Her yer eko-kırım suç mahalli gibi
Toplum/Yaşam Haberleri —
- "Bütün coğrafya ‘eko-kırım suç mahalline’ dönüştü. Kapitalist sistem son 40 yılda neoliberal politikalarıyla doğayı "sonsuz bir kaynak" olarak gördü. Bunun değişmesi gerekiyor. Bunun için artık 'iklimi değil sistemi değiştir' diyoruz.
Küresel ısınmanın en büyük nedenlerinden birisi olarak gösterilen ve doğadaki her canlıya zarar veren kömürlü termik santrallerine karşı ekoloji örgütlerinin mücadelesi sürüyor. Türkiye'de İklim Adaleti Koalisyonu da bu inisiyatiflerden birisi. 78 bileşenden oluşan İklim Adaleti Koalisyonu, 2022 Nisan ayında "Termik santraller kapatılsın" talebiyle yola çıkarak, termik santrallerin bulunduğu bölgelere 6 kervan yolculuğu düzenledi. Ege, Batı Karadeniz, Çukurova, Van, Hakkari, Afşin, Elbistan, Sivas ve Güney Marmara bölgelerine düzenlenen kervan yolculuklarında, termik santrallere ekolojik talanlara dikkat çekildi. Ekolojistler, Erzincan İliç ve Amasya Taşova gibi doğa talanlarının yaşandığı bölgeleri de ziyaretler düzenleyerek, yerelde sürdürülen direnişlerin daha da görünür olmasını sağlamayı hedefliyor.
İklim Adaleti Koalisyonu aktivisti Dr. Demet Parlar, 2021 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP26) sürecinde hükümetlerin, karbon emisyonunu sıfırlamak için gerekli önlemleri almamasına karşı bir araya gelme ihtiyacının ortaya çıktığını belirtti.
Yerelin sorunu herkesin sorunu
Mezopotamya Ajansı’ndan Tolga Güney’e konuşan Parlar, "Bu kervan fikrinin sürekliliği düşüncesi aklımızda yoktu. Ama ilk kervanda her bölgede termik santraller dışında eko-kırıma neden olan birçok problemle karşılaştık. Örneğin Aydın'daki jeotermaller, Soma ve Çanakkale'de tarım alanlarında oluşan tahribatlara karşı olan direnişleri gördük. Bu nedenle bu kervanları sürdürerek, hem termik santrallerin kapatılması talebimizi anlatmayı hem diğer meseleleri içeriden görmeyi hem de Türkiye'nin her yerindeki küçük direnişleri desteklemeyi istedik" diye konuştu.
Parlar, yerel direnişler arasında bağlantı kurmak ve yerellerin sorunlarını herkesin sorunu haline getirmeyi amaçladıklarını ifade etti.
Parlar, "Mesela şu an Almanya'da Lützerath kasabasında Akbelen'de olan direnişe benzer bir direniş sürdürülüyor. Bu iki direniş noktasını bir araya getirmeye çalışıyoruz. Yani mesele küresel. Ama ne yazık ki sadece sorundan bire bir etkilenecek insanlar mücadele ediyor. Bu mücadele yetersiz kalıyor. Kervanlarda da mücadele eden ekoloji gruplarıyla dayanışmayı arttırmayı hedefliyoruz" şeklinde konuştu.
İklimi değil sistemi değiştir
"Her şeyden önce insan merkezli bakış açısından vazgeçmemiz gerekiyor" diyen Parlar, yaşanan talanın sistemsel bir sorun olduğunu vurguladı. Kapitalist sistemin son 40 yılda neoliberal politikalarıyla doğayı "sonsuz bir kaynak" olarak gördüğünü söyleyen Parlar, "Bunun artık değişmesi gerekiyor. Bunun için artık 'iklimi değil sistemi değiştir' diyoruz. Mesele ciddi ölçüde kapitalizmle bağlantılı ve açgözlü büyüme zihniyetinin değişmesi gerekiyor. Bizler de bireyler olarak zihniyetlerimizi değiştirmek durumundayız. Doğaya bir bütün olduğumuz bilinciyle yaklaşmak gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Kervanlar devam edecek
Henüz bir başlangıç yaptıklarını ve kervan yolculuklarını sürdüreceklerini aktaran Parlar, bütün coğrafyanın "eko-kırım suç mahalline" dönüştüğünün altını çizdi. Parlar, "Ormanlar kesildiğinde yerine ağaç da dikilse oradaki habitatı, biyoçeşitliliği oluşturma şansımız belki hiç olmayacak. Dolayısıyla şu an bir şeyleri değiştirme şansımız var. Hem iklim krizi hem biyoçeşitlilik açısından bir araya gelirsek, gidişatı engelleme şansına sahibiz. Ayrıca eko-kırımla ilgili bir yasa tasarısı hazırlayacağız. Nasıl insan merkezli bakış açısını değiştirmemiz gerekiyorsa, yönetimde de bu yapının değişmesi gerektiğini düşünüyoruz. Sivil inisiyatiflerin yapılan yasalarda söz sahibi olmasını istiyoruz. Örnek oluşturması amacıyla yurttaş eko-kırım yasasının ön hazırlığını yapıp imzaya açacağız" diye konuştu. MUĞLA