Gerçeği öğrenmenin yolculuğu

Kadın Haberleri —

.

.

  • Sara Montinaro’nun insanlık düşmanı çete örgütü DAİŞ’in nasıl ortaya çıktığını anlatan kitabı raflardaki yerini aldı. DAİŞ ile ilgili bilinmeyenlere mercek tutan kitapta, YPJ’nin bu insanlık düşmanına karşı mücadelesine de yer verildi.

REWŞAN DENİZ

Sara Montinaro’nın “Daeş Viaggio nella banalita del male (DAİŞ Kötülüğün Sıradanlığına Yolculuk)” adlı kitabı yayınlandı. DAİŞ’in doğuşunun ele alındığı kitapta, dünyanın dört bir yanından gelen "DAİŞ'in gelinleri"nin ve yabancı savaşçıların hikayelerinden yola çıkılarak, bu insanlık düşmanı çete örgütünün nasıl ortaya çıktığı anlatılıyor. DAİŞ’i destekleyenlerin hangi motivasyonla hareket ettiklerine mercek tutulan kitapta DAİŞ’in aşırı kadın düşmanı yaklaşımının nedenlerine de ayna tutuluyor.

İlk kuzeydeki Kürtlerle tanıştı

Yazar Sara Montinaro ile yazdığı kitabı, hayatı ve Rojava’ya yaptığı yolculuğu konuştuk. 2011 yılında Türkiye'deki Erasmus projesi sırasında Kürtlerle tanıştığını belirten Montinaro, “Bazı üniversite arkadaşlarım, köy yangınları nedeniyle Türkiye'nin güneydoğusundaki köylerini nasıl terk etmek zorunda kaldıklarını anlattılar. Oradan Bakur bölgesinin farklı şehirlerine gitme fırsatım oldu. Kürtlerle böyle tanıştım" diyor.

Birçok heyette yer aldı

Yıllar içinde çeşitli kervanlar ve heyetler sayesinde bu insanlarla daha sık iletişim kurduğunu belirten Montinaro,  "Newroz kutlamalarına katıldım ve onların ideallerini tanımayı ve paylaşmayı öğrendim. Birkaç kez Suruç'a gittim, aynı zamanda Amed, Hasankeyf ve diğer şehirlere de gittim" diye ekliyor. 

Tribunal’de yer aldı

Aynı zamanda insan hakları, göçmenler ve insan hakları alanında uzman bir hukukçu olan Montinaro, Türk devletinin Kürt halkına karşı işlediği suçlarla ilgili Paris’te kurulan Daimi Halk Mahkemesi'nde de (Uluslararası Tribunal) hukukçu olarak yerini almış. Bu yüzden özellikle 2015-2017 yılları arasında Cizre, Nusaybin, Şırnak, Sur vb. sokağa çıkma yasaklarında işlenen suçların hukuki boyutunu takip ettim” diye belirtiyor. 

Gerçeği öğrenmenin yolculuğu

Kitabı neden kaleme aldığını ise Montinaro şu sözlerle anlatıyor: “Yaşadığımız bu yüzyılın başlangıcı, çağımızın en acımasız fenomenlerinden birine tanık oldu. DAİŞ, Suriye ile Irak arasındaki geniş toprakları ele geçirecek kadar kısa sürede kendisini yaygın bir şekilde örgütlemeyi başardı. Mart 2018'de, her şeyden önce Suriye Demokratik Gücü'nün direnişi ve Uluslararası Koalisyonun desteği sayesinde yenilgisi ilan edildi, ancak sürekli saldırıları devam etti. Hol kampında yaşananlar, DAİŞ’in ne olduğunu anlamamızı sağlıyordu. Zihniyeti çoğalmaya devam ederken, sadece coğrafi olarak yenildi. Bu kitap, konunun esasına girmenin, gündelik hayattan ve dünyanın dört bir yanından akın eden ‘DAİŞ'in gelinleri’nin ve yabancı savaşçıların hikayelerinden yola çıkarak bu örgütün nasıl ortaya çıktığını anlamanın bir yoludur. İdari mimarisi ve zaman içindeki evrimi, DAİŞ’i destekleyen -sadece dini değil- nedenleri ve motivasyonları aydınlatmak ve çatışmanın gölgesinde yatan gerçeği öğrenmek için bir yolculuktur.”

Kadın düşmanlığının altındaki neden

Montinaro, kitabı yazmasının bir diğer nedeninin ise DAİŞ’in aşırı kadın düşmanlığının altında yatan nedenleri açığa çıkarmak olduğunun altını çiziyor: “Köleliğin kurumsallaştırılması ve tecavüz teolojisinin dini bir aktivite olarak yaratılması, kullanılan imha ve köleleştirme uygulamalarından sadece bir kaçıdır. Cinsiyet sömürüsü ve cinsel tahakküme dayalı bir sistem oluşturuldu. Kadına yönelik neler yapıldığı ve herkesin ne olduğunu bilmesi gerekiyor." 

Avrupa devletlerine çağrı

Uluslararası toplum ve Avrupa devletlerinin bu konuda sorumluluklarını üstlenmesi gerektiğine dikkat çeken Montinaro, “Bölgede yaşananlara ışık tutan bir Uluslararası Mahkeme ile bu gerçeklerle bir yüzleşme ve barışma süreci başlatılabilir. Uluslararası toplum, hareketsiz ve duyarsız kalmaya devam edemez, etmemeli. Bu hepimizi etkileyen küresel bir olgudur. Bu nedenle, sadece küresel ve toplu olarak çözülebilir” diye vurguluyor. 

Neden bu ismi tercih etti?

Kitaba “DAİŞ Kötülüğün Sıradanlığına Yolculuk” adını neden verdiğini ise Montinaro, “DAİŞ, Irak Şam İslam Devleti’nin kısaltmasıdır. Hilafet taraftarları için kısaltmayı kullanmak küfürdür, çünkü adının tam olarak söylenmesi gerekiyor. Yerli halk tarafından böyle adlandırıldığı için bu terimi kullanmaya karar verdim; aşağılayıcı bir şekilde ‘ezmek/yok etmek’ anlamına gelen isim” sözleri ile açıkladı.  

Korku yaymak için kullanılan araç

Kitabın bir bölümünde bazı yabancı savaşçılarla yaptığı röportajlardan yola çıkarak Hilafet dönemindeki günlük hayatı anlatmaya çalıştığını belirten Montinaro şöyle devam ediyor: "DAİŞ günlük bir sisteme yerleştirilmiş, bu da günlük bir eylem, kontrol ve terörize etme haline gelen resmi bir sistem, neredeyse bürokratik bir mekanizma haline gelmiş. Bunun nedeni, Nazi rejimi ile İslam Devleti arasındaki yaygın ve sistematik şiddet kullanımı ve bir tahakküm politikası uygulamak amacıyla terör aracı gibi benzer unsurların varlığı, totaliterlikleri ve İslam Devleti'ni birleştiren unsurlarla bağlantılıdır. Nefreti, barbarlık olarak tanımıyorum, hiç de gelişi güzel olmayan, korku ve yaymak için bir araç olarak kullanılan bir şiddetle karakterize edilen politikadır." 

Rojava’da birçok çalışmaya katıldı

Moninaro, Rojava yolculuğu, orada yaptığı çalışmalara ilişkin ise şunları anlatıyor: “Rojava'ya gittim ve burada Heyva Sor ile birlikte çalıştım. Orada meslektaşlarımla ve arkadaşlarla birlikte insani yardımları bir şekilde halka ulaştırmak için çok çaba verdik. Ayrıca Covid salgını sırasında insani yardım ve temel tıbbi yardımı garanti altına almak için de çalıştık. Hastaneler kurduk, bilgilendirme konusunda kampanyalar yaptık, Qamişlo'da mamografi merkezi açtık. Türkiye Alouk Barajı’nı kapattığında su dağıttık, hem mülteci kamplarında hem de şehirlerde çalışmalar yaptık. Projeler çoktu ve bu projeler artmaya devam etmekteydi ve halen devam ediyor. Bu kadar az alet ve ilaçla çalışmak kolay değildi. Ama hepimiz elimizden geleni yapıyorduk. Orada bazı özel ve güzel insanlarla tanıştım ve onlarla çalışmak ve yaşamak benim için memnuniyet vericiydi.”

İtici değil çözümleyici güç

Rojava’da gördüğü en önemli şeyin DAİŞ’i yenilgiye uğratan YPJ’li kadın savaşçılar olduğunu aktaran Montinaro, “Tüm dünyada bir sembol haline geldiler. Bu çok önemli bir adımdı! Kalaşnikof ve kamuflaj kıyafeti görüntüleri bir süre Batı'da moda oldu. Ancak elbette dikkatli olunmalı, retoriğin ve egzotik görüntünün ötesine geçmeliyiz" diyerek şöyle devam ediyor: "Aslında, örtünün kaldırılması, Elsa Dorlin'in dediği gibi, ‘hem kişinin hayatını korumak hem de kişinin sosyal varlığını yeniden onaylamak için mümkün olan tek uygulama haline geldiği’ farklı bir gerçekliği ortaya çıkarır. Burada Kürt kadınlarının direnişi, meşru müdafaada bir güçlenme ve yaşam özgürlüğü aracı olarak bulmuştur. Kürt kadınlarının direnişi bize, öz-örgütlenmenin bir kurtuluş yöntemi haline geldiği özgürlük değerlerine dayalı bir alternatifi nasıl yeniden inşa edeceğimizi öğretiyor. Bu nedenle, kendini savunmanın mevcut tahakküm mantığını dönüştürme ve kendini örgütleme yeteneğinin bir bütün olarak toplumun kurtuluşu ile eşanlamlı hale geldiği, toplumun demokratikleşmesinde kadının itici bir güç olarak değil, çözümleyici bir güç olarak görülmesi gerekiyor.

Kürt kadınları ideali gerçek kıldı

Yeni bir örgütsel model tasarlamak için toplumun ataerkil ve sınıfçı yaklaşımını yok edilmesi gerektiğini vurgulayan Montinaro, “Kürt kadınlarının direnişi bize bunun artık sadece bir ideal olmadığını, uygulanabilir bir olasılık olduğunu öğretiyor. Ve bu dünyadaki tüm kadınlar için bir teşvik olmalı. Kişi tek başına özgür olamaz; ancak hep birlikte özgür olursak özgür olabiliriz. Bu yüzden dün, bugün ve yarın olduğu gibi daha iyi bir dünya için savaşmaya devam edenlere teşekkür ediyorum” diyor. 

Sara Montinaro kimdir?

İnsan hakları, göçmenlik ve uluslararası insan hakları hukuk konusunda uzman. 2018'de Paris'te Türkiye ve Kürt Halkı için kurulan Daimi Halk Mahkemesi'nde hukukçu olarak görev yapan Montinaro, Güney Afrika'da hakim Essa Moosa ile çalıştı. Aynı zamanda bir aktivist olarak da çalışmalarını sürdüren Montinaro, Rojava'da çeşitli projelerin gerçekleştirilmesinde de yer aldı. Balkanlar, Yunanistan, Tunus, Batı Şeria-Filistin, Türkiye, Güney Kürdistan ve Rojava'da insani yardım koridorlarında da görev aldı.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.