Uzun bir yargılama süreci oldu. Mahkemelere baskılar uygulandı. JİTEM artıkları mahkemelere baskı yaparak dosyayı manipüle etti ve mahkemeleri değiştirdi. Ne kadar delil varsa karartılmaya çalışıldı ama kamuoyunun baskısı sonucu bunu başaramadılar. Dava sonucunda AKP, Ergenekon ile yaptığı anlaşamayla birlikte tüm delillere rağmen yeterli delil olmadığı gerekçesiyle sanıkları beraat ettirdi. Dosya şu an AYM’de bekliyor. Bağımlı yargının verdiği karar, halkın nezdinde yok hükmündedir.”
Suçlar cezasız bırakıldı
JİTEM’in tüm suçlarının ya zaman aşımıyla bitirildiğine ya da beraatlarla sonuçlandırıldığına işaret eden Yılmaz, “Bu suçlar devlet adına işlendi. Devlet onları korumak zorunda olduğu için direkt müdahale etti. Hizbullah davaları için de aynısını yaptılar. Bu dosyanın savcısının FETÖ üyesi olduğunu söyleyip failleri beraat ettirdiler. Bu savcı FETÖ’den yargılandıysa o zaman KCK davalarından verdiği kararların da bozulması gerekiyor mu? Bu da gösteriyor ki kimse hukuk önünde eşit değil. Devlet adına suç işleyenler her zaman işbaşındadır ve Kürtlere karşı yaptıkları suçlardan yargılanmıyorlar” dedi.
Devlet suçlarını kabullensin
Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin devlet açısından demokratik bir toplum için fırsat sunduğunu söyleyen Yılmaz, şöyle devam etti: “Devlet yaptıklarıyla yüzleşmek zorundadır. 20 yıl geçti ve bir 20 yıl daha geçse bu dava yine gündeme gelecektir. Bu davanın failleri açığa çıkarılmalı ve bir yüzleşme yapılmalıdır. Bu süreçte devletin ilk adımı, faili meçhuller ve yaptıkları suçlarla yüzleşmek olmalıdır. Devlet suçlarını kabul ederse karşılıklı bir af da olur. Devlet ve iktidar bu sürecin ağırlığını anlamış değil. 50 yıldır devam eden bu sorunu anlamış olsaydı bu kadar ağır ele almazdı. Yaşanan bu karanlık olaylar için Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulmalı ve yüzleşme yaşanmalıdır. Sürecin ilerlemesi için bu önemli davalarla ilgili hakikatlerin ortaya çıkarılması gerekiyor. Devletin elinde bu davalara ilişkin tüm bilgiler var. Bunun için yüzleşmeyi de gerçekleştirmesi gerekiyor.”
Çözmek değil, unutturmak
Yılmaz, “Mesele sorunu çözme değil halkın nezdinde unutturmaktı. Suçüstü yapılan olay mahkemelerde 6 ayda sonuçlanırdı. Devletin bazı kurum ve kişileri bu işin içerisinde olduğu için bu kadar zamana yayıldı. Yoksa bu kadar belgeli olan bir dava kısa sürede sonuçlanır ve failler yargılanır, gereken cezayı alırdı” şeklinde konuştu.
Umut Kitabevi
Şemzînan’da 9 Kasım 2005 tarihinde Umut Kitabevi’ne bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda bir kişi hayatını kaybetti, bir kişi de yaralandı. Saldırıyı gerçekleştiren astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile itirafçı Veysel Ateş, kaçarken çevredeki halk tarafından yakalandı. Üçünün üzerlerinde de askeri kimlik çıktı. Faillere ait otomobilde, belgeler arasında 105 kişinin adının yazılı olduğu üç liste ile içinde krokiler, haritalar, kimlik kartları ve izin kâğıtları olan 300 sayfalık 4 klasör bulundu. Kapatılan Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) 18 delege aday adayının fotoğraflarının bulunduğu bir başka belge de araçta bulundu.
Wan'da saldırıya dair 22 Kasım 2005'te soruşturma başlatıldı. Ali Kaya, Özcan İldeniz ve itirafçı Veysel Ateş, 28 Kasım'da tutuklandı. Astsubaylar Kaya ile İldeniz, askeri cezaevine konuldu. Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi, 19 Haziran 2006'da Kaya ve İldeniz hakkında "insan öldürmek, çete kurmak ve insan öldürmeye teşebbüs etmek" suçundan 39 yıl 10 ay 27'şer gün hapis cezası verdi.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, sanık avukatlarının itirazı üzerine 16 Mayıs 2007'de kararı usul ve görev yönünden bozdu. Yeniden görülmeye başlanan davanın 14 Eylül 2007'de görülen duruşmasında mahkeme, “görevsizlik” kararı verdi ve dosya Van Askeri Mahkemesi'ne gönderdi. 14 Aralık 2007 tarihindeki ilk duruşmada sanıkların tahliyesine karar verildi. Askeri mahkeme, 22 Ocak 2010 tarihinde dava dosyasını Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderme kararı aldı.
Müdahil avukatlarının itirazı üzerine dosyanın gönderildiği Uyuşmazlık Mahkemesi, Anayasa’nın bazı maddelerinde yapılan değişikliği göz önünde bulundurarak, 2 Mayıs 2011’de yeniden Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. Sanıklar, 9 Haziran 2011'de yeniden tutuklandı. 10 Ocak 2012'de görülen duruşmada, sanık astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile itirafçı Veysel Ateş'e “insan öldürmek”, “örgüt kurmak” ve “insan öldürmeye teşebbüs etmek” suçlarından 39 yıl 5 ay 10'ar gün hapis cezası verildi.
Ergenekon'la ittifak olunca
Sanıkların avukatları, 15 Temmuz 2016 tarihli devlet içi çatışma sonrası dönemin Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın davaya dönük itiraflarının ardından yargılamanın yenilenmesi amacıyla Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurdu. 11 Ekim 2017’de yeniden yargılama talebini kabul eden mahkeme, sanıkların tahliyesine karar verdi.
Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen son duruşmada, "örgüt kurmak" suçundan 3 sanığa da beraat kararı verildi. Ayrıca "insan öldürmek ve yaralamak" suçundan yargılamanın devam etmesine karar vererek 3 sanığı tahliye etti. Devam eden yargılamada söz konusu maddeden de sanıklar hakkında beraat kararı verildi. Yargıtay, suçüstü yakalanmalarına rağmen sanıkların beraat kararını onadı. Karara, "kesin, somut ve inandırıcı delil bulunmadığı" iddiası gerekçe yapıldı.
Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt'ın "tanıyorum, iyi çocuklardır" dediği astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz'in ceza alması için ayrıca AYM’ye bireysel başvuru yapıldı. Yılmaz'ın avukatlarının yaptığı başvuruya dair henüz bir gelişme yaşanmadı. COLEMÊRG












