Hukuk, paradigma, Newroz

Sezai TEMELLİ yazdı —

  • Çok partili hayata geçildiği günden bugüne kusurlu bir demokrasiye sahip olan Türkiye’de, demokratikleşme adına toplumsal mücadeleler ne zaman yükselse devlet otoriterleşerek ve şiddeti yaygınlaştırarak tepki vermiştir. 

Bu kısa tarihsellik içinde sıkıyönetimlerin, darbelerin ve olağanüstü hâl uygulamalarının sıklıkla yaşanması ‘devlet aklı’nın topluma rağmen dayattığı bir mühendisliğin sonucudur. Bu nedenden dolayı Türkiye’de hiçbir dönem hukuk devletinden bahsetmek olanaklı olamamıştır. Tam tersine devlet hukuku sivil, sosyal ve siyasal haklar alanının düzenleyicisi olmuştur.

Bugün yaşanan tecrid başta olmak üzere tüm hukuksuzlukların bir istisna halini işaret ettiğini biliyoruz. Rejim bu istisna hali olağanlaştırmak adına son yıllarda kesintisiz bir ‘reform’ süreci başlatmıştır. Son anayasa değişikliğiyle uydurma bir sisteme de geçmiş olan Türkiye, iktidarın bekası adına rejimin hukukunu aklımızla dalga geçercesine reform adı altında üretmeye devam ediyor. Doğal olarak bu bir hukuk değil, hatta yasacılık olarak adlandırabileceğimiz sınırları da aşıyor. Keyfi ve hukuk tanımaz bir anlayışla büyük bir tahribat yaratılmış olmasına rağmen AKP iktidarı hala çöktürme planına sadık kalarak ülkeyi derin krizlere sürüklemeye devam ediyor. 

HDP’nin kapatılmasına yönelik hazırlanan iddianame yukarına kısaca değinilen tabloyu en açık biçimde sergilemektedir. Hukukçu olmayanların bile hukuk dışılığı, yasa tanımazlığı çok kolay anlayabileceği garabet bir metin. İktidarın güdümünde, siyasallaşmış bir yargının son marifeti olarak gördüğümüz bu metin aslında iktidarın siyaseten tükenmişliğini de gösteriyor. İktidar, HDP’ye karşı siyaseten içine düştüğü çaresizliğini devletin zor aygıtlarını HDP’ye, Kürt halkına karşı topyekûn seferber ederek aşmaya çalışıyor. Her hamlesi aslında bataklıktaki bir debelenmedir… 

Şefçi otoriter bir rejimin giderek yapılandırılmaya çalışıldığı bu dönem geçmişten farklı olarak kusurlu demokrasiye dönüş yerine kalıcı bir otoriterleşme peşinde. Bunda en önemli neden kuşkusuz Kürt meselesi ve bu meselenin çözümsüzlüğündeki yitik devlet aklının ısrarıdır. Ulus devlet ile Türk tipi kapitalizmin toplumsal gerçeklikle olan çatışmasını en belirgin biçimde açığa çıkaran mesele Kürt meselesidir. Meselenin çözümüne dair demokratik mücadele ve çözüm mekanizması aslında yeni paradigmanın kabulünü zorluyor. Bugün egemenlerin ve sermaye sınıfının kabul edemediği demokratikleşme adına ortaya çıkan bu değişim dinamiğidir. Çünkü demokratikleşme bu köhne düzenin tasfiyesini getirmektedir.

Paradigmanın ortay koyduğu demokratikleşme perspektifi mutlak demokrasi anlayışına sahiptir. Bu kuşkusuz tekçi otoriter rejimin karşısında radikal demokrasi anlayışıyla, çoğulcu, seküler ve demokratik cumhuriyet ekseninde güçlü bir seçenek yaratmaktadır. Kürt meselesinin salt sivil haklar zemininde çözümünden öteye, demokratik ulus zemininde ele alınan siyasal haklar ile kapitalizme karşı eşitlikçi ekonomik haklar yaklaşımı ve onun stratejik hattı olan üçüncü yol savı, Türkiye ve Ortadoğu halkları için umut olmanın ötesinde çokluğu konsensüse davet etme gücüne de sahiptir. 

HDP bu paradigmanın başka bir dünyanın, Ortadoğu’nun, Türkiye’nin mümkün olabileceğini, hayal olmadığını, bunu başarabileceğimizi, Türkiye siyasetinin bu yönde değişebileceğini, ortak vatanda demokratik bir cumhuriyet için birlikte yapabileceklerimizi seslendiren, bunun siyasetini kararlı bir şekilde yürüten, gücünü Kürt halkı başta olmak üzere tüm mağdur halklardan, inançlardan, emekçilerden ve kadınlardan alan bir başka parti.

HDP’ye olan tahammülsüzlüğü anlıyoruz. Kapatma davasının hangi çaresizliğe denk düştüğünü de, bu son çırpınmaları da anlıyoruz. Beyhude bir çabadır. Ne denli beyhude olduğunu Newroz alanlarını dolduranlar partisine, o partiyi var eden paradigmaya sahip çıkarak bir kez daha göstermiştir.

Newroz alanları Türkiye siyasetine yönelik güçlü bir görsel ortaya koymanın ötesinde, mevcut siyasete de müdahale etmiştir. Bir yanıyla faşizme karşı kesintisiz mücadele kararlığını diğer yanıyla geleceği inşa etmeye yönelik sahici bir ittifak arayışını belirgin hale getirmiştir. Siyasi ve toplumsal muhalefetin mücadele ve müzakere hatlarını olabildiğince çıplak biçimde ortaya koyan bu irade hepimize gereken dersi vermiştir diye düşünüyorum. Newroz Pîroz be…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.