İki ayrı zincir

6 Şubat 2023 Depremi / Hatay

6 Şubat 2023 Depremi / Hatay

  • İki ayrı deprem, iki ayrı fay hattı, iki ayrı zincir, iki ayrı hayatın kentidir Hatay. Biri Sevgi Parkı’nda dayanışmayla, diğeri bayrak altında molozlarda büyüyor. Ölüm, yas, enkaz ve dayanışma…  

Nurdağı’ndan Hatay’a kadar enkaz binalar bir zincirin halkaları gibi dizilmiş… Polis, asker, özel harekatçı, bekçi ve tonla silahlı insan tam tekmil halka halka dizilmiş devletin ceberut yüzü. Bir zincirin halkaları gibi arama kurtarma çalışmalarında Hataylıların görmediği “5’li çetenin” iş makinaları, ağır tonajlı kamyonları dizili.

Gece yarısı vardığımız Hatay’da her yer karanlık ve ıssız. Karanlık şehrin semaları toz bulutu, gri ve ağır kokuyor. Hayalete dönmüş kentin isimsiz caddeleri ve sokakları. Yas çökmüş kentin üzerine. Yaslı, yaralı, çaresiz, kimsesiz bir şehir burası. Göç etmiş bir buçuk milyon insan. Şafakla birlikte görülüyor genişledikçe genişleyen mezarlıklar. Gömüye yer kalmamış, “teee uzak bir köye” götürülüyor ölüler.

Toz ve toprak sinmiş tüm yürüyen canlıların üstüne. Gri, yas, ölüm, sessizlik bir zincir gibi uzuyor Uğur Mumcu Bulvarı’ndan tanınmaz hale gelen Kurtuluş Caddesi’ne. Daha nice sokak, cadde, mahalle, ilçe… Akan gözyaşları zincirin halkası gibi, akıyor Asi Nehri’ne. Kime dokunsan ölüm çıkıyor. Sanki hepsi bir ağızdan aynı şeyi anlatıyor gibi, annem, babam, kızım, oğlum, kardeşim, halam, dayım, teyzem, amcam, kuzenim… “İşte bu, bu, bu bina” mezara dönmüş enkazlar yıkılıyor insanın üzerine. Yorgun, yoksul ve bitkin.

İlk depremin üzerinden 23 gün geçmiş. “Yaptılar şatafatlı binaları, pahalı pahalı sattılar insanlara. Hepsi fırsatçı, sahtekar, dayanıksız binalar yapıp sattılar. Kendilerine bir şey olmadı, parasını bu çürük binalara yatıranlar canlarını kaybetti. Gelen de soran da olmadı” dedikten sonra tepkisini frenleyen ve sözcükleri ağzında hapseden İslahiye’den bir benzincinin “Allah, kader” kelimeleri zincirin başı veya sonu.

Enkazın altında ölü, kokan ceset, kimsesiz, kimliksiz insan, hayvan. Enkazın üzerinde bayrak, boy boy, halka halka. Dünyadan büyük, herkesten büyük, her şeyden büyük devletin bayrağı enkazın üzerinde dalga dalga. Bazen günahların, suçların üzerini örten bayrak, bazen de korkudan halka halka dikilir. Zincir gibi dizili çadırların arasında kopuk halkalar gibi ayrıksı düşen tüm bayraklı çadırlarda, Suriyeli mülteciler! 6-7 Eylül 1955 tarihlerindeki gibi can ve malını kurtarmak için kapılarına koca bayrakları asan Rumlar, Ermeniler, Hristiyanlar gibi “Biz sizdeniz” demek için bayrak diken Suriyeli kimsesizler…

Moloz yığınına dönmüş Kurtuluş Caddesi’nde mühürlü Savon Hotel’in saklı bahçesi gibi geniş avlusunda saklanmış Range Rover ve Audi marka araçlar. Orta yerinde fukara Hataylının arayıp bulamadığı Kızılay’ın “Saray” andıran çadırı.  

Bir de Asi’yi sağlı sollu saran dayanışma zinciri. Asi’ye paralel uzayan Sevgi Parkı’nda gösterişsiz, reklamsız, çıkarsız, karşılıksız, örülmüş dayanışma. Uğur Mumcu’da HDP ve bileşenleri, KESK, parkta ise Halkevleri, TİP, TÖP, TKP, Kaldıraç, Mor Dayanışma, TTB ve HAYTAP, halka halka oluşturulmuş upuzun bir zincir. En büyük, en uzun zinciri kadınlar ve gençler örüyor.  

Sevgi zincirini kırmaya çalışan gecikmeli “kurtarıcı” devletin hayaleti geziyor. Hatay, yüzyıllardır halkları birbirine bağlayan zincirin halkaları gibi direniyor. Hatay’da iki ayrı zincir, biri Sevgi Parkı’nda diğeri molozların içinde büyüyor.

SEDAT YILMAZ - MA/HATAY

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.