Dostum Putin aşkı ve Menzil matemi

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • NATO toplantısına gitmek için, sabah uçağa binmeden az önce de “İsveç’in NATO üyeliği asla” diyen Recep, inip ABD Başkanı Biden’le karşı karşıya gelince, Putin’le olan sahte aşkını tekmeledi. 

“Kasımpaşa gecekondu sokaklarınının kabadayısı Gürcüzade Recep bey” derler, onun adına.Türklerin yeni ilah mertebeli lideridir O. (Türk ekmeksiz yaşar ama, tapınak lidersiz asla.)

Ve Recep bey, “ganimet için” beş kıtadan gelip bir arada toplanarak, “Allahu ekber” naralarıyla Suriyeyi talan eden, baş kesme törenlerinden sonra, “Allah” diye diye savunmasız kadın ve çocuklara tecavüze koşan, İslamo Faşist taburlarının ardındaki güçtü. Onlara güç veren yani.

Bunlar olurken Recep, gorillerin düşmanlarına meydan okurken göğüslerini yumruklaması misali, elini kalbine götürüp “şahsım” diyerek, Batı dünyasına meydan okuyordu. Egemenlik alanınından yola çıkan İslamcı çeteler de, Fransa ve Hollanda’yı kana boyuyordu

O arada Recep bey, yönünü “dostum Putin” dediği Rus diktatöre verip gölgesine sığınarak, tanklar, toplar, uçaklar ve İslamcı tecavüzcülerden kurulu ordularıyla Suriye’ye giriyor, Kürt bölgelerini işgal ediyor, uluslararası İslamo Faşist katillere yer açmak üzere insansızlaştırıyordu.

Gürcüzade, ilah edalı tek adamdı. Irkçıydı. Bölgenin destursüzüydü. Her yana parmak sallayıp tehdit ediyor, Kürtleri kırarak Osmanlıyı yeniden yaratmaya koşuyordu, aklınca tabii ki...

Her hamleden sonra, Batı’yı (NATO) aşağılayıp düşman yerine koyuyor ve büyüyen bir aşkla Putin’e gidiyordu. Kendisi NATO’da üye ama, o cenaptan korunmak için, onlara rakip Putinden üç milyar dolarlık füze satın alıyor, milyarlarca dolarlık yatırım olan atom santrali ihalesini de ona veriyordu.

Öte yandan, Putin’le aşkı da amiyane deyimle, birbirini yiyen manyakların aşkıydı. Recebin tepesi attığında, kullandığı İslamcı çetelerle Suriye’de, Putin’in egemenlik alanına el atıyor, hızını kesemeyince doğrudan giderek savaş uçağını düşürüyor, sonra goril gibi göğsünü yumrukluyordu. Putin de de karşılık olarak, bir vuruşta 36 askerini öldürüyordu. Ama ertesi gün, hiç bir şey olmamış gibi birbirine koşuyor, koklaşıp sokakta birlikte dondurma yalıyorlardı. Çıkar ilişkinin Paranoyaklık hali işte...

Putin, yutmak üzere Ukrayna’ya saldırdığında, Gürcüzade Recep bey, aşkları “baki” kalmak üzere, olayı ayağına gelmiş ganimet saydı. Ukrayna’ya, damadının montaj malı, havadan bombardıman araçlarını pazarladı. Rusya yanarken, Recep ailesinin kasalarına Yüz milyonlarca dolar aktı. Fakat, derin aşk bana mısın demedi.  Çünkü, karşılıklı tatlı alış-verişler devam etti.

Ama Recep Gürcü olsa da, şu halde devşirilmiş bir Türk’tü. Üstelik bir Türk ırkçısıydı. Putin’in Ukrayna’da çamura battığını görünce, saf değiştirmeye, NATO’ya gülüş göndermeye başladı. Türkler, Hitler’in yenilgisinde de böyle yapmış, hatta “dostum Hitler’e savaş” ilan etmişlerdi.

Putin, Ukrayna’da aslında NATO teknolojisiyle savaşıyordu. Türk devletinin NATO üyeliği baki ama, Recep bey, geleceğini orada gördüğü için Rusya’ya destek veriyor, onların isteğine uygun olarak İsveç’in NATO üyeliğini vetoda direniyordu. Bu direnciyle, kan dönmeye tapan ve “çok zeki” Türk için, dünyaya kafa tutan bir mübarek adamdı.

NATO toplantısına gitmek için, sabah uçağa binmeden az önce de “İsveç’in NATO üyeliği asla” diyen Recep, inip ABD Başkanı Biden’le karşı karşıya gelince, Putin’le olan sahte aşkını tekmeledi. İsveç’e kapı açıp, yön ve yan değiştirdi. Düne kadar sövdüğü Batıya gülüşler vermeye başladı. Biden’a, aniden ilanı aşk ile “ver elini öpim abi” havalarına büründü.

Aslında Recep halleri böyle. Dön babam döneklik, onun işi. Gün olur Arabistan’a, Mısır ve Körfez Emirliklerine “katil”, Yunanistan Başbakanına “kahrol düşman” der, ertesi gün “ver öpim abi” diye eğilir. Bu halleri gördük yaşadık. O nedenle düşen, çıkar sağlamaktan uzaklaşan Putin’le olan aşkını bitirmesini yadırgamadık. “F” ile başlayan tanımlamayı kulanmak istemiyorum ama, ucuz çıkar aşkları hep böyledir. Güç, yani kazanç, gelir tükenince aşk biter, yeninin arayışı başlar...

Gürcüzadenin halleri böyle işte. “Du bakali bundan kelli n’olecek!..”

Ve Recebin “cennet vatanına avdet”in “zaferden dönen Sezar” gibi karşılanamadı.

Çünkü halkının bir kısmı yas içindeydi. Yüzbinlerin tapındığı Menzil tarikatının lideri Abdülbaki Erol ( El Hseyni) ölmüştü. Tapınanları ona, baba niyetine Arapça ”Gavs” diyorlardı. Gürcüzade Recep Bey ise yayımladığı matem bildirisinde onu, “ülkenin manevi lideri” olarak anıyordu.

Bir parantez açarak söyleyeyim: İslam dininde de, Tanrı tektir. Lakin, Türk’ün  devleti bir tarikatlar ormanıdır. Tarikat liderleri de, çok Tanrılı dinler çağındaki gibi birer tapınak mertebesindedirler. İnsanlar, “birer tanrıcıkmış gibi” bakarak, önlerinde eğilip bükülerek tapınıyor, ağlayarak el, etek öpüyorlar. Yakarıp, yaşarken hem de ölümden sonrası için, yardım istiyorlar...

Sonra, ellerinde avuçlarında ne varsa sadaka diye veriyorlar. Tarikat babalarının zenginlikleri, işte bu sadakaların ürünü. Akan gelirle, şirketler topluluğuna sahipler. Abdülbaki Erol, zenginler arasında engini. Tek başına Emirlik, para basan şirketler imparatorluğu, örgütlenmesiyle devlet içinde devlet...

Müritlerinin anlatımına göre babası, Kurdistan’da milliyetçiliğin ayağa kalkmaya başladığı 1960’lı yılların sonlarında, “Türkleşme” aşkıyla Kürtlerden kaçmış, Siirt’ten gelip Adıyaman’ın Kahta ilçesi bitişiğinde sonsuz araziye çökmüş, Menzil adıyla imparatorluğunun merkezini kurmuştu. Türkiyelileşmiş bir Türk oğlu Türk olarak, MHP ırkçılığıyla bütünleşerek devlet himayesine girmiş, topladığı sadakalarla kısa zamanda zenginleşmişti.

Her gelen ırkçı iktidara eğildikten sonra, sonunda “Mevlasını bulmuş” gibi Recep beye biat edip destek verip güç toplamış, Mafya liderleri benzeri “besleyen  Baba” mertebesine ulaşmıştı.  

Ölümünde, Humeyni kadar olmasa bile, devasa bir hürmetle gömüldü. Kemalistlere göre, ona gösterilen bağlılık ile (aslında var olmayan, hiç bir zaman olmamış) laikliğin cenazesi kaldırıldı. Bu tesbit bir yana, cenaze ile yaratılan manzara Afganistan, İran rejimi babalarına gösterilen tapınma hallerinden farklı değildi.

Recep bey, diktatörlüğü ile Avrupa Birliği dahil olmak istiyor. Birlik, diktatörlüğe ek, terör potansiyelini göstere fotoğraftaki bu manzarayı, içine alır mı? Bilinmez ki, çıkar dünyası...

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.