Hafıza korunmazsa mücadele zayıflar

Kadın Haberleri —

25 Kasım panel

25 Kasım panel

  • Londra’da Jiyan Kadın Meclisi öncülüğünde üç gün süren 25 Kasım etkinliklerinde kadın şiddeti politik bir saldırı olarak tanımlandı; kolektif hafıza ve örgütlü mücadele vurgusu yapıldı.

NEJLA ARÎ/LONDRA

Jiyan Kadın Meclisi tarafından 22-24 Kasım tarihlerinde düzenlenen 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü etkinlikleri, “hafızanın korunması, şiddetin politik niteliğinin teşhiri ve örgütlü kadın mücadelesinin toplumsal özgürlüğün ön koşulu olduğu” ortak mesajıyla tamamlandı. Sergi, panel, atölye ve dayanışma buluşmalarından oluşan program, kadınların kendi sözünü, kendi hafızasını ve kendi geleceğini inşa etme iradesini ön plana çıkardı.

“Adlarıyla Direnenler” sergisi

Kürt Toplum Merkezi’nde açılan “Adlarıyla Direnenler” başlıklı sergi, yaşamını mücadele içinde yitiren kadınların fotoğraflarıyla  güçlü bir hafıza alanı oluşturdu. Sergide Sakine Cansız’dan Zeynep Kınacı’ya, Jîna Amini’den Hande Kader’e, Nagihan Akarsel’den Ceylan Önkol, Özgecan Aslan, Rojbin Kabaiş ve Narin Güran’a kadar birçok kadının yaşam ve mücadele portresi yer aldı. Jiyan Kadın Meclisi üyeleri, serginin amacını “Kadın direnişinin kolektif hafızasını geleceğe taşımak; her fotoğraf bir tanıklık, bir söz ve bir çağrıdır” sözleriyle açıkladı.

Üç gün boyunca düzenlenen Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Atölyeleri’nde kadınların yaşadığı çok katmanlı şiddet biçimleri tartışıldı, Kürt Kadın Hareketi’nin özgür kadın bilinci ve dayanışmanın dönüştürücü gücü üzerine değerlendirmeler yapıldı.

“Sizin savaşınız bizim kanımız”

Etkinlikler içerisinde en yoğun ilgi gören ise, “Sizin savaşınız bizim kanımız” başlıklı panel oldu. Açılış konuşmasını yapan Jiyan Kadın Meclisi’nden Sara Devrim, “Cinsiyetçiliğin, milliyetçiliğin ve dinciliğin yarattığı tahribatı ancak komünal özgür yaşam felsefesiyle aşabiliriz. Yürünecek yolumuz, verecek mücadelemiz var” dedi.

Panelin ilk konuşmacısı eğitimci Ayşe Macit, şiddetin tarihsel kökenlerini değerlendirirken Önder Apo’nun “İlk köleleştirilen varlık kadındır” tespitini hatırlatarak, “Kadın cinayetleri bireysel değil, tarihsel bir iktidar düzeninin sonucudur. Kadın özgürleşmeden toplum özgürleşmez” vurgusu yaptı.

HDP eski milletvekili Serpil Kemalbay ise kadınlara yönelik şiddetin politik bir rejimin sonucu olduğunu belirterek, “Kadınların bedeni, emeği ve kimliği üzerinde kurulan kontrol ataerkil devlet politikalarının sonucudur. Şiddet sosyal hizmetlerle değil, politik mücadeleyle aşılır” dedi. Kemalbay, Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’in Paris’te katledilmesinin politik bir saldırı olduğunu hatırlatarak, “Eşit temsil talep eden, barış isteyen, örgütlenen kadınlar otoriteyi sarsar” ifadelerini kullandı.

Bu mücadele hepimizin

Atölye, panel ve sergi gibi çalışmaların ardından kadınlar, göç, şiddet ve dayanışma ekseninde deneyimlerini ve düşüncelerini gazetemizle paylaştı. Avrupa’da göçmen kadınların çok katmanlı baskılarla karşı karşıya olduğunu belirten Devrim Sara, “Vatandaş oldum, kurtuldum” demenin mümkün olmadığını vurguladı.

“Sürgünde kadın olmak bambaşka bir mücadele” diyen Gülten Sterk, “Biz buraya savaş, ekonomik zorunluluk ve politik baskı nedeniyle geldik ama sorunlarımız bitmedi. Evdeki yükler azalmadı, iş yerindeki ayrımcılık ve toplum baskısı devam ediyor” dedi.

Neşe Rizgar, göçmen kadınların işte, evde ve toplumda eş zamanlı baskı altında olduğunu belirterek, “Evdeki görünmez emek, psikolojik yük ve paylaşılmayan sorumluluklar kadınları nefessiz bırakıyor. Bu sorunlar konuşulmadan barış, eşitlik ve özgürlük tartışmaları yüzeysel kalıyor” dedi.

Döndü Bağlar, ataerkil yapının erkekler tarafından sürdürülmesine dikkat çekerek, “Kadınlar hem göç ediyor hem çalışıyor, iki kat yük taşıyor; ama erkekler hala aynı baskıyı uygulamaya devam ediyor. Değişim, erkeklerin kendi ataerkil kalıplarıyla yüzleşmesiyle mümkün” diye konuştu.

Hatice Toğruk ise, kadınların yaşadığı sorunların göç, şiddet, emek ve toplum baskısı gibi iç içe geçmiş alanlarda olduğunu belirterek, “Değişim önce zihinde ve duyguda başlıyor. Kadınlar yan yana geldikçe, konuştukça ve birbirine dokundukça ortak dönüşüm büyüyor. Bu mücadele hepimizin; bu yükü birlikte taşımak zorundayız” dedi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.