HDP’nin adayı umudun adayıdır

Sezai TEMELLİ yazdı —

  • Bugün Türkiye siyasetinin iki önemli faşist çapası vardır. Biri AKP’yi diğeri de altılı masayı bağlayan çapalardır. MHP ve İYİ Partidir bu çapalar. Bunlar devletin ittihatçı hattını yeniden üreten mekanizmalardır. 
  • Mesele seçim taktiği değildir. Mesele faşizmi yıkmaksa eğer bu konuda ister birinci tur, ister ikinci turda olsun bunu sağlayacak mücadele yöntemleri hayata geçirilmelidir. HDP’nin kürsüsü mücadeleye davet kürsüsü olacaktır.

Türkiye uzun süredir seçim sürecinin içinde yaşamasına karşılık siyaseten sığ bir tartışmaya sıkışıp kaldı. Cumhur İttifakı adayımız Erdoğan açıklaması sonrası Millet İttifakının aday tartışmalarına kilitlenmesi bu sıkışmanın belki de başlıca nedeni. Siyaseti boğan, toplumun siyasallaşmasını engelleyen ikili aday zemini bu süreçte tartışılması gereken yapısal sorunların tartışılmasını engellediği gibi bu sorunların çözümüne dair ortaklaşma alanlarını da görünmez kıldı. Oysa seçim süreçleri toplumun yoğun biçimde politikleştiği süreçlerdir. Toplumu politikadan uzaklaştıracak ne varsa yapan, sokaktan kaçan, hak mücadelelerini öteleyen, iktidarın ajandasına talip olan bir siyaset anlayışı toplumu giderek umutsuzluğa sürükleyen bir duygu halini yarattı.

Oysa AKP-MHP faşist iktidarının yaratmış olduğu tahribat ciddi boyutlardadır. Böylesi bir durumun sürdürülmesinin artık mümkün olamayacağı ortada. Çok daha öncesi toplumsal ve siyasi muhalefetin güçlü bir eylemsellikle bu iktidardan kurtulma seçeneğini yaratması beklenirken, muhalefet seçimleri bekleyen bir anlayışla bu ceberut iktidarın ömrünün uzattı. Cesaretten yoksunluğun bedeli ağır oldu…

Erdoğan’ın iktidarına son verecek olan, bu otoriter rejimi dönüştürecek olan naif bir iyimserlikle sandık sonuçlarını beklemek olamaz. Sandığın sonuçlarını belirleyecek olan siyasi mücadelenin ve programın üretilmesi kaçınılmaz bir ödevdir.  Faşizmden kurtulmak istiyorsak onunla mücadele etmeliyiz ve mutlaka yıkmalıyız. Sandık bu süreçte önemli bir uğraktır ama tek başına her şeyin belirleyicisi olmasını beklemek saf bir iyimserlikten öteye bir anlam taşımaz. Tüm hesaplarını sandığa göre yapanlar sandığa giden yolu ihmal ettiği için büyük hayal kırıklıklarıyla karşılaşmaları mümkündür. Oysa Türkiye halklarının, emekçilerin, kadınların hayal kırıklığı yaşamaya artık tahammülü kalmamıştır. Hele de Kürt halkının bunca zulme, savaşa, yoksulluğa karşı siyasetin aczini taşımasını kimse beklemesin.

Bu iktidarın sonlanması için seçime giden yolda iki önemli adımın atılması kaçınılmaz olarak karşımızdaydı. Bunlardan birincisi önümüzdeki dönem Meclisi’nin olabildiğince güçlü ve nitelikli temsiliyetini sağlayacak bir birleşime kavuşturulmasıydı. Bunun yolu da kuşkusuz Demokrasi İttifakının güçlü bir şekilde parlamentoya dönmesiydi. Meclisin aritmetiği otoriterleşmeyi mümkün kılacak, bir kez daha bugün yaşadığımız vesayetçi faşist bir sistemi var edecek seçenekten kurtarılmalıydı. HDP bu konuda başarılı olmuş Yerel Seçimler stratejisini dönemin özellikleri çerçevesinde yeniledi ve güçlü ittifak bileşenleriyle bütünlüklü mücadele ve seçim hattı oluşturdu. Bu halklarımızın umudunu büyüttüğü kadar geleceği demokratikleştirecek en güçlü hamleyi de var etmiştir.

İkinci adım Cumhurbaşkanlığı adayı konusunda faşizmin karşısında toplumu savunacak, dönüşümün ve sahici bir demokratikleşmenin kürsüsü olacak ortak aday stratejisidir. HDP bu konuda üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirmiş, tüm topluma açık çağrısını yapmış, kendi politik kültürünün belirleyici özelliği olan kolektif aklın üretimi adına inisiyatif almıştır. Beklemiştir, tartışmaları zenginleştirmiştir ama başta altılı masa olmak üzere siyasi ve toplumsal muhalefetin ısrarlı duymazdan gelme haliyle karşılaşmıştır. 

Hakikatin sesine kulak vermek yerine MHP zihniyetini muhalefetin içine taşıyanlara, beyaz yakalı faşizmin temsilcilere kulak kabartanlar bu sürecin aktörü olamamıştır. İktidarın Kürt düşmanlığına bağlı geliştirdiği savaş politikaları ses çıkarmak yerine neredeyse aynı kapıya çıkacak söylemleriyle HDP’ye olan yaklaşımlarını ısrarla ortaya koyanların hesapları siyaseti kilitlemiştir. Bugün Türkiye siyasetinin iki önemli faşist çapası vardır. Biri AKP’yi diğeri de altılı masayı bağlayan çapalardır. MHP ve İYİ Partidir bu çapalar. Bunlar devletin ittihatçı hattını yeniden üreten mekanizmalardır. 

Türkiye siyasetinin demokratikleşmesi önünde en önemli handikaplar işte bu çapalardır. Toplumu umutsuzluğa sürükleyen de bu köhne aklın hala geçerli akçe gibi kendisini dayatmasıdır. Buna son vermeden tecridin, savaşın, kayyumcu yönetsel anlayışın ve zulmün sonlanması mümkün değildir. Buna son verecek olan da HDP’dir, onun üçüncü yol stratejisidir, demokratik cumhuriyet mücadelesidir. Umudu yeniden ayağa kaldıracak olan da yine HDP’dir. Nitekim öyle olmuştur. HDP Cumhurbaşkanlığı seçiminde adayını açıklayacağını söylemesiyle birlikte başta Kürt halkı olmak üzere toplumun büyük bir kesiminde umutlu bir duygu hali ortalığı kaplamıştır.

Mesele seçim taktiği değildir. Mesele faşizmi yıkmaksa eğer bu konuda ister birinci tur, ister ikinci turda olsun bunu sağlayacak mücadele yöntemleri hayata geçirilmelidir. HDP’nin kürsüsü mücadeleye davet kürsüsü olacaktır. Bu adım toplumsal ve siyasi muhalefetin Kürt meselesi başta olmak üzere, demokratik anayasadan hukuk devletinin gereklerine, sömürüden talana kadar birçok yapısal sorunun çözümünde ortaklaşmanın yollarını açacaktır. Seçim aritmetiğine kafalarını gömmüş olanlar hesabın içinden çıkamıyorlarsa çapalarından kurtulup bizleri görmedikleri içindir. Biz buradayız…

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.