Eşek deyip, geçmeyin
Toplum/Yaşam Haberleri —

Kolombiya'da bir eşek
- At, özgürlüğün ve cesaretin simgesiydi. Eşek, çalışmanın, itaate dayalı emeğin ve hizmetin. At zenginliğin göstergesiydi, eşek yoksulluğun. Eşek insanlık için attan daha üretken ve faydalı bir hayvan olmuştur. Ama toplum içindeki rolü, onun zekâsının göz ardı edilmesine yol açtı.
LAURA CAMON / Çeviri: Tijda YAĞMUR
Eşeğin kötü “zekâ” şöhreti nereden geliyor? Eşeklerle atların mekânsal zekâ, öğrenme ve hafıza gibi alanlardaki bilişsel yetilerini karşılaştıran bilimsel araştırmalar, iki tür arasında büyük farklar olmadığını ortaya koydu. Yani bu algının kökenini başka yerlerde aramalıyız. Bunun için de öncelikle önyargılardan kurtulup eşeği gerçekten tanımamız gerekiyor.
Evcil eşekler, Afrika’da yaşayan yabanıl eşek türünden geliyor. Bu tür, hayatın hiç de kolay olmadığı yarı kurak dağlık bölgelerde yaşıyordu. Bu ortam, seyrek bitki örtüsü, dağınık su kaynakları ve oldukça değişken sıcaklıklarla karakterize ediliyordu. Eşeklerin yaşadığı bu engebeli doğa, atların tercih ettiği açık ve otlak düzlüklere kıyasla oldukça farklıydı. Bu yüzden yakın akraba olmalarına rağmen eşekler ve atlar, ilk bakışta sanıldığı kadar benzer canlılar değil.
Düzlüklerde kaynaklar daha bol olduğu için atlar büyük sürüler hâlinde yaşar; aygırlar, kısraklardan oluşan bir “harem”e sahip olabilir. Oysa eşeklerin doğal ortamında kaynaklar kıttır; bireylerin dağınık hâlde yaşaması ve ya çok küçük gruplar hâlinde ya da tek başına hayatta kalması gerekir.
Bu koşullarda yaban eşeklerinin uzun mesafelerden haberleşebilmesi gerekirdi. Bu yüzden büyük burunları ve kocaman kulakları evrimleşti: Güçlü ve uzaklardan duyulabilen karakteristik anırma sesini çıkarabilmeleri gerekiyordu. Aynı zamanda dağlık alanlardaki odunsu çalıları çiğneyip öğütebilmek için güçlü bir çeneye sahip olmaları, bu çeneyi taşıyacak kalın bir boyun ve ağır kafayı destekleyecek güçlü bir yapı geliştirmeleri şarttı. Kısa bacakları da hızdan çok engebeli arazide hareket etmeye uygun bir uyumdu.
Eşekler genellikle “stoacı”dır!
Bir canlının yaşadığı çevre, onun karakterini de etkiler. Veterinerler eşekleri genellikle çok “stoacı” hayvanlar olarak tanımlar. Acıyı diğer hayvanlar gibi hissederler ama bunu daha ince, zor fark edilen yollarla ifade ederler. Bu nedenle, ağır ve yorucu bir işe maruz kaldıklarında çok daha az şikâyet ederler.
2022’de Science dergisinde yayımlanan bir makaleye göre, eşeklerin evcilleştirilmesi 7.000 yıl önce, Afrika’nın kuzeydoğusunda, Sahra çölleşmeye başladığı sırada gerçekleşti. O dönemde insanlık büyük bir dönüşüm yaşıyordu: Şehirler çoğalıyor, üretim uzmanlaşıyor, ticaretin önemi artıyor ve savaşlar sıklaşıyordu. Bu süreçte evcil eşek, kısa sürede tüm Avrasya’ya yayıldı. Güney Amerika’ya 15. yüzyılda İspanya ve Kuzey Afrika üzerinden getirildi; 18. ve 19. yüzyıllarda da Kuzey Amerika’ya ithal edildi.
Eşek o dönem için kusursuz bir araçtı. Tüm fiziksel özellikleri onu atlara göre daha zarif ya da görkemli göstermiyor olabilir, ama dayanıklılığı, gücü ve sabrı onu yük hayvanı olarak ideal kılıyordu.
At zenginliğin, eşek yoksulluğun
Böylece atlar, kralları ve savaş kahramanlarını sırtlarında taşırken, yarışlara katılırken, genç hanımefendilere gezintilerde eşlik ederken; eşekler, köylülerin tarladaki yüklerini taşıyordu. At, ruhun, özgürlüğün ve cesaretin simgesiydi; eşek, çalışmanın, itaate dayalı emeğin ve hizmetin. At zenginliğin göstergesiydi, eşek yoksulluğun.
Oysa düşünürsek, eşek insanlık için attan daha üretken ve faydalı bir hayvan olmuştur. Ama toplum içindeki rolü, onun zekâsının göz ardı edilmesine yol açtı. Tarlada çalışan, sessizce hizmet eden biri, doğayı seyretmeye vakti olan soyludan daha az zeki kabul edilirdi.
Bugün bile eşeği yoksullukla, atı zenginlikle özdeşleştirmeye devam ediyoruz. Dünyada yaklaşık 50 milyon eşek var ve bunların çoğu gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor. Son otuz yılda, Sahra Altı Afrika, Kuzey Hindistan ve Latin Amerika’nın tropik bölgelerinde eşek nüfusu artarken, Akdeniz ülkelerinde ve Çin’de ciddi bir düşüş yaşandı.
Eşek “aptal” değil!
Eşeğin “aptal” olarak görülmesine yol açan bir başka biyolojik özelliği daha var. Düşünmeden hareket eden, dürtüsel davranan ve sorunlarını şiddetle çözmeye meyilli kişiler için “eşek” denir. Bu algıyı anlamak için yine yabanıl eşeklerin yaşadığı çevreye dönmemiz gerekiyor.
Eğer sürünüzle birlikte açık düzlüklerde yaşıyorsanız, bir yırtıcıdan kaçmak en iyi savunmadır. Ancak yaşadığınız yer engebeliyse, çevik değilseniz ve av olabilecek tek canlı sizseniz, saldırmak en mantıklı stratejiye dönüşür. Bu nedenle evcil eşekler, tehdit altında hissettiklerinde atlara göre daha kolay saldırganlaşabilir.
Ayrıca, dişilere ulaşma şansını artırmak için erkek yaban eşekleri genellikle bir su kaynağının çevresinde kendi bölgelerini oluştururdu. Bu, evcil eşeklerin neden başka hayvanlarla yaşarken bölgeci davranabildiklerini ve gruba ait saymadıkları canlılara neden saldırdıklarını da açıklar. Bu davranış, dünyada birçok kişi tarafından fırsata dönüştürülmüş ve eşekler koyun, keçi ve diğer hayvanları yırtıcılardan korumak için bekçi olarak kullanılmıştır.
Yine de eşek, bağ kurduğu canlılara karşı son derece sevecen olabilir. Eşeklerin sosyal davranışlarında ilginç bir özellik olan “eşleşme”, sıkça gözlemlenir. Evcil bir eşek, zamanla başka bir bireyle -bu başka bir eşek ya da farklı bir tek toynaklı olabilir-güçlü bir bağ kurabilir. Hayvanlar âleminde bu tür yakınlıklar genellikle cinsel ya da akrabalık bağlarıyla açıklanır. Ama eşeklerde durum her zaman böyle değildir; aynı cinsiyetten iki eşek arasında da sık sık derin bir dostluk gelişebilir.
Eşeğe dair algımız
Bugün, bilimin ilerlemesiyle birlikte eşeğe dair algımız değişebilir. Son yıllarda hayvan zekâsına dair araştırmalarda adeta bir devrim yaşanıyor. Hâlâ keşfedilecek çok şey var ama giderek daha fazla türün bilişsel becerileri test ediliyor. Eşekler atlara kıyasla çok daha az incelense de yayımlanan çalışmalar, zekâ açısından onlardan geri kalmadığını gösteriyor.
İlginçtir, katırlar—yani eşek ve at melezi canlılar—bilişsel testlerde hem atları hem eşekleri geride bırakıyor. Melezlemenin bir canlı üzerindeki etkisi değişkendir: özellikler, ebeveynlerden birine benzer olabilir, ikisinin ortasında olabilir, daha düşük ya da daha yüksek seviyede ortaya çıkabilir. Katırların eşek ve atlardan daha güçlü ve dayanıklı olduğu zaten uzun zamandır biliniyordu; görünüşe göre bu üstünlük zekâya da yansıyor.
Gerçek şu ki, öğrenilecek daha çok şey var. Katırların neden daha zeki olduğunu ya da eşeklerin bilişsel becerilerini tam olarak anlamaktan hâlâ uzağız. Ama şunu artık biliyoruz: büyük kulaklar, dayanıklılık, sabırlı duruş ya da tarlada çalışmak bir canlıyı aptal yapmaz.