Haydut devlette seçim

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Katlettikleri gencin kemiklerini torba içinde babasına teslim ediyorlar. Görüntüyü yayımlayan televizyon kanalı cezalandırılıyor. Kürtlerin helikopterden atılmasını fotoğraflayan gazeteci hapse atılıyor. Acı, sızıdan "ah" diyen ‘terörist’ diye tutuklanıyor. Haydutluk işte...

Türklerin devleti kurulurken, "hal ve gidişin" tartışıldığı toplantılar düzenleniyor, mutlu bir geleceğin inşası uğruna uzun süren kongrelerde ardı gelmeyen tiratlar "vaaz" ediliyor, hatta  "insani bir gelecek için kongre kararları" bile alınıyordu.

Ama bütün bu "hoşluklar", asla göz boyayan bir "tiyatral" gösterinin ötesine geçemedi. Diktatörlük, kendi bildiğini okudu, kozasını ördü.

Nutuklar maratonu sürerken, ülkenin yerlisi Ermenilerin kökü kazınıyordu. Rumlar kendi kanları içinde boğulup can veriyor, geride bıraktıkları servet ile bir kısım "Cumhuriyet burjuvazisi"nin ayakları çatılıyordu.  

Ötede Asuriler, Nasturilerin mezarı kazılıyor, Kürt soykırımına hazırlık olarak Koçgiri‘ye katil çeteler sürülüyordu.
Yani Türk devletinin hikayesi hukuksuzlukla başladı.

Sonraki süreçte de, "devlet olma" gösterileri birbirini izledi, ama hukuku bırakın, kendi yasalarına bile yaslanmadı. Başladığı gibi, naralarla yürüdü.  "Tek adamın keyfini getirme rejimi" olarak yaşadı.  

Dünlerde "çok yaşa Padişahım" diye haykıran "Türk" dediğimiz kalabalıklar, bunları kutsayıp tapındı. Çeyrek yüzyılı aşkın sonra, bunların döşediği temel (diktatörlük) üzerinde, demokrasi inşa ettiler, kendilerince. 72 seneden beri, kurduğu rejim nedeniyle, Atatürk’e hamd ü sena edilerek demokrasi oyunu oynanıyor. Açık bir deyişle, diktatör seçimi yapılıyor.

Çünkü, Atatürk’ün kurduğu ırkçı rejim "baki", yani kalıcı bir kutsal mitostur. Dinci-ırkçı kalpazan işportacılar su başlarını tutsa bile kalıcı...

Kalıcı, çünkü dünya son yüzyılda sayısız değişim ve dönüşümler geçirdi. Dünya savaşı yaşandı. Yeryüzü parçaları, defalarca kabuk değiştirdi. Irkçı diktatörlükler çöplüğe gitti. Kürtler nasipsiz kaldı, ama her halk kendi devletine sahip oldu. Kendini “efendi" sanan seçilmişlerin fiyakası, "ücreti mukabilinde hizmet sunan Xulam (hizmetkar) mertebesi"ne indi.

Türkler, yeryüzünün tek değişmeyeni olarak kaldı. Değişimse eğer, belli aralıklarla diktatörünü seçti. Ona biat etti ve de başta kaldığı sürece tapınır göründü. 

Yani, diktatörlük hiç değişmedi. Başladığı gibi yerini, mutlak egemenliğini korudu.

Günün Recep Tayyip’ini misal alırsak. Dünyada misli, eşi, benzeri kalmamış, görülmemiş bir diktatör prototipidir kendisi. Tek başına, savaşların efendisidir. -Şu anda, kamuflajlı olarak Ermenistan cephesinde- Kürtlere her gün, yeniden cehennem inşa ediliyor. Türk demokrasisi öyle bir demokrasiki, işaret ettiği ya da andığı hayatlar sönüyor. İçtiği suyun bedelini de -aziz ve muhterem- milleti ödüyor. Damı akan, su içinde kalan gecekondudan gelen olarak Saraylar, köşklere sığmıyor. Beğendiği her iklim ve arazide birer Saray’ın efendisi. Emrinde bir düzine köşk. 3-5 bin arabalı konvoy ile namaza gidiyor. O konuştuğunda tekmil televizyonlar, selama geçiyor. Öylesine nesli tükenmiş bir efendi ki, ailecek "ihtiyacı kadarını değil, istediği kadar alan" olarak misali, hesabı bilinmeyen servetin efendileri...

Ve Türk çoğunluk onu, lüks içinde beslemekten mutlu. Kendisi çöplükte ekmek arasa da...

Türkler, şimdilerde onun emir ve bakışı altında seçimlere hazırlanıyor.

Bir kesim, 72 yıldan beri olduğu gibi, bir kere daha, seçimle kurtuluşunu arıyor. En azından, doyasıya ekmek yemeyi hayal ediyor.

72 yıldır yanılıyor. 1920’den kalma, kanunsuzlar rejiminde, yüzler değişse bile, çark aynısı ile kaldı, kalmaya devam ediyor.

Çünkü, bu rejim temel çağların dışında, diktatörler asrından kalma. Recep’in yerine aday olanlardan biri, Kürtleri diri diri gömen Toledo Ahmet.

Öteki Beyaz Toroslara binili katillerin sultanı ırkçı Meral. Ve bunlardan farklılık, yani insanlık bekleniyor. Haydut devletin kerametinden bahsedip güldürmeyin beni.

Ha, "haydut devlet" dedim ve diyorum. Bir iftira, düzgünü karalama, "hakaret, aşağılama" olsun diye değil. Ben ne yapayım ki, bilimin bir tesbiti böyle. Ben onun tekrarlayıcısıyım.

Bilim, yeryüzünde var olan veya keşfedilen her olay, durum ve olguya isim veren, tarifi olan kanunları koyandır.  Türk devletine, "haydut devlet" deme de bir tesbittir. Haydutluğun kanıtı olan şartları da sayarak, bu tesbiti yapıyor sosyal bilim.

Bilime göre, bir devletin ne yapacağı önceden kestirilemiyor ve evren ya da bölge barışını tehdit ediyorsa, kitlesel ölüm silahları üretip kullanıyor, kendi halkına zulmediyor, uluslararası kulları hiçe sayıyor, komşularını tehdit ediyorsa eğer, bu haydut devlettir.

Ben ne yapayım ki, Türk devleti kuruluşundan beri, böyledir. İçeride halkları kırarak yola çıktı. Kötülükler saçarken, Anayasa ve yasalarını süs gibi kenara dikti. Recep’in kötülükleri tazecik. Henüz dumanı tütüyor.  Seçilmiş Kürtlerin haklarını gasp edip onları, hapishanelere doldurdular. Kürtlere, işkenceyi iş edindi. Canlarını almayı, evlerini başlarına yıkmayı, yurtlarını ateşe verme, ağaçlarını, tek ağaçtan giderek ormanlarını çalmayı hizmet diye sundu. 

Katlettikleri gencin kemiklerini torba içinde babasına teslim ediyorlar. Görüntüyü yayımlayan televizyon kanalı cezalandırılıyor. Kürtlerin helikopterden atılmasını fotoğraflayan gazeteci hapse atılıyor. Acı, sızıdan "ah" diyen ‘terörist’ diye tutuklanıyor. Haydutluk işte...

Uluslararası haydutlukla, Güney’de işgale direnen Kürtlerin üstüne kimyasal bombalar yağdırıyor, Yunanistan’ı "bir gece yarısı gelebilirim" diye tehdit ediyorlar. Bir ayakları Suriye’de, biri Irak’ta. Libya ayrı sıçrama tahtası...

Bu satırlar yazılırken, Ermenistan işgaline arka veriyorlardı.

Bu çağda, Cengizhan saltanatını kurup, onun gibi başkasının kanı ve gözyaşı ile keyfini getiren bir diktatör, seçime girse bile, bunca hile, madrabazlık varken kaybeder mi?

Ve sözüm sanadır Kürt: Kaybetse bile Ali Duran Topuz’un tesbitiyle, "mütemmim cüzü" (tamamlayıcısı)dür, alternatif. Onları zulme verdikleri destekle tanıyor, biliyoruz..

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.