Halkın sesini idam sehpasına kadar taşıdı

"100. yılında Şeyh Said isyanı, Azadî Hareketi, Şeyh Said ve arkadaşları, hafıza ve kolektif itiraz" konferansı
- Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Şêx Seîd şahsında tarihsel gerçekliğin geleneksel varlık mücadelesinin, dayatılan tekçi zihniyete karşı Kürt toplumsallığının inançla, gelenekle ve iradeyle ortaya koyduğu isyan olduğunu vurguladı.
- Kürt Halk Önderi, Şêx Seîd'in 'Biz adalet istedik, siz idam verdiniz' diyerek bir halkın sesini idam sehpasına kadar taşıdığının altını çizerek, "Bu söz, hakikatin baskı karşısında geri adım atmadığının en yalın ve güçlü göstergesidir" dedi.
Şêx Sêid öncülüğündeki Kürt direnişinin 100. yıl dönümü vesilesiyle Brüksel'de bugün başlayan iki günlük konferansa mesaj gönderen Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, şunların altını çizdi: "Şeyh Said, döneminin koşullarında toplumsal sorumluluğu yüklenmiş bir öncü olarak, Kürtlüğün iradesine yönelen inkâr politikalarına karşı güçlü bir duruş sergilemiştir. Onun şahsında anlam bulan bu kalkışma, yalnızca siyasi değil, aynı zamanda toplumsal bir tepkidir. Bu tepki, Kürtlerin kendi hakikatlerine olan sadakatinin tarihsel bir ifadesidir."
Centre Culturel Espace Magh’ta başlayan ve iki gün sürecek olan "100. yılında Şeyh Said isyanı, Azadî Hareketi, Şeyh Said ve arkadaşları, hafıza ve kolektif itiraz" konferansı, Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK), Kürdistan İslam Toplululuğu (CÎK), Almanya ve Belçika Kürt Enstitüleri tarafından organize ediliyor. Konferans, Ey Reqîb marşının okunması ve saygı duruşuyla başladı. Açılış konuşmasını yapan KNK Eşbaşkanı Ahmet Karamus, “Şeyh Said Efendi ve arkadaşlarının uğruna can verdiği özgürlük mücadelesi bugün daha örgütlü ve daha güçlü bir biçimde devam etmektedir. Bugün halkımızın iradesiyle bu mücadele, birlik ve özgürlük yolunda kararlılıkla sürdürülmektedir” dedi.
İnkar sona erdi
CÎK Başkanı Mele Şevket Çakır, Osmanlı’nın yıkılış sürecinde Kürtlerin Türklerle birlikte durduğunu, ancak Atatürk’ün bu desteği inkar ve katliam politikalarıyla yanıtladığını söyledi. Çakır, Şêx Seîd’in “Beni asacaksınız biliyorum ama torunlarımız intikamımızı alacak” sözünü hatırlatarak, bugün bu mücadelenin Kürt Özgürlük Hareketi tarafından sürdürüldüğünü ifade etti. Çakır, “Artık inkar sona erdi, Kürtler bugün barış ve hak arayışıyla masadıdır” diye konuştu.
Belçika Kürt Enstitüsü’nden Derviş Ferho, Kürt tarihinin dış güçler tarafından anlatıldığını; Kürtlerin kendi tarihine sahip çıkması gerektiğini belirtti.
Birlik ve ortak hareket
Şeyh Said Derneği Başkanı Mehmet Kasım Fırat da video mesajında, Şêx Seîd öncülüğündeki direnişin, Kürt halkının hak ve özgürlük mücadelesi olduğunu hatırlattı. Fırat, “Bugün burada bugünün koşullarında Kürt halkının bütün güçlerine siyasetlerine çağrımız; birliğimiz ve ortak hareket etmemizdir. Bu çok önemlidir. Yüz binlerce şehit verdik bu uğurda, artık birlikteliğimiz bu şehitlerin anısına bir bağlılık olarak da şarttır” diye konuştu.
Konferans, direnişe dair hazırlanan sinevizyon gösterimiyle devam etti.
İlk oturum
İki günlük konferansın ilk oturumu “Şeyh Said 1925 Hareketi: Kürdistan Direnişine Doğru” başlığı altında yapıldı. Oturumda, dönemin jeopolitik dengeleri, Kürtlerin özgürlük arayışları ve uluslararası güçlerin etkisi tartışıldı. Konferansın moderatörlüğünü siyasetçi Doç. Dr. Hişyar Özsoy üstlenirken, ilk sunumu Prof. Naif Bezwan gerçekleştirdi. Bezwan, 1925 direnişinin Mondros Ateşkesi sonrası oluşan dört temel faktörle (Yunan-Türk Savaşı, İzmir’in işgali, Kemalist hareketin ideolojisi ve bölgesel jeopolitik gelişmeler) şekillendiğini anlattı. Aynı zamanda Sovyetler ile Kemalistler arasındaki stratejik iş birliğinin de direnişi bastırmada Ankara yönetimini güçlendirdiğini ifade etti. Bezwan, Kürt halkının yeniden benzer bir jeopolitik bir kuşatmaya karşı karşıya olduğunu ve bundan ancak ortak hareketle çıkılabileceğini kaydetti.
Edilgen pozisyona itme
Konuşmacılardan Prof. Dr. Jabar Qadr ise Güney Kürdistan’da İngiltere’nin etkisini analiz ederek, İngiltere’nin Kürtlerle ulusal değil, aşiret temelli pragmatik ilişkiler kurduğunu ve bu yaklaşımın Kürtlerin ulusal birliğini engellediğini vurguladı. Qadr, İngiliz politikasının, Kürtleri bölgesel jeopolitik oyunlarda edilgen bir pozisyona ittiğine dikkat çekti.
Katliam gerçeği
Dr. Derya Bayındır, İngiliz istihbarat raporları ve uluslararası yazışmalardan elde edilen belgelerle, Bedirxan Ailesi üzerinden 1925 direnişinin uluslararası boyutlarını ve sonrası Kürtlere yönelik katliam politikalarını belgeledi. Bayındır, özellikle Milletler Cemiyeti’ne gönderilen mektuplarda, halkın uğradığı toplu katliamların detaylarıyla anlatıldığını aktardı.
Mülksüzleştirme politikası
Doç. Dr. Zozan Pehlivan ise Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki toprak rejimini inceleyerek, Köy Kanunu ve vergi düzenlemeleri aracılığıyla Kürt halkının mülksüzleştirildiğini, kırsal yapının idari denetim altına alınarak tasfiye edilmek istendiğini belirtti.
Yazar Ekrem Malbat, Birinci Dünya Savaşı sonrasında Kürt toplumunda şekillenen siyasal örgütlenmeleri, yayımlanan gazete ve dergilerle gelişen ulusal bilinci değerlendirdi. Malbat, savaşın aydınlar üzerinde yarattığı kayba rağmen cemiyetleşme ve entelektüel faaliyetlerin ayaklanmaya giden süreci hazırladığını söyledi.
Konferans, direnişin tarihsel ve siyasal mirasını akademik belgeler ışığında değerlendirmeye devam etti.
Kürt Halk Önderi'nin mesajı
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan da konferansa bir mesaj gönderdi. "Azadi Cemiyeti, Şeyh Said ve Yoldaşları, Anma ve Kolektif İtiraz" başlığıyla gönderilen mesajın tam metni (ara başlıklar bize ait) şöyle:
"Şeyh Said şahsında andığımız tarihsel gerçeklik, yalnızca bir kalkışmanın ya da yerel bir isyanın ötesindedir. Bu gerçeklik, Kürt halkının toplumsal hafızasında derin izler bırakmış, geleneksel bir varlık mücadelesidir. O mücadele, dayatılan tekçi zihniyete karşı Kürt toplumsallığının inançla, gelenekle ve iradeyle ortaya koyduğu isyandır.
Güçlü bir duruş sergiledi
Şeyh Said, döneminin koşullarında toplumsal sorumluluğu yüklenmiş bir öncü olarak, Kürtlüğün iradesine yönelen inkâr politikalarına karşı güçlü bir duruş sergilemiştir. Onun şahsında anlam bulan bu kalkışma, yalnızca siyasi değil, aynı zamanda toplumsal bir tepkidir. Bu tepki, Kürtlerin kendi hakikatlerine olan sadakatinin tarihsel bir ifadesidir.
Geri adım atmadı, direniş umudu bıraktı
Cumhuriyetin kuruluş yıllarında uygulanan merkeziyetçi ve tek kimlikli siyaset, Kürt halkını varlığından soyutlamayı amaçlıyordu. Şeyh Said, bu siyasete karşı “Biz adalet istedik, siz idam verdiniz” diyerek bir halkın sesini idam sehpasına kadar taşımıştır. Bu söz, hakikatin baskı karşısında geri adım atmadığının en yalın ve güçlü göstergesidir. Ayrıca, “Hani savcı bey, biz kuzulu bir ziyafet yapacaktık” sözü, karşı karşıya kaldığı komplonun dile gelmiş hâlidir. “Torunlarım mutlaka öcümü alacak” sözü ise, gelecek kuşaklara bıraktığı direniş umudunu ifade etmektedir.
Yapısal dersler çıkararak
Burada altı çizilmesi gereken bir başka nokta daha vardır: Her tarihsel direniş gibi, Şeyh Said önderliğindeki kalkışma da kendi döneminin şartlarını taşımaktadır. Onu bugünün özgürlük mücadelesiyle ilişkilendirmek, onu romantize ederek değil; yapısal dersler çıkararak, tarihsel sürekliliği özgürlükçü ve demokratik bir çizgide yeniden kurmakla mümkündür.
Kutsal mirasa sahip çıkmalı
Ben bu geleneği, özgür Kürtlüğün devrimci dönüşümünde bir zemin olarak ele aldım. Yürüttüğüm mücadele, geçmişin anlamlı direniş mirasını, geleceğin demokratik, çoğulcu ve toplumsal barışa dayalı sistemiyle buluşturmayı hedeflemektedir. Şeyh Said’in çizgisi, bugünün demokratik ulus paradigmasıyla birleştiğinde gerçek anlamına kavuşacaktır.
Özgür Kürtlük, halkın tarihine, kültürüne ve ahlaki-politik değerlerine sadakatle mümkündür. Halkımız bu konuda dikkatli olmalı; tarihsel önderliklerin bıraktığı kutsal mirasa sahip çıkmalıdır.
Bu temelde, Şeyh Said’i ve arkadaşlarını saygıyla anıyor; mücadele değerlerini, özgürlük ve hakikat yolunda yaşatma kararlılığımı bir kez daha vurguluyor, konferansınızın başarılı geçmesi dileğiyle tüm katılımcıları selamlıyorum." BRÜKSEL













