DİAYDER'i kapatsalar yenisini açarız

 DİAYDER üyesi Mele Yusuf İnal

 DİAYDER üyesi Mele Yusuf İnal

  •  DİAYDER üyesi Mele Yusuf İnal, 5 milyon Şafi Kürt'ün yaşadığı İstanbul'u yöneten AKP'nin bir tane bile Şafi imam veya gassal almadığını hatırlatarak, hukuk ve ahlak dışı bir saldırıyla karşı karşıya olduklarını söyledi. 
  •  İnal, "Bize ruhen ve aklen ‘Kürt olmayın’, ondan sonra ne yapıyorsan yap diyorlar. Zulüm kimden gelirse gelsin karşısında olacağız. Hak, adalet ve eşitlik istiyoruz. Derneğimizi kapatsalar dahi bir tane daha açacağız" dedi.

Hukuksuz bir şekilde kendileri ve dernekleri hakkında dava açıldığını belirten DİAYDER üyesi Mele Yusuf İnal, "Devleti Allah olarak kabul ediyorlar. Bu şirktir. Kuran’ın hükümlerinin dışına çıkmadığımızı gördüler ve bu nedenle bize dava açıyorlar” diye konuştu. 

İstanbul’da faaliyet yürüten Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAYDER) ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) üye ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 28 kişi, dernek hakkında açılan soruşturma nedeniyle 3 Temmuz 2021’de gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan 9 kişi, dernek faaliyetleri nedeniyle 9 Temmuz’da tutuklandı. 6 ay sonra 23 kişi hakkında “örgüte üyeliği” ve “örgüte yardım etmek” iddialarıyla iddianame hazırlandı, 5 kişi hakkında ise takipsizlik kararı verildi.

İddianame, mahkemeye sunulmadan iktidar medyasına servis edildi. Hemen ardından Türk İçişleri Bakanlığı tarafından İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) teftiş başlatıldı. Daha sonra Çağlayan’da bulanan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianame ile açılan davanın ilk duruşmasında Nezir Erdemci, Sefa Mehmetoğlu ve Enver Karabey,tahliye edildi. Baran ve 5 kişi hakkında ise tutukluluk halinin devamına karar verildi.

DİAYDER’e dönük devam eden iki dava olmasına rağmen mahkeme talebiyle dernek hakkında bir idari soruşturma olup olmadığına dair İstanbul Valiliği Hukuk İşleri Şube Müdürlüğüne yazı yazıldı. Mahkemenin yazısına yanıt veren İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği, DİAYDER’in tüzüğünde yer alan 2. maddesine aykırı faaliyet yürüttüğünü iddia etmesi üzerine Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’nde DİAYDER hakkında “kapatma davası” açıldı.

Tek mezhep dayatmasına karşı

DİAYDER kurucuları arasında yer alan mele Yusuf İnal, derneğe yönelik baskı, gözaltı ve tutuklama ile kapatma davasına dair MA'ya konuştu. 20 yıl boyunca Diyanet’te imamlık yaptığını, 2000’de emekli olduktan sonra ise Şafi mezhebine hizmet vermek isteyen imamlarla birlikte dernek açtıklarını, Fatih’te bulunan derneklerinin kapatıldığını hatırlatan İnal, daha sonra aynı formatta bu kez DİAYDER’i açtıklarını ifade etti. İnal, “Resmi ideoloji nasıl ki tek dil diyorsa aynı zamanda tek mezhep de diyor. Biz bunu kırmak için dernek açtık” dedi.

Taziye, insani bir görevdir

İnal, suçlamalar arasında “Cenazelere katılımın” da olduğunu belirterek, “Asker olup öldürülen bir komşumun taziyesine de katıldım. Aynı zamanda Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Selim Kiraz’ın da taziyesine katıldım. Yahudilerin de Hristiyanların da taziyesine gittim. Taziye, insani bir vazifedir. Bu Kürt, Türk ve Arap meselesi değildir. Derneği arayıp taziyelere katılmamızı istiyorlar. Kim olduklarını, ne olduklarını sormuyoruz. Biz onların imamları gibi para ile hizmet etmiyoruz. Kendi arabamızla ve paramızla gidiyoruz. Onlardan tek kuruş para da istemiyoruz” diye konuştu.

Devleti Allah kabul ediyorlar

KCK’den talimat aldıklarına dair suçlamada olduğunu ve bunun gerçeği yansıtmadığını belirten İnal, şöyle devam etti: “Biz İslami vazifemizi yerine getirmekle yükümlüyüz. Kimseden talimat almayız. Benim kıstaslarım Kuran, Ayet, Sünnet ve aklı selimdir; vicdan ve ahlaktır. İslam dini ahlak üzerine kuruludur. Diyanet’te de kim varsa hepsini çağırıyorum; gitsinler dünyanın neresinden getiriyorlarsa getirsinler. İsterlerse Mısır’dan, Sudi Arabistan’dan… Nerede iyi bir profesörleri varsa getirsinler. Kuran’ın hükümlerine bakalım kim haklı kim haksız Kuran karar versin. Bu sözümüzden korkuyorlar, çünkü haksızlar. Devleti Allah olarak kabul ediyorlar. Bu şirktir. Kuran’ın hükümlerinin dışına çıkmadığımızı gördüler ve bu nedenle bize dava açıyorlar.” 

Biz Kürtler haksız değiliz

İslam ve Türkiye hukukuna vakıf olduğunu belirten İnal, şunları söyledi: “Ne İslam’da ne demokraside ne sosyalizmde ne komünizmde ne de diğer insani değerlerin hiçbirinde böyle bir şey var. Benim çocuğum ile putperest biri kavga etse, eğer çocuğum haksız, putperest haklı ise Kuran şahittir putperesti savunacağım. Din, vicdan, ahlak, demokrasi ve aklı selim, bunun gerektirir. Eğer biz Kürtler haksızsak haksızlığımızı kabul edip özür dileyeceğiz. Bu haksızlığı yapmayı bıraksınlar artık.” 

Kürt halkını eritemediler

Davalar kapsamında Kürtçe kelimelerin suçlama konusu yapıldığını ve bunun absürt bir durum olduğunu ifade eden İnal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kürt halkının onlardan daha kadim olduğunu biliyorlar. Bir kültürleri var. Bunun için bu kadar barbarca halkın üstüne geliyorlar. Sadece Türkler değil, Arap ve Acemler de aynı şekilde inkar ediyorlar. Ne yaptılar ettiler, bu halkı imha edemediler, eritemediler. Vaazlarımızda kullandığımız Kürtçe kelimeler, PKK ile ilişkilendiriliyor. Ya PKK daha dün başkaldırdı. PKK olmadan da çocuklarıma bu isimleri veriyordum. Bu bir bahanedir. Bize ruhen ve aklen ‘Kürt olmayın’ diyorlar. Ondan sonra ne yapıyorsan yap diyorlar.” 

Davayı bile beklemiyorlar

Kapatma davasına dair de tepkisini dile getiren İnal, “Ucube bir sistemde yaşıyoruz. Artık olan her şeye hayretle ‘bu nedir?’ diyoruz. Bizim derneğin bir tüzüğü var. Bu tüzük de anayasaya göre hazırlanmış. Bu tüzük çerçevesinde çocuklara dini eğitim verdik. Cuma namazlarını kıldırdık. Hutbe okuduk” diye kaydetti. Kapatma davasına gerekçe gösterilen köşe yazılarına işaret eden İnal, “Köşe yazılarında suç varsa ona ilişkin dava aç. Neden derneğe ilişkin açıyorsun? Ayrıca açılan iki davada bu köşe yazılarına dair suçlama var. Bunların suç olmadığını avukatlar dile getirdi. Onlardan hiçbir ses çıkmadı. Neden beklemiyorlar? Davalar sonuçlansın ve suçlu görülürsek ondan sonra derneği kapatsınlar” dedi. 

AKP’nin CHP ile olan kavgasını kirli bir şekilde kendilerine sıçratmaya çalıştığını ifade eden İnal, şöyle konuştu: “Bizi basamak yapmak istiyorlar. 30 yıl boyunca İstanbul’u yönettiler. Bu süre içinde bir tek Şafi imamı tayin etmediler, bir tane gassal dahi almadılar. İBB’de inançlar masası kuruldu. Birçok inançtan kişiyi gassal olarak aldılar. İstanbul’da 5 milyon Şafi mezhebine mensup Kürt var, ancak 5 gassal verdiler. Bütün yaygara bu 5 kişi için yapılıyor.” 

Zulmün karşısında olacağız

Kürt, Türk ve dünya halklarına çağrıda bulunan İnal, bir ağacın yaprağını bile koparmadıklarını, ancak kendilerine karşı haksız ve hukuksuz bir şekilde dava açıldığını ve derneklerinin kapatılmak istendiğini dile getirdi. Buna karşı herkesin sesini çıkarması gerektiğini belirten İnal, ayrıca çıkarılacak sesin zulme karşı çıkarılmış olacağını kaydetti. İnal, şunları ekledi: “Zulüm kimden gelirse gelsin karşısında olacağız. Zulüm kardeşimden, milletimden de gelse karşısında olacağım. Zulüm Amerika’dan ve Rusya’dan da gelse karşısında olacağım. Hak ve adalet, barış, eşitlik ve birlik istiyoruz. Derneğimizi kapatsalar dahi yarın yine bir tane daha açacağız.”   İSTANBUL

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.