HAYALLERİM

Forum Haberleri —

  • Hayalini kurduğum bir ortamda yaşıyorum. Buna kimse inanır mı bilemiyorum ama ben bunun hayalini kuruyordum. İzmir’den Kürdistan dağlarına kadar süren yolculuğumda hep bunun hayaliyle yaşadım.

HALİL DAĞ*

Hayallerimle yaşıyorum. Dehşet veren bir dünyada ama hayallerimin orta yerindeyim.

Kar bizi yine mahkum etmeye başladı. Bu karlı gecelerde en güzel şey düşünmek ve yazmak oluyor. Geçmiş günleri tekrardan hatırlamak ve gelecek günlerin düşünü kurmak... Her insanın böyle zamanlara mutlaka ihtiyacı vardır. Veya insan kendine böyle zamanlar yaratmak zorundadır.

Az önceydi, arkadaşlardan bir tanesi bu soruyu ortamımıza atıverdi. Hayallerimiz nelerdir? Şimdi arkadaşlarım bu konu üzerine derin tartışmalara girmiş durumdalar. Bense sobanın yanında oturmuş düşünmeye çalışıyorum. Her ne kadar onların anlattıklarını duyuyor olsam da, kendi hayallerime dalmış durumdayım.

Hiç bir hayalim yok.

Bu sözleri içimden söylediğimi sanıyordum ama arkadaşlarımın bana baktıklarını görünce onların da duymuş olduklarını anladım. Onlar da susmuşlar, benim ne demek istediğimi anlamaya çalıyorlar. Artık çadırımızda bir sessizlik hüküm sürmekte. Benim şaka yaptığımı düşünüyorlar ama oldukça ciddiyim. Bu arada bir kez daha düşünme fırsatını buluyorum. Dudaklarımdan dökülen bu sözlerin anlamını bulmaya çalışıyorum ki, içlerinden bir tanesi konuşmaya başlıyor.

Nasıl olur? Hayal eylemin başlangıcıdır. Hayal yoksa hiç bir eylem de gerçekleşmez. Hayali olmayan bir insan bu dünya da neden yaşar? Sadece mide tokluğuna bir ömür geçirilemez. İnsana güç veren, onu harekete geçiren bir şey vardır. O da hayaldir.

Bazen kendime hayaller kurmaya çalışıyorum ama olmuyor. Kendimi buna zorluyorum ama gerçekleşmiyor. Bazen bir şeyler görünmeye başlıyor ama onların bana ait olmadığını hemen fark ediyorum. Onu bozuyorum, başka bir şey tasarlıyorum, hayal diye önüme koyuyorum, bir zaman sonra onun da bana ait olmadığını görüyorum.

Kişi kendisi olmadan hayal kurabilir mi? Kuracağı hayaller ne kadar kendisinin olabilir?

Tabi ki, şundan yana değilim. İnsan tamamen kendisinin olmamalıdır. Bu anlamda hayalleri de kendisiyle sınırlı kalmamalıdır. İnsan çevresinin de olabilmelidir. Hayallerinde çevresinin de yeri olabilmelidir. Ama kendisine ulaşmadan çevreye dokunamamak gibi bir gerçek de vardır. Kişinin kendisinde ulaşabileceği derinlik, dış dünyaya yayılabildiği yüzey ile doğru orantılıdır. Bu nedenle sadece bana ait hayallerim yok.

Hiç bir hayalim yok.

Bu dağlarda hayallerimiz bile değişti. Ne güzel. Burada hayallerimiz bile büyük bir gerçek olarak duruyor, önümüzde. Burada ham hayaller kurmuyoruz. Kuramıyoruz. Kişiliğimiz Kürdistan gerçeğinde yoğruldukça hayallerimiz de hamlığından kurtuluyor. Hayallerimizin üzerindeki o göz kamaştırıcı kabuk gün be gün dökülüyor. Çelik gibi sağlam, kılıç gibi keskin hayallerimiz oluşuyor. Kürdistan zor bir ülke ve hayaller de en az gerçekler kadar sağlam olmalıdır.

Hiç bir hayalim yok

Bütün kaçışların nedeni hayallerdir. İnsan hep daha güzelini hayal eder. Bulunduğu ortamda bir tükenme, bir yetersizlik varsa daha güzeli hayal edilir. Kişinin güç getiremediği gerçek dünyadan uzaklaşma biçimidir, hayal. Bir kurtulmadır, bir taşmadır. Ruhun zincirlerinden kurtulup taşmasıdır. Bu bir özgürleşme biçimidir. Gerçek gelip çarpıncaya kadar süren bir özgürleşmedir bu.

Hiç bir hayalim yok.

Bana gelince... Hayalini kurduğum bir ortamda yaşıyorum. Buna kimse inanır mı bilemiyorum ama ben bunun hayalini kuruyordum. İzmir’den Kürdistan dağlarına kadar süren yolculuğumda hep bunun hayaliyle yaşadım. Bu hayalin bir yerde gizli olduğuna inanıyordum. Ve burada buldum.

Tek hayalim, yaşamın ellerimde olmasıydı. Burada yaşam bizim ellerimizde. Bizden uzakta akıp gitmiyor. Ve biz onun içinde sürüklenmiyoruz. Burada yaşam bize hükmetmiyor. Biz ona ulaşmak için çaba harcamıyoruz. Ellerimizi uzatıp onu tutabiliyoruz, ona biçim verebiliyoruz. Burada bize verilen bir yaşamı yaşamıyoruz, yaşamı gerçekleştiriyoruz. O yaşama katılıp onun taşları oluyoruz. Bu yaşamla birlikte gerçekleşiyoruz. Hayallerimiz uğruna yapma, yaratma, savaşma ve ölme imkanına sahibiz.

Bizim için geçmiş yoktu, hepsi bir mezarın karanlığıydı, yarın da yoktur, gelecek henüz oluşmadı. Bu günkü değerler vardır. Geleceği de, geçmişi de belirleyecek olan bu değerlerimizdir. Bütün hayallerimiz bu anda var olmaktadır.

Hayal ve gerçeği birlikte yaşıyoruz.

Üzerimizde savaş uçakları dolaşıyor, ittifaklar kuruluyor, ordular birleşiyor, sınırlara binlerce asker kaydırılıyor ama yaşam bizim ellerimizde. Hayallerimiz ve gerçeklerimiz bizim ellerimizde. Yaşamımız ve ölümlerimiz bizim ellerimizde.    

Bu anlamda, hayallerimle yaşıyorum, dehşet veren bir dünyada ama hayallerimin orta yerindeyim.

***

* Yönetmen-gazeteci Halil Dağ (Halil Uysal), TC ordu birliklerinin saldırısı sonucu yaşanan çatışmada, 3 arkadaşıyla birlikte 1 Nisan 2008 tarihinde yaşamını yitirdi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.