“Hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz”
Kadın Haberleri —

Kadın bedeni
- KESK’ten Gülcan Aydın: “Bedenimiz, emeğimiz, kimliğimiz bizimdir. Hayatlarımızdan, mücadelemizden vazgeçmiyoruz.”
- İskenderun Kadın Platformu’ndan Mehtap Sert: “Kadın, biat ettirilerek kamusal alanda görünmez kılınmak isteniyor.”
- TTB’nden Dr. Ayşe Gültekingil: “Kadınlar hükümetin aile politikalarına, ekonomik hedeflerine alet edilmez.”
Kadınlar, yılın her günü bedenleri, söylemleri, davranışları kısacası yaşama şekilleri nedeniyle türlü baskılara karşı mücadele yürütüyor. Bu mücadele dünyanın her yerinde sürüyor. Buna rağmen kadın bedeni üzerindeki baskı, küresel ölçekte yasalar, kültürel normlar ve şiddet yoluyla devam ediyor. Türkiye’de ise bu politika AKP iktidarıyla birlikte hız kesmeden sürüyor. 13 Nisan Cumartesi günü Sivaspor-Fenerbahçe maçında erkek futbolcuların “Doğal olan normal doğum” pankartıyla sahaya çıkması iktidarın cinsiyetçi politikalarını bir kez daha gözler önüne sererken, kadın cephesi var olan erkekliğe karşı mücadeleyi elden bırakmıyor.
Kararı kadınlar alır
Türk Tabipleri Birliği Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu Üyesi Dr. Ayşe Gültekingil T24’e verdiği demeçte, kadın bedenine dair kararların yalnızca kadınlara ve doktorlara ait olması gerektiğini vurgulayarak, “Aile Yılı” gibi bu tür kampanyaların kadınları hükümetin aile politikalarına ve ekonomik hedeflerine alet ettiğini, kadınları ev içine hapsedip sosyal hayattan dışladığını belirtti.
Türkiye Psikiyatri Derneği de kadına yönelik şiddetin her geçen gün hız kesmeden arttığı bir ortamda şiddet sarmalını pekiştiren her türlü ifadenin ve eylemin karşısında olduklarını belirterek şunları ifade etti: ”Kadın ve kadın bedeni üzerinde tahakküm kurmaya çalışan ataerkil düzenin karşısında olmaya devam edeceğiz."
“Gerici yapının aynası”
İskenderun Kadın Platformu üyesi avukat Mehtap Sert, kadının biat ettirilerek kamusal alanda görünmez kılınmaya çalışıldığını ifade etti. Mehtap Sert, “Cinsiyet eşitliliğinin gözetilmemesi, toplumun muhafazakar, gerici yapısının aynasıdır. Kadının her alanını işgal ederek, söz kurma ve karar verme yetisi elinden alınmak isteniyor. Sağlık Bakanlığı’nın futbol sahalarına yansıyan kampanyası, ‘Aile Yılı’ ilanından bağımsız değildir.” diye belirtti.
“Bedenimiz, kimliğimiz bizimdir”
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Adana Kadın Meclisi üyesi Gülcan Aydın, “Kadının nasıl doğuracağına, kaç çocuk yapacağına, hatta nasıl yaşayacağına dair kararların dahi siyasal otoritelerce belirlenmeye çalışıldığı bir dönemdeyiz. Kadının bedeni üzerinden kurulan bu denetim; sadece sağlık politikalarıyla sınırlı değildir. Aynı zamanda, kamusal alandan özel alana sürekli kontrol altında tutmaya çalışan patriyarkal düzenin bir uzantısıdır" ifadelerini kullandı.
Kadınların, kamusal yaşamda eşit temsilden, istihdama erişiminden, şiddetsiz bir yaşam hakkından mahrum bırakıldığını ve kadınların daha çok çocuk doğurarak 'kutsal' olarak tanımlandığını ifade eden Gülcan Aydın şunları söyledi: “Biz, bu politikaların kadını görünmez ve bağımlı kıldığını çok iyi biliyoruz. Bizler, kadınların sadece doğurganlıklarıyla değil, düşünce, emek ve örgütlü gücüyle var olduğunu belirtiyoruz. Kadın bedenini hedef alan her türlü düzenlemeye karşı eşit, özgür, laik ve şiddetsiz bir yaşamı savunuyoruz. Bu nedenle ‘Bedenimiz, emeğimiz, kimliğimiz bizimdir. Haklarımızdan, hayatlarımızdan, mücadelemizden vazgeçmiyoruz’ diyoruz."
Türkçe bilmiyormuş!
Sivasspor oyuncusu Rey Manaj, sanal medyadan yaptığı paylaşımda, Türkçe bilmediği için taşıdığı pankartta ne yazdığını bilmediğini ifade ederek, "Kendi adıma bütün kadınlardan özür dilerim, sizin bedeniniz ve sizin kararınız" diye yazdı.
Erdoğan’ın “fıtratı”
AKP iktidarının cinsiyet eşitliği ve kadın hakları alanlarındaki düzenlemeleri her daim tartışma konusu oldu. 2010 sonrasındaki politikalarında aileyi merkeze alan düzenlemelere imza attı. Bu dönem kadın hakları bağlamında geriye gidişin başladığı, bu yönde kurumsal değişikliklerin yapıldığı bir döneme dönüştü. Bağımsız kadın örgütleriyle sınırlı düzeyde kurulan ilişki, yerini hükümet çizgisinde hareket eden kadın kurumlarıyla kurulan ilişkilere bıraktı. Erdoğan’ın Temmuz 2010’da kadın kurumlarıyla yaptığı Dolmabahçe toplantısında “Ben kadın-erkek eşitliğine inanmıyorum. Bu fıtrata aykırı” demesi takip edilecek politikalara dair ciddi bir ipucu sundu. Bu söylem sonrası AKP’nin kadınlara dönük yürüttüğü politikaya dair bazı örnekler ise şöyle:
* 2011 sonrası cinsiyet politikasını en net şekilde özetleyen olay Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’ndan kadın sözcüğünün çıkartılması ve bakanlığın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na dönüştürülmesi oldu.
* 2012’de, AKP öncesi dönemde kurulan Kadın-Erkek Eşitliği Komisyonu’nun adı, “Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu” olarak değiştirildi.
* 2012’de “Her kürtaj bir Uluderedir” sözüyle kamuoyuna yansıyan kürtaj karşıtı devlet politikaları devreye girdi.
* 2015’te resmi nikah olmaksızın dini nikah yapılması suç olmaktan çıkartıldı.
*AKP’li Bülent Arınç’ın “Kadınlar herkesin içinde kahkaha atmamalı”(2014) gibi ifadeleri, kadınları kamusal alanda kısıtlayan bir nefret dili oluşturdu.
* 2016’da hükümet, cinsel istismar suçlarında tecavüzcünün mağdurla evlenmesi durumunda cezanın ertelenmesini veya hükmün geri bırakılmasını öneren bir yasa taslağı sundu.
* AKP-MHP iktidarının 2021 yılında İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı, kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli bir gerileme oldu. HABER MERKEZİ