İnsanlık suçu: İnuitli kadınlara doğum kontrolü
Kadın Haberleri —
- Yerli halkların nüfusunu kontrol altında tutma, üremelerini engelleme bir soykırım yöntemidir. Aynı yöntemi Grönland’da yaşayan İnuit yerli kadınlara karşı kullandığı ortaya çıktı.
Yerli halkların nüfusunu kontrol altında tutma, üremelerini engelleme bir soykırım yöntemidir. İster açıktan, ister gizli yapılsın bu bir insanlık suçudur. Dünyanın birçok yerinde egemen uluslar, devletler, güçler, göreceli olarak zayıf gördükleri toplumları, ötekileştirdiği halkları, azınlıkları çeşitli yöntemlerle, yine geliştirdiği politikalarla sistematik olarak kendine benzeştirme, eritme yoluna gitmiştir. Eritemediği noktalarda ise kısırlaştırma, çoğalmasını engelleyi hedeflemiştir. Özellikle Amerika’daki yerli haklara uygulanan bu yöntem dünyanın birçok bölgesinde uygulanmıştır. Bir dönem Kürdistan’da da gündeme gelen kadınların kısırlaştırıldığı örneklere rastlanmıştır.
Aynı yöntemi Grönland’da yaşayan İnuit yerli kadınlara karşı kullandığı ortaya çıktı. İnuitli birçok kadına rızası ve bilgisi olmaksızın gebeliği önleyen spiral takılması sebebiyle Danimarka hükümeti bir soruşturma başlattı.
Soruşturmanın kapsamı genişletilmeli
Elaine Jung’un BBC’ye geçtiği habere göre, Danimarka hükümeti, Grönland'da İnuit yerlilerin nüfusunu kontrol altında tutmak için 1960 ve 70'lerde 'spiral kampanyası' adı altında, çoğu bilgileri ve rızaları olmaksızın binlerce kadına uygulanan doğum kontrol yöntemleri için soruşturma başlattı. Yapılan araştırmalar göre bu uygulama hala sürüyor. Bu nedenle soruşturmanın kapsamının genişletilmesi çağrısı yapılıyor.
Kadınlar tarifsiz acılar yaşadı
İnuitli bazı kadınlar kendilerinden habersiz takılan spirallerin nasıl farkına vardıklarını anlatırken, spiral nedeniyle yaşadıkları şiddetli acılara dikkat çekti.
Bebiane
O kadınlardan biri Bebiane. Bir süre hamile kalmak için uğraşıp da sonuç alamayınca, denemelere ara verip spiral taktırmaya karar veren Bebiane, doktora gittiğinde kendisine zaten spiral takılmış olduğunu öğrendi. O dönem 21 yaşında olan Bebiane şöyle diyor: “Gözlerimden yaşlar akıyor, bedenimde bir spiralin varlığından nasıl habersiz olduğumu anlamaya çalışıyordum. Böyle bir şey taktırmış olsam nasıl hatırlayamazdım ki?"
Mira
Mira'nın yaşadıkları ise yakın tarihe ait. Mira, 2019'da bir doktor muayenesi sırasında, spiral takılı olduğunu öğrenince "şoke olduğunu" anlatıyor. Şiddetli ağırlar yaşayan Mira’nın rahmi şu an spiral nedeniyle delinmiş durumda.
Spiral tek yöntem değil
Grönland'da İnuit kadınlara yönelik doğum kontrol için kullanılan tek yöntem spiral değildi.
Annita, 2011'de kürtaj olduktan sonra kolunda tuhaf bir his duyduğunu ve bandajla sarılmış bulduğunu anlatıyor. Danimarkalı doktora sorduğunda bunun deri altına yerleştirilmiş küçük bir plastik implant olduğunu ve dördüncü kürtajını yaptırdığı için doğum kontrolü amacıyla yerleştirildiğini öğreniyor.
Şimdi 31 yaşında olan Annita, "Korkunç bir şeydi… doktor sınırı aşmıştı. Bedenimin ihlal edildiği hissi yaratmıştı" diyor. İmplantın hemen çıkarılmasını istediğini, ama doktorun yanaşmadığını, uzun ısrarı üzerine çıkarıldığını söylüyor.
28 yaşındaki Saara da 2014'te geçirdiği kürtaj sonrasında uyandığında, Danimarkalı hemşirenin kendisine bir ilaç enjekte ettiğini görüyor: "Ne için olduğunu bilmiyordum, o da bana sormadı ve anlatmadı. Sadece üç ay sonra tekrarı için yine hastaneye gelmemi söyledi." Saara daha sonra bunun doğum kontrol amacıyla kullanılan Depo Provera adlı ilaç olduğunu öğreniyor.
‘Bıçaklanmış gibiydim’
Naja Lyberth, Danimarka'nın ‘Spiral kampanyası’ kapsamında 1975'te zorla spiral takılan kadınlardan biri. Naja spiral nedeniyle yaşadığı acıyı şöyle tarif ediyor: "Yaklaşık 13 yaşındaydım. Bıçaklanmış gibiydim."
Şimdi 62 yaşında olan okul arkadaşı Holga, spiral takıldığında 14 yaşındaymış. Holga ,“O kadar çok şeyi bloke ettim ki… ama acıyı her zaman hatırlayacağım. Uzun yıllar boyunca çok acı çektim" diyor.
Spiralden habersiz hamile kalmaya çalışıyorlardı
Yetişkin kadınlar için üretilen Lippes Loop spiralinin 12 yaşındaki kız çocuklarına takıldığını anlatan jinekolog Aviaja Siegstad, bu işlemin küçük kız çocukları için çok acı verici olduğunu ve takıldıktan sonra şiddetli kanamadan enfeksiyona, sürekli ağrıdan kısırlığa kadar uzanan komplikasyonlar görüldüğünü söylüyor.
1990'ların ortalarında kısırlık açısından değerlendirilen hastalarda bu spirallerden bulunduğunu belirten Dr. Siegstad, "Kendilerinde olduğunu bilmiyorlardı. Sorunun ne olduğunu bilmeden 10 - 15 yıl boyunca hamile kalmaya çalışmışlar" diye anlatıyor.
Susanne Kielsen, bir özür bekliyor
Haberin yazarı karşılaştığı en şok edici tarihi vaka şu anda 75 yaşında olan Susanne Kielsen’e ait olduğunu söylüyor. İkinci çocuğuna beş aylık hamileyken rutin bir kontrolün ardından doktoru, daha önce yaşadığı jinekolojik komplikasyon nedeniyle bebeği almak istemiş.
"Komplikasyonun" hamilelikten önce giderildiğini ve sağlık durumunun iyi olmasına rağmen kürtaj yaptıklarını söylüyor.
Bunun için en az 31 iğne yapılmış ama bebek ölmemiş. Sonunda, hamileliğin yedinci ayında doğum sancısı başlamış. Bebek doğduktan bir saat sonra ölmüş. Doktor doğumdan birkaç saat sonra dört kez spiral takma girişiminde bulunmuş, ama başaramayınca durmak zorunda kalmış.
Susanne sonradan o gün bir erkek bebek doğurduğunu öğrendiğini ve bebeğin evde ağlama sesini hayal ettiğini söylüyor. "Üzüntüden kahroluyorum" diyor. Ve çok geç olmadan Danimarkalı yetkililerden bir özür beklediğini söylüyor.
*****
Kadınların yarısına spiral takılmış
Bu yılın başlarında Danimarka'da İnuitli yerli kadınlara yönelik skandalla ilgili bir podcast yayınlanana kadar olayın büyüklüğü ortaya çıkmamıştı. Spiralkampagnen adlı podcast, 1966 ve 1970 yılları arasında yaklaşık 4.500 Grönlandlı kadın ve kız çocuğuna Lippes Loop takıldığını gösteren kayıtlar buldu. Bu rakam, o dönemde ülkede yaşayan doğurganlık çağındaki 9 bin kadının yaklaşık yarısına tekabül ediyordu.
Kampanya, Grönland'da 1950'lerden bu yana modernleşme ve daha iyi sağlık hizmetlerinin de yardımıyla artan nüfusu kontrol altına almak için tasarlanmıştı. Bu artışa ek olarak genç yaşta hamilelik oranının artması Danimarkalı yetkilileri alarma geçirmişti.
1970 yılında doğurganlık oranları keskin bir şekilde düştüğü için kampanya "başarılı" olarak kabul edildi, ancak oran bundan sonra bir süre daha düşmeye devam etti. Kampanyanın başladığı 1966 yılından 1974 yılına kadar geçen sekiz yıl içinde Grönland'ın doğurganlık oranı kadın başına yedi çocuktan 2,3'e düşmüştü.
Danimarka Sağlık Bakanı Yardımcısı Magnus Heunicke, kampanyanın ne zaman sona erdiğine dair herhangi bir kayıt bulunmadığını, dolayısıyla mevcut soruşturmanın amaçlarından birinin de bunu bulmak olduğunu söylüyor. "Bunun onlarca yıl devam etmesinden korkuyorum" diyor.
Soruşturma iki yıl sürecek
Eylül ayında Danimarka ve Grönland konuyla ilgili iki yıl sürecek bir soruşturma başlatma konusunda anlaştı. Ancak soruşturma kapsamına sadece 1991'e kadar olan dönem dahil edildi. Bu, Grönland'ın sağlık sisteminin kontrolünü Danimarka'dan devraldığı tarih. Görüşlerine başvurulan kadınlar ise 1991 sonrasında da rızasız doğum kontrol uygulamalarının devam ettiğini belirterek bu sınırlamanın kaldırılmasını talep ediyor.
Yeni vakalardan haberdar değillermiş!
Grönland Sağlık Bakanı Mimi Karlsen konuya ilişkin yaptığı açıklamada, kadınların bilgilendirilip onayı alınmadan doğum kontrol yöntemlerinin uygulandığı yeni vakalardan haberdar olmadığını belirtti.
"Eğer bireyler yasalara ve genel etik ve özen kurallarına aykırı bir uygulama yapmışsa, bu elbette tepki göstermemiz gereken bir durumdur" diyen Bakan, BBC'nin bulgularını ulusal sağlık kuruluna ileteceğini ve vakaların tam bir değerlendirmesini yaparak bunun yaygın bir sorun olup olmadığını ve geçmiş politikalarla bağlantılı olup olmadığını netleştireceğini söyledi.