İyiler göçtüğünde
Arif ALTAN yazdı —
- En kötülerin en iyileri yok ettiği yerde bile, bir tek kişi ayağa kalkarsa, bir tek kişi hayır derse, bir tek kişi ateşi yeniden yakarsa, tarih yeniden başlar.
- Yeni bir iyilik doğduğunda, kötülük de aynı şekilde yine başa döner. Yalan, inceliğe bürünür. Uğursuzluk talihle birleşir. Hile, kılık değiştirir. Hırsızlık, dürüstlüğün dilini edinir. Zulüm, biçtikleriyle yeniden bilenir.
İyi çocuğum, güzel çocuğum, zayıfı koruyup güçlüyü horlamak da ne? Cesur çocuğum, özgürlüğüne düşkün çocuğum, erdem kurumuşken alçaklık tahta kurulmuşken zorbaya bu meydan okumak da ne? Merhametli çocuğum, fedakarlığa bulanmış çocuğum, nimetleri tepip sefaletin şıklığını taşıyan bu içten hallerin nereden? Cömert çocuğum, hayalperest çocuğum, haksızlık yeryüzü mayasıyken ve haklılık hiçbir şeyken, kötülüğün üstüne böyle pervasız yürümek de ne? İncelikten şaşmayan çocuğum, yufka yürekli çocuğum, yalanın önünde doğruluğun küçük düşürüldüğü bu yerde amaçsız iyiliğe ne olduğunu söyleyeyim. Çıkarsız özveriye ne olduğunu bildireyim. Hileli yığınlar içinde büyük kahramanların alın yazısını izleyen dürüst ruhlara ne edildiğini yineleyeyim. İyiler, sevgili çocuğum, iyiler! Onlar, güzel hoş da hikayeleri neden acıklı onu söyleyeyim.
İyiler, evet. İyiler reddetti, iyiler yükü taşıdı, iyiler dövüştü. Ve evet. Önce iyilerin altı oyuldu, sonra iyiler kuşatıldı, sonra iyiler çaresiz bırakıldı, sonra iyiler öldü, sonra iyiler unutuldu. Prometheus’un ateşi çalındı, zincirleri kana gömüldü. Telleri koptu, Orfeus’un liri kırıldı, Eurydike geri dönmedi. Hektor toprağa düştü, Hektor düşlerine bulandı, Truva’nın surları yıkıldı, Truva’nın ruhu yıkıntıların altında kaldı. Ve kötüler iyinin tahtına oturdu. Ve kötüler büyüdü. Ve kötüler çoğaldı. Ve kötüler birbirini tanıdı. Ve kötüler kurallar yazdı. Ve kötüler yasalar koydu. Ve kötüler cezalar yağdırdı. Saraylardan başladı cinayetler. İlkin saraylardan yükseldi ceset ve kan kokusu, pazarlara aktı, evlere sızdı. Baba oğula pusu kurdu. Kardeş kardeşin kanına susadı. Dost, en iyi dostunu sattı. Sadakat, kârlı bir ticaret oldu. Sadakat, hilenin ağırlığıyla tartıldı. Sadakat, yüzsüzlüğün derisiyle kuşandı. Dostluk, tuzağın adı oldu. Dostluk, zehirle anıldı. Akrabalık, zincirleme zaaflarla, aileler lehimli suçlarla birbirine bağlandı. Çıkar, bütün kötülüklerin altından girip bütün erdemlerin üstüne çıktı. Vicdan, en kötünün ağzında çalkalandı. İyilik, tarih oldu. Merhamet, alay konusu oldu. Adalet masal oldu. Özgürlük, hırsızlıkla karıldı.
Ve yığınlar erken öğrendi. Yaşamak, yalan demekti. Yükselmek, eğilmek demekti. Ve kalabalıklar çabucak bilendi. İyilik, kötülük demekti. Erdem, arsızlık demekti. Cesaret, korkaklık demekti. Yücelmek, alçalmak demekti. Mitler bunu anlattı. Masallar bunu tekrarladı. Hikayelerin dokusu bunlarla uyuştu. Kulaktan kulağa bunlar yayıldı. Gürültünün şiddeti sarstı. Pandora’nın Kutusu açıldı. Bin bir surat Loki’nin fitne doğası uyandı. Osiris’in bedeni parçalandı, Osiris’in parçalanan bedeni Nil’e saçıldı. İnanna yeraltına indi. İnanna geri dönmek için tüm giysilerinden sıyrıldı. Ve biz, her çağda aynı masalı duyduk. Ve biz, her çağda aynı oyunu seyrettik. Ve biz her çağda aynı müziği dinledik. Ve biz, her çağda aynı hile beşiğinde sallandık. Ağızlar kapatıldı, diller bağlandı. Ve kötülük salındı, iyiler birbiri ardına yıkıldı. İyiler birbiri ardına yok oldu. İyilerin kanı toprağa aktı. İyilerin kanı toz oldu. İyilerin kanı duman oldu. İyilerin kanı gökyüzünü kapladı.
İyiler göçtü, kötüler kaldı, bekleyiş başladı. Sonra bir iyi beklendi. Sonra bir kurtarıcı beklendi. Sonra bir kahraman düşlendi. Bir Herakles gelsin, Hydra’nın başlarını kessin. Bir Siegfried öne atılsın, ejderhayı öldürsün. Bir Zerdüşt çıksın, ateşi yeniden yaksın. Ama iyiler ölmüştü. Ama kurtarıcılar öldürülmüştü. Ama kahramanlar gömülmüştü. Ve yığınlar öğrenemedi. Ve kalabalıklar suçunu üstlenmedi. Ve bekleyiş yüzyıllar sürdü. Ve bekleyiş bin yıllar sürdü. Ve sonra çağlar gelip geçti. İyi yoktu. Kurtarıcı yoktu. Kahraman yoktu, bekleyiş boştu. Çünkü kötülüğün çehresi bin bir türdendi. Çünkü kötülüğün adımları tüyden hafifti. Çünkü kötülüğün zaferi derindendi. Çünkü yalanın hırçın dalgaları diptendi. Çünkü hile ağları ipince ipliktendi. Sonra yığınlar öğrendi. Sonra kalabalıklar sessizce gülümsedi. Sonra çoğunluk gizemi çözdü. Doğru olmak kötüydü. Yanlış olmak iyiydi. Yalan güzeldi. Hile büyülüydü. İhanet lezizdi. Susmak, her şeyin bilgisiydi. Duyularını yitirmek en iyi örtüdendi. İncinmek nedir bilmedi, çünkü sessizlik zarafetti. Çünkü uyum, hepsinden üstteydi.
Ama bir kez başladı mı durmaz, bir kez bağdaş kurdu mu kötülük doymaz. Kötülük kendi kendini yer. İhanet ihaneti doğurur, cellat celladı boğar, kardeş kardeşi, kral generali, general kralı öldürür. Ve o zaman toprağın altında bir kıpırtı olur. Persephone yeraltından çıkar. Bahar gelir ama bu bahar kan kokar. Bahar gelir ama bu bahar ölülerin anılarıyla dolar. Ve o zaman yeni bir iyilik doğar. Bu iyilik masum değildir. Bu iyilik saf değildir. Bu iyilik öğrenmiştir: Yalnızca iyi olmak yetmez. Cesur olmak gerekir. İnatçı olmak gerekir. Akıllı olmak gerekir. Prometheus yeniden ateşi çalar ama tanrılara bakmaz. Orfeus yeniden şarkı söyler ama geriye dönüp bakmaz. Yeni kahraman eski hataları tekrarlamaz. Ve toplum öğrenir: En kötülerin en iyileri yok ettiği yerde bile, bir tek kişi ayağa kalkarsa, bir tek kişi hayır derse, bir tek kişi ateşi yeniden yakarsa, tarih yeniden başlar.
İyi çocuğum, o yeni kahraman olduğunu bilmiyorsun; güzel çocuğum, ayağa kalkan o tek kişi olduğuna aldırmıyorsun; yürekli çocuğum, hayır diyen o son kişi olduğuna bakmıyorsun, hayalperest çocuğum, bu buz gibi zamanda o son ateşi tutuşturmanın ne demek olduğunu anlamıyorsun; hesap bilmez çocuğum, tarihi yeniden başlatan o son kişiyi bekleyen akıbeti hiç düşünmüyorsun. Tarihi yeniden başlatıyorsun, ama çocuğum, Orfeus’un lirini eline alıp çalmaya başladığında, hikayedeki kişi değil, peşinden gelecek olan artık bütün bir caniler, hırsızlar ve uğursuzlar alayı olacak. Çünkü yeni bir iyilik doğduğunda, kötülük de aynı şekilde yine başa döner. Yalan, inceliğe bürünür. Uğursuzluk talihle birleşir. Hile, kılık değiştirir. Hırsızlık, dürüstlüğün dilini edinir. Zulüm, biçtikleriyle yeniden bilenir.
Sana kalabalıklardan sakın dedim. Sana kalbiyle düşünmeyen adamlardan, yüreğiyle bakmayan kadınlardan uzak dur dedim. Çıkarsız özveri budalalıktır. Hesapsız içtenlik zarardır. Düşmüşe yardım boş bir çabadır. Karşılıksız iyilik, kötülüktür. Fayda gözetmeyen kahramanlık, geri dönüşü ağır bedduadır. Almadan vermek, çılgınlıktır. Zararını düşünmeyen atılganlık, yara beredir. Kendini düşünmeni tavsiye ettim, başkasına gelen darbeye göğsünü gerdin. Tutumlu ol dedim, sen başkasını yararına neyin varsa saçıp durdun. Yarını düşün dedim, sen son meteliğini de son dilenciye verdin. Cömertlik savurganlıktır dedim de dinlemedin. Sırtına inecek hançerin düşmanlarından değil dostlarından gelir dedim de gülüp de geçtin.
Şimdi ise yine eski masal kahramanları gibi aldırışsız geçip gidiyorsun. İyi çocuğum, güzel çocuğum, bu hüzünlü bir yolculuktur. Cesur çocuğum, kaygısız çocuğum bu para getirmeyen bir uğraştır. Merhametli çocuğum, fedakâr çocuğum, bu kötü bir ün salan ve eninde sonunda mezara götüren bir yazgıdır. Cömert çocuğum, hayalperest çocuğum, şunu unutma! İnsanlar, mayası bozuk varlıklardır. İnsanlar, hiçbir açıklaması olmayan amaçsız iyiliği, saf cesareti aşağılayan yırtıcı hayvanlardır. İncelikten şaşmayan çocuğum, yufka yürekli çocuğum, bu durumda seni bekleyen en zararsız akıbet, bir tımarhanedir. Onlar haklı, hiçbir çıkarı olmadan başkaları için kendini feda eden bir deli haksızdır, o yanlış bir tercihtir. İyiler, sevgili çocuğum, iyiler, güzel hoş da hikayeleri neden acıklı onu söyleyeyim: Çünkü böyle hesapsız biri örnek alınırsa, çıkar diye bir şey kalmaz. Çünkü bunca temiz yürekli biri yaşarsa dürüst ticaret olmaz. Çünkü onca erdemle yol yürüyene nefes aldırılırsa büyük veya küçük diye bir şey olmaz. Çünkü özverinin böylesi, evrensel karmaşaya yol açar. Kötülüğün nefesinden solumamış sevgili çocuğum, işte bütün bunlar olur. Şimdi sebep olduğun karmaşayı görüyor musun? İşte hayatını adadığın, iyiliğe boğduğun yığınların hakaret dolu ulumaları… Duyuyor musun, kan dileyen beddualarını işitiyor musun?
