Dijital şiddet artık çevrim dışı!

Kadın Haberleri —

Digital şiddet / foto: AFP

Digital şiddet / foto: AFP

  • Milyonlarca kadın her yıl çevrimiçi taciz ve şiddet ile karşı karşıya kalıyor. Her 10 kadından 7’si çevrimiçi şiddete, her 4 kadından 1’i ise yapay zekâ destekli tacize uğruyor.
  • Kadınlara yönelik çevrimiçi şiddet, insan hakları savunucuları, aktivistler ve gazeteciler açısından bir dönüm noktasına ulaştı ve çoğu zaman çevrimdışı saldırılara dönüşüyor.

REWŞAN DENİZ

Dijital şiddet, günümüzün en hızlı büyüyen istismar biçimlerinden biri haline geldi. İnternet zorbalığından deepfake videolara kadar uzanan bu tacizler, özellikle kadınları ve kız çocuklarını hedef alıyor ve birçok kadının internetten uzaklaşmasına neden oluyor. Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) ve ortakları önceki gün yayımladığı bir çalışmada, kadın gazetecilerin, insan hakları savunucularının ve aktivistlerin üçte ikisinden fazlasının çevrimiçi şiddete uğradığını, bunların yüzde 40’ından fazlasının ise dijital tacizle bağlantılı fiziksel saldırılarla yüz yüze geldiğini belirtti.

“Tipping Point” (Dönüm Noktası) başlıklı rapor, sanal medya ve yapay zekânın yükselişiyle birlikte kadınlara yönelik şiddetin artışına odaklanıyor. BM Kadın Birimi Politika, Program ve Hükümetlerarası Bölüm Direktörü Sarah Hendricks, “Bu rakamlar dijital şiddetin sanal olmadığını, gerçek dünyada çok ağır sonuçları olan gerçek bir şiddet olduğunu kanıtlıyor” dedi.

Gazeteciler ve aktivistler hedef

Uluslararası Telekomünikasyon Birliği'ne göre, dünyada yaklaşık 6 milyar internet kullanıcısı var ve erkek kullanıcılar kadınlara göre 280 milyon daha fazla. Raporda, 119 ülkeden 6 bin 900’den fazla insan hakları savunucusu, gazeteci ve aktivistin görüşlerine yer veriliyor. BM Kadın Birimi şu uyarıyı yapıyor: “Kadınlara yönelik çevrimiçi şiddet giderek büyüyen bir krize dönüştü. Ekranda başlayan şiddet, tacizi, sindirmeyi ve hatta gerçek dünyada zararı hızla körükleyebiliyor.”

Kadınlara yönelik çevrimiçi şiddet, insan hakları savunucuları, aktivistler ve gazeteciler açısından bir dönüm noktasına ulaştı; çoğu zaman çevrimdışı saldırıları da tetikliyor. Rapor; Avrupa Komisyonu ve BM Kadın Birimi’nin Kadınlara Yönelik Şiddete Son Verme Hareketi (ACHA) programı tarafından, The Nerve, City St George’s Londra Üniversitesi ve Uluslararası Gazeteciler Merkezi’nden araştırmacıların ortaklığında, UNESCO iş birliğiyle hazırlandı. Rapora göre, güçlü önlemler alınmazsa çevrimiçi şiddet, kadınları dijital alanlardan dışlama, demokrasiyi ve ifade özgürlüğünü baltalama riski taşıyor.

Rakamlar beş yılda iki katına çıktı

“Dönüm Noktası: Kamusal Alanda Kadınlara Yönelik Şiddetin Ürkütücü Tırmanışı” başlıklı raporun temel bulguları şöyle:

  • Katılımcı kadınların yüzde 70’i meslek hayatı boyunca çevrimiçi şiddete uğradığını bildirdi.
  • Katılımcıların yüzde 41 çevrimiçi tacizle doğrudan bağlantılı çevrimdışı zararlar (tehdit, takip, fiziksel saldırı vb.) yaşadığını belirtti.

Kadın gazeteciler açısından durum daha da vahim: UNESCO’nun 2020 küresel anketinde kadın gazetecilerin yalnızca yüzde 20’si çevrimdışı saldırıları çevrimiçi şiddetle ilişkilendirirken, aynı araştırmacıların 2025 anketinde bu oran yüzde 42’ye yükselerek beş yılda iki katından fazla arttı.

Şiddet kapının önünde son buluyor

BM Kadın Birimi Politika, Program ve Hükümetlerarası Bölüm Direktörü Sarah Hendricks şunları söyledi: “Bu rakamlar dijital şiddetin sanal olmadığını, gerçek dünyada çok ağır sonuçları olan gerçek bir şiddet olduğunu kanıtlıyor. İnsan hakları için sesini yükselten, haber yapan ya da toplumsal hareketlere öncülük eden kadınlar; utandırmak, susturmak ve kamuoyu tartışmalarının dışına itmek amacıyla tasarlanmış tacizlerin hedefi haline geliyor. Bu saldırılar artık yalnızca ekranlarda değil, kadınların kapılarında son buluyor. Çevrimiçi alanların kadınları susturan ve demokrasiyi baltalayan birer sindirme platformuna dönüşmesine izin veremeyiz.”

Araştırmacı Julie Posetti ise şu değerlendirmeyi yaptı:

“Bu veriler, yapay zekâ destekli taciz ve artan otoriterlik çağında kamusal alanda kadınlara yönelik çevrimiçi şiddetin hızla yükseldiğini gösteriyor. En rahatsız edici olan ise, kadın gazetecilerin çevrimiçi şiddetle bağlantılı çevrimdışı zarar deneyimlerinin 2020’den bu yana iki katından fazla artması. 2025 anketine katılanların yüzde 42’si bu tehlikeli ve potansiyel olarak ölümcül gidişatı tespit etti.”

Ankete katılan kadınların yaklaşık dörtte biri (yüzde 25’e yakın), deepfake görseller ve manipüle edilmiş içerikler gibi yapay zekâ destekli çevrimiçi şiddete maruz kaldı. İnsan hakları ve toplumsal cinsiyet konularına odaklanan yazarlar ile kamu iletişimcileri yüzde 30 ile en yüksek orana sahip.

 

* * *

Siber zorbalık her yerde

Dijital şiddetin beş yaygın biçimi ise şu şekilde:

* Kimlik avı (trolling), kışkırtıcı mesajlarla kişileri rahatsız etmeyi amaçlıyor. Dijital Nefretle Mücadele Merkezi'ne (CCDH) göre, troller ya geniş kitlelere hakaret yağdırıyor ya da zarar vermekten zevk alıyor.

* Kişisel bilgilerin kötü niyetle paylaşılması olan siber iftira, tehdit ve fiziksel şiddete zemin hazırlayabiliyor.

* Yapay zeka ile manipüle edilmiş videolar ve görüntüler (deepfake), özellikle pornografik içerik üretiminde kullanılıyor.

* Çocuklar ve gençler, internet üzerinden kandırılarak istismara uğrayabiliyor. Bu tacizler çevrimiçi veya yüz yüze gerçekleşebiliyor ve uzun vadeli ruhsal sorunlara yol açıyor.

* Sanal medya, oyunlar ve mesajlaşma uygulamalarında yaşanan siber zorbalık, anonim veya tanıdık kişilerce yapılabiliyor.

* Siyasetçiler, gazeteciler ve insan hakları savunucuları gibi kamusal figürler, ayrıca ten rengi farklı ve engelli kadınlar daha fazla hedef alınıyor.

 

* * *

Kadın düşmanlığında sınır tanımıyor

ABD Başkanı Donald Trump, ikinci döneminin ilk ayını tamamlamadan kadın gazetecilere yönelik hakaret ve kişisel saldırılarını zirveye taşıdı. “Domuzcuk”, “aptal”, “çirkin”, “korkunç insan” gibi ifadelerle ardı ardına kadın muhabirleri hedef alan Trump, Beyaz Saray’ın “Bu hakaretlerin cinsiyetle hiçbir ilgisi yok” savunmasına rağmen eleştirmenler tarafından açık bir kadın düşmanlığı örneği göstermekle suçlanıyor.

14 Kasım’da Bloomberg muhabiri Catherine Lucey’e Epstein dosyaları sorusu nedeniyle “Sus domuzcuk!” diye bağıran Trump, aynı ay içinde hız kesmedi. 18 Kasım’da ABC News’un baş muhabiri Mary Bruce’u Suudi Veliaht Prensi’nin ziyareti sırasında “korkunç bir insan ve korkunç bir muhabir” ilan etti. 26 Kasım’da New York Times muhabiri Katie Rogers’ı “hem içten hem dıştan çirkin, üçüncü sınıf muhabir” diye tanımladı. Şükran Günü’nde CBS’ten Nancy Cordes’a “Aptal bir insan mısın?” diye çıkıştı. Trump’ın bu çıkışları sadece basın toplantılarıyla sınırlı kalmadı; Truth Social hesabından CNN sunucusu Kaitlan Collins’i “aptal ve iğrenç”, ABC muhabiri Rachel Scott’ı ise “en iğrenç muhabir” olarak hedef aldı.

‘Amcam oldukça rahat’

Beyaz Saray Sözcüsü Abigail Jackson, hakaretlerin cinsiyetle ilgisi olmadığını savunarak “Başkan hiçbir zaman siyasi olarak doğrucu olmadı. Amerikan halkı onu bu şeffaflığı yüzünden seçti. Sorun medyaya güvenin dipte olması” dedi.

Trump’ın yeğeni, psikolog Mary Trump ise yönetimle aynı görüşte değil. Kendi programında konuşan Mary Trump, “Bu saldırılar amcamın kadın düşmanı tavırlarında giderek daha rahat hale geldiğini gösteriyor. Aynı zamanda biraz sarsılmış olduğunun da işareti” değerlendirmesinde bulundu.Trump’ın kadın gazetecilere yönelik kişisel ve aşağılayıcı üslubu, ikinci başkanlık döneminin en tartışmalı gündem maddelerinden biri haline geldi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.