Dün bir “şey” oldu

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Oylarıyla can ve yurt düşmanlarını vurulmuş fil gibi yere yıktılar. Yıkılışın sesi tüm dünyada duyuldu. Dün olan budur. Olayı gerçekleştiren de Kürtlerin gücüydü.

Yer kürenin yakın doğusunda dün bir "şey' oldu. Yarınların tarihine yeni bir safya eklendi.

“Şey”in hikayesine baştan başlarsak, Türklerin Anayasa “dibacesi”, yani temeli olan başlangıcında, el aleme “bizde de insaniyet var” maksadıyla “Türkiye cumhuriyeti demokratik, laik, bir hukuk devletidir” diye yazılı. Gerçekte ise her şeyi yalan dolan olanların anayasasının girişindeki bu ibare de kocaman bir yalandır. Gerçek olan Atatürk'ün ruhunu yaşatma ilkesine bağlılıkla diktatörlüğü sür-git ediyorlar. Bu yüzden Menderes diye bir başbakan asıldı. Onun dışında kimseye soru bile sorulmadı, bugüne kadar, yani bunlar diktatör severdir. Biri hüküm sürerken, öteki sırasını beklediği için diktatörlüğü teslim alan memnun, devreden mutludur.

Diktatörlükte dün yeniden seçim vardı. Anayasa ve yasaları takmayan, hukuk bilmeyen bir gidişle ikinci “ata” (Atatürk) olmaya özenen Recep Tayyip'in rejimi, “yerel yönetici” seçimi adı altında, kendini onaylamaya sunuyor, güç ve ruh tazeliyordu. Recep Tayyip, tek kişilik devlet olduğu için sonuçtan da emindi. Avucundaki ülkede, gücünü tazeleyecekti. Halkın ödediği vergiler, o vergilerle edinilmiş iletişim araçları dahil tüm olanaklar emrindeydi. Tekmil televizyonlar onun sesiyle açılıyor, kaş çatması, arada bir de tebesüm etmesiyle devam ediyordu. Tüm organize güçleri emrindeydi.

Bu rejimde, bir zamanlar Başbakan Adnan Menderes adındaki bir seçilmiş, diktatörlükle suçlanmış ve asılmıştı. Suçlamalardan biri de halkın parasıyla kurulan yayın orgalarını düdüğü niyetine kullanmasıydı. Oysa Recep Bey'in demokratik cumhuriyetinde tekmil iletişim araçları ona ayarlı, polis, adliye gücü de hizmetindeydi. Asılmış Menderes'ten sonra ilk defa, orta okul öğrencileri, kamuda çalışlan beyaz yakalı memurlar ve işçiler, onun mitinglerinde alkışçı olarak görevlendiriliyordu. Menderes'in bile yapmadığını yaparak, Cumhuriyet üstüne monte edilmiş diktatörlükte, Menderes'in hapse atılan Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun’un yalakalığını da geride bırakan Savunma Bakanı general, bir yanında genelkurmay başkanı, öbür yanında kara ordusu komutanı ile “Reiz”in propaganda faaliyetindeydi.

İlk defa halkın vergileriyle beslenen ordunun askerleri, işgal altındaki Kurdistan'da bindirilmiş seçmen olarak sandık başına götürülüyor, oy kullandırılıyordu. Bir diktatör, komutanların nezareti altında sandık başına götürülen askerlerin oyu ile “demokratik yoldan seçimleri kazanmış” oluyordu. Buna itiraz eden Kürt, polis saldırısına uğruyor, yakınları da yavrusunu çakallara kaptırmış ceylan ürkekliğiyle uzaktan manzarayı seyrediyordu. Halbuki Kürtler, beyinleri yüz yılın deneyimleriyle yüklü başkaldıranlardı. Seçimde oylarını, Kurdistan belediyelerini işgal kurtarmak için kuşandılar. Katiller kaçarak “Diyaré Romé”ye yerleşenler de, oylarını can düşmanlarına karşı sessiz silah niyetine kuşşandılar. “Düşmanımın düşmanı dostumdur” ilkesiyle CHP adaylarına destek verdiler. Hırsızlar ve talancılar kumkumasının göz diktiği İstanbul'u onlara kaptırmamakla kalmadılar, onları büyük yenilgiye uğratmada başlıca etken oldular.

Oylarıyla can ve yurt düşmanlarını vurulmuş fil gibi yere yıktılar. Yıkılışın sesi tüm dünyada duyuldu. Dün olan budur. Olayı gerçekleştiren de Kürtlerin gücüydü.

Bu darbeden sonra diktatörün doğrulup ayağa kalkması mümkün değil. Bu topraklarda, bugüne kadar kimse başaramdı bunu, çünkü kitlesi halk değil, kalabalıktır. Sadece almayı ve güçten beslenmeyi biliyor, kalabalık. Örneklersek İnönü, “tapınak milli şef” iken, ertesi gün yoktu. CHP o gün bugündür tek başına iktidar olamadı. Menderes ipe giderken, bir zamanlar onu kutsayanlar sürtre gerisine gizlendi. Bayar’ın yüzüne bakan çıkmadı. Demirel, Ecevit hapse giderken yalnızdı. Tökezleyen Özal, bir anda tabansız kaldı. Erbakan'ın partisini elinden aldılar.

Dün dengeler sarsıldı. CHP güç odağının “velahtı” oldu. Şimdi, CHP’lilere koşma zamanı. Göreceksiniz , “Türk tipi Çapul Burjuva” hemen, yeni sığınaklar arayacak. Koç’un veliahtı da “futbol amigoluğunu” terkedecek... Bunlar böyle. Devir ve devranın adamı olarak doğdu bu devşirme ruh. Öyle yaşadılar. Onlar için, “Reiz öldü, yaşasın yeni reiz” devranıdır, şimdi. Tabii Kürtler sayesinde...

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.