Günahtır, haramdır, ayıptır!

Toplum/Yaşam Haberleri —

İlahiyatçı yazar İhsan Eliaçık

İlahiyatçı yazar İhsan Eliaçık

  • Birbirlerinin suçlarını örtbas etme yaşanıyor. Tarikatlar kadro desteği veriyor. Hükümet de onlara imkanlar tanıyor. Ve hükümetin yaptığı yolsuzluklar, rüşvet gibi olaylara tarikat ve cemaatler de ses çıkarmıyor. Karanlık kapılar arkasında daha neler yaşanıyor bilmiyoruz.
  • Bu zihniyete karşı dini, kültürel, tarihsel bir mücadele verilmesi gerekiyor. İslam’ın düşmanları bizzati tarikatların içinde yaşananlar olmaya başladı. İslam’ın dostları da buna tepki gösterenler solcular, seküler çevreler olmaya başladı. Dini bilenler gerçek İslam’ı anlatmalı.

GÜLCAN DERELİ

İlahiyatçı yazar İhsan Eliaçık ile çocuk istismarını, bunun tarikat ve iktidarla ilişkisini konuştuk...

Tarikatlarla bağı olan bir aile Medine Memi'yi diri diri toprağa gömerek katletti. Ensar yurtlarında kalan onlarca çocuk istismar edildi. Erzurum'da Kuran Kursu'nda çocuklar görevlinin istismarına uğradı. Kaçak cemaat yurtlarında kalan kız çocukları cayır cayır yandı... Liste öyle uzun ve dehşetli ki... Üstelik bunlar sadece basına yansıyanlar. Kamuoyu şimdi de İsmailağa cemaatine bağlı Hiranur Vakfı kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel'in 6 yaşındaki çocuğunu tarikatına mensup Kadir İstekli ile evlendirdiği, Kadir İstekli'nin 6 yaşındaki H.K.G'ye yıllarca tecavüz ettiği ortaya çıktı. Yine Aile Bakanlığı'nın olayı iki yıldır bildiği halde bir şey yapmadığı ortaya çıktı. Bu çocuklar için cehennemi düzenin suç zincirine bakınca ailenin, tarikatın, devletin, her türden iktidar biçiminin yüzyıllardan bugüne gelen tüm kirli geleneklerini görmek mümkün. Bu çocuk cehenneminin kuşkusuz mevcut iktidar zihniyetiyle doğrudan bağı var. Kamuoyunda infiale yol açan bu olayın ardından AKP-MHP iktidarının, cemaatler ve tarikatlarla olan ilişkisi gündeme geldi. 6 yaşındaki çocuğun İslam dini gerekçe gösterilerek evlendirilmesini, yıllarca tecavüze uğramasını ve iktidarın tarikatlarla ilişkisini İlahiyatçı yazar İhsan Eliaçık ile konuştuk.

Uydurma hadis

Tarikatların ve cemaatlerin içerisinde küçük yaşta kızlarla evlenilebileceğine dair bir dini görüş olduğuna dikkat çeken Eliaçık, "Onlar bu görüşlerini uydurma bir hadise dayandırıyorlar. Kendilerine sorduğunuz zaman niye yaptın bunu diye 'Peygamberimiz de Hz. Ayşe ile 6 veya 9 yaşında evlenmişti' diyor. Bu hadis ise en son Oxford Üniversitesi’nde geçtiğimiz 15 gün içerisinde açıklandı. Yapılan bir doktora tezinde bu hadisin bir uydurma olduğu ortaya çıktı. Peygamberin hayatından 120 yıl kadar sonra Hişâm bin Urve adındaki Sünni bir hadisçi bu hadisi uyduruyor" dedi.

Sünni ve Şii çatışması

Hadisin uydurulma sebebine ilişkinden ayrıntılar paylaşan Eliaçık, şöyle devam ediyor: "O devirde Irak’ın Kufe şehrinde Şiiler ile Sünniler arasında mezhep tartışmaları olmaktadır. Şiiler Hz. Ali’nin daha üstün olduğunu ve peygambere daha yakın olduğunu, Sünniler ise cemelde onunla savaşan ve onun karşısına çıkan Hz. Ayşe’nin daha üstün olduğunu, ona yakın olduğunu iddia etmektedir. Tabi bunlar karşılıklı delillerle arz etmektedirler. İşte bu Hişâm bin Urve adındaki Sünni tarihçi de, Şiilerin, 'Hz. Ali o kadar üstün ki 5 yaşında Müslüman oldu, daha çocukken Peygamberin ocağına girdi' demesine karşılık, 'Hz. Ayşe’nin de 6 yaşında Peygamber ile evlendiğini, o andan itibaren Peygamberin yanında olduğunu dolayısıyla Hz. Ali gibi onun da daha çocukken onun yanında yer aldığını' kanıtlamak için onlara nispet olsun diye bu tartışmalar içinde bu hadisi uyduruyor. Yazıyor ve oradan tarihin siyah kitaplarına geçiyor. Oradan hadis kitaplarına geçiyor, oradan mezhepler bunun üzerine çeşitli istişareler yapıyorlar ve oradan İslam dünyasına yayılıyor."

İslamiyet kılıf yapılıyor

Tarikatlar ve cemaatlerin İslamiyet’e dayandırarak istismarı meşrulaştırmaya çalıştığına dikkat çeken Eliaçık, "Şu anda tarikat ve cemaatler içerisinde tamamı değil ama bir grup Peygamberimiz gerçekten bunu yapmıştır diyerek adamın uydurduğu hadisi gerçek zannedip kızlarla 6 yaşında yaptığı evlilikleri bu şekilde Peygambere dayandırıyorlar. Ve sanki bu Peygamberin yaptığı bir olaymış gibi gösteriliyor. Hadis uydurmadır, aslı yoktur. Hz. Ayşe ile Hz. Peygamber evlendiğinde 19 ila 21 yaş arasında bir yaştadır. Hz. Ali de Fatma ile aynı Hz. Ayşe’nin yaşındadır, akrandır, yaşıttır. O da o yaşlarda evlenmiştir. Şimdi Kuranı Kerim’e Nisa Suresi'nin 6. Ayeti'nde BULUĞU’N-NİKAH yani evlilik çağı kavramı geçmektedir. Bila rüşd reşit olma kavramı geçmektedir. Bu ayete göre reşit olmayan bir kızla evlenmek yasaktır. Yine Talak Suresi'nin 4. Ayeti’nde de bu küçük yaşta kızlarla evlenebileceğini söyleyenler oradaki bir ayeti çarpıtarak henüz adet görmeyenler diye bir kelime geçiyor orada tabi orada çocuklar kast ediliyor derler bu da yanlıştır. Çünkü orada kast edilen de hastalığından dolayı adet görmeyen kadınlar demek, dolayısıyla hem Kuranı Kerim'de hem Kuranı Kerim'in hitap ettiği toplumda hem de o günkü Araplar arasında yaşı küçük ergen olmamış, reşit olmamış kızlarla evlenmek haramdır, günahtır ve o günkü toplumda da ayıptır. Bunu yapan birkaç kişi olsa bile bunların yaptıkları dini görüş değildir" diye konuştu.

Haramdır, günahtır

Küçük yaşta kızların söz kesme, beşik kertmesi gibi olaylar olduğuna dikkat çeken Eliaçık, "Onu küçükken nişanlandırırlar, söz verirler, beşik kertmesi yaparlar, onlar dahi kızın ergenliğe ulaşmasını beklemek zorundadır. İşte kaç yaşında ergen olacaksa onu beklerler. Bu da dünya genelindeki biyoloji araştırmalarına göre 15 ila 18 arasında erkekler ve kadınlar ergenliğe ulaşmaktadır. Türkiye’de de ergenlik yaşı üzerine yapılan araştırmalar vardır. Bunların hepsi 15’ten aşağı inmiyor. 15 ila 19 arasında gidip geliyor. Bir de Kuran'da bahsedilen az önce bahsettiğim Nisa Suresi 6. Ayet'te reşit olma bunu görürseniz bir de rüşd görürseniz o da kişinin sosyolojik olarak ruhen kendisini evliliğe hazır hale getirmesi, anne-baba adayı olmaya hazır olması, psikolojik, ruhsal, ekonomik olarak ve evlilik olgunluğunu kaldırabilecek bir çağda olması anlamına geliyor. Şimdi bunlar olmadan küçük bir kızla reşit, rüşd yok, anne-baba olmaya hazır değil, yaşı, ekonomik durumu, sosyal durumu müsait değil. Bir de ergen olmamış, henüz daha kendisinden adet kanı gelmiyor. Böyle birisiyle evlenmek dinen haramdır, günahtır, Peygamber ve arkadaşları bu hususta hassastırlar" diye vurguladı.

Uydurma rivayetler

Peygamber ile ilgili çocukla evlendiğini ileri süren rivayetlerin yanlış ve uydurmalardan kaynaklandığını dile getiren Eliaçık, "Beşik kertmesini, küçükken nişanlanmayı, söz vermeyi 6 yaşındakiyle evlenme zannediyor. Bazı cahil dindarlar da bu tür Araplardan gelen rivayetleri gerçek zannederek 6 yaşındaki kızlarla evlenmeye kalkışıyorlar. Hatta ele aldığımız bu olayda savcılıktaki ifadelere göre kızı 6 yaşında evlendirmişler fakat adam 6 yaşındaki kişinin çocuk olduğunu bildiği için 14 yaşına kadar kendisine bekle denilmiş. '14 yaşından sonra bununla ilişkiye girebilirsin, ondan evvel caiz değil' denilmiş. Ama adam bunu dinlememiş çocuğun itiraflarından ve savcılığa şikayetinden bunu anlıyoruz. Çocuk, 'Benimle evlenen kişi 6 yaşından itibaren benimle ilişkiye girdi' diyor. Ama o kızın anlattıkları olmasa o kişi de dışarıya karşı 14 yaşına kadar bekledim diyecek ama içeriden bu suçları da yapmış olacaktı" dedi.

Tarikatlar ile iktidarın işbirliği

Hükümetin, tarikatlar ve cemaatlerle işbirliği içinde olduğunu dile getiren Eliaçık, sözlerine şöyle devam etti: "Birbirlerinin suçlarını örtbas etme yaşanıyor. Tarikatlar kadro desteği veriyor hükümete, açtıkları yurtlarda yetiştirdikleri öğrenciler, hükümet ile beraber her biri bir yere geldiler. Bakanlıklarda, Milli Eğitim Müdürlükleri’nde, bütün tarikatların ve cemaatlerin yıllardır öğrencilere yaptığı yatırımlar, onlar yoğun bir şekilde yatırım yaptı, siyasal bilgiler, hukuk fakültesi, öğretmenler, askeriye, hakimler, savcılar, buralarda ben bilirim yıllardır tarikatlar, cemaatler yatırım yaparlar ve öğrencileri buralara yönlendirirler, buraları kazanmaları için burslar verirler, dershaneler açarlar. Şimdi bu çocukların hepsi büyüdüler, birer kadro haline geldiler ve şu anda hükümet tarafından kullanılıyorlar. Tarikatlar ve cemaatler hükümete kadro desteği veriyor. En az 20 tarikat ve cemaatin öğrenci yurtlarından yetiştirdiği öğrencileri şu anda sağda solda görev alıyorlar. Buna karşılık hükümet de onlara imkanlar tanıyor. Yerler veriyor, vakıf yerleri veriyor, durumlarını güzelleştiriyor, vergiden muaf tutuyor, besliyor, altın yıllarını yaşıyorlar. Ve böylesi bir durumda hükümetin yaptığı yolsuzluklar, rüşvet gibi olaylara tarikat ve cemaatler ses çıkarmıyor."

Hükümet üstünü örtüyor

Tarikat ve cemaatlerde bu tür infiale yol açması gereken, tepki gösterilmesi gereken olaylarda hükümetin fazla üzerine gitmediğini söyleyen Eliaçık, "Üstünü örtüyor ve mümkün mertebe savcılar düzenleme kurullarında, adli tıplarda, doktorlar, şurada burada bulunan herkes bunların istediği şekilde hareket ediyor. Mesela kemik yaşının tespiti için mahkeme bilirkişiye göndermiş kızın evlendiğinde kaç yaşında olduğunu tespit etmek için, orada bile yerleştirdikleri adamlarla başka bir 21 yaşındaki kızın testini sanki o çocuğun testiymiş gibi sunmuşlar ve orada bir dümen çevirmişler. Tezgah kurmuşlar yani. Böylelikle karşılıklı birbirlerinin suçlarını örtbas ederek birbirlerine destek olmuş oluyorlar. Böyle bir ilişki dünyası devam edip gidiyor. Karanlık kapılar arkasında daha neler yaşanıyor bilmiyoruz" dedi.

Rezalet bir durum var

Aile üyelerinin sözlerinin de tamamen durumu kurtarmaya yönelik olduğunun altını çizen Eliaçık, sözlerine şöyle devam etti: "Mahkeme ifadelerinin hepsini okudum, orada açık bir şekilde ifade ediliyor, rezalet bir durum var. Gerek tarikat lideri olan kızın babasının gerekse de onunla evlenen kişinin cezalandırılması gerekiyor. Cezaevinde yatmaları gerekiyor. 18 yaşından küçük bir kişi ile cinsel ilişkiye girmek hukuka göre suçtur, Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne göre suçtur, İslam dinine göre günahtır, Arap örfüne göre de ayıptır. Bunu yapmışlar, bunu yaptılarsa cezalarını çekmeleri gerekir. Seslerinin çıkmamasının nedeni tarikatın adının çıkmaması, rezil olmamak içindir. Ne yazık ki İslam’ın düşmanları ve dostları tanımı da bana göre değişti. İslam’ın düşmanları bizzati tarikatlar ve cemaatlerin içinde yaşananlar olmaya başladı. İslam’ın dostları da buna tepki gösterenler solcular, laikler, seküler çevreler olmaya başladı. Çünkü görüldüğü gibi onlardan pek ses çıkmıyor."

Sorunun çözümü mücadele

Hiranur Vakfı'nın mühürlenmesinin tek başına bir şey ifade etmediğini, asıl suçların cezalandırılması gerektiğini vurgulayan Eliaçık, "Tarikatların kapısına kilit vurarak bu sorun çözülmez. 70 yıldır tarikatların kapısında kilit var. Dernek diyerek, vakıf diyerek başka yollarla kendilerine yol bularak zaten onlar şu anda yaşıyorlar. O zaman bunlara karşı dini, kültürel, tarihsel bir mücadele verilmesi gerekiyor. Bunların dini zihniyetinin köklerine girilmesi gerekiyor. Ve dini bilenlerin gerçek İslam’ı bunlara, çocuklarına en azından anlatması ve ne kadar kişiyi kurtarırsa o kadar kişiyi kurtarması gerekiyor. Bunu vicdanen yapması gerekiyor" diye konuştu.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.