Diktatör

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Seçimler ordunun, polis, adliye, istihbarat örgütü ve mafya çetelerinin gölgesi altında yapılacak. Seçimi yürüten, denetimini, sayımını yapan onlar. Ama diktatör ile ondan geçinenler oligarşisi kaybedecek. Güldürmeyin insanı...
  • Nazilerde Führer vardı. Bunların reisi... Reis ve ailesi paket halinde kutsaldır. Hapishaneler onlara laf söyleyenlerle dolu.

Diktatörler, kaybetmemeye mahkumdur. Saltanatlarının kaderi buna ayarlıdır. Bu yüzden güçten arınmış, ayağa düşmüş, “keftar“ kurt gibi korkutma yani terör yayma yeteneğini yitirmişlerin dışında, hiç bir diktatör bugünedek Sultani saltanatını kaybetmedi.

Rus Putin daha bir kaç gün önce, Ukrayna topraklarındaki referandumu, yüzde 90’lık bir oranla kazandı. Irak’ın Saddam’ı, tüm seçimlerden yüzde 90’lık oranla çıktı. Filipinler’in Marcos’u, Portekiz’in Salazar’ı, İspanya’nın Franco’su, “zordaki halkın sevgilisi” olarak daima dorukta kaldı.

TC’ye gelince, kalabalıklar zaten diktatöre tapınmaya talimlidir. Hayat öyle başladı. O minval üzere sürüyor.

Yakında seçim var. Recep’in geleceği oylanacak. Boynu bükükler, “seçim olacak, Recep ve ailesi gidecek, karnımız doyacak“ diye seviniyorlar. Düşünen, düşündüğünü yazan, resme, notalara dönüştürenler “özgür olacağım” diyorlar. (Bu beklentiyle sandığa koşuyor, zavallılar. Ama her defasında gelenin gideni arattığını görerek, kala kalıyorlar.)

Zavallıların 75 yıllık hayal döngüsü bu. Ama her defasında oturup hallerine ağlıyorlar.  

Misal, daha sonra tarihin çöplüğünde çürüyen NAZİ ruhunu ihya eden Recep, Necmettin Erbakan’ın toplantılarında ondan bundan derlediği hamasi manzumeler okuyarak, kitleyi ölüme ve öldürmeye alıştıran bir amigoydu. Sonra aynı şiirleri, kendi nam ve hesabına bağırmaya başlayınca, Türk halkı onu kurtarıcı olarak seçti. O da bir süre sonra, ırkçı-dinci Ergenekoncuların can verdiği Nazi sisteminin başına çöreklendi.

NAZİ’ler, orduyu parti emrine alarak işe başlamıştı. Bunlar aynı yoldan gittiler. Orduyu, Roboski katliamıyla faşistlik sınavını geçen Çerkez Hulusi ile general Güler ikilisinin kanlı eliyle “İslamo Faşizm”in muhafızı yaptılar.

Sonra yine NAZİ’ler gibi, polisi ve istihbarat örgütü ve adliyeyi emir ile komuta altına aldılar. Bunları bir arada kullanarak, korku (terör) aygıtını kurumlaştırdılar. Rejime biat etmeyen herkes, bir anda düşman oldu. Kürtler, geleneksel baş düşman...
NAZİ’ler için yurttaş Yahudiler iç düşmandı. Bunlarınki Kürtler...

Yahudiler toplama kamplarına dolduruluyordu. Bunlar Kürtleri hapishanelerde topladılar. Yahudiler gibi ailelerinden uzaklara götürüldü, götürülüyorlar. Yahudi gibi işkence görüyor, aç bırakılıyorlar. İntihar etti diye cesetleri teslim ediliyor, yakınlarına.
Yahudi katli serbestti. Kürt katli ise gerektiğinde mahkeme kararıyla cezasız...

Yahudilere yapıldığı üzere Kürt’ü, kuru iftira ile ihbar etmek de vatanseverlik, Kürt’ü linç etmek serbesttir.

Bir Türk’ün Kürt’e selam vermesi, Türk’ün ırkçılığından (onlar milliyetçilik diyorlar) şüphe etmek, yani suçluluğuna hükmetmektir. Kurt gibi uluyan görüntüleri ortalıkta dolaşan, “faili meçhul Kürt cinayetleri” döneminin zaptiyesi korucubaşı Sedat Bucak‘ın ziyaretçisi, Bulgar Meral Akşener bile Kürtlere selam vermekle suçlanıp tehdit ediliyor. CHP lideri de...

Nazilerde Führer vardı. Bunların reisi...

Reis ve ailesi paket halinde kutsaldır. Hapishaneler onlara laf söyleyenlerle dolu.

Dışa bakış da Naziler gibi. Komşu ülkeler tehdit altında. Savunma gücü olmayan Kürdistan parçaları işgal altında, esir. Yunanistan tehdit, Ermenistan işgal altında. Güç yettiremediği ülkelerin kapısında el öpme kuyruğunda.

Başa dönersek seçimler ordunun polis, adliye, istihbarat örgütü ve mafya çetelerinin gölgesi altında yapılacak. Seçimi yürüten, denetimini, sayımını yapan onlar, yani.

Ama diktatör ile ondan geçinenler oligarşisi kaybedecek. Güldürmeyin insanı...

Son seçimde bazı yerlerde karartma yaptılar. Adını da trafolara kedi girdi yaptılar. O yetmedi. İki buçuk milyon oy pusulası mühürsüz ama geçerli sayıldı. Diktatör ise henüz bugünkü gücün sahibi değildi. Buna rağmen, “diktatördür, ne yapsa yeridir” teslimiyetiyle, kimse karartmanın lafını bile edemedi. Mühürsüz oyların geçerliliğine itiraz eden olmadı.  

Böyle bir sürüleşme yani...

Dahası var. Bu halk sadece diktatörü değil, ailesini omuzlayıp beslemeye talimli. Günün diktatörü yamalı ayakkabı ile geldi. Kızları ve oğulları onun bunun yardım eli (burs) ile okudu. Onlardan her biri bugün  birer dolar milyarderi.

Ve diktatör, tüm bunların elden gitmesine razı olsa bile niye bu ordu, polis, MİT, mafya ve sivil çeteler ölmüş müdür ki? Düzen onların düzeni değil mi?..

Özetin özetiyle seçim kaybedilse bile diktatör kazanacaktır. Diktanın kuralı, kanunu bu...

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.