İran neden gececi?
Dünya Haberleri —

İran saldırı/ foto: AFP
- İran’ın karanlıkta saldırı yapma tercihi, yalnızca görünürlükle sınırlı değil; teknik kısıtlamalar, operasyonel gereklilikler ve psikolojik savaşın bir kombinasyonu.
İran’ın füze atışlarını gece boyunca sürdürmesi; gizlenme, sürpriz etkisi yaratma ve korku salma amacı taşıyan bilinçli bir askeri ve teknolojik doktrinin yansıması. Karanlıkta saldırı yapma tercihi, yalnızca görünürlükle sınırlı değil; teknik kısıtlamalar, operasyonel gereklilikler ve psikolojik savaşın bir kombinasyonu.
Uçakların aksine füzeler, itiş gücü için atmosferik oksijene bağımlı değil; yanma için gerekli olan yakıt ve oksitleyiciyi sistemlerinde taşıyor, çanka balistik füzeler, oksijenin az olduğu veya hiç bulunmadığı irtifalara ulaşıyor. Bu temel gereklilik, füzeleri iki kategoriye ayırıyor;
* Sıvı yakıtlı: İran’ın Şabab serisi gibi uzun menzilli füzeleri genellikle sıvı yakıt kullanır. Bu füzeler, fırlatma öncesi karmaşık bir yakıt doldurma işlemi gerektirir; biri yakıt, diğeri oksitleyici için olmak üzere iki ayrı tank kullanılır. Bu işlem zaman alıcı, tehlikeli ve sabit fırlatma altyapısıyla yer ekipleri gerektirir. Yakıt doldurma aşaması, füzenin en savunmasız olduğu zaman dilimidir; özellikle düşman uyduları ve keşif uçaklarının gözetimi altında. Tespit ve saldırı riskini azaltmak için İran, genellikle gece saatlerinde, görünürlüğün düşük olduğu ve havadan tespit ihtimalinin azaldığı zamanlarda yakıt doldurma işlemlerini gerçekleştirir.
* Katı yakıtlı: Fatih-110 ve Zülfikar gibi kısa ve orta menzilli füzeler genellikle katı yakıtla çalışıyor. Bu sistemler, yakıt ve oksitleyicinin katı formda karışımıyla önceden yüklenir ve füze gövdesinde depolanır. Fırlatmaya hazırdır, yerinde yakıt doldurma gerektirmez ve mobil platformlardan ateşlenebilir; bu da onları sürpriz saldırılar ve merkezi olmayan savaş için ideal kılar. Katı yakıtlı füzeler bir kez ateşlendiğinde durdurulamaz veya yavaşlatılamaz. Fırlatma geri döndürülemez. Bu, mobilite ve hız için operasyonel bir ödünleşmedir.
* * *
İsrail'in çok katmanlı kubbesi
İsrail, çok katmanlı hava savunma sistemlerine sahip. Sistemin başarı oranı yüzde 90'lara ulaşıyor ama hiçbir sistem kusursuz olmadığı için bazı İran füzeleri isabet edebiliyor. İsrail'in üç katlı savunma şemsiyesi şöyle:
* ARROW: Uzun menzilli Arrow-2 ve Arrow-3 önleyicileri, İran’ın füze tehdidi göz önünde bulundurularak geliştirildi. Bu sistemler, sırasıyla atmosfer içinde ve dışında gelen hedefleri etkisiz hale getirmek için tasarlandı. Yüksek irtifada çalışmaları, konvansiyonel olmayan savaş başlıklarının güvenli bir şekilde dağılmasını sağlar. Devlete ait Israel Aerospace Industries (ISRAI.UL), projenin ana yüklenicisidir ve Boeing (BA.N) önleyicilerin üretiminde yer alıyor
* Davut'un Sapanı: Orta menzilli Davut'un Sapanı (David’s Sling) sistemi, 100 km ila 200 km (62-124 mil) mesafeden fırlatılan balistik füzeleri vurmak için tasarlandı. İsrail’in devlet şirketi Rafael Advanced Defense Systems ile ABD’li RTX Corp (eski adıyla Raytheon) tarafından ortak geliştirilen ve üretilen bu sistem, uçak, dron ve seyir füzelerini de önlemek için tasarlandı.
* Demir Kubbe: Kısa menzilli Demir Kubbe (Iron Dome) hava savunma sistemi, HAMAS’ın fırlattığı roketleri durdurmak için geliştirildi. Rafael Advanced Defense Systems tarafından ABD desteğiyle geliştirilen sistem, 2011’de operasyonel hale geldi. Her biri kamyonla taşınan birim, radar güdümlü füzelerle havada roket, havan ve dron gibi kısa menzilli tehditleri imha eder. Sistem, bir roketin yerleşim alanına isabet edip etmeyeceğini belirler. Eğer roket tehlikeli değilse yok sayılır ve zararsız bir şekilde düşmesine izin verilir. Başlangıçtaki 4 km ile 70 km (2,5-43 mil) menzili genişletildi.
* THAAD: ABD ordusu, Ekim 2024'te İsrail’e Terminal Yüksek İrtifa Alan Savunma (THAAD) sistemini gönderdiğini açıklamıştı. THAAD, kısa, orta ve ara menzilli balistik füze tehditlerini uçuşlarının son aşamasında önlemek ve imha etmek için tasarlanmıştır. ABD ordusu, Cuma günü İran’ın İsrail’e fırlattığı füzeleri, yer tabanlı sistemler kullanarak vurdu. İsrail medyası, Doğu Akdeniz’deki bir ABD Donanması muhribinin de gelen balistik füzeleri düşürmeye yardımcı olduğunu bildirdi.
* Hava-hava savunması: İsrailli askeri yetkililer, İsrail’e yönelen dronları imha etmek için savaş helikopterleri ve savaş jetlerinin hava-hava füzeleri ateşlediğini belirtti. Ürdün Hava Kuvvetleri de Cuma günü kendi hava sahasına giren füze ve dronları durdurduğunu, devlet haber ajansı aracılığıyla duyurdu.
* * *
İran, nasıl füze fırlatabiliyor?
İsrail’in devam eden hava saldırılarına rağmen İran, balistik füze fırlatmaya devam edebiliyor. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) değerlendirmelerine göre, İran mevcut çatışmaya yaklaşık 2 bin farklı menzil ve savaş başlığı türüne sahip balistik füzeyle başladı. Peki nasıl olabiliyor?
* İran’ın füze stratejisi, 20 yıldır üç temel bileşene odaklanıyor; mühendislik ve kopyalama yeteneğine sahip ileri düzey bir yerli savunma sanayii, bağımsız üretim kapasitelerinin geliştirilmesi ve çeşitli füze ve fırlatma platformlarının seri üretimi. Cephanelik için büyük yatırımlar yaptı.
* IDF ve İsrail Hava Kuvvetleri’nin (IAF) yeteneklerini yakından izleyen Tahran, hayatta kalma yeteneğini önceliklendirdi. Bu, silah stoklarını, insansız hava aracı filolarını ve füze platformlarını güçlendirmeyi içeriyor. Bu amaçla İran, ülke geneline yerli üretim platformlar, Asya yapımı sistemler ve Rus S-300 bataryaları dahil çok sayıda hava savunma sistemi konuşlandırarak hava saldırılarına karşı koruyucu bir kalkan oluşturmayı hedefledi. İran’ın doktrini, üç tür balistik füze fırlatma sistemini içeriyor;
* Sabit fırlatıcılar: Yer üstünde, sabit tesislerdir ve özellikle uydu görüntüleriyle izlenmesi ve hedef alınması daha kolaydır.
* Mobil fırlatıcılar: Kamufle edilmiş yarı römorklara monte edilir ve tespit edilmekten kaçınmak için sık sık yer değiştirir. Bazıları kentsel veya uzak bölgelerde gizlenir, diğerleri acil durumlarda dağıtılır.
* Yeraltı fırlatıcılar: Kuzey Kore ve El Kaide altyapılarından esinlenmiştir. İran, füzelerin taşınması, yüklenmesi, yakıt doldurulması ve fırlatılması gibi tüm işlemlerin yüzey altında yapılabildiği geniş yeraltı kompleksleri inşa etti.
* * *
Hürmüz kapatılır mı?
Tahran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatma ihtimali, dünya piyasalarını alarma geçirdi.
Hürmüz Boğazı, Basra Körfezi ile Umman Körfezi’ni birbirine bağlayan ve İran’la Umman’ı ayıran kritik bir geçit. Boğaz, dünya enerji ticaretinin kalbinde yer alıyor. Boğazın en dar noktası yalnızca 33 kilometre; gemi trafiği için ayrılan her iki yön ise sadece 3’er kilometre genişliğinde. Bu dar yapı, boğazı olası bir çatışmada son derece savunmasız ve stratejik kılıyor.
Küresel petrol tüketiminin yaklaşık yüzde 20’si, yani günde 20 milyon varile yakın petrol bu boğazdan geçiyor. Suudi Arabistan, İran, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi büyük üreticilerin ihracat rotası Hürmüz üzerinden işliyor. Katar’ın sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ihracatının da neredeyse tamamı yine bu boğazdan geçiyor. Alternatif bir deniz rotası bulunmaması, bu hattı daha da kritik hâle getiriyor.
İran Devrim Muhafızları Komutanı ve Parlamento Ulusal Güvenlik Komisyonu Üyesi Orgeneral Esmail Kowsari’nin açıklamaları, Tahran’ın boğazı kapatmayı ciddi şekilde düşündüğünü gösteriyor. Bu gerçekleşirse küresel petrol arzı ciddi şekilde sekteye uğrayabilir; petrol fiyatları varil başına 120-130 dolar aralığına fırlayabilir. Bu durum, enerji ithalatına bağımlı Avrupa ülkeleri başta olmak üzere küresel çapta enflasyonu körükleyebilir. Nakliye rotalarının aksamaya uğraması ise hammadde, tarım ve tüketim ürünlerinde zincirleme krizler yaratabilir.
Askeri ve teknolojik kapasitesi göz önünde bulundurulduğunda İran’ın boğazı geçici süreyle bloke edebilme potansiyeli var. Böyle bir hamle, ABD başta olmak üzere Batı ülkelerinin doğrudan müdahalesini de beraberinde getirebilir. ABD’nin Bahreyn’deki 5. Filosu’nun Hürmüz’de sürekli askeri varlık göstermesi, Washington’un bu boğazı “geçilmez” saydığını gösteriyor.