İGK kararı AYM'ye taşınıyor

Mehmet Sait Yıldırım
- 30 yıl sonra 3. kez tahliyesi ertelenen Mehmet Sait Yıldırım'ın avukatları, İdare ve Gözlem Kurulu'nun (İGK) kararını Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) taşıdı. Yıldırım'ın tedbiren tahliyesi talep edildi.
Cezaevlerinde binlerce mahpusun tahliyeleri, İdare ve Gözlem Kurulu kararlarıyla erteleniyor. Bugüne kadar kaç kişinin tahliyesinin ertelendiğine ilişkin resmi bir veri açıklanmadı. Hapishaneleri gözlemleyen Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği'ne (CİSST) ise bu sayının yaklaşık 8 bin 521 olduğunu söylüyor. CİSST, şu ana kadar toplam 298 tutsak için tahliye ertelemesi kaydı oluşturdu. Veri tabanında İGK ile ilgili vaka sayısı ise 210. Bunun yanısıra Meclis tutanaklarına göre; 2024’ün ilk 6 ayında "iyi hâlden" tahliye olan 119 bin kişi bulunuyor. Tahliye talebi reddedilenlerin ise 8 bin 521 kişi olduğu kaydediliyor.
İdare ve Gözlem Kurullarının verdiği kararlar çoğunlukla "iyi hal" ya da "pişmanlık" gibi somut olmayan gerekçelere dayanıyor. Tutsakları, denetimli serbestlik ve koşullu salıverilme haklarından mahrum bırakan bu İGK kararları ise "keyfilik" nedeniyle eleştiriliyor. Söz konusu "infaz yakma" kararları çoğunlukla siyasi tutsaklara uygulanıyor. 31 yıldır cezaevinde tutulan ve 27 Şubat 2025’te tahliye edilmesi beklenen Mehmet Sait Yıldırım bu isimlerden biri. İGK, hasta tutsak Yıldırım'ın tahliyesine günler kala toplanarak benzer gerekçelerle infazı erteledi. En son 27 Aralık'ta toplanan Kurul, Yıldırım'ın tahliyesini "örgütsel" konuştuğu, "iyi halli olmadığı" ve "pişmanlık duymadığı" gerekçeleriyle tekrar erteledi. Yıldırım'ın tahliyesi, 25 Ağustos 2026'da tekrar incelenecek. Avukatların yaptığı itirazlar ise reddediliyor.
Yaşamı tehlike altında
BİA'dan Ayşegül Başer'in haberine göre; Yıldırım'ın tahliyesinin 30 yıldan sonra 18 ay daha uzatılmasının ardından avukatları, 'koşullu salıverme hakkı' için Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu. Avukatlar, Yıldırım'ın tedbiren tahliyesini talep etti. Başvuru, Yıldırım'ın yaşamının ciddi tehlike altında olduğu gerekçesiyle yapıldı. Yıldırım'ın bakanlık talimatıyla 8 yıldır tek başına tutulduğu, kardeşinin vefatının ardından ise yanına başka bir tutsağın yerleştirildiği belirtildi. Başvuruyu yapan avukat Fatma Demirer, "Bu durum, idarenin de Yıldırım'ın sağlığı ve yaşamıyla ilgili ciddi bir kaygı hissettiğinin göstergesidir" dedi. Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkından yola çıktıklarını söyleyen Demirer, hukuk devleti ilkesine aykırı davranıldığını da belirtti.
Tazminat talebi
Demirer, başvuruya ilişkin şunları aktardı: "Yasada da bulunmayan sorulmaması gereken bir sorunun sorulması sebebiyle hem kanunilik ilkesine aykırı davranış sergilendiği yönünde itirazımız oldu. İfade özgürlüğü hakkına ilişkin ihlallerden de bahsettik. İlk kurul değerlendirmesinde tahliye edilmiş olsaydı, vefat eden kardeşiyle 8 ay zaman geçirmiş olacaktı. Bu da özel yaşama ve aile hayatına saygı hakkının ihlali anlamında geliyor. Bunu da bildirerek toplamda 10 milyon liralık bir manevi tazminat talep ettik."
Tedbiren tahliye
Yıldırım'ın tedbiren tahliyesini istediklerini belirten Demirer, şunları söyledi: "Tedbir talebi usulen, asıl dosyasından daha hızlı sonuçlandırılmak durumunda. Anayasa Mahkemesi, ihlal olup olmadığına dair dosyanın esasına ilişkin değerlendirme yapacaksa önce tahliye edip sonra karara bağlayabilir. Mahkeme, tedbirle ilgili tahliye kararı vermesi için dosyayı derhal ilgili bölüme gönderir diye düşünüyoruz. Sait Yıldırım, herhangi bir hükümlü olsaydı çoktan tahliye olmuştu. Yıldırım'a karşı bakanlık nezdinde çok açık özel bir tavır ve tutum olduğu görülebiliyor. Yasal tüm haklarımızı kullanıyoruz, umudumuz var. Ama bunun artık hukuk noktasından çıktığını, siyasi bir karşılığının olduğunu düşünüyorum." İSTANBUL














