Egemenlik de bayram da iktidarın!

Çocuklar
- AKP iktidarının, etkisiz, yetkisiz, iradesiz bir kabullenme mekanına çevirdiği Türkiye Meclisi ile 6 milyondan fazlası yoksulluk sınırının altına itilen ve temel haklarından mahrum bırakılan çocuklardan, yarın '23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutlamaları isteniyor.
Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da çocuklar, yoksulluk, eğitimde eşitsizlik, çocuk işçiliği ve şiddete maruz kalma gibi ciddi sorunlarla karşı karşıya. TÜİK ve UNICEF verileri, çocukların yüzde 25’inin temel ihtiyaçlardan yoksun olduğunu, her dört çocuktan birinin çalıştığını; sağlık ve eğitimde bölgesel eşitsizliklerin devam ettiğini gösteriyor. Kürt çocuklarının durumu ise daha dramatik. Yoksulluk, eğitim eşitsizlikleri, çocuk işçiliği, sağlık hizmetlerine erişim ve kültürel haklar gibi konularda kendine özgü zorluklarla karşı karşıya.
Türkiye Meclisi'nin (TBMM) 23 Nisan 1920’de açılışının yıl dönümleri, 'Milli Hakimiyet Bayramı' olarak kutlanıyordu. Çocukları Koruma Cemiyeti de 23-30 Nisan'ı Çocuk Haftası ve haftanın ilk gününü 1929'dan itibaren Çocuk Bayramı olarak kutluyordu. Bu iki bayram, 23 Nisan 1935’te '23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı' adı altında bir araya getirildi. TRT, UNESCO'nun 1979'u Çocuk Yılı olarak duyurmasının ardından, Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği'ni başlattı. Bayramı, çocuk gruplarını davet ederek kendince 'uluslararası düzeye' taşıdı. Bugünü cezaevlerinde, iş yerlerinde, sokaklarda, asimilasyon cenderesinde, açlık ve yoksulluk pençesinde, üstelik şiddet girdabında karşılayan milyonlarca çocuk var.
2024 itibarıyla Türkiye ve Kuzey Kürdistan'ın nüfusu 85,6 milyon olup, bunun yüzde 25,5’i (21,8 milyon) 0-17 yaş arası çocuklardan oluşuyor. 1970’te çocuk nüfusu toplam nüfusun yüzde 48,5’ini bulurken; 2024’te ise yüzde 25,5’e geriledi, bu da yaşlanan nüfus yapısına işaret ediyor. TÜİK’e göre, çocuk nüfus oranının 2030’da yüzde 24,1’e, 2050’de yüzde 19,9’a düşmesi bekleniyor.
Bebek ölüm hızı
Bebek ve çocuk ölüm oranları OECD ortalamasının iki katından fazla. 2024’te bebek ölüm hızı binde 10; 5 yaş altı ölüm hızı binde 14,5 olarak kaydedildi. OECD ülkelerinde bebek ölüm hızı ortalama binde 4 civarında, 5 yaş altı ölüm hızı ise binde 5-6. UNICEF’e göre; çocuk ölümlerinin azaltılması için sağlık sistemlerine daha fazla yatırım yapılması gerekiyor.
Beslenme ve yoksunluk
OECD’ye göre; Türkiye, çocuk yoksulluğunda yüzde 22.4'le ikinci sırada yer alıyor. Bu, toplam nüfusun yoksulluk oranından daha yüksek (yüzde 20’nin üzerinde). Her 5 çocuktan biri yeterli beslenemiyor, her dört çocuktan biri okula aç gidiyor. Çocukların yüzde 13,3’ü her gün taze sebze-meyve tüketemiyor. 6 milyon çocuk yoksulluk sınırının altında yaşıyor. 5,5 milyon çocuğa sosyal yardım yapılıyor.
Sosyal harcamalar
Sosyal güvenlik harcamaları, GSYİH’nin yüzde 12'si civarında. Aile ve çocuklara yönelik kamu harcamaları düşük; OECD ortalamasına kıyasla sınırlı destek sağlanıyor. Çocuk yardımları, genellikle düşük gelirli ailelere yönelik ve kapsamı dar. OECD’de sosyal harcamalar GSYİH’nin ortalama yüzde 20’si oranında.
Barınma sorunları
Ortalama hane başına düşen oda sayısı 1 (kişi başına) ile 1,7 olan OECD ortalamasının altında. Sıkışık konut koşulları, çocukların fiziksel ve zihinsel sağlığını, sosyal ilişkilerini ve gelişimini olumsuz etkiliyor.
Eğitimde büyük sorun
OECD ülkeleri arasında 3-5 yaş erken çocukluk eğitimi katılım oranı yüzde 41'le en düşük durumda. TÜİK’e göre; 2024’te ortaokul sonrası eğitime devam etmeyen çocuk sayısı yüzde 1,5 arttı. Yoksulluk, aile içi şiddet ve çocuk işçiliği gibi nedenlerle okul devamsızlığı ve terk oranları artıyor. Çocukların yüzde 45’i okul gezilerine veya etkinliklerine maddi nedenlerle katılamıyor. Türkiye’de okullaşma oranı artsa da özellikle yoksul bölgelerde eğitime erişim hala sorunlu.
PISA sonuçlarında Türkiye, OECD ortalamasının altında kalarak okuduğunu anlama, problem çözme ve mantıksal çıkarım gibi alanlarda zayıf performans sergiliyor. Öğrenci başına en düşük harcama yapan ikinci ülke. Türk Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin yüzde 81,1’i personel ve SGK giderlerine gidiyor, eğitim-öğretim faaliyetleri için kaynak sınırlı.
Çocuk işçiliği ve cinayetler
Türkiye, 1998'de minimum çalışma yaşını 15 olarak belirledi ve 2001'de en kötü şartlardaki çocuk işçiliğini yasaklayan 138 ve 182 sayılı ILO sözleşmelerini kabul etti fakat 2024’te 15-17 yaş arası her dört çocuktan biri çalışıyor. Toplamda 970 bin çocuk işgücünde yer alıyor. OECD ülkelerinde çocuk işçiliği oranı, genelde yüzde 1-2 civarında. Çoğu OECD ülkesinde 15 yaş altı çocukların çalışması yasalarla yasak. MESEM (Mesleki Eğitim Merkezleri) gibi programlarda çocuklar ağır koşullarda çalıştırılıyor ve bu durum iş cinayetlerine yol açıyor. 2013-2021 arasında SGK verilerine göre 102 çocuk, iş cinayetinde hayatını kaybetti. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’ne (İSİG) göre; 2013-224 yılları arasında 742; 2024'te 71; 2025'in ilk üç ise 15 çocuk, iş cinayetlerine kurban verildi.
Suça sürüklenen çocuklar
Güvenlik birimlerine 2022’de gelen/getirilen çocuklarla ilgili olay sayısı 601 bin 754. Hırsızlık, yaralama, uyuşturucu/uyarıcı madde kullanımı, en büyük bölümü oluşturuyor. 3 Temmuz 2023 itibarıyla 12-17 yaş arası hükümlü çocuk sayısı bin 13'tü. TÜİK verilerine göre; 2024’te suça sürüklenen çocuk sayısı (0-17 yaş) 178 bin 834. Bu, 2010’daki 83 bin 393’ten iki kattan fazla bir artış anlamına geliyor. Adalet Bakanlığı verilerine göre; 2024’te cezaevlerinde 12-18 yaş arası 3 bin 532 çocuk (tutuklu ve hükümlü) bulunuyor. Bunlardan 299’u okuma-yazma bilmiyor, bin 685’i sadece ilköğretim mezunu, 55’inin eğitim durumu bilinmiyor.
Şiddet ve istismar
UNICEF’e göre; Türkiye’de çocuklar fiziksel, duygusal ve cinsel şiddete evde, okulda ve çevrimiçi ortamlarda maruz kalıyor.
Türk Adalet Bakanlığı istatistiklerine göre; Cumhuriyet başsavcılıklarında soruşturma evresinde olan “Çocukların cinsel istismarı” konulu dosya sayısı, 2024'ün sonunda 63 bin 306 olarak kaydedildi. Toplam 63,3 bin dosyadaki şüpheli sayısı ise 67 bin 507. Toplam 16 bin 790 sanık, “Çocuk istismarı” gerekçesiyle yargılanırken 7 bin 310 kişi hakkında mahkumiyet kararı alındı. Toplam 393 sanık hakkında ise Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kararına hükmedildi. “Reşit olmayanla cinsel ilişki” gerekçesiyle mahkum olan kişi sayısı ise 675.
Engelli çocuklar
Engelli çocukların eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimi sınırlı. Özel gereksinimlere uygun altyapı ve destek eksikliği, bu çocukların sosyal entegrasyonunu zorlaştırıyor.
Çocuk evliliği
OECD'nin 2024 verilerine göre; çocuk evliliği oranı yüzde 4,8. OECD ülkelerinde çocuk evliliği oranı genellikle yüzde 1’in altında; birçok ülkede yasal olarak 18 yaş altı evlilikler yasak. HABER MERKEZİ