Dört parçanın kanı karıştı

Andok Dersim Amed

Andok Dersim Amed

  •  Kobanê direnişinde iki bacağını kaybeden Dersim Amed, ulusal kurtuluş mücadelesinin en gözde ve somut örneklerinden birinin Kobanê direnişi olduğunu belirterek, Kobanê’nin dört parça Kürt gençlerinin kanlarının birbirine karıştığı yer olduğunu söyledi. 
  •  Amed, “Kobanê ulusal anlamda Kürtler arasında siyasi ve askeri birliktelik sağlamamış olsa da bunun zeminini yakalamıştı. Kürtler eğer Kobanê örneğini kendilerine esas alırlarsa üstesinden gelemeyecekleri ulusal bir sorun olmayacaktır” dedi.  

Kobanê direnişini 134 gün anı anına takip eden gazeteci Xezne Nebî, Kobanê özgürleştirildiğini, ancak saldırıların bitmediğini belirterek, şunların altını çizdi: “Yıkmak istedikleri model gözleri önünde yeşeriyor. Bunu kabul edemiyorlar. Kuzey-Doğu Suriye’ye dönük askeri, psikolojik, suikast ve özel savaş yürütüldü, ancak sonuç alınamadı. Son hamleleri de DAİŞ’lilerin kaldığı cezaevlerini hareketlendirmekti.” 

Suriye iç savaşının başlamasının ardından Cizîrê ve Efrîn başta olmak üzere Kürtlerin özyönetim ilan ettiği kentlerin başında gelen ve Rojava Devrimi’nin hayat bulduğu Kobanê, 15 Eylül 2014’te birçok devletin yönlendirdiği DAİŞ’in saldırısına uğradı. Kobanê Kantonu’na yönelik üç koldan başlatılan saldırı ile devrim boğulmak istendi. Binlerce DAİŞ’linin “Türkiye sınırını geçerek” ağır silahlarla giriştiği saldırılara karşı Kobanê’de kalarak direnenler ile sınırı boydan boya insan zinciriyle kaplaya binler bir oldu, direniş her geçen gün büyütüldü. DAİŞ’in Kobanê’ye saldırılarının katliam tehdidine dönüştüğü bir dönemde, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 7 Ekim’de Antep’te yaptığı bir konuşmada “Şu anda Kobani de düştü düşüyor” sözleri, birçok kentte yüz binlerce kişi tarafından protesto edildi. Direniş kısa sürede Kürt illeri ve Türkiye kentlerine yayıldı.

Kobanê’de şiddetli çatışmalar yaşanırken Suruç’ta asker ve polisin tüm saldırılarına rağmen verilen direnişler, Kobanê’ye adeta nefes oldu. Türkiye sınırlarını kullanan DAİŞ çeteleri Kobanê’nin 360 köyünü ve kentin yüzde 70’ini büyük bir yıkıma uğrattı. Halkın büyük bir bölümü kentte kalarak çetelere karşı Kadın Savunma Birlikleri (YPJ) ve Halk Savunma Birlikleri (YPG) öncülüğünde verilen direnişe katıldı. Kent, 134 gün süren tarihi bir direniş sonrasında 26 Ocak 2015’te işgalden kurtarıldı.

Her sokağında adım adım direnişin yaşandığı Kobanê’de DAİŞ’e karşı mücadele sürecinde savaşçılar, duvarlara yaptıkları “Berxwedan jiyan e” (Direnmek yaşamaktır), “Kobanê azad e” (Kobanê özgür), “Kobanê kela berxwedanê ye” (Kobanê direniş kalesi) şeklindeki yazılamalarda bile birbirlerine özgürlük sözü verdi. Herkesin inancını dirilten bu sözler, Kobanê’nin düşmeyeceği umudunu güçlendirdi. Kobanê’ye saldırılarla en çok Özgürlük Meydanı ele geçirilmek istendi. İşgal saldırılarına karşı en büyük direniş ise Zerzorî ve Miştenûr Tepesi’nde gösterildi. Şimdilerde bu direniş alanlarında açılan yeni yerler, Kobanê’de yaşamını yitiren kadınların isimleri ile anılıyor.

Özgürleştirildi ama saldırılar bitmedi

Aradan geçen 7 yılda sayısız makaleye, habere, onlarca belgesele, öyküye ve kitaba konu olan Kobanê direnişini 134 gün takip eden Kobanêli gazeteci Xezne Nebî, MA’ya yaptığı açıklamada, Kobanê’nin özgürleşmesinin 7. yıl dönümü yaklaşırken saldırıların arttığına dikkat çekti. Nebî, şunlrı söyledi: “Türkiye bir saldırı başlattığında tarihleri özellikle seçiyor. Hesekê’de cezaevine dönük yapılan saldırı, Efrîn’in işgal edilmesinin yıl dönümüne denk getirildi. Aynı zamanda Özerk Yönetim’in ilanının yıl dönümüdür. Kobanê’de hava saldırıları her gün yaşanıyor. Çünkü Kobanê Erdoğan’ın hasretidir. Bu hasret Erdoğan ve beslediği çetelerin içinde bir dert olarak kaldı. Bu hasretleri devam ediyor. Ellerinden gelse bugün Kobanê’yi işgal ederler. Kobanê özgürleştirildi, ancak saldırılar bitmedi. Suikastlar ile bu saldırılar devam ettiriliyor. Yıkmak istedikleri model gözleri önünde yeşeriyor. Bunu kabul edemiyorlar. Kuzey-Doğu Suriye’ye dönük askeri, psikolojik, suikast ve özel savaş yürütüldü, ancak sonuç alınamadı. Şimdi de ellerinde kalan son hamleleri DAİŞ’lilerin kaldığı cezaevlerini hareketlendirmek. Bunu da yapamadılar.” 

İki bacağını kaybetti

Kobanê’deki tarihi direnişte iki bacağını kaybeden YPG’li Andok Dersim Amed, o günleri MA’ya anlattı. Serêkaniyê ve Kobanê köylerinde ilk saldırıların başladığı 2013’te dönemde Rojava’ya geçen Amed, o tarihten beri mücadelesini sürdürüyor. DAİŞ’in Kobanê’ye başlattığı işgal saldırısında, savaşın yoğun olduğu kent merkezinde bulundukları yerlerin havan toplarıyla vurulduğunu belirten Amed, “Benim de Kobanê’de bulunmam yaklaşık 1,5 yıl oluyordu. Böyle bir süreçte atılan havan topu sonucu iki ayağımı kaybettim” dedi. 

DAİŞ de saldırınca, Kobanê direnişinin insanca yaşamak isteyenlerin uğrak yeri olduğunu kaydeden Amed, “Kobanê direnişi vesilesiyle Rojava Devrimi yerelden evrensele dönüşen bir devrim haline geldi” şeklinde konuştu.

10 kişiden 7’si Kuzeyli

Ekim’den sonra Kobanê’nin adeta Kuzey Kürdistan’ın bir şehrine döndüğünü kaydeden Amed, şöyle devam etti: “Dünyanın dört bir yanından gelen insanlar ve elbette diğer parçalardan gelen arkadaşlarımız da vardı ama her 10 kişiden 7’si Kuzey’den gelenlerdi. Bu, olması gereken bir şeydi, çünkü ülkelerini savunuyorlardı. Kölece yaşamı reddedip özgürce yaşamak isteyen kadınların; genç, yaşlı her yaştan insanın barbarlara karşı direnişiydi… O güne kadar önüne gelen herkesi silip süpüren DAİŞ’e karşı direnişimiz, sadece halkımıza değil, tüm dünyaya umut oldu. İnsanlığın ortak paydada buluştuğu, ruh birliği güzelliğinin nadide örneklerinden biridir Kobanê direnişi.” 

Ulusul kurtuluş örneği

Ulusal kurtuluş mücadelesinin en gözde ve somut örneklerinden birinin Kobanê direnişi olduğunu belirten Amed, Kobanê’nin dört parça Kürt gençlerinin kanlarının birbirine karıştığı yer olduğunu söyledi. Amed, “Kobanê ulusal anlamda Kürtler arasında siyasi ve askeri birliktelik sağlamamış olsa da bunun zeminini yakalamıştı. O dönem pêşmergenin Kobanê’ye gelişi bir başlangıçtı ulusal birliktelik anlamında ama kalıcılaşmadı. Kürtler eğer Kobanê örneğini kendilerine esas alırlarsa üstesinden gelemeyecekleri ulusal bir sorun olmayacaktır” diye konuştu.  

Türk işgal tehdidi sürüyor

 Kobanê’ye yönelik saldırıların, 26 Ocak zaferinden sonra da Türkiye eliyle devam ettiğini belirten Amed, şunları söyledi: “Sadece Kobanê değil, tüm bölge işgalci Türk devletinin tehdidi ve saldırılarıyla karşı karşıya. 2019’dan önce DAİŞ terör örgütüne karşı yürütülen bir mücadele vardı. ABD öncülüğünde Koalisyon güçleri de bu mücadeleye destek veriyordu. Uluslararası güçlerin Türk devleti üzerinde bir etkisi vardı. DAİŞ ne zaman ki Dêrazor’da askeri olarak bitti, ABD ve diğer güçlerin, Türk devleti üzerindeki etkileri de zayıflaştı. 2018’de DAİŞ bitecekti ama bölgedeki uluslararası güçler ve Türk devletinin gizli anlaşmaları süreci uzatarak Türk devletine alan açtırdılar. Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî’nin işgal edilmeleri bu anlaşmalar çerçevesinde yapıldı. Bölgeyi istikrarsızlaştırmaktan başka bir sonuç doğurmadı. Bu yüzden Türk devletinin tehditleri ciddidir ve bölgeye her saldırısı, askeri olarak biten DAİŞ’i diriltmekten, bölgedeki huzur ve barışı, kaosa çevirmekten başka bir işe yaramayacaktır.”  URFA

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.