İşsizi ümitsiz, işçisi sendikasız

İşçiler
- Türkiye ve Kuzey Kürdistan, 1 Mayıs'a hazırlanıyor; miting, yürüyüş ve çeşitli etkinlikler düzenlenecek. Yüksek enflasyon, ücretin yetersizliği ve kayıpları ile sendikasızlığa karşı çıkılıyor.
- 12 milyona dayanan işsizin olduğu; çalışanların yüzde 15'nin bile sendikalı olmadığı bir tabloda, açlık sınırı artık asgari ücretin, ortalama üretler ise yoksulluk sınırının çok altında.
- Anayasa’da ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde yer alan sendikal haklar, yasal ve fiili engeller nedeniyle kullanılamıyor.
1 Mayıs yaklaşırken devletin resmi rakamlarına göre; Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da toplam 16 milyon 864 bin 733 işçinin sadece yüzde 14,97'si sendikalı. OECD ise bu oranı sadece yüzde 4.5 civarıyla en düşük ülke olarak tespit ediyor. Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu’nun Uluslararası Sendikal Hak İhlalleri Endeksi'ne göre; Türkiye, 142 ülke arasında en kötü 10 arasında yer alıyor. Hem sendikalaşma hem de sendikal faaliyetler, iktidar bariyerini aşamıyor. Mevsim etkisinden arındırılmış geniş tanımlı işsiz sayısı, zamana bağlı eksik istihdam ve ümitsiz işsizler ile potansiyel işgücü sayısındaki artıştan dolayı 12 milyona ulaşıyor. OECD'ye göre; en yüksek işsizlik oranına sahip 6. ülke oldu.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının "6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu Gereğince; İşkollarındaki İşçi Sayıları ve Sendikaların Üye Sayılarına İlişkin Ocak 2025 İstatistikleri Hakkında Tebliğ"i Resmi Gazete’de yayımlandı. Açıklanan verilere göre; Türkiye ve Kuzey Kürdistan genelinde toplam 16 milyon 864 bin 733 işçi bulunuyor. Bu işçilerin yüzde 14,97’sine denk gelen 2 milyon 524 bin 547’sinin bir işçi sendikasına üye olduğu tespit edildi. OECD’ye göre bu oran, yüzde 4.5 civarındadır ve OECD ülkeleri arasında en düşük seviyededir, çünkü sadece toplu iş sözleşmesi (TİS) kapsamındaki işçileri baz alıyor. Bu kapsamdaki sayının bu yıl 1,25 milyonu bulması bekleniyordu.
Toplam 20 iş kolu arasında en fazla işçi 4 milyon 469 bin 945 kişiyle "Ticaret, Büro, Eğitim ve Güzel Sanatlar" işkolunda yer alıyor. Bu iş kolunu, 1 milyon 987 bin 733 işçiyle "Metal" ve 1 milyon 741 bin 475 işçiyle "İnşaat" işkolları izledi.
Tüm işçi sendikaları arasında en fazla üye sayısına sahip olan sendika, 293 bin 829 üye ile Türk-Metal Sendikası oldu. Türk-Metal Sendikası'nı, 280 bin 769 üye ile Hizmet-İş ve 224 bin 289 üye ile Öz Sağlık-İş takip etti.
Kamuda toplam istihdam, Eylül 2024'te 5 milyon 265 bin 808 kişiye ulaştı. Bunların yüzde 70'i memur, yüzde 23,6'sı sürekli işçi, yüzde 7,5'i sözleşmeli personel, yüzde 1,9’u "diğer" ve yüzde 0,9'u geçici işçi olarak kayıtlıdır. Türkiye'de kamu sektöründeki istihdam oranı, OECD ülkeleri ortalamasının 1,7 puan altında, yüzde 16,7 seviyesindedir. Bu oran, OECD üye ülkeleri ortalamasında yüzde 18,4'tür.
En kötü 10 ülke arasında
Türkiye, sendikal haklar açısından da Hukukun Üstünlüğü Endeksinde (Rule of Law) de diplerde yer alıyor. World Justice Project (Dünya Adalet Projesi) tarafından yayımlanan Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde Türkiye, 142 arasında genel olarak 117. sırada, temel hak ve özgürlüklerde ise 133. sırada yer alıyor. Temel hak ve özgürlüklerin Türkiye’den daha kötü olduğu sadece 10 ülke var. Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nin bir alt endeksi olan Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu’nun Uluslararası Sendikal Hak İhlalleri Endeksi'nde ise 134. sırada yer alıyor.
Sendikalar da sorunlu
Büyük işçi sendikalarından Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun (DİSK) dışındaki büyük iki konfederasyon olan Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) ve Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ), genel olarak devletin resmi ideolojisine bağlı, iktidarlar ile ılımlı bir ücret pazarlığıyla sınırlı kalıyorlar. TÜRK-İŞ’in toplam üye sayısının 2025’te 1 milyon 120 bin civarında; DİSK'in 200 bin civarında; HAK-İŞ'in 750 bin civarında olduğu görülüyor. Bağımsız sendikaların üye sayısının yaklaşık 455 bini buluyor.
Memur sendikaları
İşçi sendikaları özel sektör ve kamu işçilerini, memur sendikaları ise devlet memurlarını kapsar. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Ocak 2025 verilerine göre; kamu sektöründe çalışan memur sayısı yaklaşık 2 milyon 500 bin; sendikalı memur sayısı ise 2 milyon civarında. Bu alanda da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) dışındakiler, özellikle Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen) iktidarın koruması altında. Bu, rakamlara da yansıyor. Memur-Sen’in toplam üye sayısı 1 milyon 20 bin ile toplam sendikalı memurların yaklaşık yüzde 51'ini buluyor. Memur-Sen, 2024’te 11 hizmet kolunun 9’unda yetkiliydi. 2025’te bu durum değişmedi. Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu'nun (Türkiye Kamu-Sen) toplam üye sayısı, 415 bin civarında. KESK'in ise 148 binle sendikalı memurların yaklaşık yüzde 7,40’ını kapsadığı görülüyor. Birleşik Kamu İşgörenleri Sendikaları Konfederasyonu (Birleşik Kamu-İş) 66 bin üyeye sahip, bağımsız sendikaların ise 351 bin üyesi bulunuyor; BASK, HAKSEN, DESK, TÜM MEMUR-SEN, CİHAN-SEN, MİL-SEN ve YURT-SEN gibi.
Bağımsız sendikalar
Herhangi bir konfederasyona bağlı olmadan faaliyet gösteren sendikalar, genellikle belirli bir sektöre veya iş koluna odaklanıyor:
* BATİS (Bağımsız Tekstil İşçileri Sendikası)
* Bağımsız Maden-İş (Bağımsız Maden İşçileri Sendikası)
* DGD-SEN (Depo, Antrepo, Gemi Yapımı ve Deniz Taşımacılığı Sendikası)
* İletişim-İş (İletişim, Haberleşme, Posta ve Çağrı Merkezi İşçileri Sendikası)
* Nükleer-İş (Nükleer Santrallerde ve Yardımcı İş Kollarında Çalışan İşçileri Sendikası)
* Sinema-TV Sendikası (Sinema, Reklam, Dizi ve TV Programı Çalışanları Sendikası)
Tablonun sebepleri
Türkiye’de sendikalaşma hakkının ve sendikal hakların kullanımının önünde ağır yasal ve fiili engeller var. DİSK'e göre; bu engellerden en önemlisi, TİS yetki prosedürünün kendisinin toplu sözleşme ve sendika hakkını ortadan kaldırmasıdır. Grev hakkı ise “erteleme” adı altında yasaklamalarla yok ediliyor.
Sendikal faaliyetlere ilişkin 12 Eylül yasakları korunuyor. Büyük iddialarla 13 yıl önce çıkarılan 6356 sayılı yasa da işçilerin sendikalaşmasının önünü açmadı, çünkü 2821 ve 2822 sayılı eski sendikal yasalarda var olan temel zihniyeti sürdürdü. Sendikalaşma hakkı ve sendika seçme özgürlüğü ile grev ve toplu iş sözleşmesi yapma hakkı halen kullanılamaz durumda.
İş güvencesi hükümlerinin yetersiz olması nedeniyle sendikalara üye olan işçiler baskı ve işten çıkarma uygulamalarıyla karşı karşıya kalıyor. Sendikalaşabilen işçiler de TİS hakkını kullanamıyor. İşten çıkarılan işçilerce açılan davalarda bu fesihlerin sendikal nedenle ve haksız olduğunun tespit edilmesine karşın verilen caydırıcı olmayan cezalar işverenlerin sendikasızlaştırma tutumlarını teşvik ediyor.
Sendikal hakların kullanılmasının engellenmesi Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) suç olarak düzenlenmesine rağmen savcılıklar ya dava açmıyor veya etkili soruşturmalar yapılmıyor. Sendikal hakları ihlal eden failler cezalandırılmıyor.
Sendikalaşmaya karşı en önemli yasal engel ikili baraj sistemidir. 6356 sayılı Kanun’a göre yüzde 1 işkolu barajı bir önkoşul niteliğindedir. Bu barajı aşamayan sendika, bir işyerinde işçilerin tamamını örgütlese dahi toplu pazarlık yetkisine sahip olamıyor. İşkolu barajının ardından ise işyeri ve işletme barajı geliyor. İkili baraj sisteminin varlığı, uzun süren yetki tespiti davaları ve grev yasakları, Sendikalar Kanunu’nu adeta “Sendikasızlaştırma Kanunu” haline getirdi.
Mevcut yasadaki anti-demokratik engelleri aşan, barajları geçen sendikalar ise fiili engellerle karşı karşıya kalıyor. DİSK'e bağlı Dev Sağlık-İş, işkolu barajını aşmasına rağmen rakam oyunlarıyla baraj altı gösterildi. Yetki konusunda Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlalleri kararları uygulanmıyor.
Sendikal haklar için
DİSK'e göre; Türkiye’de yasaklı sendikal düzen ve böylece toplu iş sözleşmesi kapsamının düşüklüğü, bir asgari ücretliler toplumu yarattı. Zenginler ve yoksullar arasındaki makas açıldı. Talepler ise şöyle:
* Anayasa’ya ve ILO sözleşmelerine aykırı anti-demokratik sendikal barajların kaldırılarak örgütlenme özgürlüğünün ve sendikal hakların kullanılmasının önündeki engeller kaldırılmalıdır.
* 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu ve sendikal haklarla ilgili diğer mevzuat başta ILO sözleşmeleri ve normları olmak üzere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı (GGASŞ) ile uyumlu hale getirilmelidir. GGASŞ’ye konan çekinceler kaldırılmalı ve GGASŞ kapsamında toplu şikâyet başvurusuna olanak tanıyan ilgili protokol onaylanmalıdır.
* Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yapılan olumlu yetki tespitlerine itirazın toplu iş sözleşmesi prosedürünü durdurmamasını sağlayacak yasal değişiklik derhâl yapılmalıdır.
* Yetki tespiti için işyerlerinde referandum uygulanmalıdır.
* Toplu iş sözleşmesi yetki tespitine itiraz için açılan yetki davalarında, yer bakımından yetkisiz mahkemelerde dava açılmasının önüne geçilmelidir.
* Toplu iş sözleşmesi kapsamının genişletilmesi için mevzuatımızda yer alan “teşmil” mekanizması hayata geçirilmelidir.
* Grev erteleme mekanizması bir grev yasağı mekanizmasına dönmüştür. Bu uygulama derhâl kaldırılmalıdır. Anayasa Mahkemesi’nin grev ertelemeleri ve sendikal hak ihlalleri ile ilgili vermiş olduğu kararlar uygulanmalıdır. HABER MERKEZİ