Hepimiz Mazlum’a borçluyuz
Dosya Haberleri —
- Mazlum Doğan ile yolları Diyarbakır Zindan'ında kesişen Garabet Demirci, işkenceye direnen teslimiyeti kabul etmeyen devrimcilerden biridir. Bir mevsim işkence gördü. İşkencenin her türlüsüne maruz kaldı. Garabet’e Mazlum Doğan'ı sorduk: "Eylemiyle konuşan sadece Mazlum arkadaştı."
- “Hepimiz Mazlum’a borçluyuz. Halen borcumuzu layıkıyla ödemiş değiliz. Her Kürt, her devrimci tutsak, her özgürlük arayan mazlum mutlaka Mazlum Doğan arkadaşa bakmalıdır. Onun sadece Kürtlerin Mazlum’u olmadığını en fazla özgürlük arayan Ermeni ve tüm ezilenlerin Mazlum’u olduğuna inanıyorum."
İSMET KAYHAN
Maraş'tan, Malatya'dan ve Adıyaman’dan 60’lı yılların sonunda Kürt Alevilerin göç ettiği bir kentti Antep. O yıllar Malatya’da haşhaş, Antep’te fıstık mitingleri yapılırdı. Kurdistan’ın yoksul gençleri de Antep’e gelip hamallık yapardı. Emek sömürüsünün, sınıf çelişkisinin yoğun yaşandığı bir kentti. Bu yüzden neredeyse tüm devrimci önderlerin yolu Antep’ten geçmiştir. Antep’teki yoksul işçilerin mitinglerini, günler süren grevleri organize eden devrimciler daha sonra gruplar halinde Filistin’e savaşmaya gittiler. Filistin’e ilk devrimciler Antep’ten gitti.
İbrahim Kaypakkaya, Haki Karer, Kemal Pir, Cemil Bayık, Mustafa Karasu, Rıza Altun ve Duran Kalkan hepsinin yolu Antep’ten geçti. Antep, giderek Apocuların en önemli çalışma alanı oldu; çünkü Maraş, Adıyaman, Urfa ve kısmen Malatya’ya yönelik devrimci çalışmalar da buradan yürütülüyordu. Kent, Apocular için bir üslenme alanı gibiydi. Haki Karer’in, Kemal Pir’in özellikle Antep ve Urfa’da devrimci mücadelenin gelişmesinde çok büyük katkıları oldu. PKK’nin ilk şehidi Haki Karer de uzun süre Antep'te işçiler arasında örgütlenme çalışması yaptı. Ve orada katledildi. PKK’nin temellerinin atıldığı bu kentte Mazlum Doğan’ın yolu da geçer.
Mazlum nasıl Apocu oldu?
Mazlum, PKK’nin merkezi ideolojik-teorik çalışmalarından sorumluydu. Bu sürede “PDA-Proleter Devrimci Aydınlık” çalışmasını tamamlamıştı. Broşürün tek orijinal nüshasını da basılmak üzere yanında götürmüştü. Kendisiyle birlikte bu broşür de polisin eline geçti. Yine o dönem PKK adına birçok bildiri de Mazlum’un kaleminden çıktı. Mazlum’un Apocu olmasında Haki Karer’in emeği büyüktür. Şöyle anlatıyor Mazlum: “Haki arkadaş dört saat grubun görüşlerini anlattı, bitirince ‘hepsine katılıyorum’ dedim ve Apocu oldum.”
17 gün işkence
Mazlum Doğan’ın hepimizin bildiği bu fotoğrafını 1979 Eylül’ün sonunda Antep’te çekmişti. Yeni bir kimliğe ihtiyacı vardı. Kimlikte farklı bir görünüm için kesmişti bıyıklarını. Oysa Mazlum hep bıyıklıydı. O zamanlar Mazlum, Nuri Pazarbaşı semtindeki “Umut Apartmanı”nın giriş katındaki bir dairede kalıyordu. Komşulara kendini “Mimar” olarak tanıtmıştı. Proje üzerinde çalışıyordu, henüz büro açamadığından evde çalışıyordu. Komşulara anlattıkları hikaye böyleydi. Daha sonraki günler Antep'in Karşıyaka semtinde bir eve taşındı. Ali Haydar Kaytan’ın kaldığı evdi burası. “PKK Bülteni”nin ilk sayısı da bu evde hazırlandı. Mazlum, basım işlerinden de sorumluydu. Birkaç günlüğüne ayrıldı. Urfa’dan Viranşehir’e giderken 10 Ekim 1979’te bir arabada yakalandı. 17 gün akıl almaz işkenceler gördü.
Öcalan “Çağdaş Kawa” dedi
1982 Mart'ının ikinci haftası görüşe giden anne ve babasına, "Üzülmeyin. Çok güzel şeyler olacak” der. Bu görüşmeden bir hafta sonra, 20 Mart'ı 21 Mart'a bağlayan gece, hücresinde üç kibrit çöpü yakarak Newroz'u kutlar. "Teslimiyet ihanete, direniş zafere götürür" diyerek tarihi eylemini gerçekleştirir. Öcalan, Mazlum’un eylemini haber aldığında Şam'daydı. Bir gün boyu çalışma odasında kaldı. Akşam, “Mazlum Yoldaş'ın Anısına” yazısını hazırladı. Öcalan, bu değerlendirmesinde Mazlum’u 1982 Newroz'unda “Çağdaş Kawa” diye andı, böyle selamladı. O tarihten beri, bütün Kurdistan halkı Mazlum Doğan’ı böyle andı. Öcalan o gün “Daha yoğun bir tempo ile gerillayı hazırlayacağız” talimatını da verir.
Ermeni devrimciyle kesişen yol
Garabet Demirci, Diyarbakır Zindanı’nda işkenceye direnen teslimiyeti kabul etmeyen devrimcilerden biridir. Bir mevsim işkence gördü. İşkencenin her türlüsünü yaşadı. Çoğu zaman da sadece zevk için "Bir Ermeni'yi askıda görme zevki" için işkencelere maruz kaldı. Mehdi Zana, Mazlum Doğan ve Garabet Demirci’nin “işkencede öldü" iddialarını araştırmak için Uluslararası Af Örgütü'nden bir heyet gelir. Mazlum, Garabet ve Mehdi Zana’nın yaşadığını ispatlamak için heyetin karşısında çıkarırlar. Garabet Demirci ile Mazlum Doğan'ı konuştuk.
Mazlum Doğan nerede ve ne zaman tanıştınız?
Mazlum Doğan arkadaşla ilk tutsak düştüğü süreçte tanıştım. Kısa bir sohbetimiz oldu. Oldukça birikimli ve inançlı bir arkadaş olduğu her cümlesinden anlaşılıyordu. Kurdistan’ın bağımsızlığına ve sosyalizme olan inancı çok güçlüydü. Etrafına ışık saçan bir arkadaştı. Daha sonra kendisini dış görüşmelere kapattı. Görüşemedik. Örgütsel eğitim çalışmalarından ya da toplantılarından dolayı dışarıyla ilişkilerini sınırlandırdığını düşünüyorduk. Mazlum arkadaşın başarılı olamayan firar eyleminden sonra neden kimseyle görüşmek istemediğini anladık. Meğer kimseyle görüşmediği süreçte firar eylemi örgütlüyormuş.
Mazlum Doğan'ın eyleminden önce Diyarbakır Zindanı'nı anlatabilir misiniz? Nedir bu zindanı diğer zindanlardan farklı kılan?
Mazlum arkadaşın eylemi diyebilirim ki karanlığı parçalayan bir işaret fişeği oldu. Mazlum arkadaştan önce ve sonra diye iki farklı tarihten ve zamandan bahsedebiliriz. Mazlum arkadaş öncesi zifiri koyu karanlıkta derin bir zulüm çukuruna düşmüş her gün işkencecilere karşı içimizde büyük bir öfke düşmana karşı tanımsız bir kin büyütüyorduk. Bu dayanılması zor işkenceleri yaşamaktansa ölümü arıyorduk. Bu durumdan nasıl çıkacağımızı düşünüyor, fakat bir çıkış yolu bulamıyorduk. Yaşananları kimse kabul etmiyor içine düştüğümüz durumu kimse içine sindiremiyordu. Mazlum arkadaşın eylemi karanlığı parçalayan bir ışık oldu. Derin zulüm çukurundan nasıl çıkmamız gerektiğinin yolunu açtı.